cengizeren

 

  • Abuzer Kadayıf

    Oynayanlar: Metin Akpınar, Talat Bulut, Özlem Savaş

    Bu filmi gördüğüme hiç memnun olmadım ve çevirenlere de teşekkür etmiyorum, tabii oynayanlara da, Talat Bulut haricinde.


    :brahim Tatlıses Abuzer Kadayıf

    İbrahim Tatlıses’in hayatının anlatıldığı söylenen film, biraz dikkat edildiğinde ‘Aydaki Adam’ (Man in the Moon) filminden çalınmış çatısıyla gözönüne geliyor. O filmde de Jim Carrey ayrı iki karakteri canlandırıyordu ve sonunda birini kendi isteğiyle öldürüyordu. Bu açıdan benzerlikler oldukça fazla.

    Profesör ve Abuzer

    Bu çatı üzerine kurulmuş olan filmde Metin Akpınar bu rolü üstlenmiş, profesör ve Abuzer rolünü birlikte okuyor. Vücudundaki ve yüzündeki içkinin yarattığı deformasyonlar Profesör rolünün nasıl görünmesine sebep oluyor, siz söyleyin . Kimbilir belki bilerek bu şekilde oynatılmıştır,son zamanlarda profesörlere yapılan saldırılar gözüne alınırsa ve depremci profesörlerin de halka yaptıkları incelenirse. Profesörlerin Hülya Avşar’a tepki göstermek yerine bu filme tepki göstermeleri gerek diye düşünüyorum.

     

    Çocuklara yardım amacıyla Abuzer rolüne bürünen profesör, Abuzer rolünü daha iyi oynuyor ki, bu da Metin Akpınar’ın Abuzer’e benzeyen kişilerle daha fazla arkadaş olduğunu gösteriyor, gerçek hayatında. Çocuklar için yapacağı sığınma evini yapmaya kalkan profesör, mafya, medya, politikacı, seyirci sarmalındaki hareketlerini gayet güzel organize ediyor, gelen bütün önermeleri kolaylıkla kabul ediyor ve sonra kendi hayatına ve sevgilisine dönüyorsa da, özel hayatı çıkmaza giriyor sevgilisi ile görüşemediği için. Böylece devam eden filmde olaylar, kesikli olarak sahnelerle birbirine bağlanmaya çalışılıyor.

    Abuzer Kadayıf’ın bu role ne kadar zamandır devam ettiğini de bilmiyoruz. Başlangıcında ilişkisi olan kadına meşhur olduktan sonra yüz vermeyen Abuzer’in bu işi uzun zamandır yaptığını a öğreniyoruz farkında olmadan. Belki araştırma görevlisi, belki yardımcı doçent, belki de doçent iken bu seçimi yapmıştı ama bu konuda bilgi verilmiyor. Mafya ile girdiği ilişkilerinde ödenen paralar ile ekranda ifade edilenler arasındaki farkların olması filmi çevirenlere, gerçeği anlatıyoruz diye bir tatmin duygusu da veriyordur zannediyorum.

    Kendi  Hayatını Yaşamak

    Abuzer rolünü bırakıp, kendi hayatına dönmek isteyen profesör bu seçimle başbaşa kaldığında, Abuzerliği bırakamıyor, ödenecek senetleri, kazanacağı paraları olduğu ve Talat Bulut’un önermeleriyle Abuzer Kadayıf olmaya devam ediyor.

    Bu sonuç film içinde verilmek istenen bir mesaj mı ama bizi sarsıyor ve hepimizi belki de farkında olmadan Abuzer olmaya itiyor. Bir profesör bile buna karşı koyamıyorsa, gencecik çocuklar ne yapsın. Abuzer olmak isteyenler Abuzer olabilirler ama bu film bizi açıkça Abuzer olmaya ikna etmek istiyor. Bu, filmin gerçek mesajı mıdır? Bunu çevirenlere sormak gerekiyor. Doğru kurgu Aydaki adam’da oynanan iki karakter olabilirdi. Örneğin Metin Akpınar hem kendini, hem de Abuzer Kadayıf’ı oynayabilirdi ama bunun mümkün olması ortaya çıkacak farkların fazla olmamasından dolayı mümkün değil.

    Talat Bulut ve Özlem Savaş

    Bu filme gidebilirsiniz ama gittiğiniz zaman Talat Bulut’u seyretmeye gidin, mükemmel oynuyor ve filmin seyredilebilmesini sağlıyor. Yönetmenlerin biraz daha dikkatli olması, Türk Toplumu anlamaz düşüncelerinden uzaklaşarak, kendi keyifleri ve para kazanmak için film çekmeleri gerekiyor. Eğer kendi kaynakları yeterli ise, zaten filmde doğru mesajlar aktarılacaktır. Bir de hep aklıma sorma gereken şu soru geliyor. Türk yönetmenler neden korku filmi çeviremezler?

    Özlem Savaş ise bu filmdeki rölü daha sonra bir müddet hayatında aynen yaşanmış ve daha sonra kendi yolunu bularak kendi hayatını yönetmeye başlamıştır.

    Son olarak bu filme İbrahim Tatlıses hiç kızmamalı, hatta teşekkür etmeli, çünkü kendi yaptıklarının daha doğru olduğunu, bu film ona da anlatıyor.

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

    http://www.erenlp.com

    İlgili Linkler:

     

  • Animal Farm George Orwell

    Animal Farm

    Animal Farm George Orwell'in aynı adlı masalından senaryolaştırılmış bir çizgi film.


    Hayvanlar Alemi ile Düzeni Anlatmak

    Hayvanlar aleminin bir çiftlikteki başkaldırışını anlatan filmde iktidar mücadelesinin ne boyutlara ulaşabildiğini gösteriyor. Domuzların başlattığı ve  iktidarı ele geçirdiği anlatılan filmde değişen bir şey olmadığını, seçkinler ve çalışanlar arasındaki bağlantılar, köpeklerin bağlılıkları, diğer hayvan davranışları, biraz da seyirciyi taciz edecek şekilde sorgulanıyor.  İktidar, güç, ticaret, işbirlikleri ve savaşlar. Animal Farm'da hepsi var. Çağı ve zamanı anlamak için güzel bir örnek.Tabii bir de ihtiyar domuz. Seyretmenizi tavsiye ederim.

     

    Türkçe Altyazılı olarak izleyebilirsiniz.

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

    http://www.erenlp.com

     İlgili Linkler: Lions For Lambs Robert Redford Meryl Streep Silence Martin Scorsese\'s film Metropolis FRitz Lang filmi American Dream Film (yetişkinler için) Zoraki Kral King\'s Speech Oscar\'lı bir Film

     

  • Atatürk'ün Psikanalitik Biyografisi Vamık Volkan ve Yorum

    Atatürk'ün Psikanalitik BiyografisiAtatürk'ün Psikanalitik Biyografisi
    Yazan : Prof Dr. Vamık Volkan

    Profesör Dr. Vamık Volkan, Norman Itzkowitz'in birlikte yazdığı “Atatürk'ün Psikanalitik Biyografisi ATATÜRK ANATÜRK” kitabını okudum. Mustafa Kemal'i oldukça dikkatli incelemiş biri olarak, kitabı da dikkatle okudum.


    Kitabın arka kapak yazısında Prof. Dr. Vamık Volkan şöyle yazıyor: “Diğer taraftan Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk'ün imgesinin yıpratılmasına göz yummak, elimizdeki tabancayla kendi ayağımıza kurşun sıkmak olur”.

    Bu cümle Vamık Volkan hakkında önemli bilgiler içeriyor. Atatürk imgesinin yıpratılabilir olduğunu söyleyen profesör, bunun neden yapılmaması gerektiğini de anlatıyor, aynı zamanda yapmaktadır.

    Elimizdeki silah metaforu ne anlama gelebilir? Bu silah Vamık Volkan'ın hem psikiyatr olarak ve hem de bu araştırmasındaki bilgilerdir. Elde ettiği bilgiler içinde Atatürk imgesini yıpratabilecek bilgiler olduğunu bize hissettirmektediir. Bunlar nelerdi? Bilmiyoruz. Ama bunlar yazılırsa kendisi ayağına kurşun sıkmak olacağı için yapmamaktadır.

    Daha Önce “Ölümsüz Atatürk Immortal Atatürk” olan kitabın adı, bazı çıkarımlar ve ilaveler yapılmış olarak yeniden yayınlanırken kitabın adı da değiştirilmiş ve “Atatürk'ün Psikanalitik Biyografisi, Atatürk Anatürk” olarak değiştirilmiştir.

    Sigmund Freud'dan çok etkilendiğini anladığımız Vamık Volkan ve Vamık Volkan'ın kitabından etkilenen Mustafa filmini çeken Can Dündar. Can Dündar'ın bu kitaptan etkilenerek çektiği film, gelişen süreçlerde kendisini kendi “Ada”sında yaşamaya mahkum etti.

    O zaman Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olan Rauf Denktaş'a kitabını gönderen Vamık Volkan kendisinden içinde şu cümle bulunan bir cevap almış.

    “Bildirmekten memnuniyet duyduğum husus, sizin kitabınız sayesinde onun ölümlü olduğunu keşfetmiş olmamdır.” Rahmetli Rauf Denktaş, bu kitabın yazılma nedenini bu cümle ile çok güzel anlatmış. Atatürk'ün ölümlü olduğunu keşfettiren kitap. Kitabın birincil yazılma amacı tam da budur. Atatürk'ü öldürmek. İkinci amacı ise, Türkiye'deki etnik kimliğe dayalı bölünmeleri hızlandırmak. Bu konudaki yorum yazının son paragrafında.

    Atatürk'ün yaşadığı duygusal travmaları annesi ile yaşadıkları ve kaybettiği kendisinden önce ölen kardeşlerine bağlayan Vamık Volkan, Freudian çözümlemeler yaparken, kendi ideolojisi ile ve Türkiye'nin bugünkü durumu ile ilgili enjeksiyonları güzelce yapmaktadır. Aşağıdaki cümleleri dikkatle okumanız yerinde olur.

    Sayfa 215:  

    Üç aylığına yasal olarak askeri ve heyecan verici “DİKTATÖR” olduğunda 40 yaşındaydı.

    Sayfa 217:

    En sonunda tek adam olarak büyük bir zafer kazanmıştı. Mustafa Kemal'in Ankara'ya zaferle dönüşünü gözlemleyen Dr. Adnan, onu karşılayan kalabalığı gördüğünde bir arkadaşına, onun sonradan anumsayacağı şu yorumu yapmıştı: “ Artık onu hiçbir zaman durdurmamız mümkün olmayacak”

    Sayfa 239:

    Mustafa Kemal ona diğer Batılı kadınlarla olan ilişkilerinde olduğu gibi çocukluğunu, annesini, annesiyle olan ilişkisini anlatırdı. Latife'nin evlenmeden önce cinsel ilişkiye girmeyi reddettiği söylenir. Bize göre Mustafa Kemal Fikriye gibi ona tapan yeni bir “onarılmış” kadın bulmuştur ve Latife Fikriye gibi hasta değil, enerji doluydu.

    Sayfa 242:

    Vatanına daima sadık kalarak yorulmaksızın halkını kurtarmaya devam ederken özel yaşamında çok önemli bir rol oynayan “onarılmış kadın” Fikriye'yi kurtarmayacak ve ona sadık kalmayacaktı.

    Sayfa 246:

    Mustafa Kemal görüşü kabul edilmediği takdirde, birkaç kellenin uçurulacağını da söyşemekten çekinmedi. Hiç çekinmeden bir diktatör gibi konuşmuştu. Ve böyle yapmaya da gücü vardı.

    Sayfa 252:

    Ayrıca IV. Mehmet hükümetinin kendisi için verdiği idam kararının yerine getirildiğine inanan annesinin nasıl bir üzüntüye kapıldığını anlattı. Annesinin keder içinde bir yaşam sürmesinin bütün suçunu kötü baba figürlerine, padişahlara yüklemişti. Kendisi yalnız ideal baba figürü ile özdeşim yapıp annenin/vatanın kurtarıcısı olacaktı. Yaşamı boyunca kederli bir annenin yükünü taşımız olan Mustafa Kemal'in arzusunun, vatana yansıttığı anne imajını onarmak olduğunu şu sözlerinde daha çok seziyoruz.

    Sayfa 248:

    Mustafa Kemal askeri yaşamındaki ve siyaset alanındaki başarılarını özel yaşamında gösteremiyordu. Kadınlarla ilişkisinde çocukluğundaki anne ile ilişkilerinin bir tekrarlayıp durmaya devam ediyordu. Mustafa Kemal yeniden evlenen annesini öfke ile terkettiği günden beri erkeklerden oluşan bir topluluk içinde asker hayatı yaşamaya alışmıştı.

    Sayfa 272:

    Bu olayla birlikte Mustafa Kemal ile Latife'nin arasına ölü bir kadın girmiş ve “ölüler evi'nde geçen çocukluğunun “yas” ile ilgili sorunları canlanmıştı.

    Sayfa 284:

    Bu kitabı yazarken bugün Türkiye'de “Kürt sorunu” olarak da adlandırılan büyük bir sorun yaşandığının belirtmek istiyoruz. Türkiye'de yaşayan birçok mutlu kürt vatandaş için Şeyh Sait isyanı yavaş yavaş bir “seçilmiş travma" haline gelmiştir. Seçilmiş travma büyük bir grubun örneğin bir etnik grubun, dedelerinin, ninelerinin on yıllar önce başka bir grup kimliğine ait kişiler tarafından ezildikleri, aşağılandıkları bir olayın paylaşılan imajıdır.

    Sayfa 286:

    “Şimdi biz kimiz?” sorununun Türkiye'ye sıçradığı özellikle PKK eylemlerinin ve PKK'ya karşı uygulanan askeri müdahalelerin ve sonuçta onbinlerce kişinin yaşamını yitirdiği görülüyor. Bekleneceği gibi, Türkiye'de yaşayan Kürt vatandaşlar etnik kimliklerine daha da sarılmış durumdalar.

    Sayfa 286:

    4 Ocak 2009'dan itibaren Tarık Çelenk'in yönetiminde Ekonomi ve Politik Araştırmalar Derneği (Ekopolitik) tarafından Türkiye'de etnik ve dini gruplardan (Türk, Kürt, Alevi) ve kesimlerden gelen insanlar arasındaki sorunları politik psikoloji açısından incelemek, ötekileştirme eğilimlerini samimi ve serbest bir ortamda konuşmak ve uzlaşma noktalarını tesbit etmek üzere bir dizi toplantı düzenlenmiştir. Bu kitap yazılırken bu toplantılar devam ediyordu. Bu toplantıların bazılarında toplantıya katılan “çekirdek grup” arasındaki diyalogların gelişmesine yardım etmiştirm. Ağustos 2010'da Tarık Çelenkve 17 çekirdek grup üyeleriyle birlikte Cumhurbaşkanı ile üç saat süren bir görüşme yapmıştık.

    Yukarıdaki cümleler Vamık Volkan'ın Atatürk'ün Psikanalitik Biyografisi Atatürk Anatürk kitabından alınmıştır. Kendi doğduyu adadan eğitim için ayrılan, sonra geri dönmek üzere Amerik'ya giden ancak oradan dönemeyen Vamık Volkan'ın psikanalitik biyografisi nasıl şekillenmiş olabilir.

    Politik psikoloji danışmanlıığı yaptığı ülkelerden kargaşa çıkmasının nedeni ne olabilir. Kitabın 286.cı sayfasındaki nottan sonra Türkiye'de Kürt açılımı yaşanmış ve daha sonra hendek savaşlarına dönüşen açılım tamamen ortadan kalkmıştır. Eğer bu danışmanlık devam etseydi, Türkiye bölünmeye biraz daha yaklaşabilirdi.

    Cengiz Eren

    http://www.erenlp.com

     

  • Ayrışma NLP Köşe Yazısı

    Ayrışma Dissociation ile ilgili NLP YazısıYaşananlar ve Ayrışma

    Yaşadığınız bir tecrübeyi düşündüğünüzde, kendinizi gözünüzün önüne gelen görüntü içinde görüyor musunuz?

    Kendinize “sen bu hatayı nasıl yaparsın”? dediğiniz, ya da kendinize adınızla hitap ederek iç konuşma yaptığınız oluyor mu? Sabah uyandığınızda aynaya bakıp “bugün çok iyi görünüyorsun” diyor musunuz?

    İnsan kendisini kendi gözleri ile görebilen bir varlık değil. Aynada tersimizi görüyoruz. Bir fotoğraf veya videoda gördüğümüz ise, kimyasal ya da elektronik bir işlem sonucu ortaya çıkan bir yapı oluyor.

    Üçüncü Tekil Şahıs Kullanımı

    Kendimize kendi adımızla birşeyer söylüyorsak, ya da üçüncü tekil şahıs kullanarak ifade ediyorsak, buna kısaca “ayrışma” diyebiliriz. Yaşadıklarımıza dışarıdan bakıyorsak ve bunları başka biri gibi yaşamış gibi algılayıp, duygu hissedemiyorsak, ayrışmada ileri bir noktaya gelmiş demektir.

    Ayrışma sonucunda bir taraf bir şey yapmak isterken, diğer taraf kişiyi beklenmedik durumlara hazırlamaya çalışacak ve sorgulamalar artacak, “şöyle yaparsan böyle olur” gibi sorgulama süreçleri yaşanacaktır. Bu ise kişinin karar vermesini zorlaştıracak bir sonuç ortaya çıkaracaktır.

    Kendi hayatında duyguları yaşayamaz iken, başkalarının anlattıklarında, başkasının yaşadıklarında, dizide, filmde ya da romanda duygulanacak, yaşayacak, gülecek, ağlayacak ve duyguları harekete geçecektir. Çünkü o durumda kontrol bırakılacak ve duygular özdeşleşilen kişi gibi hissedilecektir. 

    Kendini Korumak

    Genel olarak kötü tecrübe yaşamamızın nedeni duyu organlarımızla kendimizi koruyamamak olabilir. Yaşadığınız kötü tecrübelere baktığınızda bir ya da birden fazla duyu organınızı eksik kullandığınızı farkedebilirsiniz. Elde edilen sonuçta hissedilen acılar fazla ise, kişide ayrışma gerçekleşebilir ve kişi kendisinden uzaklaşabilir.

    Sezen Aksu Şarkısı

    Ayrışmayı en iyi anlatan Sezen Aksu'nun “Farkındayım” şarkısındaki sözler olabilir. "Şu kızı yeniden büyütmeliyim, ateşlerde yürütmeliyim, değirmenlerde öğütmeliyim, fırınlarda pişirmeliyim" (fırınlarda pişirmeliyim'i ben ilave ettim). "Ne gemiler yaktım, Ne gemiler yaktım, O kadar yandı ki canım, Sonunda karşıdan baktım, Ne göreyim kendime, Yıldızlardan daha uzaktım."

    Ayrışmanın ortadan kalkması kişinin kendisi iç barışını ve değişimi  sağlayacaktır. Bir çok içerikte söylenen “bir olmak” aslında ayrışmanın ortadan kalktığı durumu ifade etmektedir.  Bunun ne olduğunun farkedilmesi ve değişim için zihinsel detoks programına katılarak öğrenilebilir.

    Ayrışmanın önce farkedilmesi ve sonra değiştirilmesi, hissederek yaşamanızı sağlayabilir.  Kendi hayatınızı kendinizin yönetebilmesini de.Tabii her zaman ki gibi karar sizin.

    Cengiz Eren

    http://www.erenlp.com

    Posta Gazetesi bölge ekleri köşe yazısı.

    İlgili Linkler:

     

     

  • Bernardo Bertolucci Conformist

    conformist Bernardo bertolucci jean louis trigtignantKONFORMİST Filmi

     Bernardo Bertolucci'in Conformist filmi, çoğu ülkede olduğu gibi, bizim ülkemizde de yaşananları açıklıyor.  Gücün "Manyetik etksi" nin anlatıdığı film, buna kapılanların yaşadığı savrulmaları da, duyguları ve çevresel koşulları evrensel bir dille izleyicilerine aktarıyor.  Bugünü anlamak için seyretmek gerek. Yazının devamını tıklayarak filmi izleyebilirsiniz.


     Filmde değişen şartlara uyum sağlamaya çalışan insanların, kendi değerelerinden nasıl uzaklaştığını ve değersizleştiğini de görüyoruz.

     Conformist

     Conformist kavramı konforuna düşkün anlamında değil, gücün etkisine giren kişiler için kullanılmaktadır.  Seyredebilirsiniz.

     

    Cast
    Jean-Louis Trintignant ...
    Marcello Clerici (as Jean Louis Trintignant)
    Stefania Sandrelli ...
    Gastone Moschin ...
    Enzo Tarascio ...
    Fosco Giachetti ...
    Il colonnello
    José Quaglio ...
    Yvonne Sanson ...
    Milly ...
    Madre di Marcello
    Antonio Maestri ...
    Alessandro Haber ...
    Cieco ubriaco
    Luciano Rossi    
    Massimo Sarchielli ...
    Cieco
    Pierangelo Civera ...
    Franz
    Giuseppe Addobbati ...
    Padre di Marcello
    Christian Aligny ...
    Raoul (as Cristian Alegny)

    Bugüne baktığımızda insanların gücün manyetik etkisine kapılarak metamorfoza uğramalarını ve daha sonra da buna  nasıl kendilerini inandırdıklarını görüyoruz.

    Film hakkındaki yorumlarınızı yazabilirsiniz.

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

    http://www.erenlp.com

     Linkler

    Mutluluk Çizgi Film by Steve Cutts Happimess Metropolis FRitz Lang filmi 2001 A Space Odyssey Sırları Midnigth İn Paris Pariste Gece Yarısı Woody Allen Filmi

     

     

     

  • Biliç ve Nefret Söylemi

    slaven biliç, beşiktaş teknik direktörü, Biliç,  Beşiktaş'ın teknik direktörü. NLP Teknikleri açısından bakıldığında, ortaya çıkan sonuçlar üzücü.

     

  • Cengiz Eren

    cengiz.eren

    • Cengiz Eren NLP Uzmanı ve Eğitmeni

    • Elektrik Mühendisi
    • İ.Ü. İşletme iktisadi Enstitüsü
    • NLP Uzmanı ve Eğitmeni
    • NLP İçerik Sizi Düşünmek,  Okunmuş Yazılar, Küçük Büyük Yazılar kitaplarının yazarı
    • http://www.erenlp.com
    • http://www.facebook.com/cengiz.eren
    • http://twitter.com/cengiz_eren
    • http://www.linkedin.com/cengizeren
    •  

    • Cengiz Eren

      mustafa_kemal_modeli_3.jpg

      Cengiz Eren  Elektrik Mühendisi, NLP Uzmanı ve Eğitmeni

      Özgeçmiş,

      Kitaplar,

      Kavramlar,

      Çalışmalar,

      Seminerler,

      Zihinsel

      Detoks

       

    • Cengiz Eren ile NLP Sohbetleri

      Cengiz Eren ile NLP SohbetleriKadıköy Belediyesi Fenerbahçe Gönüllüleri Gönüllü evinde yapılan NLP sohbetleri ile ilgili video Kaydı.


      Seyretmeniz yararlı olabilir. Hayatı nasıl yönetiyor ve nasıl karar veriyorsunuz?

      Karar Süreçleri:

      Hayatı yönetirken nasıl karar verdiğiniziş ya da veremediğinizi, verdiğiniz ve veremediğiniz kararların sizin üzerinizdeki etkilerinin neler olduğunu görebilirsiniz. Yapamak yönünde verdiğiniz kararların karar olmadığını da bilmeniz gerekiyor. Video hakkındaki yorumlarınızı siteye yazabilirsiniz.

       

       

       

       

      Cengiz Eren

      NLP Uzmanı ve Eğitmeni 

      http://www.erenlp.com

       

    • Cesaret mi? Esaret mi? NLP Köşe Yazısı

      Gazete, televizyonlarda ve web sitelerinde son dakika , flaş flaş , şok, şok yazan haberleri okudukça içimiz biraz daha daralıyor ve sıkılıyoruz. Gözlerine far tutulmuş bir tavşan gibi izleyici olarak devam ediyoruz hayatımıza. Donup kalmak duygu hissedemediğimiz durumları ifade ediyor.

      En son terör saldırısını duyduğumuzda, donup kaldık. Doktorlarımız hemşirelerimiz harekete geçtiler hemen, görevli olmasalar bile koştular hastanelere ve görev yaptılar. Kendilerine teşekkür buradan ediyorum.

      Yaşadığımız olaylardan dolayı korkuyor, siniyor ve ürküyorsak ve yaşadığımız hayatın ritmini bu yüzden değiştiriyorsak, terörün istediği sonuca ulaşmasını da sağlıyoruz demektir. Teröre karşı tavrımızı koyarken, barış umudunun da devam etmesi önemli. Güzel günler yaşamayı istemeli ve düşünmeliyiz, ben yaşayacağımıza inanıyorum.

      Buna cesaret etmemiz çok önemli. Zira “cesaret” kelimesinden C harfini kaldırırsak, kelime “Esaret” şekline dönüşecektir. Cesaretle teröre karşı gelmek, cesaretle barış istemek ve cesaretle hayata devam etmek. Esaret bize göre değil. Bir kişinin, bir kurumun, bir insanın fiziksel ve zihinsel esareti altına girmek hayatımızda olmasın.

      Çok sayıda krizi arka arkaya yaşıyoruz ama Türk insanının önemli özelliklerden biri krizde performansının artması. Bu yüzden yaşanan krizleri kolaylıkla atlatabiliyoruz. Bu krizleri atlattıktan sonra normal zamanlarda da benzer çalışmayı gösterdiğimizde kriz yaşamayacağımızı düşünüyorum.

      Yaşanan olaylar çok sayıda hepimizin duygularını, zihnimizi etkiledi. Kayıpları olanların ise hayatları eskisi gibi olmayacak. Acı yerine umudu, korku yerine cesareti koymaya başladığımızda düşündüklerimiz gerçekleşecektir.

      Karar ise her zaman size ait.

      Cengiz Eren

      NLP Uzmanı ve Eğitmeni

      http://www.erenlp.com

      Posta Gazetesi eklerinde yayınlanmıştır.

       

    • Corona Virüsü, Korona ve Hastalık Korkusu

      Korona Virüsü ve Korona KorkusuCorona Virüsü ve Korona Korkusu

      İnsan hayatında zihinsel olarak bir yapılanma zamana bağlı olarak ortaya çıkar. Bazen iş, bazen para, bazen sevgili, bazen toplum ve başka içerikler öne geçer. Zamana bağlı olarak bu hiyerarşiler değişecektir. 

      Daha önce depremde evlerimiz ve sağlığımız, bir ekonomik krizde para ve gelecek, seçim sırasında seçeceklerimiz, eğitim ücretleri arttırdığında eğitim önemli hale geliyordu. Şimdi ise daha önce bu boyutta yaşanmamış bir salgınla karşı karşıyayız. Bu durum bize sağlığın ne kadar önemli olduğunu anlattı ve öğretiyor.

      Sağlık Önemli

      Geçmişte Albert Camus’nun Veba isimli eserini okurken hissedilenler , bir gün benzer bir durumda, kitapta bahsedilen Cezayir de değil, daha büyük bir boyutta karşılaşmak ilginç oluyor. Dünya çapında korona virüs alarmı, kapatılan sınırlar, iptal edilen uçuşlar, sokağa çıkma yasağı, uzun süreli karantina bir anda ortaya çıkıverdi. 19 Ocak 2020 de başlayan süreç Mart ortasına geldiğimizde herkesi etkiledi. Bir korku ve kararan gelecek herkesi tedirgin ediyor.

      Korkular

      Korkular biz kendimizi koruyamadığımızda ortaya çıkıyor. Bütün korkular için bu söylenebilir. İnsanın korku üretmedeki yaratıcılığı inanılmaz. Her içerik ile ilgili korku üretebiliyor insan. Örnek vermek gerekirse, asansör korkusu, kedi korkusu, fare korkusu, karafatma korkusu, inen yürüyen merdiven korkusu, kilo alma korkusu, uçak korkusu, deprem korkusu ve daha bir çoğu.

      Korona korkusu

      Korona virüsü tek hücreli bir canlı. Şimdi insanlar korona virüsünden korkuyor. Zira hayatlarını korku ile yöneten insanlar şimdi bu korkuyu hissederek biraz daha hareket edemez hale geliyorlar. Bu kişiler insanları korona taşıyıcısı olarak görecektir. Korona korkusu ortaya çıkınca diğer korkular, beynimiz oransal olarak çalıştığı için diğer korkular azalacak ama korona korkusu zihnin her noktasını kaplayacaktır. 

      Değişim Mesajı

      Gerçekten daha önce yaşanmamış bir durumla karşı karşıyayız. Sosyal medya, televizyonlar, gazeteler ve web siteleri sürekli olarak bu hastalıktan, nasıl korunacağından ve kimleri etkileyeceğinden bahsediyor. Daha önceki salgınlarda bilgi bombardımanı böylesine değildi. Şimdi her taraftan ve telefonlardan bilgi yağıyor, daha çok negatif korkutan bilgiler. Aslında korona gösteriyor ki, eskisi yaşamamız giderek zorlaşacak. Virüslerin en önemli özelliği kolayca değişebilmeleri. Doğadan uzaklaşan ve yerleşik düzene geçen insanın değişmesi zorlaşıyor, zorlaştıkça da korkuları artıyor.  

      Hayatınızı ve yaşadıklarınızı gözden geçirip, kendi kararlarınızla hayatınızı yönetmeye başlamak en önemlisi. Yoksa bu benzeri korkular yaşanmaya devam edecektir. Bilinmesi gereken hayata karşı tavır gösteremeyen insanların, korku ve stres altında yaşayan insanların daha kolay hasta olduğu. Bu kişilerin immune sitstemleri de doğal olarak düşük olacak ve korona virüsünden daha çok etkileneceklerdir.

      Hem korona virüsünden ve hem de korona virüsü ile ilgili sözel ve yazılı korku üreten bilgi içeriklerinden kendimizi korumak en önemli nokta. Tavrınızı değiştirin, immüne sisteminizi yükseltecek gıdalar alın ve hayatınıza devam edin.

      Ellerin ve vücudun temiz olması önemli ama zihinde aynı temizlikte olursa hayat güzelce devam eder.

      Yazıyı hazırlayan Cengiz Eren NLP Uzmanı ve Eğitmenidir. Zihinsel Detoks konusunda bilgi aktarımı yapmakta, ve tecrübelerin hayatımızda ortaya çıkardığı stratejilerin neler olduğunu göstermektedir. Stratejiler değişmez ise, değişim ortaya çıkmayacaktır.

      Cengiz Eren

      NLP Uzmanı ve Eğitmeni 

      http://www.erenlp.com

       

    • Değişim Mesajları: Kilo Almak

      Kilo Almak ve Obezlikobezite

      Kişiler hayatı yaşarken çocukluktan itibaren çok sayıda iyi ve kötü tecrübe yaşıyorlar diye başlamıştık Değişim mesajları yazı serisine. Kilo almanın altında yatan zihinsel süreçler çözülmediği müddetçe kilo alınıp  verilmeye devam edecektir.

       

    • Değişim süreçleri Posta Ekler Köşe Yazısı

      Değişim

      NLP duyular, duygular, kullandığımız dil ve davranışlar arasındaki bağlantıları gösterir, diye yazmıştık ilk yazımızda. Varolan yapının ne olduğunun farkına varılması ve değişimin kişinin kendisi tarafından istenmesi gerekiyor.


       Hayat ve Değişim Süreçleri

       Hayata baktığımızda, doğaya baktığımızda herşey değişiyor. Bilgisayarlar hayatımıza girmeden önce neler yapıyorduk? Sonra bilgisayarlar hayatımıza girdi. Şimdi ise sosyal medya ile herşeyi paylaşıyoruz. Her an, her konu hakkında bilgi alabiliyoruz. Bu değişim insanları değiştiriyor. Paylaşım artıyor ama yüzyüze iletişim azalıyor.

      Değişim süreçleri insanın kendi kararları ile organize edilmeli. İnsan hayatında stratejik karar noktaları var. Bu noktalarda kendi kararlarınızı verebilmişseniz, o zaman hayat sizi istediğiniz yere götürecektir. Verememişseniz değişim zamanı gelmiş demektir. O kararları şimdi vermeye başlamanız önemli bir sonuç olacaktır.

      Kararlar

      Kendi yaşadığım tecrübeler içinde geçerli bu söylediğim. Ortaokul bittiğinde aile bütçesine bir an önce katkıda bulunablmem için babam beni sanat okuluna göndermek istemişti. Arkadaşları liseye gitmek istedikleri için ben de liseye gitmek istedim. Tabii ki ortaya baba oğul çatışması çıkmıştı. Ben liseye giderek istediğimi gerçekleştirdim. Şimdi ise babama teşekkür ediyorum. Zorla da olsa bunu kabul ettiği için.

      Daha sonra serbest çalışmaya başladığımda da, 90'lı yıllarda kendim için NLP öğrenmeye karar vermem de, yakın çevrem tarafından yine tepki ile karşılanmıştı. Ne yapacaksın gir bir işyerine çalış, sabit bir maaşın olsun. Nedir bu NLP, öğrenip de ne yapacaksın, boş işler bunlar diyenler çok oldu. Bu gün ise ikisi yayında 4 kitabı olan, internet sitesinde çok sayıda yazısı olan ve Posta gibi önemli bir gazetede yazan biriyim. Bunu bir başarı sonucu olarak ifade etmiyorum. Zira başarıyı önemseyen veya başarıyı kutsayan kişilerin düştükleri durumları biliyorum. Örnek vermemi isterseniz çok isim yazabilirim.

      Kendi Kararlarınız

      Siz değişim sürecini başlatıp, kendi geleceğinizi kendi kararlarınızla planlayıp uygulamaya başladığınızda kendinizin değiştiğini göreceksiniz. Bir gün bunun da farkına varmadığınızda süreç devam ediyor olacaktır.

      Eski Türk Ticaret kanununda önemli bir cümle vardı. “Tescil Talep üzerine yapılır.” Siz ne talep ediyorsunuz? Hayattan ve gelecekten. Herhangi bir talebiniz ve istediğiniz bir şey yoksa, elled edttiğiniz bir sonuçta olmayacaktır.

      Değişimi neden istiyorsunuz? Sorusuna vereceğniz cevap çok önemli. Para için, başarı için, ünlü olmak için, başkalarını mutlu etmek için, başkalarına kendinizi ispat etmek ve bunun gibi çok sayıda nedeniniz olabilir. Bunlar için değişim istiyorsanız gerçekleşmesi hiç kolay değil. Değişimi sadece istediğiniz için ve beklentisiz olarak başlattığınızda istenen sonuca ulaşabilirsiniz. Bilinmesi gereken şeylerden biri “ herhangi Bir şey sizden önemli hale geliyorsa, sorun yaşayabilirsiniz.

      Değişmek için yapmanız gereken şey değiştirmek. İşe gittiğiniz yolu değiştirin, kullandığınız dili değiştirin, yeni öğrenme süreçleri başlatın istediğiniz konularda. Kendinizi iyi hissederek yaptığınızda yavaş veya hızlı bir değişimin olduğunu hissetmeye başlayacaksınız.

      Yapmak istiyorum cümlesi de önemli bir cümle. Tıpkı çocukluğunuzda “bisiklete binmek istiyorum” diyerek bir kaç saat içinde bisiklete binmesini öğrendiğiniz gibi. Korku duymadan, tedirgin olmadan ve düşeceğinizi hiç düşünmeden.

      Mahalle Baskısı Elalem Baskısı

      Çevrenizdekiler size çok şeyler söyleyebilirler. Mahalle baskısı denilen Bir şey var. Yakın çevrenizin sizin değişiminize gösterecekleri dirence de “Elalem baskısı” diyorum, ben. Dikkate almadan yolunuza devam edin. Birgün yaptıklarınızın ne kadar değerli olduğunu anlayacaklardır. Anlamasalar da onların sorunu deyip, geçin, lütfen.

      Sonraki yazılarımızda hayatı etkileyen olaylara ait örnekleri okuyacaksınız. Acaba sizin hayatınızı ne etkiledi?

      facebook/cengiz.eren

      twitter/cengiz_eren

       

       

       

    • Değişim ve Değişime Direnç

      Değişime Direnç ve NLP ile Değişim

      Değişim gerçekte istenen bir şey midir?

      Neden insanlar değişmek isterler ama bu değişimi gerçekleştirmekte zorlanırlar?

      Farkında olmadan herkes kendisinin değişmesi gerektiği halde neden başkalarını değiştirmeye çalışırlar?

      Bildiğiniz bir şeyi yapmak yeni bir şeyi yapmaktan neden kolaydır?

       Doğa Değişiyor ve Süreçler Devam Ediyor

      Doğaya baktığımızda sürekli bir değişimin olduğunu görüyoruz. Mevsimler değişiyor, gün geceye, gece güne dönüşüyor, yeni sürgünler ve çiçekler açılıyor, sonra yapraklar dökülüyor. Hava ise bazen sıcak, bazen soğuk, bazen karlı, bazen yağmurlu.  Dikkatli olarak bakıldığında bir çevrim sayılabilecek sistematik söz konusu. Yer küre uzayda yer değiştiriyor, her doğan gün bize aynı gelse bile. Su buhara, buhar kara, kar suya dönüşüyor.

      Zihinsel Sınırlar

      Değişimin hem davranışsal ve hem de zihinsel sınırlar açışından yapılması gerekliliği ortada. Ancak davranışsal değişimler yapılmaya çalışılırken, zihinsel sınırlar ötelenmediği için değişim gerçekleşmiyor. Ya da zihinsel sınırlar ötelendiği halde davranış olarak değişim sağlanamaması geçmişte yaşanan sorunların benzer ya da daha siddetli şekilde yaşanmasını sağlıyor, olabilir.

      Değişim olmadığı için sonrasında başlaması gereken gelişmek ve kaynakları zenginleştirmek süreci de başlamayacaktır. Bu ise farkında olmadan kişinin dış önermelere açık hale gelmesini sağlayacağı gibi, dış önermelerin kişinin hayatını yönetmeye başlaması daha sert sorunların yaşanmasını ortaya çıkaracak şartları da hazırlayacaktır.

       Acı Çekmek

      Acı çeken bir insanın farkında olmadan ama bilerek acı çekmeye devam etmesi mantıklı değildir ama kişinin seçimleri acı çekme yönünde olacaktır.  Kendisine acı veren sevgilisinden ayrılan ama kısa bir müddet sonra kendisine daha acı verecek kişiyi seçen kişi, yaptığı seçim sırasında acıyı yaşamak istemekte midir, acaba?

      Başarısız Olmak

      Okulda başarısız olan bir öğrenci başarılı olmak istese de, deliler gibi ders çalışsa da sınavda soruları okuduğunda hiçbirşey bilmez bir duruma düşüyor ve soruları cevaplamıyorsa bu farkında olmadan kendi istediği bir şey midir?

      Borsa’da oynayan ama para kaybeden, kazanmak isteyen ama para kaybetmeye devam eden bir kişi farkında olmadan para kaybetmek istemekte midir, acaba?

      Mantıksız Çalışan Zihin

      Yukarıda anlatılanlar mantıksız görünse bile farkında olmadan değişime direnci göstermekte ve bunun direncin kırılması gerekmektedir. Bu direncin bir başkası tarafından kırılması da bir fayda sağlamayacak ve başarıya ulaştığı sonuçlar kişiyi dış önermelere açık hale getirecek, bir müddet sonra eski sistematik yine çalışmaya başlayacaktır.

      Bunun nasıl yapılabileceği konusunda detaylı bilgileri burada anlatabilmek pek mümkün değil. Farkında olmadan sonuçlanan değişime direncin hangi tecrübe ve hangi duyguların etkisi ile ortaya çıktığını bulmak ve bunların zihinsel süreçler açısından değiştirilmesi gerekmektedir.

      Kişisel, kurumsal seminerlerde ve Zihinsel Detoks progranlarımızda bu süreçler detaylı şekilde ve bilgi olarak aktarılmakta ve “istenen sonuç” gerçekleşebilmekte, hem zihinsel ve hem de davranışsal süreçlerdeki engellerin neler olduğu gösterilebilmektedir.

      Stratejiler

      Ancak bu konuda birkaç strateji örneği ipucu olarak verilebilir.

      “Düşmemek için yükselmemek”

      “Terkedilmemek için terketmek”

      “Kaybetmemek için kazanmamak”

      “Acı çekmemek için acı çekmek” ve daha çok fazlası,

      Bu stratejilerden herhangi biri sizde de farkında olmadan işliyor ve benzer şekilde sonuçlanıyorsa, bizi aramanız gerekebilir. Zira bunu yaratan nedenler farkında olmadan değişime direncin oluşmasını da sağlamakta ve kişinin hayatında benzer acılı sonuçlar her içerikte gerçekleşebilmektedir.

      Cengiz Eren

      NLP Uzmanı ve Eğitmeni

      http://www.erenlp.com

      İlgili Linkler:

       

       

    • Deneme

      Küçük Büyük YazılarDeneme

      Kapıyı anahtarı soktu ve sessizce açtı. Bir kaç gündür yemek yemediği için karnı ne kadar açtı. Sonra kapıyı kapadı, kilitledi arkadan. Elindekileri bıraktı, yaşadıkları kendinden ne kadar ıraktı. İnsan bazı konularda usta bazı konularda çıraktı.


       Oturdu ve düşündü. "O senin düşündü" dedi içinden. Geçiyordu sanki karanlık bir tünelin içinden. Çok yorulmuştu nedenden, niçinden. Buzdolabını aldı ve buz gibi soğuk suyu çıkardı içinden. İçine almak için içince suyu, değişir miydi sevmediği bir huyu.

      Bir şey yapmak istiyordu. Ne yapacağını bulmak önemliydi. Hava lodosdu ve nemliydi. En son içitiği çay ne kadar da demliydi. Atlar eğerli, ağızları gemliydi. Ne yapacaktı? Kağıdın üzerine bir N harfi çizdi. N yapmıştı. Şimdi dedi, yanına hangi harfi yazacaktı. Sesli bir harf olmalıydı. Sessiz harfler gerçekten sessiz miydi? Yoksa sesi var da, bizler duymuyor muyduk? o sesleri.

      Oturdu yeniden. Derin bir nefes aldı. Havanın ciğerlerine doluşu onu sevindirdi. Yaşıyorum dedi, saçının tellerine doğru yayılan elektriklenmeyi hissederken. Tüyleri diken diken olmuştu. Tıpkı kedinin tüylerinin dikilmesi gibi.

      Karar vermek istiyorum diyordu ama zihnindeki sorgulamalar durmuyordu. Sorgular sorguları, sorgular yargıları, yargılar genellemeleri ortaya çıkarıyordu. Kenarda dursalardı ya, neden ortada idiler.  Bilmese daha iyi mi olacaktı? acaba. Bilmeli mi, bilmemeli mi? sözleri aklına geldi, bir şarkı sözünden esinlenmişti, galiba şarkılar, ah o şarkılar. Ah o şarkıların gözü kör olsun şarkısı aklına geldiğinde, şarkıların gözü nasıl olabilirdi ki, sonra kör olsun. Sonra başkaları da geldi. Seni saran kucaklar, kara toprakla dolsun. Hay allah, bu şarkıda da ölüm vardı. Şarkılar acılarla doluydu. Acı çekenler şarkıları dinliyordu, dinleniyordu şarkılar dinlenirken ve hangi dilden olursa olsun.

      Şarkının Sonucu

      Sevmek bir ömür sürer, sevişmek bir dakika şarkısı erkeklerde erken boşalmaya neden olmuş olabilir miydi? Ekranda görülen coming soon kelimeleri de aynı sonuca yol açabilir miydi?

      Durdurmalıydı düşünceyi. Durdurmazsa sorgular, yargılar, devam edecek görünüyordu. Düşünürken hiçbir şey yapamıyor ve karar da veremiyordu. Hareket de ortaya çıkmıyordu, biliyordu ki, nerede hareket, orada bir bereket.

      Sonra bir karar verdi. Ayağa kalktı. Kapının kilidini açarken, hareket etmeye başlamıştı. Dışarıya çıktığında yeniden derin bir nefes aldı. Yapmak istediğini yapacak ve kendisini iyi hissedecekti. Zaten kendisini şimdi bile iyi hissetmeye başlamıştı.

      İçini hoş bir sevinç ve hafiflik kaplamıştı. Sanki bir bisikletin üzerinde gider gibi hissettiği hafiflik. Denize daldığında ve tuzlu bir suda hissettiği hafiflik.

      Karar Ve Hareket

      Hafifleyerek yürümeye devam ediyordu.İstediğini yapıyor olmanın keyfini çıkarıyor ve devam ediyordu.

      Okuyucu da bu satırları okuduktan sonra karar verip kendi istediğini yapacak gibi görünüyordu. Derin bir nefes alan okuyucu yerinden kalktı ve kendi kararı ile istediğini yapmaya başladı. Güzel, hafif, serin bir başlangıçtı. Olacak olanları olduracaktı.

      Cengiz Eren

      NLP Uzmanı ve Eğitmeni

      http://www.erenlp.com

       

    • Deprem Korkusu ve NLP ile Zihinsel Detoks

      cerenDeprem Korkusu ve Zihinsel Detoks

      Depremler hayatımızda önemli ve de bazı acı sonuçlar ortaya çıkaran doğal olaylar. İnsanlar yapıları itibari ile deprem, sel, yangın, yanardağ patlaması, kasırga ve benzeri olaylara karşı güçsüzler. Bu olaylar karşısında olay yaşanırken yaşanılan durumlar kişinin hayatında farkında olmadıkları halde, zihinsel süreçlerde önemli değişikliklere yol açmaktadır.

      17 Ağustos depreminden sonra özellikle Marmara bölgesinde yaşayan insanların korkularında önemli artışlar oldu. Gece uyuyamamak, tepki verememek ve bazı içeriklerde çok aşırı tepkiler vermek, sıkıntı, sinir, terleme ve benzeri durumlar deprem olmadığı halde yaşanmaya başladı.

      Deprem kişinin zihninde farkında olmadığı açılımlara ve sonuçlara yol açmakta ve kişi hayatını deprem öncesinde de yönetemediği için, depremden sonra kendi kararı ile bir değişim yaşamıyorsa, sorunlar daha da büyümektedir.

      NLP Zihinsel Detoks Programı ile oluşan süreçlerin ne olduğu  konusunda farkındalık sağlanmakta, farkında olmadan kullanılan stratejilerin neler olduğu mekanik olarak gösterilmekte ve kişinin geçmişte yaşadığı tecrübelerin sonuçları ve bu sonuçlardan ortaya çıkan stratejiler de irdelenmektedir. Böylece kişinin kendi kararı ile kendisini değiştirme süreci başlamakta ve insan hayatında en önemli nokta olan "karar" vermek ve hemen harekete geçmek kolaylıkla gerçekleştirilmektedir.

      Korkular ve NLP

      Diğer korkular gibi deprem korkusu da kişi için zihnimizden bize aktarılan bir değişim mesajıdır ve bu mesajın algılanması ve harekete geçilmesi Zihinsel Detoks semineri sonrasında gerçekleştirilmektedir. Tabi değişim süreci başlayıp devam ettiği için deprem korkusu da kendiliğinden ortadan kalkmaktadır.

      Deprem Korkusu ile olarak yapılan bilgi aktarımları Zihinsel Deteoks programı adı altında yapılmaktadır. Toplam ücret 2.500 TL dir.3- 4 defa yaklaşık 2-3 saat süren görüşmelerle gerçekleştirilmektedir. İlk görüşmelerden sonraki görüşmeler değişim süreçlerinin takip edilmesi ve geleceğin planlanması üzerinde yoğunlaşmaktadır. Görüşmeler Cengiz Eren ile birebir olarak yapılmaktadır.

      Randevu ve Rezervasyon için 0216 464 17 27'i hemen arayabilirsiniz.

      Cengiz Eren

      NLP Uzmanı ve Eğitmeni

      http://www.erenlp.com

      Deprem Terör Zihinsel Süreçler ve Bizi Koruyan Korkular Doğa, Doğal Afetler, İnsan ve Van Depremi 5 Yaşında yaşanan deprem ve sonuçları : Hıncal Uluç

       

    • Devşirme Posta NLP

      fetullah gülen devşirme

      El Condor Pasa

      Zarzuela isimli tiyatro eserinin müziğidir, El Condor Pasa. Özgürlüğün şarkısı olmuştur, Peru'da ve Peru milli değeri olduğu 2004 yılında kabul edilmiştir. Bu şarkı ingilizce sözlerle Bridge Over Troubled Water isimli albümünde Simon ve Garfunkel tarafından seslendirilir. Adı “If I could” 'dur ve albüm Amerika müzik listelerinde 152 hafta birinci sırada yer alarak rekor kırar.

      Sarkı içinde yazılan “I'd rather be a hammer than a nail” ( çivi olmak yerine çekiç olmak isterdim) sözleri bu anlamda önemli. Çivi yerine çekiç olmak daha iyi görünüyorsa da, çekicin kimin elinde olacağı hiç aklımıza gelmeyecektir, bu şarkıyı dinlerken.


      Devşirme

      Son darbe teşebbüsünü yapanlar çivi ise, çekiç kim ve çekiç kimin elinde. Zeki ve gelir seviyesi düşük ailelerin çocuklarının ele alınıp, onların yetiştirilmesi ve bir yerlere köstebek olarak yerleştirilmesi ve sonra da bunların kullanılması. Devşirilmiş çocuklar büyüdüklerinde kendisine bu fırsatları sağlayan kişiye/kişilere bağlılık duymaya devam edecek, ne söylenirse yapmaya devam edeceklerdir.

      Darbe teşebbüsünü yapan bu kişilerin uzun yıllardır kendilerini gizleyen insanlar olduğunu görüyoruz. Devşirilmiş ve kendilerini gizlemiş kişiler. Ve bunlar bir gün ortaya çıktılar darbe teşebbüsü ile, insanların üzerine ateş saçtılar, yüzlerce kişi şehit oldu ve yaralandı. İnançları içinde insan değeri olmadığı anlaşılıyor. Kendi insanının üzerine ateş açmak, kendi insanını düşman gibi görmek anlaşılır gibi değil. İnsan sevgilerinin olmadığı anlaşılıyor.

      Fetullah Gülen ve Beddua Konuşması

      Hocası Said'i Nursi VAN'da yaşamışken, kendisi PennsilVANia'da yaşayan Fethullah Gülen ise, meşhur Beddua konuşmasında olacaklara ait mesajları veriyordu. Şöyle diyordu.

      “Dinin Ruhuna aykırı birşeyler yapmışlarsa,

      Yaptıkları şey Kuran'ın temel disiplinlerine aykırı ise,

      Sünneti Sahiya'ya aykırıysa,

      İslamın hukukuna aykırıysa,

      Modern hukuka aykırıysa,

      Demokratik telakkilere aykırıysa,

      Allahbizi de onları da yerlerin dibine batırsın.

      Evlerine ateş salsın,

      Yuvalarını başlarına yıksın,

      Ama öyle değilse hırsızı görmeden hırsızı yakalıyanın üzerine gidenler,

      Cinayeti görmeyipte masum adamlara cürem atmak süretiyle onları karalamaya çalışanlar,

      Allah onların evlerine ateşler salsın,

      Yuvalarını yıksın,

      Birliklerini bozsun,

      Duygularını sinelerinde bıraksın,

      Önlerini kessin,

      Birşey olmaya imkan vermesin,”

      Burada Din, Kuran, Sünneti Sahiha, İslam Hukuku, Modern Hukuk, Demokratik Telakkiler tanımları Fetullah Gülen'in zihnindeki hiyerarşiyi göstermektedir. Din'in Kuran'dan önce gelmesi de önemli bir gariplik sayılabilir.

      15 Temmuz

      Aslında bu konuşmasında 15 Temmuz kalkışmasında neler yapılacağına dair mesajları verdiğini anlıyoruz. Bir çok yere ateşler yağdı, insanlar öldü, yaralandı, düzenleri bozuldu. Bu hareketlenme sessiz Türk insanının sahaya inmesiyle önlendi. Bence en önemli değişim bu. Türk insanı kendisine, bizler de Türk insanına güvendiğimizde sorunlar kolaylıkla hallolacaktır.

      Buradan anlaşılan şey herhangi bir şeyi kendinizden daha fazla önemsiyorsanız sorun yaşarsınız. Ayrıca Ne çekiç, ne çivi olmaya da gerek yok. Kendiniz gibi olmak en önemlisi. Tabii Karar her zamanki gibi sizin.

      Cengiz Eren

      NLP Uzmanı ve Eğitmeni

      http://www.erenlp.com

       

       

       

    • Dolores O'Riordan Cranberries ve Çocuk Tacizi

      Dolores O'RiordanYaşananlar ve Sonuçları

      Dolores O'Riordan ünlü İrlandalı topluluk solisti 46 yaşında vefat ettiği haberi hepimizi şaşırttı.  Yaşadığı olayları anlattığı 2003 yılında verdiği röportajda çok önemli verileri aktarıyordu, kendi hayatı hakkında.  8 yaşından başlayan cinsel tacizin 4 yıl boyunca devam ettiğini öğreniyoruz.


      Çocuk Cinsel Tacizi

      Yıllar boyu devam eden tacizin çocuğun ilerideki hayatını etkileyeceğini biliyoruz.  Tacizin uzun yıllar devam etmesi ise çocuğun anne ve babası tarafından hiç korunmadığını biraz daha gösteriyor.

      Çocuk bunu ifade ettiğinde çocuğa inanmamak 2yok canım sen yanlış anlamışsındır' demek görülen örnekler arasında. Çocuğunu taciz ederken bir adamı yakalayan annenin eline bir odun alıp kendi kız çocuğunu dövmesi ve "dişi köpek kuyruk sallamazsa" diyerek dayağa devam etmesi görülebilen örneklerden.

      Dolores O'Riordan'ın anlattıkları bu açılardan önemli.

      'Kendimden nefret ediyordum'

      Ünlü şarkıcı, 2013 yılında verdiği bir röportajda çocukken cinsel tacize uğradığını, bu yüzden depresyona girdiğini anlatmıştı:

      "Anoreksiya oldum, depresyona girdim ve çöktüm. Neden kendimden nefret ettiğimi biliyordum. Neden kendimi kustuğumu biliyordum. Neden yok olmak istediğimi biliyordum."

      2011 yılında ise kanser olan babasının ölümünün ardından çocukluğunda kendisini taciz eden adamla babasının cenazesinde karşılaştığını aktarmıştı.

      Belfast Telegraph gazetesinden Barry Egan'a bu karşılaşmayla ilgili olarak şunları söyledi:

      "Babam ölmeden önce bir yıl boyunca onunla karşılaşacağıma dair kabuslar görüyordum. Cenazede tahmin ettiğim gibi ağlayarak geldi ve üzgün olduğunu söyledi. Babam daha yeni ölmüştü. Onu yıllardır görmemiştim ve sonra babamın cenazesinde gördüm. Onu yıllar boyunca hayatımda engellemiştim."

      Kaynak <http://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-42699971>

      Yazılan ve Söylenen Şarkılar

      Yazdığı ve söylediği şarkılarda geçmişinden bir türlü kurtulamadığını da anlıyoruz. Zira geçmişte yaşanan tecrübeler ve oluşturduğu stratejiler hayatını etkilemesi devam edecektir. Yaşanamayan çocukluk, cinselliğin erken yaşta uyanması çocuğa yapılacak en büyük kötülüktür denebilir. Taciz eden kişi kadar, anne ve baba  da çocuğu korumamış olmaktan dolayı bu olaydan sorumlu sayılabilirler, kendileri çocuklarını taciz etmemiş olsalar bile.

      Dokunmak temel duyu organlarımızdan biri ve dokunma duygusu üzerinden yapılan kayıtlardan kurtulmak çok kolay değil. Bu bir taciz olduğu gibi, bir tokat, yenen bir dayak, vücudun bir yerin  yanması farkında olunmayan sonuçları ortaya çıkarabilir.

      Uzun süreli tacizlerde ise, zihinsel olarak yaşanan bölünme hayatın içinde yaşanmaya devam edecektir. Bir tarafın kötü olarak algıladığı, diğer tarafın ise karşı gelemediği durumlar kişiyi eşiğe taşıyacaktır.  Dolores O'Riordan da şarkı sözü yazarken ve sahnede şarkı söylerken bu durumdan daha doğrusu eşikten çıkmakta ve sahneden inince aynı durumu yaşamaya devam etmektedir.

      İçinden çıkaramadığı duyguları kendi tanımıyla anoreksiya ile çıkarmaya çalışmakta veya depresyonla kapatmaya çalışmaktadır.

      Birkaç yıl öncesinde intihar girişiminde bulunan sanatçı, hayata çocukları ile bağlandığını da anlatmaktadır.

      Zombie

      Şarkılarında yaşadıklarını üstü kapalı olarak anlatan sanatçının, kendisini taciz eden kişiden kaynaklanan otorite ile çatışması her zaman olmuştur diyebiliriz.  Bu yüzden polise tükürme eylemlerinde veya gücü kullanan insanlara karşı şarkılarında hep mesajlar bulunmaktadır.

      Söylediği şarkıda olduğu gibi yaşananlar birçok insanı zombie haline dönüştürmekte ve hiç bir şey hissedemez hale getirmektedir.

       

      Zombie ve Analyse şarkıları yaşadığı içsel duyguları anlatan önemli veriler iletmektedir.

      Analyse

       

      Belfast Telegraph gazetesine verdiği röportajında ünlü şarkıcı, "Hayatın para ve ünle ilgisi olmadığını anladım. Hepsi çöp. Sevgi en önemli şey" demişti.

      Kaynak <http://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-42699971>

      Sevginin önemsenmesini ifade eden bu cümle ile Dolores O'Riordan'a veda ediyoruz.  Rest in Peace.

      Cengiz Eren

      NLP Uzmanı ve Eğitmeni

      http://www.erenlp.com

      İlgili Linkler:

       

    • Duygusal Hareketleriniz ve bağımlılıklar

      Dijital Analog Duygusal Hareketler, nlp yazar cengiz eren yazısıDuygusal Hareketler ve NLP

      İnsan hayatı yaşarken bir çok durumlarla karşılaşıyor. Bunun sonucunda vücudunda hissettiği duygusal hareketler farkında olmadan ortaya çıkacaktır. Kendisini raha hissettiği ortamlarda duygular zamana bağlı olarak değişirken, bazı zamanlarda çok ani değişimler gösterebilmektedir. NLP Teknikleri içinde olan ama nasıl kullanılacağı pek bilinmeyen bir kavramın açıklaması, yaşadıklarınızın neler olduğunu da size gösterebilecektir. Duygusal durumların NLP ile farkına varmak NLP Uzmanklık konularından birisi. NLP Eğitimleri ile bu bilgileri siz de öğrenebilirsiniz.

       

    • Duygusal Kekemelik ve Sonuçları

      Duygusal KekemelikDuygusal Kekemelik

      Bilgi kavramlaştırılabilirse daha kolay anlaşılır ve sonra da kullanılır hale gelecektir. İçeriksiz Düşünme Modeli, Zihinsel Detoks, Eren Altıgeni, Farkındalık Hipnozu gibi ürettiğimiz kavramlardan sonra yeni bir kavramı daha ilginize ve bilginize sunuyoruz. Duygusal Kekemelik. İnsanın hayatını yaşarken karşılaştığı durumlarda, korunmasız ve savunmasız durumda yaşadığı olayların etkisinin ne olduğunu açıklamaya çalışan Duygusal Kekemelik kavramı söyleyemediklerinizin nedenini açıklayacaktır.

      Copyrigth:Duygusal Kekemelik adı ve  makalesi  tescil edilmiştir.  Herhangi  bir sitede, basılı veya görsel medyada izinsiz olarak kullanılamaz ve alıntılanamaz.

       

TOP