nlp,

 

  • Play-Back veya Sahibinin Sesi

    Play Back şarkılarPlay Back

    Bildiğiniz gibi play-back terimi televizyonlardan dilimize düşen bir kelime. Arka planda çalınan müziği veya sesi anlatan birlikte kullanılan bu iki kelime aslında düşündüğümüzden daha fazla şey anlatıyor olabili mi? Televizyon programların hızı ve stüdyo olanakları elvermediğinden sanatçılar kendi şarkılarını söylerken bu tekniği kullanırlar. Arka planda müzik çalar ve bu ses ekranda duyulur. Sanatçı ise elinde çalışmayan mikrofona şarkıyı söylüyormuş gibi yapar. Zira mikrofonu eline almasa play-back olduğu kolaylıkla anlaşılacaktır. Bazen ses ile dudaklar arasında senkronizasyon kaybolduğunda play-back yapıldığı anlaşılır, tabii sanatçının da play-back yapamadığı söylenebilir.  Özellikle sanatçının kaseti yeni ise ve bütün şarkıları henüz ezberleyememişse, bu terslikler çok sık tekrarlanır.  

    Sanatçı ne kadar gerçekmiş gibi söylüyorsa o kadar iyi bir play-back üstadı olduğu söylenebilir. Bu iyi midir? Kötü müdür? Pek düşünülmez.  

    Başka İçeriklerde Play Back

    Play-back aslında hayatın başka içeriklerinde de görülmektedir. Kendisine verilen rolü oynayan kişi de play-back yapmaktadır. Başkasının kullandığı kelimeleri ve cümleleri kullanmak da benzer şekilde play-back olarak adlandırılabilir. Bu sadece bu kadarla da kalmaz. Kendi hazırladığınız bir metni veya prezentasyonu aynı şekilde iki kez bile yapıyorsanız, ikincisinde play-back bile yaptığınız söylenebilir.

    Kişisel Gelişim ve Play Back

    Kişisel gelişim konusunda verilen seminerlerde de bu sıklıkla görülebilir. Tabii yazılan kitaplarda da.  Bir kişi bir anlatıyı başlangıçtan bitişe kadar aynı şekilde ikinci kez anlatıyorsa play-back kişisel gelişimci olduğu söylenebilir. Kişisel Gelişim konusunda yazanlar eğer “copy-paste yazar” ise “play-back” yapıyor olmaları çok da anormal karşılanmamalıdır.  

    Üzerinde bir gramofonun ve bir köpeğin yer aldığı “His Master’s voice” yazan bir logoyu hatırlıyorum.  Galiba gramafon markasının logosu idi, bu yazı ve şekil.  Türkçe’ye ise “Sahibinin Sesi” olarak tercüme edilmişti. Gramofon plağı, teyp, kaset, cd ve şimdilerde mp3’ler üzerinde kayıtlı olanın binlerce defa seslendirilmesini sağlamaktadır. Bu şekilde kayıtlı olan bir şeyi birçok kereler dinlenebilir.  

    Şarkılar ve Kader

    Ses ve müzik sanatçıları, besteci veya söz yazarının şarkılarını yeniden çalar ve söylerken aynı notaları tekrar etmekte veya aynı sözleri söylemektedirler. Bu da bir anlamda kayıtlı olan için play-back demektir. Sadece kendilerine ve seslerine göre bir yorum ortaya koyarak, az da olsa bir farklılık yaratırlar. Klasik müzik dünyasında bu kolaylıkla görülebilir. Yehudi Menuhin notalarını bildiği bir parçayı çalar ve ona kendi yorumunu da katar. Ne kadar çok şarkı veya nota biliyorsa ve bunu farklı yorumluyorsa o kadar ünlü bir sanatçı olur.  

    Şarkıcılar için sürekli olarak söyledikleri şarkılardan biri ve bir kaçı farkında olmadan kaderleri de olabilmektedir. Berkant’ın söylediği Samanyolu şarkısı bunu yazan ve söyleyen kişilerin hayatı boyunca sürecek ve sonra unutulacaktır. “Bir şarkısın sen, ömür boyu sürecek” sözleri bu sonucu yaratabilir mi? Benzer şekilde Mary Hopkin “Those were the days my friends”şarkısı ile büyük başarı kazanmış ancak daha sonra söylediği şarkıların hiçbiri bu başarıya ulaşamamış ve unutulmuştur. Bu şarkıyı yazan Beatles’te bu şarkıdan sonra dağılmış ve sonrasında ise bir araya gelememişlerdir. Benzer bir durum “Bu akşam ölürüm “ şarkısını söyleyen Murat Kekilli'nin de başına gelmiştir. Birden patlayan bu şarkı açıklanması uzun sürecek olan nedenlerden dolayı, Murat Kekilli bir daha benzer etkide bir şarkı yazamayacak veya söyleyemecektir.  

    Zihindeki Şarkılar

    Bir şarkıyı dinlerken benzer süreç dinleyen kişinin zihinde de yaşanmaktadır. Bildiğiniz bir şarkıyı dinlemeye başladığınızda, zihninizdeki kayıtlarda play-back yapmaya başlamaktadır. Bilinen şarkının birkaç notası duyulduğunda zihnimizde şarkı çalınmaya başlamış demektir. Bu şarkı zihnimizde çalınırken şarkı ile ilgili duygusal bir durumda birlikte çağrılıyorsa, o zaman bu şarkının kişi tarafından sevildiği söylenebilir. Sanatçı bir ayrılık şarkısı söylüyorsa, dinleyen kişi de bu şarkıyı zihninde ayrıldığı sevgilisine söylediği anlaşılabilir. Böylece müzik sözleri, sözler, duyguları, duygular ise hissetmeyi sağlamaktadır. Dinleyen kişi de farkında olmadan yaşadığı boşluklarının büyüklüğüne göre duygusal yoğunluğu yaşamaya başlar ve davam ederler. Öyle ki bazı şarkılarda hüngür hüngür ağlandığı da olur.  

    Bu yazının konusu olmamasına rağmen iyi söz yazarları iyi sosyologdur da denebilir. Şarkıların içeriklerini toplumdaki geniş kesimlerin duygusal boşluklarının neler olduğunu fark ederek bunları şarkıları ile uyarmaya çalışırlar. Aşk en çok kullanılan içeriktir. Sonrasında ise ayrılık, ölüm içerikleri kullanılır. Son zamanlarda yoğun olarak cinsellik kavramı da şarkılarda etkili olmaya başlamıştır.  

    Bütün bunlar play-back davranışının yoğun şekilde kullanıldığını göstermektedir. Model başka içeriklerde de devam etmektedir. Masal ve fıkra anlatan kişilerde play-back yapmaktadır. Aynı şekilde başka kişilerin sözlerini kullananlar da aynı şekilde davranıyor denebilir.  

    Dış Dil Kullanımı Play Back'tir

    Kişisel gelişim konusunda da play-back oldukça yaygındır. Zira verilen bilgiler içinde çoğunlukla daha önce ifadelendirilmiş kelime ve cümleler yoğunlukla kullanılmaktadır. Örneğin Konfüçyüs’ün bir cümlesi kullanıldığında farkında olmadan bir süreç de başlamaktadır. Bu cümleyi söyleyen kişinin zihninde Konfüçyüs’ün yeri de belirlenmektedir. His Master’s Voice veya Sahibinin Sesi tanımına uygun olarak Konfüçyüs o kişinin beyninde Master veya sahip olarak yer almakta ve Konfüçyüs binlerce yıl öncesinden o kişiyi yönetmeye başlamaktadır. Bu cümleleri dinleyen kişiler de bu cümleyi, cümleleri doğru kabul ettiklerinde benzer sonuç onların zihninde de gerçekleşmekte ve böylece Konfüçyüs’ün sahiplik alanı genişlemektedir.  

    Bu sadece bir örnek tabii ki.  Kişiler neler yaptıklarının farkında olmayabilirler. Taa ki bu yazıyı okuyana kadar. Ama bu kadarla kalsa iyi . Bir de farkında olarak ve bilerek bu mesajları aktaranlar da olabilir mi? Başkalarının anlattıklarını veya sözlerini kullanan kişiler “dış dil” kullanarak, o bilgileri doğru kabul ettiklerini ve dinleyenlerinde doğru kabul etmeleri gerektiğine dair mesajı vermektedirler. Böylece bilgi aktarımı kişisel gelişimi durağanlaştırmakta ve bu bilgiyi anlatan kişilerde ortaya çıkan “öğrenilmiş gelişememezlik” süreci de başlamaktadır.  

    Hem bilgi sahibi olduklarını  düşünen ama gelişemeyen kişilerde sorunlar giderek artmakta ve kişisel gelişimcilerden öğrendikleri “öğrenilmiş çaresizlik”’in gerçek olduğunu kabul ederek, kesilmeyi bekleyen kurbanlar haline dönüşmektedirler. Bu benzetme yazı kurban bayramında yazıldığı için içeriğe dahil edilmiştir. Yaratıcı düşüncenin ve yaratıcı düşüncenin sözelleştirilmesi, “iç dil” kullanılmaya başlanması ile “play-back” anlatılarınızın önüne geçecek ve “istenen sonuca” daha kolay ulaşmanızı sağlayacaktır. Bir denemenizde bir mahzur olmasa gerektir.  

    Beynimize Aktarılan Bilgiler

    Beynimize aktarılan yazılı, sözlü, müzikli, şarkılı her türlü bilgiye dikkat etmek gereği gün gibi ortadadır. Zira her cümle farkında olmadığımız bir takım sonuçların beynimize aktarılmasına sebep olabilir.  Kitaplarda, televizyon programlarında yorumlarda, yazılarda farkında olmadan alınan bilgilerin sonuçları daha sonra hayatımızda ortaya çıktığında şaşırmamak da gerekmektedir. Bundan kurtulmanın en kısa yolu ise kişinin kendisini korumasıdır. Anlatılan konu kendi sesi ile mi yoksa sahibinin sesi olarak mı aktarılıyor, bu ayrımın fark edilmesi, korumayı çok daha kolaylaştırabilir. Mevlana bile “artık yeni bir şeyler söylemek lazım” cümlesini söyleyene kadar yaratıcılığını kullanmamış olsa gerektir. Bu cümleyi söyledikten sonra başkaları Mevlana’nın cümlelerini bize aktarmaktan başka bir şey yapmamıştır.  

    Daha da ileri giderek size önerilen bir hayatı yaşaıyorsanız da, hayat boyuyunda "long play-back" yapıyor olabilirsiniz.  Ancak bu durumda şarkının sonu hiç de istediğiniz gibi bitmeyebilir.  Dünyayı değiştiren insanlara bakıldığında play-back değil, sadece kendi istediklerini yapan insanlar olduğunu da görürüz.  Ama nasıl yaşayacağınıza dair bir karar vermeniz gerekiyorsa, bunu sadece siz verebilmelisiniz.

    Yeni şeyler söylemekten de ileri olarak kendi dilimizi oluşturup kendi cümlelerimizi dış dil etkisinden uzakta kelimelendirmeye başladığımızda yaratıcılığın kullanılmaya ve sınırların ötelenmeye başladığını siz de kolayca görebilirsiniz, kendinizi hiç olmadığı kadar iyi hissederken.  

    Bu yazıdan sonra play-back, play-back olmaktan çıkacaktır. Daha da iyi anlaşılabilmesi için son cümle şu olabilir. “No Play-back, No copy-paste, please”.

    Cengiz Eren

    http://www.erenlp.com

    Kişisel Gelişim Posta NLP YazılarındanKGM Kişisel Gelişim Müteahhitliği Bir Kishileaks yazısı daha Üstün Dökmen Kişisel Gelişim Dergisi Röportajı

     

  • Seminer Katılım Formu

    Katılmak İstediğiniz Seminerleri İşaretleyiniz
    captcharefresh

    Powered by ChronoForms - ChronoEngine.com

    {jcomments off}

     

  • Şiddet ve Kişisel Tarih

    Kadına Çocuğa ŞiddetÖfke ve Şiddet

     

    Hayatı yaşarken bir çok durumla karşılaşıyoruz. Gülüyoruz, eğleniyoruz, keyifli anlar yaşıyoruz, kızıyoruz, öfkeleniyoruz. Bazı kişilerde bu kızgınlık ve öfke geçici bir durum olarak yaşanırken, bazılarımızda şiddet ortaya çıkarıyor. En çok da kadına ve çocuklara erkeklerin gösterdiği şiddet.


     

    Bilmediğimiz şeyi düşünemediğimiz, öğrenmediğimiz bir şeyi yapmamız mümkün değil. O zaman şiddet nereden öğreniliyor? Sorusu bu anlamda önemli sayılabilir.

     

     

     

     

     

     

     

    Evde öğrenilen şiddet,

    Okulda öğrenilen şiddet,

    Sokakta öğrenilen şiddet,

    Bilgisayar oyunlar ile öğrenilen şiddet,

    Filmlerle ve çizgi filmlerle öğrenilen şiddet,

    Askerlikte Öğrenilen Şiddet

    Terör olaylarından öğrenilen şiddet

    Şarkılardan öğrenilen şiddet,

    Hayvanlara uygulanan şiddet,

    Doğaya karşı şiddet,

    ve daha bir çoğu.

     

    Sinirlenmek

     

    Herhangi bir duruma sinirleniyorsanız, o içerikte hayatınızı yönetemiyorsunuz demektir. Herhangi bir kişi gelip sizi sinirlendirebiliyorsa, sinirlenmenizin nedeni o durum ya da insan olmayabilir. Geçmişte yaşadığınız tecrübelerde gösteremediğiniz tepkileri, o durum ya da o kişiye gösterdiğiniz anlamına gelecektir. Buna zihninizde varolan kapakların açılması ve geçmişte yaşanan duyguların özellikle kötü tecrübelerdeki duyguların ortaya çıkması diyebiliriz.

     

    Genellikle bu durumlardan sonra gözyaşı ortaya çıkmasının da bir nedeni olduğu bilinmelidir.

     

    Öfkelenmek

     

    Öfke ise,, bu durumun biraz daha ileri bir halidir denebilir. Genellikle kişinin kendisini güçsüz hissettiği durumlarda ortaya çıkacaktır. Kendisini sinirlendiren ve kızdıran içeriğe zarar vermeye doğru bir sürecinde başlangıcıdır, aynı zamanda. Sinirlendiğiniz durumlarda ortaya çıkan zihinsel kapakların açılması, biraz daha fazlalaşmıştır. Kişi kendisini güçsüz hissettiren durumu veya kişiye zarar vermeye .çalışabilir. Bu aynı zamanda şiddetin ortaya çıkabileceğinin bir başlangıcıdır, diyebiliriz.

     

    Bu noktada kişi gözlerini kıpmaz hale gelir, burundan nefes alır ve nefes alma süreleri uzar. Kişi farkında olmadığı bir transa geçer.

     

    Kişinin geçmişte yaşadığı tecrübeler içinde dayak ve şiddet var ise, o zaman karşısındaki kişiyi, geçmişte nasıl cezalandırıldıysa, benzer şekilde cezalandırmaya çalışır. Böylece kendi gerçeğini kaybetmiş ve karşısındaki kişi insan olmaktan çıkıp bir objeye dönüşmüştür.

     

    Şiddet

     

    Bir sonraki aşama ise, zihinsel kapakların tamamen açılmasından sonra bu kapakları açan kişinin sürekli olarak ve kötü hissedilerek düşünülmeye devam edilmesi, öfkede ortaya çıkan trans durumunun biraz daha derinleşmesidir. Ortaya çıkan her şiddetin bir tarihçesi olduğunu bilmek, o kişinin kişisel tarihçesini anlamak gerekir.

     

    Genellikle kadın cinayetlerinde görülen bir durumdur. Kişi sürekli olarak aynı konuyu takıntılı olarak düşünmekte ve planlar yapmaya başlamaktadır. O kişinin zihninde kadın insan olmaktan çıkıp bir obje haline gelmiştir.

     

    Kasım ayında 27 kadın erkekler tarafından öldürülmüş. 2016 yılında toplam 328 kadın kadın cinayeti işlenirken, 2017 yılında Kasım ayı dahil 366 kadının öldürülmüş olması tabii ki çok üzücü. Bu cinayetleri işleyen kişiler genellikle kadınların en yakınında olan kişiler.

    http://www.hurriyet.com.tr/eskisehir-kadin-meclisi-10-ayda-337-kadin-oldu-40658102

     

    Kadının bir obje ve erkek tarafından sahip olunan bir meta olarak görülmesi bu sonuçları ortaya çıkarmaktadır. Şiddeti küçük yaşta öğrenen kişiler ileri yaşlarda bu durumlarla karşılaşmakta, ve hakim karşısında geçtiğinde “Ne yaptığımı hatırlamıyorum, hakim bey” diyebilmektedir.

     

    Şarkılar, Filmler,  Bilgisayar Oyunları

     

    Tom and Jerry, Temel Reis ve benzeri çizgi filmler ile “seni saran kucaklar kara toprakla dolsun”, “kafama sıkar giderim”, seni versinler ellere, beni vursunlar”, “ya benimsin ya toprağın” "yakarım Roma'yı da yakarım" sözlerini aktaran şarkı sözlerinin de şiddete katkısı olduğunu söyleyebiliriz. Daha fazlasını siz bulabilir, yorumlara yazabilirsiniz.

     

    Sinirlenmenin, hiddet ve öfkenin ve şiddetin ortadan kalkması insan değeri ile yakından ilgilidir. Kadın, erken çocuk ayrımı yapmadan insan değerli olduğuna inanmak ve insanları aptal akıllı salak zeki ve benzeri sınıflamalardan uzak tutmak, daha doğrusu ayrımcılık yapmamak şiddetin azalmasını sağlayabilir.

     

    Kişinin zihni temiz değilse, geçmişte yaşadığı tecrübeler içinde şiddeti bir şekilde öğrenmişse, bir gün ortaya çıkabilir.

     

    Özellikle yaşadığımız dönem herkesin zihinsel kapaklarının kolayca açıldığı durumları ortaya çıkarıyor. Bu sebepten araba kullanırken, tanımadığınız insanlarla iletişim kurarken, birileri ile tanışıp yakınlaşmadan önce onların neler yaşadığını öğrenmeniz yerinde olacaktır. Karşı tarafın sinirlendiğini, bakışlarının tek noktaya kilitlendiği durumları gördüğünüzde, oralardan uzaklaşmanız yararlı olabilir. Aynı durumlar sizde ortaya çıkıyorsa, duygularınızı sakince ifade edebileceğiniz durumları öğrenmeniz güzel olur.

     

    Sık sık sinirleniyorsanız, öfkeleniyorsanız, birilerine ya da bir şeylere kızıyorsanız değişim zamanı ve kendi kişisel tarihinizi gözden geçirmenin zamanı gelmiş demektir.

     

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı Eğitmeni

     

    http://www.erenlp.com

     

  • Sindirella veya Sindirilmiş Çocuklar

    Sindirilmiş Çocuklar Çocuklar ve Şİddet Sindirelle

    Yayınlanan iki haber sindirilmiş çocukların başına neler gelebileceğini çok acı şekilde gösterdi. Sindirella masalından yola çıkılarak hazırlanan yazı, çocuklara hayır demesini öğretmeyenlerin yaşadıkları ağır sonuçların neler olduğunu da gösteriyor. Kendinize baktığınızda siz sindiren misiniz? yoksa sindirilen misiniz? Yoksa sürekli olarak sindirmeyi, sindirilmeyi yaşıyor olabilir misiniz? Bazen bir aslan, bazen bir kuzu gibi olarak? Karar tabii ki sizin.

     

  • Tacizler Posta NLP Yazısı

    Tacizler görsel sözel dokunsalYaşanan Tecrübeler

    İnsan hayatını etkileyen en önemli bir çok tecrübe var. Bu tecrübeler yaşadığımız hayatı düşündüğümüzden daha fazla etkiliyor, biz pek farkında olmasak da. Bunlardan en önemli olanları ise, tacizler. Taciz dendiğinde akla hemen cinsel taciz geliyor, ama tacizler görsel, sözel, dokunsal, olabilir.


    Sözel tacizler. Çocuklukta yaşanan olaylar içinde sözle tacizler önemli yer tutuyor. Annenin, babanın, arkadaşların, öğretmenlerin söylediği cümleler kişinin hayatını sonrasından etkileyecektir. “Senden bir halt olmaz.” diyen anne ya da baba, “Salak mısın, bu soruyu çözemiyor musun?” diyen öğretmen, “Sen ne kadar tombulsun” “Sıska, bücür” diyen arkadaş, söyledikleri kişiyi taciz ettiklerinin pek farkında olmayabilirler.

    Görsel tacizler: Bakış veya davranışla bir çocuğun korkutulması görsel taciz sayılabilir. Anne, baba veya öğretmen çocuğa, ona kızdıklarını sözel olarak değil bakışları ile anlatabilirler. “Ben çocuğumu bir bakışımla mum gibi yaparım.” diyen anne ve babalar olduğunu biliyoruz. Aynı şekilde elini göstererek herhangi bir şey söylemeden tokat atabileceğini göstermek ya da “Beş parmak geliyor.” demek görsel-işitsel tacize girebilir.

    Dokunsal tacizler ise biraz daha farklılıklar gösterir. Şiddet, dokunsal tacizin bir çeşididir. Çocuk yaramazlık veya anne babaya veya öğretmene yanlış gelen bir şey yaptığında ona atılacak bir tokat, bir nesne ile eline ya da vücuduna vurulması, canının acıtılması, çimdiklenmesi veya kafasına vurulan darbeler veya saçlarının çekilmesi, dokunsal tacize verilebilecek örneklerdir. Dokunsal tacizin önemli ve yaygın görülen bir şekli de cinsel tacizdir diyebiliriz. Bir çocuğa yapılacak en büyük kötülük onun cinsel duygularının çok küçük yaşta uyandırılmasıdır. Dikkatsiz bir dokunuşla olabileceği gibi, kendisinden büyük çocuklar ya da kişilerin planlı olarak vücuduna ve cinsel organlarına dokunması ile de ortaya çıkabilir.

    Duygusal Kekemelik

    Yukarıdaki tacizler çocukta ileri yaşlarda da devam edecek “duygusal kekemelik” ortaya çıkarabilir. Tepkilerini gösteremez, duygularını anlatamaz hale gelen kişilerin hayatlarıındaki her içerik düşündüğünüzden daha fazla etkilenecektir.

    Bunların yapılmasının nedeni ise çocuğun uslu ve terbiyeli hale gelmesi, büyüklerin konforlarının bozulmamasıdır. Ancak sözle, davranışla, dövülerek terbiye edilmeye çalışılan çocuklar sindirilmiş hale gelecek ve büyüdüklerinde de bu tacizlere ait sonuçları yaşayacaklardır.

    Söylenenlere, davranışlara, dokunuşlara dikkat edilmesi ve en önemlisi de çocuğa kendisini korumasının öğretilmesi bu süreçleri tamamen ortadan kaldırmasa da azaltabilir. Size bunlardan hangileri uygulandı? Siz bunların hangilerini uyguladınız? Gözden geçirdiğinizde hala etkileri olduğunu farkedebilirsiniz. Bunu farkettiğinizde önemli bir değişim süreci yaşamanız gerektiğini söyleyebiliriz. Tabii ki karar yine sizin.

    Cengiz Eren

    htpp://www.erenlp.com

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

     

  • Tatlı Dil ve Yılan

    Tatlı Dil yılanı deliğinden çıkarırKonuşmak

    Konuşuyoruz, konuşurken cümleler söylüyoruz. Bazen söylüyoruz ama ne söylediğimizin farkına varamıyoruz. Anlatmak istediklerimizi tam anlatamayacağımızı düşündüğümüzde başka bir obje veya nesne kullanarak anlatmaya çalışıyoruz. Politikacılar, milletvekilleri, liderler, kannat önderleri, köşe yazarları da bunları kullanıyor.


    “Acaip sevindim”, “ Korkunç güzel”, “Felaket güldüm”, “Anıra anıra ağladım”. Bu cümleleri bir yerlerde duymuş olabilirsiniz yaptığınız konuşmalarda. Duygularını bu şekilde aktarmaya çalışanların hayatlarında, acaiplikler, korkular, feleaketler ya vardır, ya da bu şekilde konuşulduğu için bunlar hayatına kolaylıkla taşınabilir. Karşıtlık içeren bu cümlelerin kullanılmasının yanlış olduğu söyleyebilir. Güzeli güzel kelimelerle anlatmak en iyisi.

    Metafor Kullanmak

    Bir şeyi başka veya bilinen birşeyle tanımlamaya metafor kullanmak diyoruz. “Tavşan kanı gibi bir çay istiyorum” diyen bir kişi koyu bir çay içmek istiyor olabilir. Çayın demini tavşan kanı ile tanımlamaya çalışmaktadır. Bunu söyleyen kişi tavşan kanını bilmiyor bile olabilir ama tavşanın kanının çıkması için kesildiğini bilmiyor bile olabilir. Neden başka bir hayvan değil de tavşan sorusunu sormak aklımıza gelmiyor. Neden kullanılıyor olabilir? Bilgi olarak tavşanın vücut sıcaklığı 39,7 derece ve insanın vücut ısısından yüksek olduğu söylenebilir.

    “Adam gibi çocuk”, “Adam gibi adamdır”, “O güzel bir insandır” gibi cümlelerde kullanılıyor. Bu cümlelerde ise, dil açısından yanlışlık olduğu söylenebilir. Adam bir tanımlama olmasına rağmen iki örnekte sıfat olarak kullanılır durumda. Güvenilir, namuslu ve benzeri bir kelime yerine geçen “adam” kelimesi aynı zamanda erkeklerin üstünlüğünü de vurgulamış oluyor. “O güzel bir insandır” cümlesinde ise “güzel” kelimesi artık başka bir anlam ifade etmektedir. Böylece kelimeler olan anlamlarından farklı hale taşınmaktadır. Türkçe'nin esnekliği bu kullanıma olanak sağlamakta, ortaya çıkan sonuçlar ise düşündüğümüzden farklı sonuçları ortaya çıkarmaktadır.

    Ata Sözlerimiz

    Ata sözlerimizde de benzer yanlış anlamalar olduğu söylenebilir. Çocuk eğitiminde kullanılan “ağaç yaşken eğilir” cümlesi aslında böyle bir anlam taşımıyor olabilir. Eğitim ve eğilir kelimelerinin benzerliği ilginç bir durum. Aslında çocuklara dik durmasını öğretmek gerekirken eğilmesini sağlamaya çalışmak anlamlı gelmiyor. Ağaca şekil vermek istiyorsanız, esnek olduğu dönemde şekil verebilirsiniz. Ağaç kurumuşsa ve şekil vermeye çalışıyorsanız kolaylıkla kırılabilir. Bunun çocukluk ve gençlikle bağlantısı olduğunu düşünmüyorum. Metaforu böyle kullanan yaşam koçları varsa, yanlış yaptıklarını söyleyebiliriz.

    “Yedisinde ne ise yetmişinde de odur” cümlesini insanların değişemeyeceklerine dair bir mesaj vermek için kullanılır. Çocuklar yedi yaşına kadar istedikleri gibi yaşarken, başlayan okul hayatı yüklenen sorumluluklar, rahatça oynanamayan oyunlar, ödevler, başarının önemsenmesi nedeni ile farklılaşmakta ve ancak sorumluluklarından kurtulduğu zaman yedi yaşındaki davranış modeline geri dönmektedirler, belki de. Yedi yaşındaki davranış modelinin bulunulan her yaşta yaşanması hayatın daha keyifli olmasını sağlayabilir. Bu yüzden “ yedisinde ne iseniz, her yaşınızda öyle olun,” diyebiliriz.

    “Huy canın altındadır”, “Can çıkmadan huy çıkmaz” cümleleri de değişimim olmayacağına bizi inandırmaktadır. Biliyoruz ki değişime direnç diye bir durum var. Herkes değişime direniyor olabilir ama değişimin gerçekleşmesi de zor değildir. Değişime direnci görüp bu cümleleri kullanmaya devam eden kişiler için değişim zorlaşacaktır. Huy ile açıklanmak istenen zihnimizde kısayol haline gelmiş düşünce, inanç ve davranışlar olsa gerektir. Karar verme gereksinimi duymadan yapılmaya devam eder. İşten çıkınca kahveye giden bir kişi, kolay olduğu için bunu yapmaya devam edecek ve bir müddet sonra başka güzel şeyler de yapabileceğini unutacaktır. Bunu kırmak için bir gün yürüyüşe çıksa, bir gün spor yapsa, bir gün sinemaya gitse ve bunları yedi kere tekrarlasa kahveye gitmeyi zorunluluk olmaktan çıkarıp seçeneklerden biri haline getirecektir. Böylece huy da, davranış da düşünce de değişmiş olacaktır.

    Sözler Hayatımızı Etkiler

    “Hoşca Kalın,” “Sevgiyle Kalın,” “Mutlu Kalın” mesajlarını kullanıyorsanız, kilo alabilirsiniz.

    Kullandığımız kelime ve cümlelerin ne kadar önemli olduğunu farketmeniz yararlı olur. Ağzınızdan çıkanı, kulağınızın duyması yukarıdaki sebeplerden dolayı çok önemli. Özellikle kendi hakkınızda olumsuz cümleler söylüyor, düşünüyor veya size söylenen olumsuz cümleleri sebebini öğrenmeden kabul ediyorsanız, hayat sizin için daha da zorlaşabilir. Söyledikleriniz kendisini gerçekleştiren kehanetler haline dönüşebilir. Bu konuyu irdelemeye devam edeceğiz.

    Yılmayan Dışarıda

    "Tatlı Dil yılanı deliğinden çıkarır." cümlesi yılan ile hayvan ile ilgili olmasa gerek, yılmış bir insanın içe kapandığını gösteriyor olabilir. Yılmayan insan sorunlarını çözmeye devam edecektir. Siz de yılmayan olduğunuzda kendiniz harekete devam edebilirsiniz.

    Her zaman olduğu gibi, karar sizin tabii ki.

    Cengiz Eren

    https://www.erenlp.com

    Bu yazı Posta Gazetesi bölge eklerinde 2015 yılında yayınlanmıştır. NLP bilgileri ve NLP teknikleri kullanılarak hazırlanan bu yazıları NLP ile Hayatın yönetimi sende köşelerinde yer almıştır.

     

  • Tesadüf Perileri Cahide Yormaz Öz

    Tesadüf Perileri Cahide Yormaz ÖzCahide Yormaz Öz Yeni RomanıTesadüf Perileri

    Cahide Yormaz Öz'ün 6.ncı kitabı yayınlandı. Yeni bir imza gününde yine birarada olmaktan mutluydum.

    Tesadüf Perileri hayatın içinden bakmamızı sağlayan güzel bir roman.  Çok güzel bir kurgu, iyi örülmüş ilişkiler ve farkında olmadan işleyen bir sistem var romanda.


    Yaşanmışlıklar, yaşanmamışlıklar, sürpizler, değişim süreçleri ve bu süreçte ortaya çıkan metamorfoz diyebileceğimiz durumlar var, bu romanda. Hayatı yaşarken ve kendi kişisel tarihimizi yaratırken, hemen herkesin içinden geçtiği süreçler. Kitabı elime aldığımda bırakamadım ve iki gün içinde bitirdim. Şimdi ise bu yazıyı yazıyorum. Yazar gözü ile Zihinsel Detoks

    Kitapları

    Daha önce yazdığı Masalmış Yaşam, Kimsesiz Hayaller, Şiirselim Öylesine, Ben mi Çağırdım Yalnızlığı,Hayatın Renkleri ve Annesinin anısına yazdığı ve  Fenerbahçe Gönüllülerine bağışlanan kitabı Annemin Yemekleri kitapları ile verimli ve üretken bir yazar olduğunu kanıtlayan Cahide Yormaz Öz, yeni kitabı olan Tesadüf Perilerinde yeni bir tarz deniyor ve yazıyor. Okumanızı Tavsiye ederim.

    NLP Sohbetleri

    Yazar ile karşılaşmamız dört beş sene öncesine raslar. Fenerbahçe Gönüllüleri toplantısına o dönem Başkan Olan Sevinç Özyurt Çolak'ın daveti ile NLP Sohbetleri toplantısına katılan yazar ile ilk karşılaşmamız. Yollar Nerede Kesişir bilinmez şarkısında olduğu gibi ilk karşılaşma.  Annesini ve kardeşini kısa bir zaman önce kaybetmiş, yorgun ve hüzünlu. Oldukça güzel geçen bir toplantı sonunda gelecek ay yapılacak toplantıya bir masal yazıp getirmelerini istemiştim katılımcılardan.

    Yazılan Masal

    Cahide Yormaz Öz siyh ve beyaz ile anlatılan bir masal yazmıştı. Soyut ve güzel bir masaldı. Masal yazılmasının nedeni masalda anlatılanlarla yaşanan hayat arasında bağlantı kurmak istememden kaynaklanıyordu.  Masalları yorumlayacaktım. Şöyle bir cümle de kullanmıştım. "Yazdıklarınız aleyhinize bir delil olarak kullanılabilir."  Herkes kendi masalını kendisi okuyacaktı, katılımcılar önünde.

     Cahide Yormaz Öz'de masalını okudu. Diğer masalları yorumlarken bu masal için ağzımdan 'Siz yazabilirsiniz' cümlesi .çıkmıştı. Bir sonraki yılın Nisan ayında Cahide Yormaz Öz ilk kitabını elinde tutuyordu. Masalmış Yaşam.  Böylece yazarlık serüveni başlamıştı.  O arada bir hikaye Haso\'nun Düşü \"Ödüllü Hikaye\"yarışmasında ödül almış, aynı zamanda ebru yapmaya başlamıştı. Zalha Bu gün ise altı kitabı var. Kaynaklarını kullanmaya başladığında kişinin hayal ettiğinden fazlasına ulaşabildiğini gösteren bir sonuç, kendi yaptıkları. Türk Kadınının nelen yapacabileceğine dair bir örnek. Kimsesiz Hayaller Cahide Yormaz Öz Kitabı

    Kendisini tebrik ediyor ve nice yeni kitaplara diyoruz. Kitaplarını okuduğunuzda hem hayal gücünü ve hem de kendisini daha iyi tanıyacaksınız. Yaptıkları ve yazdıklarıyla kendi varoluşunu kendi kararları ile yaratan Cahide Yormaz'Öz'u Google'da ararsanız yüzlerce linke ulaşabilirsiniz.  Tarihe önemli  kayıt bıraktı, bırakıyor ve bırakmaya devam edecek  diye düşünüyor ve benim de küçük bir katkım olduğu için seviniyorum. Siz de kaynaklarınızı kullanmak isterseniz, çıkan ayın son çarşambasında Fenerbahçe Gönüllülerindeki toplantıya veya Zihinsel Detoks programımıza katılabilirsiniz.

    Sevgiler,

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

    http://www.erenlp.com

    Not:  Bu sitede yayınlanan yazılarını kitaplarından veya  KonuK Yazarlar bağlantısından okuyabilirsiniz.

     

  • The House That Jack Built Krikonun Yaptığı Ev

    The House That Jack BuiltThe House That Jack Built Jack'ın Yaptığı Ev

    Lars Von Trier filmi. Bir önceki Nymphomaniac 1 ve 2 filmleri gösterimleri Türkiye'de yasaklanmış olan Lars von Trier. Psikoloji ve Psikiyatrı konusunda çarpıcı sonuçlar ortaya çıkaran, konulan teşhislerin aslında çok yanlış olduğunu iddia eden Lars Von Trier.

    Obssesive Compulsive Bipolar

    Bu filminde OCB Obsessive Compulsive Bipolar konusu inceleyen Lars Von Trier, psikoloji bilimine de farklı bir bakış sergiiyor. Başrolünü Matt Dillon'un oynadığı film, şaşırtıcı bir bölümle başlıyor. Birinci vaka ilginç. Olmayanı oldurmaya çalışan ve atasözü ile ifade edilirse, “Eşeğin aklına karpuz kabuğunu düşürmek” anlamında bir başlangıç. Kriko'nun da önemli bir işlevi var.

    OCB takıntıları olan kişinin ortaya koyduğu davranışlar, yapmaya çalıştığı ev maketleri, mükemmele ulaşma çabaları, filmde gayet güzel aktarılmış.

    Freud Cinsellik ve Psikolojik Teoriler

    Psikolojik teorileri eleştirel şekilde gözden geçiren yönetmen, karanlıkta ve yolculukla yapılan itirafları ve bilinçaltı kavramını da eleştiriyor. İnsanın varoluş ve yokoluş süreçlerini gözden geçirirken çürüme ve bakteriler arasındaki bağlantıları da kendi görüşlerini katarak aktarıyor. Filmde sürekli bir tatmin edilme isteği ortaya konmasına rağmen, Freud'un bahsettiği cinsellikten eser yok.

    Tatmin ve Tekrarlar

    Yaptığı eylemlerde giderek OCB takıntılarının azaldığını farkettiğinde işi giderek ilerletiyor, gerçek hayatta kuramadığı evini, buzhanede kurmayı başarıyor. Ancak farklı takıntıların üremesi ile birlikte sınır tanımamaya başlaması ve bir an önce isteklerinin tatmin edilmesini sağlamaya çalışırken tedbirsiz davranma sonucunu ortaya çıkarıyor. Tıpkı araba ile gideceği yere bir an önce ulaşmak isteyip kaza yapan insanlar gibi.

    Duygusal değişimlerin nasıl gerçekleştiğini sokak lambaları ile anlatan filmin görülmesi yararlı olabilir. Geçmiş, gelecek ve an arasındaki bağlantılar çok güzel şekilde görsel olarak anlatılmış. Tatmin olma süreçleri yeni doyumsuzlukları da beraberinde getirdiği gibi yeni tatmin arayışlarını da ortaya çıkarıyor.

    Nefes Alma Nefes Kesme

    Tabii ki bütün bu yaşananların temelinde çocukluk ve nefes var. Nefes ve çimen arasındaki bağlantılar, daha sonra nefes kesilmesi süreçlerini de ortaya çıkaracaktır. Yalnızlık ise önemli bir etken. 

    Filmografisinde çok tartışmalı filmler olan Lars Von Trier'in, bu filmi de önemli tartışmaları ortaya çıkarabilecek diyebiliriz.

    Takıntılı İnsanlar

    Bir anlamda, koleksiyonerlerin, obje toplayıcılarının, hızlı araba meraklılarının, yazarların ve sanatçıların kendilerini nasıl motive ettiklerini ve tatmin süreçlerini de anlıyoruz. Takıntılar önemli bir motivasyon kaynağı. Daha iyisini, daha yenisini ve en mükemmelini yapmaya çalışmak bir çok insanın yapısında var.

    İnsanın hem çok kırılgan, hem de çok yalnız olduğunu da vurgulayan film, rezidanslarda ve apartmanlarda oturup birbiri ile iletişimi kalmayan yalnız insanlar topluluğunu çok iyi anlatmış. Gerçeği söylesenizde inanılmadığı halde, insanın değil, malın korunduğu bir dönemi yaşadığımızı da ifade ediyor.

    Nymphomaniac Filmi

    Nyphomaniac filminin ikisini de seyretmiştim. Bir türlü tatmin olmayan cinsel arzularını tatmin etmeye çalışan ve bulamayan bir kadının hiskayesi idi film. Ancak film “ben ninfomanyağım ama orospu değilim” sahnesi ile bitiyordu. Seyredenler bu yorumun ne olduğunu farkedebilirler.

    Matt Dillon takıntılı, soğukkanlı bir karakteri gayet güzel oynamış. Tarantino'nun kanlı Kill Bill filmlerinden tanıdığımız Uma Thurman ise sadece birinci vakada yer alıyor.

    Filmde Kill Bill'deki Bang Bang şarkısına ve hem de Stanley Kubrick'in Full Metal Jacket filmine çağrışımlar ilginç. Sadece Bang Bang değil bir Bang var, birinci vaka'da.

    Bilinçaltı BilinçDışı

    Bilinçaltı kavramını hem tarifleyen ve hem de itiraflarla ortaya bilinçaltı yolculuğu görülmeye değer. Freudian ve Jung'cu yaklaşımlara ve kavramlara vurulan bir darbe olarak görülebilir, film. Çürüme, Cennet, Cehennem gibi kavramlara da farklı yorum getiren Lars Von Trier, psikoloji ve psikiyatri bilimine açtığı savaşı bu filminde de sürdürüyor ve sürdürmeye devam edecek gibi görünüyor.

    Filmi görmenizi tavsiye ederim. İkinci defa izlediğinizde daha derinliğine anlaşılması mümkün olacaktır.

    Cengiz Eren

    http://www.erenlp.com

    İlgili Linlkler:

     

  • The Trial, Dava Orson Welles'in Kafka Yorumu

    dava, orson welles, kafka, nlp, cengiz eren.Ortson Welles Kafka  Dava

    Orson Welles'in çektiği ve kendisinin de avukatı oynadığı Dava filmi Kafka'nın aynı isimli kitabından uyarlanmıştır. Kafka'nın karamsarlığını ve zihninde yarattığı ortamı yaratmaya çalışmıştır Orson Welles.  Yurttaş Kane filminden sonra aforoz edildiği Hollywood'dan ayrılıp, bu filmi çekmeye çalışmış, parasız kaldığında küçük roller alarak film için para kazanmıştır.

    Bugünü özellikle Türkiye'de yaşanan davalarla da benzeştiği noktaların olduğunu seyrettiğinizde göreceksiniz. Başlangıçtaki kapı hikayesi ve Guard ve God arasındaki fonetik cinası önemli bulduğumu söylemeliyim.

     Joseph K.

    Joseph K. bir sabah suçlanır ve suçsuz olduğunu ispat etmeye çalışıri, çalışır, çalışır, çalışır.  Sonrasında kurtulmaya çalışır, destek arar, avukat arar ve direnci kırılır.  Karanlık içinde ve sıkıcı bir ortamda suç, adalet, yargıç, avukat ve de kadınlar bağlamında dava anlatılmaktadır. Suçlanmak ve sonrasında insanların kişinin suçlu olduğunu yüzünden anlaması,gibi noktalarla önemli mesajları da aktarmaktadır.

    Anthony Perkins

    Anthony Perkins'in önemli performanslarından biri olan Dava filminde Romy Schnieder, Elsa Martinelli, Akim Tamiroff gibi önemli isimler yer almaktadır, yönetmenliğini Orson Welles'in yaptığı filmde.

    Yurttaş Kane ve Dava

    Orson Welles bu filmi ile belki de Hollywood'u kendisini Yurttaş Kane filmi ile suçlamasına bir cevap olarak da çekmiş olabilir. Suçum neydi? ben de bilemedim mesajı, filmdeki mesaj ile aynıdır.

    Bugün yaşanan mantıksız durumları, rüyada yaşanan kabus içeriğinde aktaran bu filmle kavramak kolaylaşmaktadır. Sistem sizi her zaman sorgulayabilir ve suçlayabilir.

    Filmi seyredebilirsiniz.

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

    http://www.erenlp.com

     

    .

     

     

  • Tırtıl Stratejisi NLP Hayatınızı Siz Yönetin

    Korona günlerinde Korkular ve StratejilerKorona Günlerinde Stratejiler NLP

    Yaşadığımız ve daha önce hiç yaşanmamış Korona günlerinde  sağlıkta olduğu kadar, hem zihinsel ve hem de davranışsal süreçlerde değişim ortaya çıkabilir. Bu değişim kendimizi olduğu kadar davranışlarımızı da etkileyecektir.  Daha kolay sinirlenip, daha kolay sıkılabilir ve  yakın çevremize sert davranabiliriz. İçsel ve dışsal çatışmalar ortaya çıkıyorsa, dikkatli olmakta yarar var. Farkında olmadan kullandığımız stratejilerin değişmesi bu anlamda önemli. Kriz gülerinde kullanabileceğiniz bir strateji. Tırtıl Stratejisi.

    Tırtıl Stratejisi

    Tırtıl’ın nasıl hareket ettiğini bilirsiniz.

    çok noktadan tutunarak hareket eder ve ilerler.

    Biz de yürürken bir ayağımızla adım atarız, ama diğer ayağımız ise o anda sabittir...

    Dikkat edildiğinde her adımda dengemiz dengeli olarak bozulmakta, kontrollü düşmelerle ilerlemekte olduğumuz söylenebilir...

    Trafik sıkıştığı zaman benzer bir durum ortaya çıkmaktadır.

    Çok yukarıdan bakıldığında arabaların hareketinin tırtıl hareketi ile aynı olduğu görülebilir.

    3 şeritli bir yolda en sol şerit sollama şeridi, orta şerit hafif, en sağ şerit ise ağır araçlar içindir.

    Yoğun trafikte yan yol bağlantıları trafiğii biraz daha sıkıştırmakta ve trafik durma noktasına getirmektedir.

    Ana yola girmeye çalışan araçlar en sağdaki şeridi yavaşlatır diye düşünülürse de sonucun farklı olduğu gözlemlenebilir.

    En çok yavaşlayan sol şerittir, sonra orta şerit yavaşlar ve.en az yavaşlayan ise sağ şerittir, bağlantı noktasına kadar.

    Bağlantı noktasından sonra ise en kolay ilerleyen orta şerit, trafik akmaya başladığında ise, sol şerit eski hızına bulacaktır.

    Kriz dönemleri ile trafik sıkışıklığı bu açıdan benzerlikler göstermektedir.

    Traşk sıkıştığında “tırtıl stratejisine” geçip, bağlantı noktasına kadar sağ şeride, bağlantı noktasından sonra sol şeride hareket etmek gerekebilir,

    fırsat bulduğunuzda...

    Kriz döneminde bu stratejiyi uygulayanlar zarar görmeden hedeflerine doğru ilerlemeye devam ettiler.

    Siz de benzer dönemler yaşadığınızda “tırtıl stratejisi”ni kullanabilirsiniz.

    Çok noktadan korumalı ve esnek ve yavaş hareketlerle hedefinize ilerleyebilirsiniz.

    Krizin bittiğini ilk hissettiğiniz anda kaynaklarınıza uygun hıza ve yere geçmeniz istenen sonuca ulaşmanızı sağlayacaktır.

    Her kriz ortaya sorun çıkarttığı kadar fırsat da yaratabilir. 

    Zira krizlerde  zamana uyum sağlayamayan birçok yapı kolaylıkla çökecektir.

    Sorunlardan çok fırsatların ne olacağını düşünmeniz geleceğinizi olumlu yönde etkileyecektir.

    Tabii kaynaklarınızı zenginleştirip, yeni bilgiler öğrenerek. Karar Sizin.

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

    NLP Küçük Büyük Yazılar ve NLP İçerik Sizi Düşünmek kitaplarının yazar

    http://www.erenlp.com

    ilgili Linkler :

    Corona Virüsü, Korona ve Hastalık Korkusu

    Değişime Direniyor Olabilir misiniz?

    Değişim Posta Gazetesi Köşe Yazısı

    Değişim Mesajları Kilolar

    Değişim Mesajları Panik Atak

     

  • Üniversite'lerde NLP Eğitimi

    NLP Eğitimi ve ÜniversiteNLP Eğitimleri ve Üniversite

    Tempo Derdisi

    NLP Türkiye'de konuşulmaya başlandığında yıl 1998'di. Tempo dergisinin 21 Haziran sayısında kapak konusu olarak işlenmişti. 4 Saaate Kendinizi Değiştirin kapak konusu önemli başlangıcı haber veriyordu. Değişim süreçlerinin kolayca organize edilebileceğini, dil kullanımının önemini ve yaşanan tecrübelerin insan hayatındaki önemini anlatıyordu.

    NLP'yi Kim Getirdi

    Sonrasında ise NLP'yi "ben Türkiye'ye getirdim" tartışmaları oldu. "Vallahi ben getirdim", "Yok o getirmedi ben getirdim, ben getirdim ama beni kim se bilmed"i diyenler oldu. Herkes NLP Uzmanı olmaya çalıştı. Sonrasında ise NLP' Uygulayıcı ve Aktarıcı olmanın kolay bir şey olmadığını anlayıp, başka alanlara kaydılar. Kimi yaşam koçu oldu, kimi kuantumcu, kimi EFT'ci, kimi Reiki'ci oldu. Değal seleksiyon gerçekleşiyordu. Hatta bankacılık geçmişi olan bazıları ODM (ödeme) gibi modeller ürettiler.

    Hem de NLP'yi ilk ben Türkiye'ye getirdim ve ilk olarak ben bıraktım diyerek. Zaten Melik d-Duyar'dan kopyalayıp NLE gibi bir modelle ingilizce öğretmeye çalıştılar.

    Yaşam Koçu, EFT, NLP Uzmanı, Access Bars, Geçmiş Yaşam Terapisi, Aile Dizi  vb,

    Bu güne baktığımızda eğitim piyasasında bir sürü ünvanlı insanlar boy gösteriyor. Saymakla bitmez. Anlattıkları benlki kısa dönemli olarak işe yarıyor olabilir. Ancak uzun dönemde bir kaç hafta sonra eski modele dönen çok insan var ve sonrasında ise benim sorunlarım daha da büyük diyerek biraz daha umutsuzluğa kapılıyorlar.

    Copy Paste Kişisel Gelişim Kitapları

     Bu kadar kişisel gelişim kitabı yazılsa da – çoğu tercüme veya copy paste- ve bu kitaplar okunda da pek bir işe yaramıyor. Bir çok şey bildiğini düşünen ama bunu nasıl uygulayacağını bilemeyen insanların değişimi biraz daha zorlaşıyor.

    Kendi kimlik seviyesindeki bilgileri aktaran çok sayıda kişisel gelişimci var. Eski Ftullahcılar şimdi kendilerini gizlemeye çalışıyorlar. Ancak geçmiş internette çok yerde kendini gösteriyor. Bir kişinin yazdıklarına baktığınızda, o kişi hakkında çok önemli bilgileri öğrenebilirsiniz.NLP'nin linguistik bilgileri bunu kolaylıkla sağlıyor. Bir cümleden yola çıkarak kişinin zihnindek yapı kolaylıkla çözülebilir.

    Universite ve NLP Eğitimleri

    Şimdi ise üniversitelerde Sürekli Eğitim Merkezleri yoğun olarak açılıyor. Öğretim görevlilerine maddi katkıda bulunabilmek. Özellikle özel üniversiteler bu alanda maddi bir kazanç olabileceğini düşünerek SEM'lerde eğitim vermeye devam ediyor.Türkiye'de bugün iki sektör önem kazanmış durumda. Bunlardan bir özel okullar ve özel üniversiteler, diğeri ise sağlık sektörü ve hastaneler. Hem üniversitelerin ve hem de hastanelerin büyüme hızına bakılırsa ikisi de çok karlı sayılabilir.

    Bir de üniversitelerde açılan NLP eğitimleri olduğunu google reklamlarından görüyoruz. Ancak burada üniversiteler kendi elemanlarını yeteiştirmek ve bu kişilerle eğitim vermek yerine, dışarıdan şirketlerle anlaşıp (outsourcing) anlaştıkları şirketin elemanları ile eğitim veriyor. Şirket içinde üniversite çatısı altında görünür olmak kurumsal kimliklerine yarar sağlıyor. Özel niversitelerin bunu yapma nedeni para kazanmak. Eğitim şirketinin de bu şekilde hem para kazanması ve hem de kurumsal kimliğine katkısı ile bu organizasyon gerçekleştiriliyor.

    Ancak verilen eğitim kalitesinin nasıl olduğunu bilebilmek mümkün değil. Bu kişilerin yazdıklarına ve söylediklerine dikkatli olarak bakıldığında konu daha açıklık kazanabilir. İlk olarak benim kullandığım “NLP Kullanıcı”, NLP Uygulayıcı” ve “NLP Aktarıcı” kelimeleri eğitim piyasasında karşılık bulmuş durumda.

    NLP Eğitimi

    NLP eğitimi alırken dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, aldığınız eğitim sizin hayatınızda ve davranışlarınızda bir değişim ortaya çıkarıyor mu? Davranışlarınız ve iletişiminizde faydalı sonuçlar ortaya çıkarıyor m? Dil kullanımızın önemini ve cümlelerin Linguistik dalının Gramatik, Pragmatik, Semantik yapısı hakkında kullanabileceğiniz bilgileri aktarıyor mu? Kendi kararlarınızla hayatınızı yönetmenizi sağlıyor mu? Beynimizin nasıl çalıştığı ve bağlantıları nasıl kurduğu, çağrışımların nasıl oluştuğu konusunda anlaşılabilir bilgiler veriyor mu? Bunlardan biri bile eksik ise, aldığınız eğitim çok fazla işe yaramayacaktır. Uluslararası geçerliliği olan sertifikaya sahip olabilir ama NLP konusunda çok fazla bir şey öğrenmeden eğitiminizi tamamlayabilirsiniz.

    NLP Kullanıcı ( NLP Practitioner ):

    Kişiye NLP bilgilerini aktarırken, kendi zihninin temizliğini de saylayabilmelidir. Aynı zamanda kişinin kendi stratejilerinin nasıl oluştuğunu farkettirmeli ve kendi kararları ile hayatını yönetmeye başlamasını sağlamalıdır.

    NLP Uygulayıcı ( NLP Master Practitioner ) :

    NLP tekniklerini kullanmaya başlayıp, karşısındaki insanın söz ve davranışlarından “içeriksiz” sonuçlar ve stratejilerini farkettirebilmelidir. Aynı zamanda bu stratejileri yaratan tecrübelere ait duyguların zihinde etkisiz hale getirilmesidir.

    NLP Aktarıcı ( NLP Trainer )

    Kendi kaynakları ile birleştirdiği NLP bilgilerini ve NLP tekniklerini doğru modellenmiş cümle yapısı ile aktarabilmesini sağlayacak eğitirimdir. Bilgi zincirleri, dil yapısı, değişim süreçleri gibi bilgileri, kendi uygulamalarından elde ettiği sonuçları aktarabildiğinde NLP Trainer olmaya doğru ilerliyor demektir.

    NLP: Neuro Linguistic Programming, Nörö Linguistik Programlama

    Duyular, duygular, kullanılan dil ve davranışlar arasındaki bağlantıları inceleyen ve bağlantıların yeniden kurulması ile kişinin kaynaklarına uygn değişimi ortaya çıkaran bir teknikler bütünüdür. Bir tedavi ve terapi değildir.

    Tedavi için doktora, değişim için bize gidiniz.

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

    http://www.erenlp.com

    :İlgili Linkler:

     

  • Uyarılar, Bayram ve Trafik Kazaları

    Trafik Kazaları otobüs taksi

    Bayram ve Trafik Kazaları

    Bayram Geldi ve geçti. Aile içinde bayramlaşmalar, el öpmeler, küçük çocukların topladığı paralar, yenen dondurmalar. Birçok kişi hem tatil yerlerine ve hem de memleketlerine gitti. Ama bazıları hiç dönemeyecek ve bazıları da bayramı ve sonrasını hastanelerde geçirecek.


    Bayram ve Uyarılar

    Bayram öncesi o kadar çok uyarı yapıldı ki, “arabanızı dikkatli kullanın, trafik kurallarına uyun, yolların kralı olmaz, kuralı olur, trafik hayattır” ve benzeri sloganlar ortalıkta dolaştı, havalarda uçuştu. Bunlar herkesin zihnine bir şekilde yerleşti.

    Kaza İstatistikleri

    “Türkiye'de son 10 yılda idari olarak uzatılmasıyla birlikte 125 günü bulan Ramazan ve Kurban bayramları tatilllerinde toplam 29 bin 573 trafik kazası meydana geldi. Bu kazalarada 1457 kişi öldü, 61 bin 998 kişi de yaralandı. Verileri Emniyet Genel Müdürlüğü açıkladı.

    Bu uyarıcı bilgiler ve bu istatistik sonuçlarla yola çıkan insanlar ne düşünebilir ki? Trafik tehlikeli. Bu ise, Türkiye'de trafiğin tehlikeli olduğuna dair varolan inancı biraz daha güçlendirecektir. Güçlenen bu inanç, farkında olmadan korku yaratacak ve yola çıkacak kişiler tedirgin olarak kullandıkları arabalar yüzünden daha fazla yorulacaktır.

    Trafiğin Tehlikeli Olduğuna Dair İnançlar

    Aynı zamanda tehlikeli olduğunu düşündüğünüz trafik içinde çok kalmak ister misiniz? Tabii ki hayır. Uzun yollarda varolduğuna inanılan trafik kontrolları yüzünden uzun yolda kurallara uyarak araba kullanırken, kontrolun azaldığı şehire yakın çevre yollarında trafikte daha az kalmak için daha fazla sürat yapar hale gelecekler ve yorgunlukla da birleşince kaza ihtimali artacaktır.

    Yapılan uyarılar, yayınlanan kaza istatistikleri insanları gerçekten uyarmakta, sürücüler ve yolcular bir an önce gidecekleri yere ulaşıp, tehlikeli olduğuna inandıkları trafikten kurtulmaya çalışırken hayatlarını kaybedebileceklerdir.

    Halbuki araba ile seyahata gitmenin amacı, gülmek, eğlenmek, yakın akarabaları görmek ve tatil yaparak iyi hissetmektir. Ancak yapılan uyarılar bu durumu değiştirmekte sürücüler “bi'an önce” gidecekleri yere ulaşmaya çalışırken, hayatlarını kaybetmek, yaralanmak ve yakınlarının üzülmesine neden olacaklardır. Bilinmesi gereken "bi'an önce"  "bir anda" olan kazaya dönüşebilir.

    Terörün de, ölümün kutsanmasının da bu kazalar üzerinde etkisi olduğu bilinmelidir. Son dönemde artan kazalar ve intiharlar arasında terörün ve şehit haberlerinin de önemli bir etkisi olduğu düşünülmelidir.

    Gerçek gündem sitesinin haberine göre:

    Kazalar

    “Geçen cuma akşamından itibaren bayram tatilinde meydana gelen kazalarda toplam 64 kişi yaşamını yitirdi, 379 kişi yaralandı.

    DHA- Ramazan Bayramı'nın 3'üncü gününde meydana gelen kazalarda 6 kişi öldü, 30 kişi yaralandı. Böylece geçen cuma akşamından itibaren bayram tatilinde meydana gelen kazalarda toplam 64 kişi yaşamını yitirdi, 379 kişi yaralandı.

    DHA muhabirlerinin bildirdiği haberlere göre, bugün Ramazan Bayramı'nın son gününde, 9 kentte kaza meydana geldi. Bugün saat 16.00'ya kadar İzmir, Sakarya, Antalya, Kocaeli, Şanlıurfa, İstanbul, Adıyaman, Çorum ve Bursa'da meydana gelen kazalarda 6 kişi öldü, 38 kişi yaralandı.

    Bayram tatili sırasında gün gün kaza bilançosu ise şöyle: 23 Haziran Cuma: 1 ölü, 20 yaralı; 24 Haziran Cumartesi: 26 ölü, 128 yaralı; 25 Haziran Pazar: 15 ölü, 103 yaralı;  26 Haziran Pazartesi: 16 ölü, 90 yaralı.

    Kaynak: Bayram kazaları bilançosu: 64 ölü

    Keyifle Dönebilmek

    Henüz bayram tatili bir çok kişi için devam ettiğine göre, dönüşler hafta içinde de devam edeceğinden, kaza sayısı da artacaktır. Yola çıkacakların korku ve tedirginlikten uzak araba kullanmaları, her 100 km'de bir küçük su içmeleri, yoruldukları ve özellikle enselerinde ağırlık hissettiklerinde ilk mola yerinde 15-25 dakika arası ihtiyaç molası vermeleri, kazaları büyük ölçüde azaltacaktır. Tedirginliğiniz varsa, korkuyorsanız, lütfen trafiğe çıkmayın.

    Uyarılar zihnimizde korku yaratıyorsa, uyarıldığımız yönün tersine bir sonuç ortaya çıkar. Keyifli sürüşler diliyorum.

    Cengiz Eren

    28 Haziran 2017 Kozyatağı

    Hurriyet Haberi

    Uyarılar

    Annesi 4 yıl önce vefat eden Altan’ın cenazeye katılan babası İsmail Sabahattin Altan ise “Motoru kazadan birkaç gün önce almıştı. Sürati severdi. Bodrum’a giderken Erdek’te benim yanıma uğradı. Ona ‘Çok hızlı gitme, kendine de başkasına da zarar verirsin’ dedim. İçime doğdu herhalde. Çok hız yapardı çünkü” diye açıklamada bulundu.

     

     

  • Uyku Uykusuzluk Çok Uyumak bir NLP yorumu

    Uyku ve UykusuzlukUyku, Yatak ve NLP Bilgileri

    İnsan hayatında hareket ne kadar önemliyse, dinlenmek ve uyumak da o kadar önemli. Rahat bir yatak, sessiz, serin ve karanlık bir ortam dinlenmeyi sağlayan uykunun uyunabilmesini sağlar.

    Uyuyabilmek, ama nasıl?

    İnsan hayatında yaşanan zihinsel süreçlerdeki sorunların en kolay görünebildiği yer yatak. Yatakta sorun yaşıyorsanız, değişim zamanının geldiğini bilmelisiniz. Yatakta yaşanan sorunlar ki, -buna yatay sorunlar diyebiliriz- iki noktada kendini gösterecektir. Uyku ve Cinsellik.

    Yatay Bir Eylem

    Uyumak yatay bir eylem modelidir. Uyuyabilen varlıkların hepsi yatma eylemi dediğimiz eylemi gerçekleştirirler. Bu eylemde ayaklar ve eller serbest kalın ve vücut en yere en çok temas eden yapıdadır. Böylece adeleler rahatlar ve dinlenme sürecine girilir. Kedilerde, köpeklerde, fillerde zürafalarda ve insanlarda böyledir. Yatarak uyur insan ve vücut bu sırada kendini dinlenmeye çeker. Adeleler üzerinde hiçbir yük yoktur. İşte bu sırada beyin farklı bir çalışma hızına geçer.

    İyi bir uykunun insana sağladığı çok önemli yararlar var. Dinlenmeyi sağlar, immün sistemini güçlendirir, yaratıcılığı arttırır, rahatlamayı sağlar, duyu organları vasıtası ile beyne aktarılan bilgilerin yeninden düzenlenmesini sağlar ve daha fazlası.

    NREM (non-rapid eye movement) REM (rapid Eye movement)

    Uykuda ise, NREM ve REM dediğimiz uyku derinliği yaşanır. NREM den REM uykusuna geçemeyen kişiler gerçekten dinlenmiş olmayacaklardır. Bir sum damlamasına, saat tıkırtısına, dışarıdaki sese hemen uyanan insanlarda NREM seviyesi devam ediyor demektir. Stresli ve gerginken uyku uyumak bile zorlaşacaktır. REM uykusu kişinin dinlenmesini sağladığı gibi, zihinsel süreçlere ve yaratıcılığa da katkıda bulunur.

    Uykusuzluk, İnsomnia'ya tutulan kişilerin çok uzun yaşamayacakları bilinmelidir. Birkaç gün bilgisayarın başından kalkmadan oyun oynayıp hayatını kaybedenler olduğunu da biliyoruz.

    Temiz Bir Zihin

    Düzenli uyku uyuyabilmek için önemli noktalardan biri zihnin temiz olmasıdır. Bugün geldiğimiz noktada sadece yaşadıklarımız değil, kullandığımız araçlarda uykuyusuzluğa katkıda bulunacaktır. . Televizyon, telefon ve bilgisayarlar ve led ışıklar vasıtası ile gözümüze giren mavi ışık uyumamızı zorlaştıracaktır. Aynı şekilde yazılı mesajlaşma da uyku uyumaya ket vurabilir. Yazıklarınız ve okuduklarınızı düşündüğünüzde, zihinsel süreç, mesajlaşma bitse bile zihninizde devam edecektir.

    Rüyalar o gün veya daha önceki günlerde aktarılan bilgilerin sonucunda ortaya çıkar. Halledemediğimiz sorunları, durumları veya insanları rüyamızda görebiliriz. Rüya analizlerinin bir anlamı olmadığı artık bilinmektedir.

    Uyku aynı zamanda zihne aktarılan çoğu önemsiz olan ve duyu organlarından aktarılan bilgilerin temizliğini de sağlamaktadır, günlük olarak.

    Yediğimiz yemekler hatta içtiğimiz su bile uykuyu etkileyebilecektir. Uykudan yaklaşık 4-5 saat önce yemek yenmesi, 2 saat önce su içilmemesi aynı şekilde televizyon bilgisayar ve telefonun kapatılması yararlı olacaktır. Uykunun gece uyanışları ile bölünmesi de dinlenmeyi engelleyebilir.

    Yapılan araştırmalar insanın 7 saat civarında kesiksiz olarak uyku uyuması, vücut sağlığını koruyabilmesi ve dinlenmesi sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Bu süreden daha az uyku uyuyorsanız, dinlenemediğinizi, immün sistemin zayıflayacağını, yaratıcılığı kullanmanızın zorlaşacağını görebilirsiniz. Ameliyatlarda ve hastalıklarda bile iyi uyuyan insanların daha çabuk iyileştiği bilinmektedir.

    NLP ve Uyku

    NLP Neuro Linguistik Programlama, duyular, duygular, kullanılan dil ve davranışlar arasındaki bağlantıları gösteren teknikler bütünüdür. Sistemin nasıl çalıştığını farkedip, değişimi sağlamak ve bu yolla kişinin kendi kararları ile hayatını yönetmesini ortaya çıkmasını sağlayan, NLP bilgilerinin bu anlamda öğrenilmesi yararlı olacaktır. Uyku sorununuz varsa bizi arayabilirsiniz.

    Rahatça uyuyamıyor veya uyanamıyorsanız, yatakta uzun süre uyanık kalıyorsanız ve kalkamıyorsanız, bunların bir değişim mesajı olduğunu farketmeniz yerinde olur. Değişim olmadığı müddetçe, uykusuzluğunuz biraz daha artabilir. Uyuyamıyorsanız, uyumakta zorlanıyorsanız ya da çok fazla uyuyorsanız, nedenlerinin bulunması ve etkilerinin ortadan kaldırılması için Zihinsel Detoks size yardımcı olabilir. Hayatta kendinizi koruyamıyorsanız, uykusuzluktan koruyamamak da normal sayılmalıdır. Konuya daha sonra devam edeceğiz.

    Eğer iyi uyuyamıyorsanız, sizi bir çok içerikte ayakta uyutabilirler. Buna da dikey uyuma diyebiliriz. Her zaman ifade ettiğimiz gibi “tedavi için doktora değişim için bize gidiniz”. Uyku hakkındaki detaylı bilgiler için bizi arayabilirsiniz.

    Cengiz Eren

    http://www.erenlp.com

    İlgili Linkler:

     

     

  • Yaşananlar Yaşatılanlar ve Stratejiler

    Yaşananlar, yaşatılanlar, stratejilerİyi ve Kötü Tecrübeler

    Hayatı yaşarken binlerce olay ve durumla karşı karşıya kalıyoruz. Bazılarını iyi olarak, bazılarını ise kötü olarak hatırlıyoruz. İyi olayları ve iyi hissettiğimiz tecrübeleri önemsemezken, kötü tecrübeler için “bu benim başıma neden geldi”, “ben bunu haketmemiştim” diye düşünüyoruz, konuşuyoruz, anlatıyoruz, sonra tekrar düşünüyoruz. Böylece kötü hissettiğimiz tecrübeler daha etkili şekilde kaydediliyor.


    Hatırlamak

    Bir iyi tecrübenizi, bir de kötü tecrübenizi hatırlayın? desem, hangisi daha hızlı hatırlanacaktır. Yaşadığımız olayların üzerinden zaman geçtikten sonra oluşan stratejileri, farkında olmadan kullanmaya başlıyoruz. Bu yapıyı farkedemediğimiz için daha girdiğimiz sarmal çevrimden çıkamıyor ve tekrar, tekrar yaşar hale geliyoruz.

    Önemli olan bu stratejilerin farkına varmak. Özellikle küçük yaşta yaşanan olaylar bu stratejilerin oluşmasında daha da etkili. Anlaşılması gereken ise, bir tecrübe yaşanıyor ve öğreniliyor ama etkisi o gün başlamıyor olabilir. Uzun yıllar geçtikten sonra bile etki etmeye başlayabilir. Çoğu insanın hayatında bir yakınını kaybedince, narkoz alınca, kaza geçirince ve benzeri büyük olaylarda değiştiğini ve farklılaştığını görüyoruz. Kazanılamayan bir üniversite ya da lise yerleştirme sınavı, işten atılma, kişinin isteği dışında boşanma da farkında olunmayan bir değişimi başlatabilir.

    Stratejiler ve Steve Jobs

    Bir örnek vermek gerekirse, gerçekten dünyayı değiştiren, iletişimi farklı hale getiren, oyunlarla ve uygulamalarla akıllı telefonu yeniden yapılandıran Steve Jobs. Hayatı boyunca hep çalışmış, ve çok önemli işler başarmış bu değerli kişi dünyayı değiştirirken, kendisini değiştirememiş. Bunun için çok çaba sarfettiği halde.

    Şirketini kurup büyüttüğü günlerde bir gün kapı çalar ve içeri bir kadın girer. “Ben senin annenim” der. Jobs o gün büyüdüğü aileye evlatlık verildiğini öğrenir. İstenmeyen olduğunu ilk farkedişidir.

    Daha sonra kurduğu firmadan da uzaklaştırılır. İkinci istenmeyen olmak olayı hayatını bir kez daha değiştirir. Şöyle der. “ Müşteri bizden Bir şey isteyemez, biz yapar ve istetiriz”. Bu önemli cümle istenmeyen çocukların kendileri için hiçbirşey isteyemediğini ama kendilerini hep istetmeye çalıştığını gösterir. Belki de annesi ve babasının ona dokunarak veremediği sevgiyi, ürettiği ürünlere kullanıcıları dokundurarak almaya çalışır, Steve Jobs. O kadar büyüktür, anne ve babasından alamadığı sevgi.

    Bu sebepten dolayı anne ve babalar kürtaj yaptırmak istedikleri, ama bir nedenden vazgeçtikleri çocuklarına hep, “iyi ki seni doğurmuşum” derler. Zira istenmediğini farkında olmadan da olsa öğrenen çocuk, yakınında bulunanlara onların istediklerinden fazlasını vermeye çalışarak kendisini istetmeye devam edecektir.

    Bu süreç özel hayatında da devam edecek sevdiği insanlar için kendisini yoracak ama kendisi için bir şey isteyemeyecektir. Ancak istenmediğini farkettiği durumlarda dünyası yıkılacak, kendisini istemeyen kişiyi yeniden istemesi için elinden gelen herşeyi yapacaktır ki, bu bağımlı beraberlikler yaşayan kişilerde görülmektedir.

    Mantıksız Stratejiler

    Farklı stratejiler farklı içeriklere bağlı olarak.

    Sürekli olarak kazanmaya çalışıp kaybetmeye devam ediyorsa, kaybetmemek için kazanmamak;

    Kendi istemediği halde yalnız bırakılmışsa, yalnız kalmamak için yalnız kalmak;

    Çok sevip bırakılmışsa ve bundan çok üzülmüşse, sevmemek için sevilmek,

    Küçük yaşlarda terkedilmişse (boşanmış aile çocukları), terkedilmemek için terkettirmek;

    Sürekli yaptıkları konusunda suçlanmışsa, suçlanmamak için kendisini sürekli suçlamak,

    gibi ve benzeri stratejiler hayatını farkında olmadan yönetiyor olabilir. Yaşanan olaylar bu anlamda düşündüğümüzden daha önemli. Atılan bir tokat, öğretmenin öğrenciyi sınıf önünde aşağılaması, anne baba kavgalarına şahit olmak, boşanan ailelerin çocukları, istemediği halde okulundan ayırma, başarının olması gerekenden fazla önemsenmesi, cinsel taciz ve benzeri binlerce durum kişinin yakın ve uzak gelecekteki hayatını etkileyecektir. Bunlardan kurtulmanın çok zor olmadığını da bilmek yararlı olur. Yaşadıklarınızın sonuçlarını öğrenmek için bana yazabilirsiniz.

    Umarım bu okuduğunuz yazıdaki olayları yaşamamışsınızdır. Varsa değişim zamanı gelmiş de geçiyor demektir.

    Facebook/cengiz.eren

    twitter/cengiz_eren

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

     

     

     

  • Yazılar Yorumlar

    ceren

    Çok çeşitli konularda NLP Uzmanı ve Eğitmeni Cengiz Eren'in yazdığı yazıları bu linkten okuyabilirsiniz. Hem güncel hem de genel konularda yazılan bu yazılar ilginizi çekecektir. Değişim süreçleri, yaşanan olaylar, söylenen cümlelerin aslında ne anlama geldiğini bu yazıları okuyarak, daha kolay farkedebilirsiniz. Yazılara yorum yazarak katkıda bulunabilir, yazıyı okuyanlara siz de bilgi aktarabilirsiniz. Bu yazılarda NLP bilgileri ve teknikleri kadar Linguistik açıdan aktarılan cümlelerin Gramatik, Pragmatik, Semantik yapıları ile ilgili incelemeler de yer almaktadır.  NLP Practitioner Seminerimize katılacak kişilerin bu yazıları okumaları yararlı olacaktır.

    Özellikle insan hayatında dilin ne kadar önemli olduğunu görebileceğiniz bu yazılar, kendi kullandığınız dil de farkında olmadan yaptığınız hataları farketmenizi sağlayacaktır. Katkılarınız için şimdiden teşekkür ederiz.

     

  • Yorumsuz

    NLP'nin Nur'o Linguistic Programming olarak kullanım örnekleri !!!

     Etkili Sözler Sitesi

    Kişisel gelişim konusuna bütün dünyada 7'den 77'ye herkesimden insan ilgi gösteriyor ve yararlanmaya çalışıyor. "Başarı teknolojileri bilimi" olan NLP'nin, İslâmiyet'in özüyle de çok ilginç benzerlikleri olduğu belirtilmektedir. Türkiye'deki kişisel gelişim uzmanlarından Oğuz SAYGIN bu konuda, "Her davranışın altında pozitif bir amaç vardır, diyor NLP. Anlatılmak istenen, kişinin davranışı olumsuz da olsa, amacının kendine göre pozitif olduğudur. O zaman şunu düşünüyoruz: 'Karşımızdaki insan hangi pozitif amaçla yaptı bu hareketi?.. İyi bir iletişim kurmak için böyle düşünmek lâzım. Bu İslâm'da hüsn-i zan etmek gibidir. NLP teknikleri ile bizim manevi inançlarımız arasında çok yakın bir ilişki var. Çünkü 1400 sene önce bize söylenen doğrularla Amerikalıların yıllarca uğraşarak buldukları doğrular arasında çok yakın bir benzerlik var. Hadis-i Şeriflerde yazan bütün güzellikleri, insanlar yıllarca uğraşarak sistemleştiriyor... Mesela NLP'nin 'başarısızlıklar yoktur, sadece sonuçlar vardır' ilkesi, umudun asla bitmemesidir. Bu teknik tanımlama da bizim dinimizde olan bir düşünce tarzıdır..." demektedir.http://www.etkilisozler.com/kisisel_gelisim/kisisel_g3.html

     Yeni Asya Sitesi

    Risâle-i Nur’u incelediğimizde bir yönüyle de muazzam bir NLP, yâni, rûh/duygu, zihin, zekâ, ferdî/bireysel gelişme teknikleri öğretisi olduğunu görürüz. Hemen her paragrafında psiko-fizyo-sosyal bir sır, ince bir hakikat, tâbiri caizse, NLP’lik bir prensip serpiştirilmiş olduğunu söylemek mübalâğa sayılmaz. Zîrâ, o, yalnız cüz’î/basit bir tahribâtı, küçük bir evi tâmir etmiyor. Bütün insanlığı ilgilendiren genel bir tahribâtı ve İslâmiyeti içine alan dağlar büyüklüğünde taşları bulunan bir kaleyi tâmir ediyor. Yalnız özel bir kalbi ve has bir vicdânı düzeltmeye çalışmıyor. Bin seneden beri tedarik ile biriktirilen bozucu felsefik akım ve cereyanlarla dehşetli yaralanan insanlığa ait genel bir kalbi ve düşünceleri tamir ediyor. Herkesin ve özellikle inançlı halk tabakasının dayanak noktası İslâmî esaslar, düşünceler, hüküm ve ibâdetlerin kınlmasıyla, bozulmaya yüz tutan genel vicdânın geniş yaralarını Kur’ân’ın mu’cizeleriyle ve îmânın ilâçlarıyla tedâvi etmeye çalışıyor. http://www.yeniasya.com.tr/2003/03/29/yazarlar/alifersadoglu.htm

    Dehr2000 Sitesi

    Özet  olarak  NLP

     böyle  bir  yöntem .    NLP   ile   DUA  ve  ZİKR   hakkında    daha     geniş    bir     bilgiyi  ,

    Allah  nasip  ederse  gelecek  yazımızda  sunmaya  çalışacağım..... http://dehr2000.sitemynet.com/degisim.htm

     BISMILLAHIRRAHMANIRRAHIM
    1-HER SEYI YARATAN RABBININ ADIYLA OKU
    2-INSANI PIHTILASMIS KANDAN YARATTI
    3-OKU,SENIN RABBIN SONSUZ BIR KEREM SAHIBIDIR
    4-CUNKU O,KALEM ILE YAZIYI OGRETTI
    5-INSANA BILMEDIGI SEYLERI BILDIRDI
    6-AMA,KAFIR INSAN AZGINLIK EDER
    7-KENDISINI MUSTAGNI GORMEKLE
    8-EY INSANLAR,DONUSUNUZ SUPHESIZ RABBINIZEDIR...

    ALAK SURESI

    NLP(NORO LINGUISTIK PROGRAMLAMA):
    NORO:Zihinsel ve dusunsel yasamimizi nasil duzenledigimizle ilgilidir.
    LINGUISTIK:Dili nasil kullandigimiz ve dilin bizi nasil etkiledigi hakkindadir.
    PROGRAMLAMA:Tekrarlanan davranis dizilerini ve nasil amacli hareket ettigimizi aciklar.
    NLP baglantilarla ilgilidir,yani bizi diger kisilerle,dunyayla ve manevi boyutla iliskilendiren dusuncelerimiz,konusmalarimiz ve edimlerimizle ilgilidir.
    NLP,21. yuzyilin basari biliminin yeni teknolojisidir.NLP mukemmellik sanatidir.NLP bireyin isteklerini elde etmesine imkan veren bir dusunce,uygulama ve davranis tarzidir.NLP sonuclarla ilgilenir.NLP,sahip oldugu sistemler yardimiyla,istenilmeyen durumlardan arzu edilen durumlara yapilan yolculugu sonuclandirir.
    NLP bir pozitif dusunce sistemi,bir bilimdir.Bilimdir,cunku NLP'yi olusturan bir cok calisma,uzun suren arastirmalar sonunda ortaya konmustur.NLP bir sanattir cunku mukemmeli yakalamis,konusunda dahi insanlarin o sonuclara nasil vardigini modelleyen bir ustalik isidir.NLP teknolojidir cunku,istenilen sonuclari gerceklestirecek dusunceleri,sistemleri ve teknikleri vardir.
    NLP,herhangi bir insan bizim istedigimiz sonuclari uretmisse,o insani modelleyerek,nasil yaptigini kesfederek,ayni sekilde bizimde ayni sonuclari uretecegimizi,istedigimizi yapabilecegimizi gosteren mukemmel bir sistemdir.Dolayisiyla istedigimiz sonucu bir baskasi elde etmisse,biz de bu sonuca ulasmanin yolunu ogrenebiliriz.
    NLP'ye baslarken atacagimiz her adimin ALLAH rizasi icin oldugunu bunun bize neler kazandiracagini ve en onemlisi bir hedefimiz olmasi gerektigini bilmemiz gerekiyor.Her konuda oldugu gibi BISMILLAHIRRAHMANIRRAHIM ile atalarimizin bize miras biraktigi bu ilmi ogrenmeye baslayabiliriz..... http://paid24.web4lose.de/forum/viewtopic.php?t=1243

     Kişisel Başarı com Sitesi

    Üçüncü Bölüm: Son Ders

    Hastalıkların bile birer öğretmen, birer vaiz olduğu hayatta, hiçbir şeyin hiç kimsenin öğretmenliğini küçümsemeyin. Nietzche için hastalık, ruhun sporuydu. Stefan Zweigh için hastalığın ızdırabı bilgiçliğin kapısıydı. Said Nursi için hastalık, karanlık bir dönem değil, herşeyin daha iyi görülmesini sağlayan bir aydınlıktı. O’na göre hastalık bile insanın emrindeydi. Çünkü düşünceyi doğuruyor, fazlalıklardan arındırıyor, ufku berraklaştırıyor, hata ve günahlara karşı pişmanlığı harekete geçiriyordu.

    Browning’in dediği gibi nefsi ile savaşmayan adam değerli bir adam değildir. Insan en büyük zaferleri kendisi ile savaşa tutuştuğunda kazanabilir.

    Kalbinizle ve işinizle Allah’a dayanın. Bunun adı duadır. Büyük piyanist Pederewski, tükenmez enerjisini şöyle açıklamıştı:: “Duadan önce sadece çıraktım. Ben dua ile ustalaştım.” Demek işinizde bir duadır. Işinize verdiğiniz önem, onu en iyi şekilde yapmak için göstereceğiniz gayret ve temiz bir kalple Allah’tan neticeyi istemek duadır. Duasız bir adam olmayın. http://www.kisiselbasari.com/Articles.asp?action=Read&aid=711

    Başarı Yolu Sitesi

    Gençler için bir kaç kelamım olacak; Bir pergel gibi bir ayakları sabit (bizim geleneksel düşünme biçimimizde) bir ayakları ise sonuna kadar açık olmalıdır diyorum. Mevlana'yı, İmam-ı Rabbani'yi, Gazali'yi, Molla Sadra'yı, Said Nursi'yi bilmeden, okumadan onların anlam dünyasının köklerine inmeden Anthony Robbins'ten, NLP teknolojisinden, Reiki'den, yogadan medet ummak boşuna olacaktır. İslam düşüncesinin temel paradigmalarını, kendi kültürel kimliklerini tanımadan dışarıdan ithal bilgi ve uygulamalar hazımsızlık yapacaktır. Davranışçı psikoloji insanı bir etki-tepki mekanizması olarak algılar. Bu da benzer koşulların oluşturulması yoluyla her insanın davranışlarını kurgulanabileceği, standartlaştırılabileceği anlamına gelir ki bir başarı teknolojisi olarak kişisel gelişimdeki yerini almıştır. Yaradılış ve fıtrat açısından baktığımızda her şey gibi her insan da biriciktir, kendine özgüdür. Dolayısıyla bir insan için geçerli olan başarı ve gelişim prensipleri diğer bir insan için geçerli olmayabilir, hatta zarar verebilir. Bu nedenle "insani gelişim" her bir insana özgü ayrı bir modeli gerektirir. Ama ortak paydaları ihmal etmeden, fıtratın ortak dilini göz ardı etmeden. İşte bu yüzden kişisel gelişim kültüründen alacağımızı alarak bedeni ve ruhu gözeten, Dünya'ya ve Ahirete bakan, emeği ve kaderi yerli yerinde takdir eden bir “insani gelişim”e şiddetle ihtiyaç vardır. Bu konuda zihinsel mesai sarf edecek kanaat önderlerine olan ihtiyaç da orta yerdedir... http://www.basariyolu.com/tr/genel.asp?durum=acik&id=846

    Yeni Asya Sitesi

    Risale-i Nur’un, Kur’an, Hazret-i Peygamber (a.s.m.), Hazret-i Ali (r.a.) ve Gavs-ı Azam (k.s.) gibi sönmez ve söndürülemez güneşlerden aldığı enerji ile bu asırda Kur’an medeniyetini ihya edecek bir kaynak ve bu sağlam dayanaklarından dolayı sönmez ve söndürülemez olduğuna inanıyoruz. Külliyattan aldığımız enerji ile bu inancımızda en ufak bir şüphe taşımıyoruz. Buna inanmayanları itham hakkımız olduğunu da düşünmüyoruz. Ancak günümüz insanının ihtiyaçları doğrultusunda Mantık, Belagat, Usul ve Kelam gibi ilimlerin yanında pek çok fen ilimlerinin hazmedilmiş ve süt şeklinde asrın insanlarına sunulmuş olduğunu düşünüyoruz.

    Bu anlamda temel yaklaşımı modelleme olan NLP için Risale-i Nur engin bir hazine gibidir. Kullanılan hipnotik dil kalıpları Milton Ericson’u bile büyüleyecek mahiyettedir. Günümüz iletişim teorileri çerçevesinde istifade edildiğinde Risale-i Nur’un dili insanlığa ışık tutacak ve dünya iletişim dili olabilecek özellikler bulundurmaktadır. http://www.yeniasya.org.tr/index.asp?Section=Enstitu&SubSection=EnstituSayfasi&Date=06.08.2004&TextID=786

    Zoradam Sitesi

    Zihin-beden bütünlüğüne dayalı tıp anlayışının kullandığı metotlar içinde, kontrollü hayal kurma veya zihinde canlandırma, hipnoz, sinir dili programlaması (NLP), grup halinde sohbetle tedavi, davranış terapisi, algılamanın yeniden yapılandırılması, ferdî psikoterapi, stres yönetimi, aromaterapi, olumlu düşünce telkinleri, halka formunda gerçekleştirilen beden hareketleri, müzik ve sohbet meclisleri yer almaktadır. Bediüzzaman'ın Hastalar Risalesi; zihin-beden bütünlüğüne dayalı yardımcı iyileştirici teknikleri ihtiva eden, hem yan etkisi olmayan, hem de faydası kesin olan önemli bir eserdir.http://zoradam33.sitemynet.com/Dost/id8.htm

    Zihin-beden bütünlüğüne dayalı tıp anlayışının kullandığı metotlar içinde, kontrollü hayal kurma veya zihinde canlandırma, hipnoz, sinir dili programlaması (NLP), grup halinde sohbetle tedavi, davranış terapisi, algılamanın yeniden yapılandırılması, ferdî psikoterapi, stres yönetimi, aromaterapi, olumlu düşünce telkinleri, halka formunda gerçekleştirilen beden hareketleri, müzik ve sohbet meclisleri yer almaktadır. Bediüzzaman'ın Hastalar Risalesi; zihin-beden bütünlüğüne dayalı yardımcı iyileştirici teknikleri ihtiva eden, hem yan etkisi olmayan, hem de faydası kesin olan önemli bir eserdir. http://www.sizinti.com.tr/konu.sizinti?SIN=377164a936&k=320&1491976947

    Zaman Gazetesi

    Çaresiz kal, özgüvenin artsın!

    Modern Robinson Crouse’lar ıssız bir adada değil, şehrin kalabalık meydanlarında parasız, kimliksiz, telefonsuz kalıyor! Geri dönmek ve kendilerini kanıtlamak için yalnızca birkaç saatleri var. Bir süreliğine bedenleri ve benlikleri dışında ne bir tanıdıkları ne de kendilerine ait malları var. Tek sermayeleri benlikleri. Bir anda her şeyinizi kaybettiğinizi düşünün; ne yaparsınız? Bu, Amerika’da bir yarışma programı formatı. NLP uzmanı Yahya Hamurcu da olumsuz şartlarda ayakta kalabilmeyi ve kendilerinin farkına varmaları için bu yarışma formatını bir eğitim olarak öğrencilerine uyguluyor. http://www.zaman.com.tr/?bl=turkuaz&alt=haberler&trh=20050220&hn=147404

    Hikmet net sitesi

    Bu yıkımın insanda meydana getirdiği boşluğu doldurmaya aday yeni bir meslek veya uzmanlık alanı ortaya çıktı: kişisel gelişim... İnsanlara hayatın her alanında rehberlik yapacak, onlara mutluluğun ve başarının sırlarını öğretecek bir meslek... Bu meslek; kişinin kendini tanımasını, hareketlerini ve alışkanlıklarını incelemesini, zihin ve hayalin nasıl çalıştığının anlaşılmasını konu edinen psikolojiye dayanmaktadır. Bundan dolayı bu alanda çalışanlar; psikanaliz, psikoterapi, pozitif düşünce, psiko-sibernetik ve sinir dili programı (NLP) gibi teknikleri kullanmaktadır. Mutluluğu ve başarıyı arayan insanlara, kendini geliştirmesi ve ilerletmesi halinde, arzu ettiklerine ulaşabilecekleri vaad edilmektedir. İddiaları şudur: "Hayatınız değişecek, asla aynı problemlerle uğraşmayacaksınız. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Yeter ki içinizdeki gücü açığa çıkarın. Pozisyonunuz ne olursa olsun, sahip olduğunuz becerileri geliştirmediğiniz ve yenilerini eklemediğiniz sürece istediğiniz ilerlemeyi sağlayamazsınız." Onlara göre iş hayatında tercih edilmeyi sağlayan ve önemi giderek artan beceriler ise şunlardır: Etkin problem çözme ve proje geliştirme, iletişim-arz ve ikna becerileri, zamanı verimli kullanma, strese karşı dayanıklı olma, kişisel motivasyon sağlama, birlikte çalıştığınız iş arkadaşlarınızla uyum sağlama, yaptığınız işlerde özgüven sahibi olma...

    Dünya bugün her şeyden fazla güzel ahlâklı insanlara muhtaç... Ahlâk, insanın davranışlarıyla alâkalı birtakım düsturları ihtiva eder. Sözle ve fiille kimseye eziyette bulunmama, kendine eziyet edenleri görmeme, görse de unutma, fenalıklara iyilikle muamelede bulunma, öfkesini, şiddetini gömebilme, aldatılsa dahi kimseyi aldatmama, sadakat ve istikametten ayrılmama, menfaatini başkalarının menfaatine feda etme, karşılığında bir menfaat beklemeden hayır işleme, insanlara tatlı dilli, güler yüzlü, hoşgörülü olma, hatasını yüzüne vurmama, ayıbını teşhir etmeme, hediyeleşme, selâmlaşma bu düsturlardan bazılarıdır. İnsanlar arası ilişkileri geliştiren ve toplum düzenini sağlayan bu prensiplere Hz. Muhammed (sas) kadar riayet eden ve insanlara güzel ahlâkı tavsiye eden ikinci bir insan gösterilemez. O'na (sas), insanları cennete taşıyan amellerin başında nelerin geldiği sorulduğunda, "Takva ve güzel ahlâktır." demiştir. "Bana en sevgili olanınız, ahlâkça en güzel olanınızdır.", "Müminin mizanında güzel ahlâktan daha ağır basan bir şey yoktur.", "Müminler arasında imanca en kâmil olanı, ahlâkça en güzel olanıdır.", "İyilik, güzel ahlâktır.", "Sevdiğiniz şeylerden sarf etmedikçe güzel ahlâka erişemezsiniz.", "İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Birbirinizi sevmeye yardımcı olacak şeyi haber vereyim mi? Aranızda selâmı yaygınlaştırın.", "İnsan ibadet u taatla katedemediği mesafeleri ahlâk-ı hasene ile alır.", "Teraziye konulacak ilk şey, güzel ahlâktır." gibi insanı yücelten pırlanta sözler de Efendimiz (sas)'e aittir. O, ne karşısına dikilip "Âdil ol." diyene, ne arkasından cüppesini çekip eziyet edene, ne yüzüne toz toprak saçıp hakaret savurana, ne de zevcesine iftira edene gönül koymuştur. Hattâ hastalandıklarında gidip onları ziyaret etmiş, öldüklerinde cenazelerini teşyide bulunmuştur. İnsan-ı kâmil olmanın sırlı formülü budur. Bu ahlâka sahip olan bir kişi, neyi problem görür, kime öfkelenir, kimden korkar, kimler ona dost olmaz ve kimler onun yardımcısı olmaz ki? Neticede, batıl yolla hakka hizmet edilemeyeceği gibi, yapmacık davranışlarla da insanı yüceltemeyiz. Kişisel gelişim, kişiye başkalarını ezip geçme pahasına da olsa, menfaati gereği başarıya ulaşma, karşısındakine suni bir güler yüz ve sempati gösterebilme, olduğundan daha fazla güçlü görünme gibi olumsuz sonuçlara yol açabilmekle birlikte motivasyon sağlama, belli bir hedefe yönelme, ekip çalışması yapma, zamanı iyi kullanma ve plânlı çalışma gibi olumlu davranışlar kazandırabilmektedir. Ancak kişi iyi ahlâklı olmadıkça, ne halk katında ne Hak katında yücelebilecek, ne de toplumun problemlerini çözebilecektir. Bundan dolayı, önce insanlara iyi bir ahlâk eğitimi verilmeli, sonra gerekirse kişisel gelişim teknikleriyle kişilik desteklenmelidir. http://hikmet.net/a.page/a.53786.html

    Yeni Asya Sitesi

    YASEM eğitimlerine ilgi büyük

    Yeni Asya Sürekli Eğitim Merkezi (YASEM) tarafından düzenlenen eğitimler Ankara’da devam ediyor. “Dünya okulundan hayat dersleri devam ediyor” parolası ile Türkiye’nin değişik illerinde düzenlenen programlara Ankara’da da devam edildi.

    Eğitici Eğitimi, Hafıza Geliştirme, NLP Tanıtımı, Olumlu Düşünce İle Hayatını Yönlendirmek, Anlayarak Hızlı Okuma, Seminer Hazırlama ve Sunum Teknikleri başlıkları altında düzenlenen programlara Türkiye’nin farklı illerinden katılımlar oldu.

    İki gün süren programların ilk gününde Eğitici Eğitimi, Hafıza Geliştirme, Anlayarak Hızlı Okuma ve NLP Tanıtımı seminerleri düzenlendi. http://www.yeniasya.com.tr/2004/10/12/kultur/butun.htm

     Yeni Ümit Sitesi

    NLP (Neurro-Linguistic Programming) beyin dili programlaması‎ anlam‎ında kullanılan ve dünyada çok yayg‎ın olan bir ki‏şisel geli‏şim alan‎ıd‎ır. Ülkemizde son y‎ıllarda kurs, seminer ve sertifika programları‎yla yay‎ılan kiş‏isel geli‏şim faaliyetleri, esasen ِ önemli bir kalite arayışı‎‏‎n‎ın eseridir. Ancak ne yazı‎k ki Türk insanı‎, bir çok konuda olduğu gibi, “NLP” ve “Kişisel Geliş‏im” alanları‎nda da “bilgi mağduriyeti”ne uğramıştır..

    NLP (Neuro-Lenguistie Progra‎ming), “Sinir Dili Programlaması” anlam‎ındadı‎r. Richard Bandler ile John Grinder tarafindan psikoterapi ile retorik alanlar‎ının ilkelerinden yararlanarak geliştirilen bu yِöntem, Batı’da genellikle psikoterapi, psikoloji, antropoloji vb. alan uzmanları‎nın kontrolünde geli‏şmi‏ştir.

    Bunun yanında NLP kitaplar‎ında, dinî muhtevadan bahsedilmeden ve dinî bir referans verilmeden “duanın gücü” veya “inancı‎n sağlığa yararları” (Peale, 1998) gibi konularda tavsiyeler yer almaktad‎ır. Buralarda da genellikle herhangi sahih bir inançtan ve bu inanca bağlı duadan söz edilmediği söylemeye herhalde gerek yoktur. Aslı‎nda NLP, Kiş‏isel Gelişim alan‎ını‎n sadece bir bölümünü oluş‏turmaktad‎ır. Ki‏şisel Gelişim, toplant‎ı sanatından, sağlıklı ya‏şamaya, beslenmeden, ders çalışmaya, mutlu olmadan, zaman‎ kullanmaya kadar birçok konuyu kapsamaktad‎ır.

    Türkçe’de bu alanda yazı‎lmış olan Ki‏şisel Geli‏şim, Motivasyon, Ruhsal Gelişim, NLP gibi kitapların yerli versiyonlarında yazar, önceden nası‎l baş‏arısı‎z ve yeteneksiz olduğunu ve bu kitaplar sayesinde mutluluğu nası‎l yakaladığını anlatırken, seminerlerine kat‎ılan dinleyicilerin görüş-lerinden de al‎ıntı‎lar yapar. Bu tür eserlerde “Kentucky Fried Chicken efsanesi” ve Sanders’in hikâ- yesi ile, Abraham Lincoln’ün hayat hikâyesi gibi hikayeler ibret nazarlar‎ına sunulur. Kiş‏isel gelişim kitaplarında hemen her uzman, kendine gِöre say‎ısal ve simgesel teoriler oluşturur: 7A kural‎ı, 5D Kural‎ı, 3 İlke Kuralı‎, 8 Yetenek Kural‎ı, Ustalığın 5 Anahtarı vb...
    Kaba bir genelleme ile, bu kitapların zararlı, hattâ faydasız olduğunu ve her açıdan bilimsel temellerden mahrum olduklarını iddia edecek değiliz. Fakat, her bir zararlı veya faydasız şeyde faydalar görmek mümkündür. Önemli olan, herhangi bir şey gibi, bu kitapların hey’et-i umumiyesidir. Ayrıca, bu kitaplarda yaşanmayan süreçlerin aynen aktarılması, bu süreçleri, kendileriyle alâkasız zeminlere aktarma, başka atmosfer ve şartların ortaya çıkardığı problemleri herkes için şahsîleştirme ve “millîleştirme” gibi tavırların doğru olmadığını söylemeliyiz. http://www.yeniumit.com.tr/konu.php?konu_id=26&yumit=bolum2

    Bu hususta bize düş‏en en önemli vazife, öncelikle insanımızı millî ve mânevî değerlerinden kaynaklanan ve tamamen kendi kültürümüze ait bulunan bilgilerle donatmaktır. Bu maksatla, temel İslâmî esaslar ekseninde, insanı‎mı‎za muhtaç olduğu ahlâkî ve manevî değerleri kazandı‎rmak büyük önem arz etmektedir. Ülkemizde gerçekleş‏tirilecek kişisel gelişim çal‎‏ışmalar‎ında, Batı‎ kaynakl‎ı ve Uzakdoğu kِökenli yayınları‎n ş‏ablonlar‎ına itibar etmeden, her kültürün kendine özgü telâkkilerinin bulunduğu gerçeğinden de hareketle, bize has ve bize ait değerler üzerinde durulması bir zarurettir. Bu tür çal‎‏ışmaları‎ geliş‏tirmek ve bunlar‎ı, mant‎ığını‎ ve ‏şematik yapı‎sı‎nı‎ kendi gerçeklerinden alan bir alternatif arayış‎‏ olarak ortaya koymak, insan‎ımızın öz güven duygusunu da pekiş‏tirecektir.

    İnsanı zübde-i âlem olarak gören, hattâ âlemi, bir açıdan insanın kendi benliğini keşfetmesi adına değerlendiren anlayış bizdedir; insanın gerçek manevî anatomisi bizde çıkarılmıştır; onun gerçek mutluluğunun şaşırtmaz yolu bizde çizilmiş ve bu yol, asırlarca yüzbinler tarafından izlenen bir şehrah halini almıştır. Önümüzde kaç asra dayanan tecrübeler birikimi vardır. Öyleyse, evimizin temelindeki hazineyi binlerce kilometre uzakta aramak ve sonra da hazine adına kalp, sahte ve yanıltıcı, hem de çürümüş gömülere takılmak niye? http://www.yeniumit.com.tr/konu.php?konu_id=26&yumit=bolum3

    STV Haber Sitesi

    ÇÖL ASLANI, ÇİZGİ ROMAN KAHRAMANI OLDU
    Teksas, Tommiks, Mister No derken artık kitapçı raflarında Ömer Muhtar’ın çizgi romanına rastlıyoruz. “Çöl Aslanı”nın maceraları bundan böyle her ay yenilenerek yayınlanacak. Onu Malcolm X, Şeyh Şamil, Said Nursi gibi isimler takip edecek. Çizgi filmlere karşı hakimiyetini yitirse de çizgi romanların her dönemde müdavimi bulunur. Adem Özbay da bu düşünceden hareketle kahramanların da maceraların da ‘gerçek’ olduğu çizgi romanlar hazırlıyor. Özbay, projenin hem fikir babası hem de senaristi. Batman, Superman gibi çizgi romanlarda aslında var olmayan karakterlere yer verildiğini, çoğu çizgi film figürününse cinsiyetinin veya türünün belli olmadığını söyleyen Özbay, Barış Manço’nun deyimiyle ‘kısa boylu yurttaşlar’a doğru örnekler sunmanın peşinde. İşte bunun için çizgi roman serisi, Ömer Muhtar, Malcolm X, Aliya İzzetbegoviç, Said Nursi, Şeyh Şamil, Cevher Dudayev, Muhammed Ali, Yaser Arafat ve Ebulfeyz Elçibey’den oluşuyor. Serinin sonunda ise Adem Özbay’ın bir sürprizi var. “Ne de olsa çizgi roman fantezi işi.” diyen Özbay, son sayıda, serideki tüm karakterleri bir macera içinde toplayacak.

    Kahramanların maceraları, hayat hikâyeleri taranarak oluşturuldu ve diyaloglara varana kadar olayların neredeyse tamamı gerçek. Gerçeğe sadık kalma çabasında kaynak yetersizliği Özbay’ı zorlamış. Öyle ki, “Ömer Muhtar hakkındaki bilgileri İtalyan kaynaklarından, Libya’ya gidenlerin tuttuğu günlüklerden edindik.” diye konuşuyor. Bu bilgiler, pedagog rehberliğinde öyküleştirildi ve çocuk diline uyarlandı. İleride bu kahramanların boyama kitapları, çıkartmaları, oyuncakları olacak, bir sonraki aşamaysa belgesellerinin çekilmesi. Nihai amaç, elbette bu konu etrafında çizerinden prodüktörüne, pazarlamacısından yönetmenine bir sektörün oluşması. Gerekli altyapı kurulduktan sonra Özbay’ın gönlünde yatan, bu isimlerin ve son olarak da Hz. Peygamber’in hayatının uzun metrajlı filmlerde canlandırılması. Bunun için de çoğu kez sanıldığının aksine, her imkana sahip olunduğunu söylüyor. “Padişahlarımızdan tutun halk kahramanlarına, sahabelere kadar bizim kahramanlarımız, konularımız var. Sponsor bulunur, teknik imkan da var, sadece girişimcilik eksik.” http://www.stvhaber.net/index.php?khide=1&ghide=1&sec=16&hid=5203

    Moral Sitesi (Moral FM)

    Şu halde, meydan okuyamayız, güçsüzüz ve Yaratıcıya muhtacız. Evrenin Sahibine inanıp dayananlar, evrene meydan okuyabilirler. Donan suyun çelik boruyu patlatabilmesi; yumuşacık bitki köklerinin taşları delip geçebilmeleri kendi kudretlerinin eseri değildir.

    Biz insanlar, gaflete kapılıp Evrenin Sahibine meydan okursak, dünya sırtımıza bindirilecektir. Gerçek açıktır: Yaratıcı yaratmasa, gözlerimizi bile kırpamayız, bir damla suyu yutamayız. Gurur ve bencillik, aklımızı köreltmemelidir.
    Hayata sımsıkı, inançla ve ciddiyetle sarılmalıyız. Bir karınca nasıl ciddi yaşarsa hayatı, biz de hayata en az o kadar ciddi bakmalıyız. Evrenin Sahibinin çevirdiği çarkların içerisinde ilerliyoruz. Hayatta eğlenmeye yer var; ama, alaya ve küçümsemeye yer yoktur.

    http://www.moraldergisi.com/yazilar.php?s_id=20&id=mbozdag

    Asıl hedefimiz mutlu bir dünya yaratmak. Tanrı da böyle istiyor. Herkesi mutlu görmek istiyor. Onun için bizi yaratıyor. Onun için bir anlam veriyor. Bir bilgenin çok meşhur bir lafı vardır. 'Doğan her çocuk Tanrı'nın insanlardan hala umut kesmediğinin bir temsilcisidir.' der. Ben buna katılıyorum. ''Doğan herkes bu dünyaya çok şeyler getirecek.'' diye düşünüyorum. Dolayısıyla her yeni çocuk, her yeni umut, her değişim; umuda, mutluluğa, coşkuya ve bütünleşmeye doğru atılmış bir adımdır. Çok geniş bir perspektifte evrenselliğe atılmış bir adım. Ona küçük adımlarla, küçük değişimlerle gireceğiz. Kendimizi, başkalarını, yaşamı anlayarak, hayatı anlamlaştırarak. Onun için bir ilkemiz olmalı: Sürekli gelişmek ve sürekli geliştirmek.

    http://212.154.21.40/2000/06/18/dizi1/dizi1.htm

    İsmail Berk Yeni Asya com

    Kurumsal eğitim artmalı

    Mazeret, gerekçe, alışkanlıklar ve bürokrasinin buyruk gücü ile politikleşmeyen bir zeminde bu veriler dikkate alınmalı ve uygulanmalıdır. Bu anlamda endüstri mühendisliği, sistem danışmanlığı, işletme-organizasyon disiplini ve modern yönetim teknikleri, sürecin bir parçası ve tarafı olarak kurula dahil edilmelidir.

    KURUMSAL YAPILANMA EĞİTİMLERİ alınmalıdır.

    Stratejik yaklaşım

    Liderlik/kanaat öncülüğü

    Öğretişim

    Birey odaklılık için paylaşım

    İnsan hakları ve çevre

    İletişimin irşatta kullanılması

    Tebliğin dinamikleri ve empati

    Aile yapısına kurumsal din eğitimi

    Kurumlara yönelik moral seminerler düzenleme yaklaşımları

    NLP teknikleri ile din eğitimi

    TKY yaklaşımı

    EFQM modeli

    Yenilenme ihtiyacı

    21. yüzyılın vizyonu ve din ihtiyacı

    Dinin evrenselliği

    Demokratik ortamda din öğretimi

    Moral-motivasyon kaynakları oluştururken dinin etkisi

    Din hizmetleri ve kariyer planlaması

    Profesyonellik/uzmanlık ve dinî değerler uyumu

    Olumlu rekabet içinde uluslararası ilişkilerde dinin fonksiyonelliği

    Dinlerarası diyaloğun dünya barışı açısından etkisi

    Öğrenme iklimleri oluşturma

    Birey-aile ve değerler üçgeninde yaklaşım

    Birey-okul ikileminde yaklaşım

    Birey-sistem ikileminde yaklaşım

    Bireyin “BİR” kabul edilme yaklaşımı içinde dinin bireye sunulması

    Demokrasi, küresellik, sanayi toplumu ve ahlâkî normların farklılığı içinde dünya Müslümanlığı yaklaşımı

    Katılımcı, seçilmiş, kriterlere dayalı, yazılı ve açık çalışma yöntemlerine sahip dinî gönüllü grup ve STK ile kurumsal yapıların topluma sunum oluşturmaları

    Dinî ortamların demokratikleştirilmesi

    Dönemsel ve münavebeli görev ve sorumlulukların her düzey, grup ve kurumda yaşayan kültüre dönüştürülmesi.

    http://www.yeniasya.com.tr/2005/02/28/dizi/default.htm

    Konu ile www.erenlp.com sitesindeki ilgili yazılar için linkleri tıklayın :

     KİGEM   KİŞİSEL GELİŞİM MERKEZİ   TASAVVUF     HAFTALIK SIZINTI        SÜRÜ TARİKAT      GÜLEN      ANASAYFA

     

  • Zihinsel Detoks Seminerleri Başlıyor

    Zihinsel Detoks Seminerleri BaşlıyorNLP ile Zihinsel Detoks Seminerleri Başlıyor

    Değişmek istiyorsunuz, ama bir türlü değişemiyorsunuz.

    Sürekli olarak tekrarlanan çevrimler söz konusu. Kazanmak istedikçe kaybediyor, sevilmek istedikçe terk ediliyorsunuz.

    Seminerlere katıldınız, kitaplar okudunuz, hatta yazılar bile yazdınız. Ama herşey eskisi gibi olmaya devam ediyor. Formatlamaya çalıştınız olmadı, nefes kurslarına gittiniz, baştan iyiydi ama sonra yine eskiye döndünüz.

    Optimum, maximum, yoga, meditasyon ve bar access, başarı kursları, hatta NLP kursları, seminerleri, atölyeleri. NLP Practitioner(kullanıcı), NLP Master Practitioner,(uygulayıcı) NLP Trainer(aktarıcı) oldunuz ama yine de değişmediniz ve kendiniz için bir şey yapamıyorsunuz. Bireysel çalışmalara katıldınız ama olmadı. Daha neler neler.  

    Uçak korkunuz vardı, geçmedi. Araba kullanmaktan korkuyordunuz, hala korkuyorsunuz. Sınavda veya maçta kaybetmekten, zayıf not almaktan korkuyordunuz, değişim o kadar çalışmadan sonra olmadı. Sahne korkunuz hala devam ediyor. Hastalıktan, işini kaybetmekten, eşini çocuğunu kaybetmekten korkular. Psikologlar tanı koyuyorlar. Post travmatik stres sendromu, anksiyete, takıntı, kaçıngan kişilik ve daha neler neler. Teşhislerde bir işe yaramıyor.

    Bütün bunları yaptıysanız ve daha sonra eski modelinize döndüyseniz, değişim gerçekleşmemiş demektir.

    Tedavi için doktora, terapi için psikologa, değişim için bize gidiniz, sloganımız.

    Zihinsel Detoks Programımızda NLP teknikleri ve bilgileri kadar, beynimizin çalışması, farkında olmadan kullandığınız stratejilerin nerelerden kaynaklandığı, kullandığımız dil, iletişim modelleri ve benzeri bilgiler aktarılmaktadır. Yaşanan tecrübelerin farkında olmadan yarattığı stratejiler değişmeden değişim olmayacağını bilmeden biliyorsunuz. Bunların nasıl oluştuğu hakkında bilgilenmeye ve bu bilgileri öğrenme süreçleri ile birlikte davranışlara aktardığınızda, değişim gerçekleşmesi çok kolay.

    Neden çok çabuk sinirleniyor ve hemen sonra ağlıyorsunuz?

    Araba kullanırken neden çok geriliyorsunuz?

    Korkularınız neden var?

    Uyku uyumanız ne zamandan beri zorlaştı?

    Ne kadar zamandır fazla kilolarınız var?

    Evlenme kararını siz mi verdiniz?

    Üniversiteyi seçtiğiniz bölüm kendi kararınız mıydı?

    Ne zamandan beri fazla kilolarınız var?

    İş hayatınızda kariyeriniz neden bir yere takılıp kaldı?

    Temizlik hayatınızın önemli bir kısmını etkiliyor mu?

    Cinsellikte sorunlar yaşıyor musunuz?

    Orgazm sonrası gözyaşı döktüğünüz oluyor mu?

    Kullandığınız dilin yaşadıklarınıza etkisi ve yaşadıklarınızın dilinize yansıması nasıl?

    Hayatınızı siz mi, başkaları mı, yoksa geçmişte yaşadığınız tecrübeler mi yönetiyor?

    Bu ve buna benzer daha bir çok sorunun cevabını bulacağınız NLP ile Zihinsel Detoks programına katılabilirsiniz, kaynaklarınızı kullanmak, kendi hayatınızı yönetmek ve sizi engelleyen sınırlar ve korkulardan kurtulmak için.

    “Ben aslında değişmek istemiyor ve acı çekmeye devam etmek istiyorum” diyorsanız, tabii ki bu programımıza katılmanıza gerek yok.

    http://www.erenlp.com sayfasını takip ederek, seminer tarihleri hakkında bilgi alabilirsiniz.

    Cengiz Eren

    NLP Braingineering

    Whatsapp Randevu

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni 

     

TOP