cengizeren

 

  • Elif Şafak Ayşe Arman Siyah Süt Röportaj incelemesi (Kishileaks)

    Ayse Arman Elif Şafak Siyah Süt RöportajıAyşe Arman Röportajları

    Ayşe Arman röportajları çok şey anlatır. Gerçekten de uzun yıllardır yaptığı röportajlar hep ses getirdi ve önemsendi. Kendisi doğru sorular sorarak ve ilerleyerek kişinin zihnindeki düşünceleri ortaya çıkarıyor. Elif Şafak'ı daha derinden  incelemek için Ayşe Arman'ın 2007 röportajını da bu araştırmaya dahil ettim. Ayşe Arman'da, Elif Şafak'ta hem Türk insanı ve hem de Türk kadını için çok önemli fenomenler.  Bu araştırmayı yazma nedenim ikisinin de çok önemli olması , hem kendileri ve hem de benzer duyguları yaşayan kişiler açısından da önemli olduğunu düşündüğümdendir.  Bu yüzden geçmişte yaptığı röportajlardan yola çıkarak onun hakkında kendisine de yararlı olabilecek bir yazı daha hazırlamaya karar verdim. Politics of Fiction konuşması ile ilgili olarak hazırladığım yazı sitede yayınlanıyor ve gerçekten yoğun olarak okunuyor.

     

  • Farkındalık Hipnozu

    Farkındalık HipnozuNLP ve Farkındalık Hipnozu

    Zihinsel Detoks kavramından sonra şimdi de önemli bir sonucu ortaya çıkaracak yeni bir kavramı daha kullanıma sunuyoruz. FARKINDALIK Hipnozu. 


    Farkındalık

    Son zamanlarda çok kullanılan farkına varmak, farkındalık, kavramak ve benzeri kavramlar farkında olmadığımız sonuçlara yol açıyorlarsa? Daha da önemlisi her şeyin farkına varmaya çalışırken kişi farkında olmadan kendini koruyamaz hale geliyor ve yeniden yeni tehlikelerle karşılaşıyorlarsa? İşte bu aşağıda açıklanacak olan FARKINDALIK Hipnozu olarak ortaya çıkmaktadır.

    Hipnoz Ya da Uyanmak

    Öncelikle şunu ifade etmek gerekiyor. Türk insanının Hipnoz'a değil uyandırılmaya ihtiyacı var. Çok çeşitli nedenlerden dolayı uzun zamandır hipnoz altında yaşıyor. Hipnoz altında yaşayan bir kişiyi hipnotize etmek tabii ki mümkün olmayacaktır. Bir çok hipnoz çeşidi var. Uzun yol Hipnozu, futbol hipnozu, siyaset hipnozu, tarikat hipnozu, taraftarlık hipnozu, sınav hipnozu, aşk hipnozu, tenis hipnozu, şarkılarda ve dilerde yaşanan hipnozlar ve daha binlercesi.

    Hipnoz Seviyeleri

    Herkesin çok merak ettiği hipnozu açıklamak gerekirse beş duyudan 4'ünün içe kapanması bir duyunun ise dış dünyaya açık kalmasıdır.  Böylece kişi dış dünyaya açık olan duyu organı vasıtası ile aldığı bilgileri zihinsel olarak gerçekleştirmeye başlar. Yazılanlara bakıldığında kişinin vücudunun ağırlaşması, göz kapaklarını açamaz hale gelmesi,  dışarıdan kendisine verilen uyarıların içsel sonuçlarını takip edebilmesidir. Nature of Hypnosis kitabında bu durum detayları ile açıklanmaktadır. Hipnoz seviyeleri her an girip çıktığımız BETA, öğrenme süreçlerinde yer alan ALFA, kişinin hareket edemez hale gelidiği DELTA ve Deep Sleep (derin uyku) denilen TETA seviyeleri sayılabilir.
     

    Türk İnsanı Derin Hipnoz Altında

     
    Ancak Türk insanını transa geçirmek pek mümkün olmamaktadır. Yukarıda da bahsedildiği gibi yaşanan sosyal, siyasal, ekonomik krizlerin etkisi ile ve daha da önemlisi geçmişte yaşadıkları tecrübelerin farkında olmadıkları etkisi ile Türk insanı farkında olmadığı birçok hipnoz altında yaşamaktadır. Diziler ve dizilerde çalınan arka plan müzikleri de bu yapıya biraz daha katkıda bulunmaktadır. Futbol maçını seyreden kişilerin özellikle fanatik taraftarların daha sonra maç üzerinde konuştuklarında benzer durumlar ortaya çıkmaktadır. "Kendimde değildim, onu nasıl yaptığımı bilmiyorum" cümleleri de bu durumun kelimelerle ifade edilen halidir.

    Farkındalık Hipnozu

    Bütün bunların dışında bir çok kanaldan aktarılan bilgilerde ise "farkındalık" kavramı öne çıkmaktadır. Farkındalık tabii ki önemli ancak bunu her an sürdürülmeye çalışılması Farkındalık Hipnozu'nu ortaya çıkarmakta ve kişinin birtakım tehlikeler altında kalmasını sağlamaktadır. Farkındalık sadece ve sadece kişinin kendisini koruma süreçlerinde gereklidir. Bunun dışında ortada tehlike yokken tehlike varmış gibi davranmak güvercin ürkekliğinde bir tavrı ortaya çıkaracaktır.

    Konsantrasyon

     
    Konsantrasyon eksikliği tanısı konan kişiler ve çocuklar,  aslında farkında olarak bir çok konu ileilgili olarak aynı anda  zihinlerini meşgul ettiği için farkındalık hipnozu yaşamaktadırlar. Duyularını ve algılarını çok geniş olarak kullandıkları için zihinsel süreçlerini hızlı çağrışımlardan dolayı tek konu üzerine toplayamamakta ve aynı anda bir çok konu ile ilgilenmektedirler. Konsantrasyon eksikliği denen yapı aslında aşırı konsantrasyonla ilgilidir. Kişi kendisinin sürekli olarak tehlike altında bulunduğunu düşünüyorsa, olabilecek herşeye karşı tedbir almaya kalkışıyorsa farkında olmadan Farkındalık Hipnozunu yaşayacaktır. Alınacak tedbirlerin neler olabileceğini düşünmeye başlayan kişi o anda gelecekte olabilecekleri düşünürken kendisini korumasız bırakmakta ve istemediği sonuçları yaşamaktadır. Farkındalık hipnozunun yaşandığı durumlardan biri araba kullanırken ortaya çıkmaktadır. Trafiğin tehlikeli olduğuna inanan bir kişi araba kullanırken kendi önündeki ve arasıra arkasındaki taşıtları kontrol etmesi gerekirken diğer yoldaki ve kendi şeridi ile ilgili olmayan araçları ve vasıtalarla da tedbir alabilmek için izlerken kolaylıkla kaza yapabilmektedir. Trafiğin kötü olduğuna dair inancı da trafikte daha az kalmaya çalışmayı ortaya çıkaracağı için bunun sonucunda aşırı hız yapılmakta ve kazalar biraz daha kolaylaşmaktadır. Aynı şekilde trafikte kendisine küçük bir hareket yapıldığında bile büyük tepkiler verebilmekte ve kaza olma ihtimali artmaktadır. Bir çok içerikte yaşanabilecek farkındalık hipnozunun ortadan kaldırılabilmesi için tek yol, kişinin ayrışma dediğimiz durumdan kurtulması ile mümkündür. Ayrışma ise bir başka yazının konusudur.
     
    Sonuç olarak Farkındalık iki konuda kullaılmalıdır.
    Birincisi kişinin kendisini koruması için duyusal süreçlerin kullanılması,
    İkincisi ise öğrenme süreçlerinin farkında olarak kullanılmasıdır.
    Diğer süreçler duyu organlarımızla algıladıklarımızla birlikte sezgilerimizi kullanarak yönetilmelidir. Herşeyin farkına varmaya çalışırken zamanın birden daha hızlı aktığı ve sizin zamanı atlar gibi yaşadığınız anlar oluyorsa, bu tecrbelerinizi yorumlar kısmına yazıp http://www.erenlp.com okuyucuları ile paylaşabilirsiniz. Not: Farkında ve alık kelimeleri birleştirildiğinde de farklı bir anlam ortaya çıkacaktır.
     

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

    NLP Braingineering

     
    http://www.erenlp.com

     

  • Fences Denzel Washington Viola Davis

    Fences Denzel Washington Viola DavisZihinlerdeki sınırları anlatan bir film. Yine siyahiler, yine ayrımcılık. Bu kez siyahilerin kendileri için yaptıkları ayrımcılığı da net olarak gösteriyor.


    .Anne, baba çocuklar, arkadaş ve aile içi iletişim. Denzel Washington ve Viola Davis'in rolleri paylaştığı film o dönemde yaşanan duyguları çok güzel anlatıyor. 

    Kabiliyetli sporcu baba ancak zenci olduğundan takıma seçilemiyor. Bu yüzden çöp kamyonunda çöp toplayıcı olarak çalışan baba, oğluna beyazların kendisine davrandığı gibi davranıyor. Aynı şekilde aşık olduğu kadına da.

    Zihinlerdeki sınırlar ve bahçedeki tamamlanmayan çit, istediğini yapmasına izin verilmeyen çocuk. Aile ilişkilerinin karmaşıklığı, arkadaşlık, aşk, sevgi ve ilişkiler ekrandan seyirciye yansıyor. Özellikle Viola Davis seyredenleri etkiliyor, derinliğine. Bu yüzden Viola Davis en iyi kadın oyuncu Oscar'ını alabilir.

    Çok Konuşan Denzer

    Filmde Denzel Washington çok konuşuyor. Anne ve çocuklar sessiz.  Sevgisini anlattığı sahnelerin iyi takip edilmesi gerek. Daha sonra eşinin kendisine yetmediğine dair mesajları aktarırken yine çok konuşuyor.  Daha önceleri savaş ve asker rollerinde gördüğümüz Denzel Washington için güzel bir deneme. 

    Eş ise eşi ve çocukları için saçını süpürge ederken, hem bir başkaldırı ve hem de bir kabulleniş yaşıyor. Oğul ise kendisini engelleyen babanın istemediği bir şeyi gerçekleştiriyor. Biraz küskün ve ağlamaklı. 

    Kendi zihinlerimizde yaratılan sınırların ifade edildiği Fences, güzel bir film. Değişimin istenmeden nasıl gerçekleştiğini ve siyahi insanlara uygulanan ayrımcılığın hayatları nasıl etkilediğini gösteriyor. Ben filmi beğendim. En iyi erkek ve en iyi kadın dalında Oscar alabilmek için önemli bir şansları var.

    Cengiz Eren

    http://www.erenlp.com

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

     

     

     

     

     

     

  • Görsel İşitsel Duygusal Öğrenme Süreçleri

    Görsel İşitsel DuygusalÖğrenmek

    Nasıl öğreniyoruz? Bisiklete binmeyi nasıl öğrendiniz? Yazı yazmayı nasıl öğrendiniz? Ya da çarpım tablosu.


     Öğrenme Süreci

    Öğrenmek bir süreç gerektirir. Herhangi bir konuyu öğrenmek için mutlaka bir karar gerekir. Bu karar farkında olarak verilir ama bu kararın bize ne getireceği, bizden ne götüreceği bilinemez. 2 yıl boyunca nişanlılık geçiren bir kişi evlendiği gece evlendiği kişinin aşırı alkol kullanan biri olduğunu öğrenebilir. Evlilik kararı verilmiş ama hiç beklenmeyen bir durum ile karşılaşılmıştır.

    Daha sonra da öğrenmek istediğimiz konuyu öğrenmeye başlarız. İlk anlarda bize bir yardım eden yol gösteren biri olması gerekebilir. Bisiklete binme içeriğinde babanın bisikleti tutması ve çocuğuna tarif etmesi onun öğrenmesini kolaylaştıracaktır. Sonra da öğrenme süreci tamamlanır ve bisiklete binmeyi öğrenen kişi, bisiklete binmeyi düşünmeden bisiklete binebilecektir. 

    Öğrenme Stilleri

    Öğrenme stili öğrenme süreçleri kadar önemli. Temsil sistemlerimiz duyu organlarımızla alınan bilgilerin kaydedilme ve yeniden kullanılma biçimini ifade eder. İçeriğe bağlı olarak kullanımı değişen temsil sistemlerimiz Görsel(visual), İşitsel (auditory), Duygusal (kinesthetic) olarak tanımlayabiliriz.

    Temsil Sistemleri

    Öğrenme süreçlerinden bazı kişiler görsel, bazı kişiler işitsel, bazı kişiler de duygusal temsil sistemini kullanıyor olabilir. Görerek öğrenenler, duyarak öğrenenler, dokunarak öğrenenler. Bu yüzden yeni öğrenme modellerinde kişinin öğrenme stiline göre bilgi aktarılması öğrenme sürecini çok hızlandıracaktır.

    Kullanılan cümle yapısında da temsil sistemleri etkin olarak görülebilir.

    Görsel:Ne dediğini şimdi görüyorum, harika bir manzara,

    İşitsel: Ne söylediğini duydum , İçimden bir ses,

    Duygusal : Bir de ben deneyeyim, İyi hissediyorum,

    Öğrenmek süreci görsel olan bir kişiye çizerek veya göstererek anlatmak, işitsel olan bir kişiye doğru cümleler ve sesle bilgi aktarmak veya sesli okuyarak çalışmasını tavsiye etmek, duygusal olan bir kişiye ise fiziksel olarak yaptırmak veya dokundurmak öğrenmeyi kolaylaştıracaktır.

    Farketmek

    Kendinizin ya da çocuğunuzun nasıl öğrendiğini bu açıdan inceleyip anlayabilirseniz, çok uzun ve zor görünen öğrenme süreçleri kolaylıkla tamamlanarak, bilgi davranışlara aktarılacaktır. Bilgilerin birkaç kez aralıklı olarak tekrar edilmesi zihinde kalmasını da sağlayacak ve öğrenci istediği sonuçlara kolaylıkla ulaşabilecektir.

    Kendinizi ve çocuğunuzun öğrenme stilinin ne olduğunu öğrenmek için kullandığınız dil ve cümle yapısına bakmak yararlı olur. Tabii her zaman ki gibi karar sizin.

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

    http://www.erenlp.com

    Bu yazı Posta Gazetesi ekleri NLP ile Hayatın Yönetimi Sende köşelerinde yayınlanmış, NLP teknikleri ve bilgileri kullanılarak hazırlanmıştır.

     

     

  • Harita, İletişim ve Ulaşım

    İletişime geçmek için formu dikkatlice doldurunuz.

    Mail Adresiniz:
    Konu:
    Mesajınız:
    2+5 kaça eşittir?

    İletişim Adresimiz

    E R E N L P

    NLP Braingineering

    Bayar Caddesi, Gülbahar Sokak
    No:10 Demirkaya Apt. D:1, Kozyatağı, İstanbul

    Telefon:

    Whatsapp Randevu
    Email: cengizeren [ @ ] erenlp.com
    Web: www.erenlp.com

    Ofis ziyareti öncesi telefon veya mail adresiyle randevu almanız, beklememek için yararınıza olacaktır. Teşekkürler

     

  • İyi Hissetmek NLP Köşe Yazısı

    İyi  HissetemekHissetmek

    Duygularımız çok önemli. Duyularımızla dış dünyadan aldığımız bilgiler duygularımızı ortaya çıkarıyor ve hissetmemizi sağlıyor. Dış dünyadan gelen bilgiler içinde herhangi bir tehdit ya da tehlike yok ise kendimizi rahat hissediyoruz. Eğer bir tehdit ve tehlike var ise algılarımız açılıyor ve kendimizi korumaya başlıyoruz.

    Ancak yaşadığımız Gezi Parkı olaylarından bu yana başlayan olaylar zinciri zihinsel süreçlerimizde farklılıklar ortaya çıkardı. Bunun pek farkında değiliz. Terörün artması, şehit cenazeleri, 15 Temmuz kanlı darbe girişimi ve şimdi de sınır ötesi harekatlar hepimizin zihnini etkiliyor. Hayat devam eder görünse de, davranılardaki gerginlik, çatık kaşlı ve yere bakan insanlar, hızlı kullanılan arabalar, artan kavgalar, şiddet ve cinayetler, aslında bu yaşadıklarımızın farkında olmadığımız sonuçları.

    Gelecek alacakaranlık kuşağına girip belirsizleştiğinde insanlar iyi hissetmeye çalışmak yerine kötü hissetmemek için, sorun çıkmasın, problem olmasın diye yaşamaya başladıkrında dikkatleri hep bu yönde olacak ve iyi hissetmeye çalışmayı bir kenara bırakacaktır.

    Sinirlenmek

    Kişiler normal gibi göründüğü halde gerçek, kriz anlarında kendisini gösterir ve ortaya çıkar.. Kişiler sinirlendiklerinde, istedikleri olmadığında, kendi hayatlarını kontrol etmeye çalışıp edemediklerinde normalde gösterilmesi gereken tepkilerden çok fazlası bir anda ortaya çıkacaktır. Beklenmedik şekilde ortaya çıkan bu davranışlar hem yakın çevresinde bulunan insanlara, hem de kendisine çok zarar verebilecektir. Artan şiddet ve cinayetlerin ardında yatan neden bu sayılabilir.

    Bu davranış modelindeki insanların en çok yakın çevrelerine ve sevdiklerine zarar verdiğini görüyoruz. Kişi kendisi ile barışık değilse ve bir yanlış yaptığında kendisine nasıl acı çektiriyorsa, yakın çevresindeki insanlara da kendisine davrandığı gibi davranıp onlara da aynı şekilde acı çektiriyor.

    Duygular

    Bütün bu şartlar içinde duygularımızı canlı tutmamız ve iyi hissedebilmemizin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bir çiçekten, bir böcekten, bir kediden, bir köpekten, bir tablodan, bir manzaradan duygularımızı harekete geçirmek çok önemli. Aksi takdirde kapanan duygularımız dış dünyadan gelen herşeyi tehdit olarak görecek, bizi yoracak ve daha da kötü hissetmemizi sağlayabilecektir.

    Gayret ederek hayatı iyi hissederek yaşamaya devam etmek, gülmek, eğlenmek, sevmek ve iyi hissettiğimizde duygularımızı çevremizdekilerle paylaşmak iyi duyguların yayılmasını sağlayabilir.

    Ölüm yerine hayatı, acı yerine sevinci, stres yerine rahat olmayı, gözyaşı yerine gülmeyi koyabilirsek daha az zarar görmüş oluruz. Bu pazar iyi hissettiğiniz, güldüğünüz, eğlendiğiniz iyi hissettiğiniz bir pazar olsun isterim. Tabii her zaman ki gibi karar sizin.

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı Ve Eğitmeni

    http://www.erenlp.com

     

  • İyi Hissetmek Posta NLP Yazıları

    İyi HissetmekDuygular ve Hissedebilmek

    Duygularımız çok önemli. Duyularımızla dış dünyadan aldığımız bilgiler duygularımızı ortaya çıkarıyor ve hissetmemizi sağlıyor. Dış dünyadan gelen bilgiler içinde herhangi bir tehdit ya da tehlike yok ise kendimizi rahat hissediyoruz. Eğer bir tehdit ve tehlike var ise algılarımız açılıyor ve kendimizi korumaya başlıyoruz.


     Yaşananlar

    Ancak yaşadığımız Gezi parkından bu yana başlayan olaylar zinciri zihinsel süreçlerimizde farklılıklar ortaya çıkardı. Bunun pek farkında değiliz. Terörün artması, şehit cenazeleri, 15 Temmuz kanlı darbe girişimi ve şimdi de sınır ötesi harekatlar hepimizi etkiliyor. Hayat devam eder görünse de, davranılardaki gerginlik, çatık kaşlı ve yere bakan insanlar, hızlı kullanılan arabalar, artan şiddet ve cinayetler aslında bu yaşadıklarımızın farkında olmadığımız sonuçları.

    Gelecek alacakaranlık kuşağına girip belirsizleştiğinde insanlar iyi hissetmeye çalışmak yerine kötü hissetmemek için, sorun çıkmasın, problem olmasın diye yaşamaya başladıklarında dikkatleri hep bu yönde olacak ve iyi hissetmeye çalışmayı bir kenara bırakacaktır.

    Krizler

    Normal göründüğü halde gerçek, kriz anlarında kendisini gösterir. Kişiler sinirlendiklerinde, istedikleri olmadığında, kendi hayatlarını kontrol etmeye çalışıp edemediklerinde normalde gösterilmesi gereken tepkilerden çok fazlası bir anda ortaya çıkacaktır. Beklenmedik şekilde ortaya çıkan bu davranışlar hem yakın çevresinde bulunan insanlara, hem de kendisine çok zarar verebilecektir. Artan şiddet ve cinayetlerin ardında yatan neden bu sayılabilir.

    Bu davranış modelindeki insanların en çok yakın çevrelerine ve sevdiklerine zarar verdiğini görüyoruz. Kişi kendisi ile barışık değilse ve bir yanlış yaptığında kendisine nasıl acı çektiriyorsa, yakın çevresindeki insanlara da kendisine davrandığı gibi davranıp onlara da aynı şekilde acı çektiriyor.

    Duyguların Yaşaması

    Bütün bu şartlar içinde duygularımızı canlı tutmamız, hissedebilmemizin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bir çiçekten, bir böcekten, bir kediden, bir köpekten, bir tablodan, bir manzaradan duygularımızı harekete geçirmek çok önemli. Aksi takdirde kapanan duygularımız dış dünyadan gelen herşeyi tehdit olarak görecek, bizi yoracak ve daha da kötü hissetmemizi sağlayabilecektir.

    Gayret ederek hayatı iyi hissederek yaşamaya devam etmek, gülmek, eğlenmek, sevmek ve iyi hissettiğimizde duygularımızı çevremizdekilerle paylaşmak iyi duyguların yayılmasını sağlayabilir.

    Hayat ve Yaşamak

    Ölüm yerine hayatı, acı yerine sevinci, stres yerine rahat olmayı, gözyaşı yerine gülmeyi koyabilirsek daha az zarar görmüş oluruz. Bu pazar iyi hissettiğiniz, güldüğünüz, eğlendiğiniz iyi hissettiğiniz bir pazar günü geçirmenizi isterim. Tabii herzaman ki gibi karar sizin.

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

    http://www.erenlp.com

    Posta Gazetesi NLP ile Hayatın Yönetimi sende köşesinde yayınlanan yazı NLP Teknikleri ve NLP bilgileri ile hazırlanmıştır.

     

     

  • Kayıplar ve Zihinsel Surecler

    Pervane, Zihinsel SüreçlerTerör ve Kayıplar

    Son dönemde yaşadığımız olaylar ve en son yaşanan Ankara Tren garındaki olay ve çok sayıda insanımızın hayatını kaybetmesi ve yaralanması hepimizi üzdü ve üzmeye devam ediyor. Böyle bir katliamı planlamak, organize etmek ve gerçekleştirmek inanılır gibi değil. İçinde en küçük insan sevgisi olan bir kişi bunu yapamaz ama yapılıyor. Bunu engellemek için neler yapıldı, istihbarat hatası neler bu emniyet güçlerinin ve devletin sorunu. araştırmalardan bir sonuç ortaya çıkacağını düşünüyorum.


    Terör ve Şiddet

    Burada ilgileneceğimiz konu is,e şiddeti bu kadar yüksek olayların üzerimizde farkında olmadan yarattığı etkiler ve zihinsel süreçlerdeki sonuçları. İnsan hayatında kayıplar ve ölümler bizleri hep etkiliyor. Kaybettiklerimiz bizi çok etkilerden, toplumsal olaylardaki kayıplarımız bizi düşündüğümüzden çok daha fazla etkileyecektir.

    Gezi Parkı 17 Ağusto 11 Eylül

    Gezi Parkı'dan itibaren yaşamaya başladığımız baskılı ve kayıplarla dolu dönem, Suruç'ta yaşananlarla üst noktalara taşındı. Terörün yeniden başlaması ile biraz daha artan etkiler, Ankara Katliamı ile çok farklı bir noktaya geldi. Şimdi toplumda yaşayan herkes farkında olmadığı acı hissettiği, çaresizleştiğini düşündüğü, ne yapması gerektiğini bilmediği bir durum ortaya çıkacaktır.

    17 Ağustos 1998 Depreminde yaşadığımız etki ne ise, Ankara Garı olayında da yaşadığımız aynı duygusal ve zihinsel sonuçları içeriyor. Orada çok sayıda insan kaybı doğanın ortaya çıkardığı bir sonuç olurken, bu olayı bir insanın yaratanın olması dolayısı ile daha korkutucu. Bu olayın etkisi ile 2001 yılında yaşadığımız ekonomik krizde 17 Ağustos depreminin de etkisi olduğu düşünülebilir.

    11 Eylül 2001'de Amerika'da Dünya Ticaret merkezi yıkıldığında Amerika'lılarda böyle bir durumu yaşadılar. Yıllar sonra Amerika'lıların yaşadığı ekonomik krizin ardında 11 Eylül'de yaşananların etkisi olduğunu bilmek gerekiyor.

    İki tane temel korkumuz var. Bunlardan birincisi düşme korkusu. Fiziksel veya zihinsel olarak kendimizi düşmüş gibi hissettiğimizde ortaya çıkan sonuç. Diğeri ise aşırı gürültü veya patlamalar.

    Ankara'da pazar günü yaşanan olayda ikisi birden ortaya çıktı. Hem patlama vardı ve hem de çok sayıda insanın hayatını kaybetmesi ve yaralanması zihinsel olarak düşmemizi sağladı. Türkiye'nin başkentinde, izin alınmış Barış için yapılan yürüyüşte bu sonucun ortaya çıkması hepimizi derinden sarstı.

    Bu olayı yaşadığımızda, duyduğumuzda, haberleri dinlediğimizde farkında olmadığımız bir şaşkınlık ve donup kalmayı yaşadık. "Önce böyle Bir şey olamaz" dedik ve gerçekliğini kavrayınca giderek daha fazla acı çekmeye kendimizi düşmüş gibi hissetmeye başladık. Giderek ağırlaşma duygusu, acı hissinin yaygınlaşması, içimizden bir yapma isteğinin gelmemesinin nedeni geçmişte kapattığımız tecrübelerin ortaya çıkmasından dolayı hissettiğimiz, oldukça ağır olarak hissettiğimiz bir sonuçtur.

    Bu dönemin uzun sürmesi ve hissettiğimiz ağırlaşmanın fazlalaşması, bizi hiç bir şey yapamaz hale getirebilir. Geçmişte yaşadığımız kayıplarımız, mutsuzluklarımıza, başarısızlıklarımıza ait sonuçlar farkında olmadan sorgulanacaktır. Duygularını hissetmemeye başlayan kişinin iletişimi zayıflayacak, kendisi da hayattan uzaklaşacaktır.

    Hayatı Yaşamak ve Yönetmek

    Yaşanan acının büyüklüğüne rağmen, hayatı yaşamaya başlamak ve kendiniz için bir şeyler yapmak tek çıkar yol olarak görünmektedir. Kaybettiklerimizin yapmak istediklerini yapmaya başlamak da bir yol olabilir. Yoksa kaybettiklerimizi ve onların ölümlerini düşünmek, hiçbirşey kazandırmayacağı gibi bu duyguların çevremize de yayılmasını sağlayacaktır.

    Zor olsa da kaybettikleriniz ve kendiniz için yaşamaya başlamanız ve biraz zor olsa da devam etmeniz düşündüğünüzden daha yararlı olacaktır. Korku duymadan işinizi sürdürmeniz, sinemaya gitmeniz, doğaya çıkmanız, yeni öğrenme süreçleri başlatmanız, spor yapmanız, yazı yazmanız, yemek yapmanız çok şeyi değiştirecektir.

    17 Ağustos Depremi sonrasında çadırkentlerde verdiğim “Depremle, Hayatla ve Kendimizle Barış” seminerleri çok sayıda insanın yeniden harekete geçmesinde önemli etkiler sağlamıştı.

    Hayat Devam ediyor.Zor da olsa yaşamaya devam... Karar Sizin.

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı Eğitmeni

    Posta Gazetesi Bölge Ekleri köşe yazısı.

     

     

  • KGM Kişisel Gelişim Müteahhitliği

    koklerToplum Mühendisliği Toplum Müteahhitliği

    Kavramlar sürekli olarak değişiyor. Yenileri yerine ekleniyor. Toplum Mühendisliği kavramı daha önce o devrin Başbakanı Tansu Çiller tarafından kullanılmıştı.. Milliyet Cumartesi ekinde ise “Toplum Müteahhitliği” kavramını ortaya attım. Bunun nedeni toplumsal ve kimlik tanımlarının inşaat malzemesi ile yapılması ile ilgiliydi. Tartışma “Din Çimentodur” ile başlamış, kum, demir, antifriz ile devam etmişti..

    Topluma Şekil Vermek

    Toplumu kendi amaçlarına göre yönlendirmek isteyenlere “Toplum Müteahhidi” adı verilebilir. Bu anlamda toplum müteahhitliğine en güzel örnek Bush’un Irak’ta yaptıkları olsa gerektir. Benzer şekilde ülkemizde de toplum müteahhitliği yapmak isteyen çok sayıda yönetici ve tarikat şeyhi olduğu da söylenebilir. 

    Ancak bu düşünceler farklı bir takım yeni düşüncelerin oluşmasını sağlamış ve Toplum Müteahhitliği’nden “Kişisel Gelişim Müteahhitliği” kavramına bir açılım sağlamıştı. “Kişisel Gelişim Müteahhitliği” ne olabilir diye düşünmeye başladığımda ise ortaya çıkan sonuçların daha da farklı açılımları sağlayacağı görünüyordu.

    “Kişisel Gelişim Müteahhitliği” nedir? Kişisel gelişim müteahhitliği, kişisel gelişimi kullanarak kendilerinin yuvasını yapmak isteyen kişilerin yaptığı çalışmalara denebilir. Müteahhitlik, yapılan bir şeyin “sabitlenmesi” demek ise, kişisel gelişim müteahhitliğinin de gelişimi “durduran” bir tarafı olsa gerektir.  

    Kişisel Gelişim Müteahhitleri

    Kişisel Gelişim Müteahhitleri kendileri yeni bilgiler üretemezler. Sadece başkalarının hikayelerini ve bilgilerini kendilerine aitmiş gibi kullanırlar.  Örneğin balık vermek yerine balık tutulmasının öğretilmesini önerirler. Ama Galata köprüsü üzerinde balık tutmasını bilen ancak hayatını yönetemeyen çok sayıda insan olduğunu da hiç göremezler. Hayatın içinde yaşayamadıkları için  Konfüçyüs’ten gelen bu hikayeyi “Konfüçyüs bugün yaşasaydı, nasıl organize ederdi”, diye düşünmek akıllarına bile gelmez. Olsaydı herhalde insanlara” bilgisayar vermek yerine bilgisayarı kullanmayı öğretin” derdi. Şimdi ise ASP, html, XML, .NET, ASP.NET gibi konuların da öğrenilmesi gerekiyor. O çağlardan çok ilerideyiz çünkü.

    Copy Paste Yazarlar

    Kişisel gelişim müteahhitleri genellikle tercüme edilmiş bilgileri veya başkalarının önemli sözlerini kullanırlar. Kamuoyunda bilinen, herhangi bir yararı olmayan ancak insanı rahatlatan sözleri, cümleleri, hikayeleri sıkça kullanırlar. İç dil kullanamadıkları için dış dile yönelim sonucunda, kıssadan hisseler veya  sözler, sonuçları düşünülmeden kullanılacaktır. Hatta bazı kitapları sadece önemli cümleleri kopyalamak için okudukları da bilinenler arasındadır. Bunları ise daha önceleri copy-paste yazar olarak tanımlamıştık.

    Şarkılar

    Kişisel gelişim müteahhitleri insanları rahatlatan ama çaresizleştiren ve durumun kabul edilmesini sağlayan bir yapıya da sahiptirler. Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur, Sezen Aksu ve Yılmaz Erdoğan ve daha birçokları da bu anlamda kişisel gelişim müteahhidi olarak adlandırılabilirler. “Batsın bu dünya” şarkısı, bu şarkıyı duyan insanı rahatlatmakta ancak pasifleştirmektedir de. İstanbul’a göçün arttığı tarihlerde, İstanbul’a gelip istediği gibi yaşayamadığı için kendini baskı altında hisseden kesimlerin köye dönüşünü hızlandırmak amacıyla “Hadi gelin köyümüze geri dönelim” şarkısının söylenmesi de anlamsız değildir. Bu şarkıyı söyleyen kişinin fareli köyün kavalcısı gibi köyüne dönmesi gerekir miydi? Bu hiç sorgulanmayacaktır.

    Kişisel Gelişim Müteahhitleri söyledikleri sözlerin ne temeline, ne çatısına, ne de içine bakmazlar. Söylerler ama yanlış olduğu ifade edildiğinde, “Ben o anlamda kullanmadım” diyerek kaçmaya çalışırlar. Sonrasında ise depremin 17 Ağustos’ta yıktığı binalar gibi, cümlelerinin altında kalıverirler, ya da o cümleyi bırakıp, başka bir yanlış cümleye sarılırlar. 

    Roma’yı fethetmeye kalkan, gemilerini Cebelitarık’ta yakan, “Ya bir yol bul, ya da bir yol aç“ dedikten sonra Alp dağlarının üstünde önce savaşı ve hayatını kaybeden Hannibal’in , bu cümleyi söyleyebildiği halde neden bu hale düştüğü üzerinde pek de düşünmezler. 

    Inner Child

    İnner Child’ı “İçimizdeki Çocuk”, Learned Helplessness’i, “Öğrenilmiş Çaresizlik” olarak Türkçe’ye çevirirler ama bunun sonuçlarının ne olacağını ve nerelere kadar ulaşabileceğini de bilmezler. Kişisel Gelişim Müteahhitleri şiddeti onaylayan Hülya Avşar’ı, insanları dizilere bağlamayı, zihinsel sınırlar yaratan dizilerin Senaryo yazarı Birol Güven’i de çok takdir ederler. Hatta onların kendilerinden daha ileride olduğunu da söylerler. Topluma örnek olması gerektiğini de önerirler. 

    “Kişisel Kurtuluş Savaşınızı başlatın” diyerek hayatın savaş olarak algılanabileceğinin farkına varmayıp, herkesin kendileri gibi hayatla savaşmasını isterler. Savaşın sonunda Hannibal’in kaybettiği savaş gibi bir sonucu yaşarlar mı? Bu da şimdilik bilinmez. “Korkaklar her gün cesurlar bir kere ölür” diyerek hayatın sadece ölüm içeriğinde algılanmasını sağlayanlar Kişisel Gelişim Müteahhitleridir. Sonuçları ise Milli maç sonuçlarına benzer sonuçlar olacaktır.

    KGM

    Kısaca KGM diyebileceğimiz Kişisel Gelişim Müteahhitleri, insanlara “karşınızdakini anlayın, ona göre davranın” diyerek tavır konmasını da engelledikleri için, insanları pasifleştirirler. Hatta Passi Flora etkileri de vardır denebilir. Aktardıkları bilgiler içinde, “hayır” kelimesi yoktur veya tavır koymak konusunda bir şey anlatamazlar, zira kendileri de tavır koyamazlar. Bilgiye karşı tavır koyamadıkları gibi, o bilgileri doğru kabul ettikleri için eleştirmeyi bile düşünemezler.  

    Kişisel Gelişim Müteahhitlerinin en önemli özelliklerinden biri de “normalleştirmek” temeli üzerine kurulu olmasıdır. “Normalleştirmek” yaratıcılığın önündeki en büyük engeldir. Şiddetin normalleştirilmesinin şiddeti arttırdığı gibi, çaresizliğin de normalleştirilmesini sağlayıp kendilerine “Belki bu kitapta olmadı ama yeni kitapta olabilir” diyecek, kendilerinin tüketicisi haline gelecek insanlara ulaşmaya çalışırlar.

    Sonuç olarak Kişisel Gelişim Müteahhitleri daha çok kazanmak, daha çok tanınmak ve yukarıda da ifade ettiğim gibi aslında “kendi yuvalarını yapmak” için çalışırlar. Dinlendiğinde doğru olduğunu düşündüğünüz ama üzerinde düşündüğünüzde yanlış olduğu apaçık ortaya çıkacak şeyler söylerler. Örneğin yanlış tercüme olabilir ama “Bilge Ferrari’sini sattığına göre bilgelikten Ferrari kazanılabilirmiş” şeklinde düşündürtülür insanlar. Ama “Gölge etme başka ihsan istemem” diyen Diyojen’in Ferrari’sinin tahta bir varil olduğunu da bilmezler. Tırtılın koza yapıp kelebek haline gelmesinden bahsederler ama kelebeklerin ömrünün bir gün olduğunu da hiç söylemezler.

    Kişisel Gelişim Müteahhitlerinden korunmanın tek yolu duyu organlarını doğru olarak kullanmaktır. Önce kitapları ele alınır bakılır, “Maskeler gerçeği gizliyor olabilir mi?” ya da “İnsanlar ipli kuklalar haline getirilmeye çalışılıyor mu?” şeklinde sorgulanır. Kitabın arka sayfası okunur. Toz duman arasındaki bağlantılar kurulur. “Tozu dumana katmak” tanımının “kaçmak ve yakmakla” bağlantılı olup olmadığı sorgulanır. Anlatımın ise “dışlaşmış” mı, “içleşmiş” mi olduğuna bakılır. “Anlatmak istediği şeyi kendi mi anlatıyor yoksa başkasına mı anlattırıyor?” buna da bakılır. Bu sorgulamalar sonunda inliyorsanız “Sen inle her şey başlar” diyebilirsiniz. “İnleyen Nağmeler Ruhumu Sardı” müziği eşliğinde okuyabilirsiniz, tabii okumak isterseniz. “GÜLEN şen sevdalılar vardı” sözleri de tam oturdu bence.

    NLP ve Kişisel Gelişim

    “Değişim” yerine “olmak”, “tavır” yerine “karşınızdakine göre davranmak”  önerisi ile karşınıza gelen KGM’cilere dikkat etmeniz ve kendinizi korumanız gerekmektedir. Korumadığınızda ise siz de farkında olmadan önce “savaşmaya”, sonra “ayrışmaya”, daha sonra da “pasifleşmeye” başlayabilirsiniz.

    KGM’cilerin kullanmayı pek de bilmediği Türkçe’yi ve Türkçe konuşmayı öğrenmeye çalışmanız, kelime haznenizi zenginleştirmeniz ve nominalizasyonlardan uzaklaşıp, fiillerde  de geniş zaman kullanımına geçmeniz, hayatınızı yönetmenizi düşündüğünüzden daha çok kolaylaştırabilir. Bunu yaptığınızda KGM’ciler aktardıkları bilgilerin ne sonuçlar yarattığını kendilerinde görmeye başlayıp, onlar da “olmak” yerine “değişimi yapmak” zorunda kalabilirler. Karar tabii ki sizin!!!!

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

    http://www.erenlp.com

     Kozyatağı 

    İlgili Linkler:

     

  • Kırmızı Balon 1956 Oscar

    1956 Cannes Film festivalinde Palm d'or ödülünü kazanan  La Ballon Touge Kırmızı Balon filmini izlemenizi öneririm.

     

     

    Yorumlarınızı bekleriz.

    Cengiz Eren

    http://www.erenlp.com

     

     

     

  • Köşe Yazısı 13 Eylül 2015

    Korkular Korktuğunuz Oranda Gerçekleşebilir.

    İnsan hayatı yaşarken birçok korku hissediyor. Korkular çeşitli. Uçak korkusu, deprem korkusu, kapalı yerde kalma korkusu, hastalık korkusu, kirlenme korkusu, karanlık korkusu, sınav korkusu, kaybetme korkusu, terkedilme korkusu, gelecek korkusu, yalnızlık korkusu, iktidarı kaybetme korkusu ve daha yüzlercesi.

    Korkular nasıl oluşur? Neden korkularımız var? Bu doğrudan beynimizin çalışma biçimi ile ilgili. Beynimiz boşluk kabul etmez ve boşlukları doldurur. Bu boşlukların doldurulmasının en kolay yolu, korkular olacaktır. Anne baba herhangi birşeyden korkuyorsa, çocuk da korkacaktır. Hele bir de korkutulmuşsa. Tanımsız kelimelerle çocuğun korkutulması daha da kötü sonuçlara yol açabilir. Çocuk kendi hayal gücü ile bunları şekillendirdiğinde korkusu biraz daha büyüyecektir.

    Kendimizle, kendi kaynaklarımızla ilgili boşluklarımız varsa, bunlar da korkularla doldurulabilir. Başarısız olma korkusu, gelecek korkusu, kaybetme korkusu ve benzeri korkular da hissedilebilir. Eğer kişi yeni bir durumla karşılaştığında hayatını yönetebileceğine inansa, bu korkular kendiliğinden ortadan kalkacaktır.

    Uçak Korkusu Deprem Korkusu Panik Atak

    Uçak korkusu, deprem korkusu ve panik atak benzeri durumlarda insanın hayatını yönetmesi engelleyen ve sınırlayan korkulardır, her korku gibi. Bilmediği veya kalabalık bir yere giren bir kişi kalbi yerinden çıkarcasına çarpıyorsa, bu durumda kalabalık bir yere girmekten vazgeçecektir. Ya da uçağa bindiğinde, ya da binmeyi düşündüğünde kendisini çok kötü hissediyorsa, uçağa binmekten vazgeçecektir. Ya sakinleştirici alarak, ya da içki içerek uçağa binebilebilecektir. Asansöre binmekten korkuyorsa, merdivenleri kullanacaktır.

    Kişinin geçmişte yaşadığı olayların korkular üzerindeki etkisi büyük sayılabilir. Geçmişte yaşanan tecrübeler bu anlamda insan hayatında çok önemli. Hatırladığımız ya da hatırlamadığımız bir sürü tecrübeye ait duygular yüzeye taşındığında, kişi kendisini çok kötü hissedecek ve bir şey yapamaz hale gelecektir. Buna zihinsel kapakların açılması diyoruz ki, bu köşede bu duruma ait ilave bilgileri bulabileceksiniz.

    Korkular

    Bu anlamda korku iki nedenle ortaya çıkar. Birinci neden korkutulan kişi kolay yönetilir. Korkutulan çocuk daha uslu olur. Uslu çocuklar ise herkesin sözünü dinlerler, bunun iyi bir şey olduğunu duşunmek ise hata olacaktır. “Bir bakışla çocuğumu mum gibi yaparım” diyen anne ve babalar var. Korkutulan insan ve korkutulan toplum daha kolay yönetilir. Son günlerde yaşadığımız terör olayları hepimizi üzüyor. Ancak bu yüzden yaşamımızdan ödün veriyor, sinemaya, tiyatroya, gidemiyorsak, toplu taşıma araçlarına binemiyor, hatta evden çıkamıyorsak, terörü yaratanlar bizi korkutarak hedeflerine ulaşmış olacaklardır.

    Korkuların ortaya çıkmasının ikinci nedeni, biz kendimizi koruyamıyorsak, korkular bizi koruyan araçlar olarak ortaya çıkar. Burası önemli “korkular bizi korur”. Uçağa binen bir kişi kendisini çok kötü hissediyorsa, uçak korkusu kişiyi uçaktan uzak tutmaya çalışan bir koruma mekanizmasıdır diyebiliriz. Kişi uçağa binemeyecek ama çok uzağa da gidemeyecektir. Uçakla bir kaç saatte gitiğiniz bir yere başka vasıta ile gitmeyi bir düşünün.

    Yukarıda korkular biz kendimizi korumadığımızda , bizi koruyan yapıda olduğu gibi, bir başka önemli sonucu olduğu söylenebilir. Bu sonuç ise, korkuların değişim mesajları olarak algılanması gerektiği. Eğer herhangi birşeyden korkuluyorsa veya bir korku giderek artıyorsa, değişimin zamanı gelmiş demektir. Değişim gerçekleşinceye kadar da bu korkular artmaya devam edecek veya daha etkili bir korku sistematiği üretilecektir. Uçağa binemeyen kişinin, daha sonra deniz otobüsüne veya asansöre binememesi gibi.

    Değişim ve Hayatı Yönetmek

    Değişim nasıl gerçekleşir sorusuna verilecek cevap şu olabilir. Kişinin kendi kararlarını verip, istediklerini yapabilmesi ve gerektiğinde istemediklerine hayır diyebilmesidir. Ancak burada geçmiş stratejilerden de kurtulması önemli bir nokta sayılabilir. Herhangi bir içerikte yapılacak değişim veya yeni bir öğrenme süreci yeni fırsatları yaratacak ve yeni kapılar açacaktır. Değişim süreci başladığında kişinin çevresindeki insanların bu değişimi önlemeye çalışmak istemelerinin nedeni ise başka bir yazının konusu.

    Kendinize güvenerek ve inanarak, hayatınızı korkmadan yönetebilirsiniz. Karar sizin!!

    facebook/cengiz.eren
    twitter/cengiz_eren

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

     

  • Köşe Yazısı 6 Eylül 2015

     Posta Gazelesi ekler köşe yazısıMerhaba,

    Türkiye'nin önemli gazetelerinden Posta'da yeniden yazmaya başlamış olmaktan dolayı mutluyum. Bu köşede her hafta sonu kahvaltı sohbetlerinizde ailecek konuşabileceğiniz konulardan bahsedeceğim. Hayatınızı yönetebilmeniz için kendi kaynaklarımdaki bilgileri aktaracağım.

    NLP ve Cengiz Eren

    Adım Cengiz Eren. Uzun yılllardır NLP ve kişisel gelişim konularında seminerler veriyor, yazıyor ve bilgi aktarıyorum.

    NLP duyular duygular kullanılan dil ve davranışlar arasındaki bağlantıları anlamamızı sağlıyor. Bu bağlantıların değiştirilmesine dair teknikleri de ifade ediyor. Son zamanlarda kişisel gelişim konuları ve bir çok farklı sistem giderek insan hayatında önemli bir yer tutuyor.

    Herkes bir yolunu bulmaya çalışıyor. İçsel yolculuktan bahsediyorum, yanlış anlaşılmasın. Hangisi doğru diye sorarsanız söyleyebileceğim tek şey, insanı önemseyen, hayatı önemseyen, ve hayatı yönetmeyi önemseyen konularla ilgilenmek en önemlisi.

    Sorular sormak ve aktarılan bilgileri yorumlamak da çok önemli. Zira bazı bilgilerin hayatımızı kolaylaştırdığını düşündüğümüz halde fırsat ve seçeneklerimizi azallttığı için zorlaştırdığı da görülebilir. Bu açıdan aktarılan her bilgiyi yorumlayıp süzmek ve daha sonra da davranışlarımıza aktarmak.

    Arşimed Kanunu ve Korkular

    Hemen hemen hepimiz Arşimed kanununu biliyoruz. Arşimed kanununu biliyor ve denizde boğuluyorsa kişi, Arşimed kanununu öğrenmesine gerek olmayabilir. +Ne öğrenmesi gerekiyor+ desem, aklınızdan hemen yüzmek kelimesi geçecektir. Aslında hiç Bir şey öğrenmemize gerek yok. Kendimizi suda rahat bırakmamız sorunu tamamen ortadan kaldıracaktır.

    Bu anlamda rahat olmak ve kendimizi iyi hissetmek çok önemli. Ama farkında olduğumuz ve olmadığımız nedenlerden dolayı kendimizi iyi hissedemiyor olabiliriz. İşte bu etkilerin nerelerden ve nelerden kaynaklandığını bulabilirsek değişim de kendiliğinden gerçekleşecektir,

    Bilgi Aktarmak

    Öğrencilere sınavlarda yardımcı olacak bilgiler aktaracağız. Aile içi iletişim ve eşler arası iletişim de konularımız içine girebilir. Neden ağlıyoruz? Neden sinirleniyoruz? Hatta bazen neden sinir krizleri yaşıyoruz.Korkularımız nasıl oluşuyor? Değişim nasıl kolaylıkla gerçekleşebilir? Uçak korkusu neden ortaya çıkıyor? Sorularına da cevap vermeye çalışacağız, bu köşede.

    Kendiniz İçin Birşeyler Yapmak

    Kendisi için bir şey yapmayanlar, işini, başarısını, ailesini, çocuklarının eğitimini olması gerekenden fazla önemseyenler sorun yaşayacaktır. Hele bir emekli olayım, hele bir çocuklarımı evlendireyim, hele biraz para biriktireyim, hele bir ev alayım da ondan sonra kendim için birşeyler yaparım dediğinizde kendi yaşamınızdan feragat ediyor olabilirsiniz. Göreceksiniz ki o zamanlar geldiğinde de kendiniz için yine Bir şey yapamayacaksınız. O yüzden diğerlerini yaparken kendiniz için de birşeyler yapıp, yeni öğrenme süreçlerini başlatmanız yararlı olur. Hem kaynaklarınızın zenginleşmesi ve hem de zihninizin çalışma hızının artması için yenilikler önemli.

    Kişisel tecrübeleriniz kadar, konuştuğunuz dil de önemli. Hem de çok önemli. Hem kendinizi ve hem de karşınızdakini anlamak, dil üzerine yazacağımız yazılarda çok kolay hale gelecektir.

    Bana yazacağınız sorularınıza ve sorunlarınıza cevap vermeye çalışacağım.İçerik Sizi Düşünmek kitabımın kapağında şöyle yazıyordu. “Hepimizin farketmeye, itiraz etmek için bilmeye, hayır demek için kendimize güvenmeye ihtiyacı var.”

    Gelecek haftalarda da görüşmek üzere, yeniden merhaba.

    facebook/cengiz.eren

    twitter/cengiz_eren

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

     

     

  • Lions For Lambs Robert Redford Meryl Streep

    lions for lambs Cengiz eren, film yorumları, nlp teknikleri

    Lions For The Lambs


    Alan Parsons Project Şarkısı

    La Sagrada Familia
    (Lead vocal - John Miles)

     Who knows where the road may lead us, only a fool would say
    Who knows if we'll meet along the way
    Follow the brightest star as far as the brave may dare
    What will we find when we get thereLa Sagrada Familia

    We pray the storm will soon be over
    La Sagrada Familiafor the lion and the lamb

    Lions for Lambs filminin müziği buolabilirdi. La Sagrada Familia kilisesi de arslanlar ve kuzular için yapılmıştı. Yüksekliği arslanların gücünü gösterirken, genişliği kuzu kapasitesinin fazla olmasını sağlayacaktı, henüz tamamlanamayan Gaudi'nin kilisesi.  Alan Parson’s’un bu müziğini de bildiğim için bu filme gitmeye karar verdim. Kuzular kim? arslanlar kim? görmek için. 

    Bağlantılar

    Babel filmine benzer bir kurguyu fark etmek kolaylıkla mümkün olabiliyordu. Oradaki uluslarası bağlantılar burada da kurulmuştu. Kader ağlarını örüyordu. Amerika’da bir Üniversite, Savunma Bakanlığı, Gazete, Afganistan arasında kurulan coğrafik ilişkiler ilginç ve hepsi için acı duyguların yaşanıyor olması daha da ilginç.

    Şarkıda ve Babel filminde olduğu gibi yollar kesişecekti ve kesişmişti. Bize de izlemek düşüyordu. Hollywood’da önce star, sonra da yönetmenliğe soyunan aktörlerin yönetmen olduklarında geçmişte yaptıklarını reddetmeleri de ilginç geliyor, bana. Unutulmayanlar filminde Yönetmen Clint Eastwood, aktör Clint Eastwood’a şu cümleleri söyletiyordu. Genç kovboyun sorduğu “bu güne kadar kaç kişi öldürdün” sorusuna  “ Bilmiyorum, hepsinde sarhoştum” cümlesi Clint Eastwood’un kovboyluğu reddettiğine dair önemli bir veri sayılabilir.

     Eğitim Sistemi ve Yönetilir Olmak

    Amerikan eğitim sisteminin, kişisel hırsların, neoconların oluşturduğu yeni stratejilerin eleştirildiği filmde ayrıca verilen kararlar sonuçları sorgulanıyor. Arslanlar ve kuzular arasındaki ilişkilerde medya ve televizyon aracılığı ile sağlanıyor.  Temel amaç ise “ikna”, kuzuların ikna edilmesi veya tepki göstermesinin engellenmesi. Oluşturulan yeni strateji küçük gruplarla nokta vuruşları yapmak. Bu ise  bizim de gündemimizle ilgili teröre karşı savaş dolayısı ile.   Teröristle terörist gibi savaşmak. Yeni strateji uygulanmaya başladığında stratejiyi oluşturanlar, operasyon planlarını yapanlar ve bu stratejiyi uygulayanların yaşadıklarının farkı da ilginç şekilde aktarılmaya çalışılmış, bu filmde. Teknolojik imkanların üstün olması bile sahada arslanlaşarak hayatını kaybeden kuzuların zarar görmesine engel olamıyor.  Ekran üzerinde görülen görüntülerin gerçekte neler hissettiğini de böylece öğrenebiliyoruz.

     Robert Redford

    Robert Redford ise kendi gençliğini ve gençliğinde yaptıklarını geldiği noktada yeniden sorguluyor, genç ve yetenekli olan öğrencisi ile yaptığı konuşmada. Filmdeki rolünün amacı ise eğitim sistemi içinde az bulunan yetenekli öğrencileri fark ederek, onların  başarılı olmasını sağlayıp arslan haline dönüştürmek.

    Tom Cruise

    Tom Cruise ise başarılı öğrenim hayatından sonra politikaya atılan senatörün savunma bakanlığı görevinden sonra oluşturduğu yeni strateji ile başkanlığa doğru ilerlemek istediği anlaşılıyor.  Başarılı, hırslı, güçlü ve ikna edici olmaya çalışırken onun da yaşadığı çelişkiler göz önüne seriliyor. Stratejiler başarılı olmayabilir.

    Kuzular ve Arslanlar

    Kuzularla arslanlar arasında iletişimi sağlayan tecrübeli gazeteci rolündeki Meryl Streep ise her şeyin farkında ve karşı olmasına rağmen tepki gösterse de kendisinden istenen modelde davranmaya devam ediyor. Zira geldiği noktadan geri dönüş ekonomik olarak kendisini etkileyecektir. Filmin sonunda ekranın altında kayan yazılar ise yeni dünya düzenindeki stratejilerin uygulamaya başlandığına dair ikna edici bilgiler haline dönüşüyor arslanlar için.

    Askerlik ve Savaş

    Sahada yaşananlar ise askerlerimizin Cudi Gabar dağlarında nasıl ve neler yaşadıklarını da bize anlatabilir. Savaşmak, arkadaşı için hayatını tehlikeye atmak ve gerekirse can vermek. Ancak aradaki fark biz kendi ülkemiz için bunu yaparken onlar Amerikalı olduklarını göstermek için verilen kararın sonuçlarını başka ülkelerde yaşayan kişiler. Bu anlamda onların başarılı olması ne  kadar zor ise bizim başarılı olmamız o kadar onlardan çok daha kolay.

    “Harita bölge değildir” cümlesini “Ekrandaki görüntü bölge değildir” olarak değiştiren bu film, bölgede yaşanan duyguların durum ve zamana bağlı olarak değiştiğini gösteren mesajlar açısından da ilginç sayılabilir.

     Sisteme Sistemin Muhalefeti

    Filmi görmek Amerikan sistem eleştirisini fark etmek açısından iyi olabilir. Ancak bu eleştiriyi bile kendilerinin yapıyor olması da seyredenlere yani kuzulara hiçbir iş kalmasın ve düşünmesinler isteğinin belirtisi olsa gerek. Eleştiri dahil her şeyi arslanlar ve arslanların ekibi yapıyor. Türkiye'ye komünizm gelecekse, onu da biz getiririz, diyen zihniyetin bir benzeri. Hollywood sineması, amerikan yönetimi ile içiçe geçmiş durumda.  Dünya kamuoyunu etkilemek için bir araç olarak da kullanılıyor. Yıllarca izlediğimiz savaş filmleri ve amerikan ordusunun gücünün sürekli vurgulanması. Aynı şey National Geographic, Discovery kanallarında da yapılıyor, olabilir.

    Silence of The Lambs

    Son olarak filmin adının Silence Of The Lambs ile benzerliği de göz ardı edilmemesi gerekiyor. Orada biri insanları, -kuzuları- yerken bu filmde de kuzular arslanların iktidar savaşında kurşunlara hedef oluyor, bir başka ülkenin karlı dağlarında ve ölüyorlar. Kuzular ölür, arslanlar saygı durşunda bulunur, silahların atıldığı cenaze törenlerinde.

    Kuzu olduğunuzda da aslan olduğunuzda da sorun çıkabilir, ya siz?

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

    http://www.erenlp.com

    Linkler

    Citizen Kane Yurttaş Kane Orson Welles Florence Meryl Streep Hugh Grant 2001 A Space Odyssey Sırları

     

  • Mantıklı mı? Mantıksız mı?

    Mantıklı MantıksızNeden?

     

    Hayatınıza ve yaşadıklarınıza baktığınızda sürekli olarak benzer durumların tekrar ettiğini görmeye başladınız. Aynı acıları çekmek, aynı başarısızlıkları yaşamak hoşunuza gitmese de, bunların devam ettiğini görüyorsunuz. İnsanların size karşı davranışlarında değişiklik olmuyor. Bir işyerinde çalışıyorsanız, hep sizi engelleyen birileri oluyor ya da mobbing'e maruz kalıyorsunuz. Size acı veren bir sevgiliden ayrıldıktan sonra yeni birlikte olduğunuz kişi de size aynı acılı süreçleri yaşatıyor.


     

    Mantıklı Düşünmek

     

    Bunları aşmak için bir çözüm bulmaya çalışıyorsunuz. Kişisel gelişim kitapları okumaya başlıyorsunuz. Umut içinde okuduğunuz kitaplar size bir çözüm olmuyor aynı süreçler devam etmeye devam ediyor. Diyorsunuz ki, bu böyle olmuyor. Bu sırada çalıştığınız işyerinde verilen seminerlere de katılıyorsunuz. Aktarılan bilgiler çok güzel ve öğrendiğinize seviniyorsunuz ama bir süre sonra eski süreçlerin aynen devam ettiğinizi görüyorsunuz.

     

    Neden bunları yaşıyorum? Ben bunları haketmedim? sorularını da kendinize sormaya devam ediyorsunuz.

     

    Çünkü mantıklı düşünüyorsunuz. Herşeyi doğru yaptığınız halde sonuç neden istediğiniz gibi olmuyor? Geçmişte yaşadıklarınızın sonucunda oluşan stratejiler farkında olmadan kullanılmaya devam ediyor. Zekanız hızlı, algı seviyeniz yüksekse yaptığınız her davranışı kendinize mantıklı olarak açıklayabilirsiniz. Bu yüzden zeki insanların sorun yaşaması çok daha kolay hale gelecektir.

     

    Hayatınızı başkaları, başkalarının söyledikleri ya da kararları yönetmeye devam ediyor.

     

    Mantığı Bir kenara bırakmak Mantıksız

     

    Zira beynimiz mantıksız çalışıyor. İçine aktarılan bilgileri ve tecrübeleri içeriksiz modelde kullanmaya devam ediyor. Bu yüzden mantıklı düşünmeyi bir kenara bırakmanız yerinde olabilir.

     

    Sizin yaşadıklarınıza benzeyen çok sayıda mantıksız örnekler verilebilir. Trafikte yapılan tartışmalar, kavgalar, cinayetler, kadına şiddet olayları, verilen alınan rüşvetler hepsi mantıksız ama kendilerine sorarsanız, size mantıklı bir açıklama yapmaya çalıştıklarını göreceksiniz. Ama değişen Bir şey olmayacaktır.

     

    Her davranışımızın altında pozitif bir neden olsa da, davranışlarımız pozitif sonuçlar ortaya çıkarmıyorsa, değişim zamanı gelmiş demektir. Değişim gerçekleşmediği müddetçe mantıklı olarak açıklanan davranışlar ama mantıksız stratejiler kullanılmaya devam edecektir.

     

    Zihninizde varolan stratejiler değişmediği müddetçe istediğiniz kitapları okuyun, istediğiniz seminerlere katılın, sonucun aynı olduğunuz göreceksiniz. Kendi sorunlarınızı düşündükçe konuştukça, anlattıkça kendi zihninizde sorunlarınızın arttığını farkettiğinizde şaşırmamanız yerinde olur.  İyi tecrübelerde, kötü tecrübelerde paylaşıldıkça artar.  Yaşadığınız sorunları kötü tecrübeleri anlatın rahatlarsınız diyenlerin kimler olduğuna bakın. Birilerinin işine yaradığını göreceksiniz.

     

    Doğru Bilinen Yanlışlar

     

    Birinci olarak söylenmesi gereken şey, Bilinçaltı diye bir kavramın yanlış olduğu veya bilinçaltı olmadığı. İnsanlar çocukluktan bu güne kadar yaşadıklarını kaydediyorlar ve yaşadıklarını hatırlamasalar bile duygularını sürekli olarak farkında olmadan hissediyorlar. İşyerinde mobbing gören birinin çocuklukta susturulmuş, sindirilmiş, ya da taciz edilmiş biri olduğunu görmeniz şaşırtıcı olmayacaktır.

     

    İkinci olarak, beynimizi yaşanan tecrübelere ait sonuçları sürekli olarak kullanıyor. Ve beynimizxde herşey herşeyle bağlantılı. Bugün yaptığınız işlere, seçtiğiniz mesleklere baktığınızda, seçimlerinize ve veremediğiniz kararlarınızın sizi farkında olarak istemediğiniz ama farkında olmadan istediğiniz sonuçları ortaya çıkardığınızı göreceksiniz.

     

    Üçüncu olarak, zihin temiz olmadıktan sonra ne öğrenirseniz oğrenin, ne yaparsanız yapın, geçmişteki sonuçların aynen tekrarlandığını göreceksiniz.

     

    Trafik kazalarında yapılan uyarılara rağmen trafik kazalarının artması, kadına şiddeti önleme kampanyalarının yoğun olarak yapılmasına rağmen kadına şiddetin artması, bir kaç yenilgi sonrasında başkanın ya da antrenörün değiştirilmesinin istenmesi mantıksız hem de çok mantıksız. Ama bu süreçler devam edecek görünüyor.

     

    Bir sonraki yazımızda bunun nedenlerini açıklamaya çalışacağız.

     

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

    http://www.erenlp.com

     

    fotoğraf  ve Çizgi Uğur Gürsoy

     

     

  • Neden NLP

    Cengiz Eren Neden NLP Neuro Linguistic programming

    NLP Teknikleri ve NLP Bilgileri

    İnsanın olduğu  her alanda NLP Teknikleri ve NLP Bilgileri kullanılabilir.NLP Neuro Linguistic Programming'e hangi içeriklerde ihtiyaç duyabilirsiniz?

     

  • NLP Teknikleri ve EFT

    nlp eftNLP ve EFT

    Neuro Linguistik Preogramlama duyular duygular kullanılan dil ve davranışlar arasındaki bağlantıları incelemektedir. EFT adı ile bilinen Duygusal Özgürleşme Tekniği uygulamalarının ne olduğu kolaylıkla açıklanabilir. 

    Emotional Freedom Technique Duygusal Özgürleşme Tekniği

    Emotional Freedom Techniques EFT NLP tekniklerinin kullanılması ile ortaya çıkan bir modeldir. Ancak bu farklı bir yöntem olarak sunulmakta ve önemsenmektedir. EFT kişiye tecrübelerinin hatırlatılması ve bu tecrübelerin etkilerinin dokunularak ortadan kaldırılmaya çalışılması ile ilgili bir yöntemdir diyebiliriz.

    Anchoring

    NLP teknikleri içinde kullanılan özellikle anchoring (mimlemek) tekniği EFT uygulamalarında kullanılan bir modeldir. Yeniden çerçeveleme olarak adlandırılan (reframing) kişinin tecrübesini alt temsil sistemleri ile hatırlamasından sonra uygulayıcı kişinin herhangi bir yerine dokunarak (tıktıklayarak) bu tecrübeye ait duygunun etkisini ortadan kaldırmaya veya değiştirmeye çalışmaktadır. Bu etki uygulanan kişide etkinin ortadan kalktığının hissedilmesi ise sorunun çözüldüğü düşünülerek, kişi rahatlamaktadır.

    EFT Uygulayıcı

    EFT uygulayıcılarının hemen hemen tamamının NLP eğitiml aldığını görmek mümkündür. Zira kullanılan NLP Teknikleri ve NLP bilgileri ile EFT'nin etkisi arttırılmaya çalışılmaktadır.

    Stratejiler

    Kişi kendisini kısa bir süre rahat hissetse bile, yeni bir darbe yediğinde duygusal etkiler yeniden ortaya çıkmaktadır.  Zira kişinin yaşadığı tecrübelerin tecrübelerin ortaya çıkardığı farkında olunmayan stratejiler kullanılmaya devam ettiği için daha sonra benzer sorunlar yaşanmaya devam edilecektir.

    NLP teknikleri doğru modelde öğrenildiğinde bu ve benzeri model ve bilgileri öğrenmeye gerek kalmayacaktır. 

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

    http://www.erenlp.com

    İlgili Linkler: 

     

  • NLP Teknikleri ve Mindfulness

    NLP ve Mindfulness NLP Uzmanı Cengiz ErenNLP ve Mindfulness

    NLP tekniklerinin en önemli yapıtaşlarından biri Milton Eriksson'un dil motiflerinin ve dili nasıl kullandığının çözülmüş olmasıdır. Dilin ne kadar önemli bir araç olduğunu da anlatır, bu çalışmalar.

    NLP teknikleri daha önceki yazılarımızda anlattığımız gibi bir çok yeni isimle kullanılmaya başladı. Farkındalık ve düşüncelerin farkında olarak yönlendirilmesini sağlayan Mindfulness de bunlardan biri.

    Mindfulness farkında olarak anda kalmayı ve durumu kabul etmeyi sağlamaya çalışan bir yönetme olup NLP tekniklerininin yoğun olarak kullanıldığı bir alandır aynı zamanda.  Her ne kadar Mindfulness adı verilse de, eğitimlerinde yoğun hipnoz teknikleri kullanılmaktadır. Hipnoz teknikleri yoga derslerinde de yoğun olarak kullanılmakta ama kimse bunun hipnoz olduğunu anlammaakta ve verilen emirleri  ve komutları yerine getirmeye çalışmaktadır.

    Anda kalmak ve o an yaşananları kendi gerçeklikleri ile algılamak ve sorgulamaları durdurmak, Mindfulness'de istenen sonuç sayılabilir. NLP teknikleri ile meditasyonun birleştirilmesinden olan uygulama belirli durum ve zamanda işe yarıyor olsa bile, uzun dönemde yaşanan sorunlar tekrar etmeye devam edecektir.

    Farkındalık

    Farkındalık ise, belirli süreçlerde önem kazanmaktadır. Bunlardan en önemlisi kendimizi korumak için farkındalık gereklidir ve değişen durumlarda analog olarak devam etmelidir. İkincisi ise öğrenme süreçlerinde farkındalık gerekecektir. Bunun dışındaki durumlarda farkındalık farkında olmadan ayrışmaya neden olabilir. “Farkındaysanız dışındasınız” cümlesi bunu güzel anlatmaktadır.

    Ayrışma ise kendinizi izlemeyi sağlayabilirse de, kişinin kendi yaşadıkları başkası yaşamış gibi algılanmasını sağlayacak ve kaynakların kullanılmasını engelleyecektir. Stresten kurtulmaya çalışırken kişi kendi kaynaklarından da giderek uzaklaşacaktır.

    Geçmişi bırakıp, geleceği düşünmeden bugünü yaşamak, insanın daha kolay yönetilebilir hale gelmesini sağlayan mekanizmaları da hayata aktaracaktır. Daha da ileri giderek şu söylenebilir, kişi yediği bir darbeden sonra zihinsel kapakları yeniden açılacak, bu sefer yaşamadığını düşündüğü ama duyguları ile zihnine kaydettiği tecrübeleri, toplu olarak duyguları ile birlikte ortaya çıkacağı için, kişi kendisini hiç hissetmediği kadar kötü hissedebilir.

    Mindfulness ve Hipnoz (Hypnosis)

    Bir nevi meditasyon olarak sunulan Mindfulness yukarıda da ifade edildiği gibi hipnoz uygulamasıdır. “Derin bir nefes alıp, arkanıza yaslanıp, rahatlamaya başlayın” cümleleri hipnoz cümleleridir. ”Giderek rahatlamaya başlayın, elleriniz, kollarınız, bacaklarınız rahatlasın ve bu rahatlığın bütün vucudunuza yayılmaya başlamanızı istiyorum” cümleleri içinde semantik olarak çok sayıda emir içeren (post hypnotic suggesstion) cümleleridir. 

    Mindfulness anlık olarak rahatlama sağlayabilir, ancak bir değişim ortaya çıkarmayacağı için kişi geçmişteki stratejilerini kullanmaya devam edecektir.

    Yaşanan Tecrübeler Hayatı Etkiler

    Önemli olan zihnin temiz olabilmesi ve kişinin geçmişte yaşadığı tecrübelerden ortaya çıkan stratejilerinin neler olduğunu farketmesi birinci aşama sayılabilir. Sonrasında ise geçmişte yaşanan tecrübelere ait duygulardan kurtulması ve kendi kararları ilehayatı yönetmeye başlamasıdır. Bunun dışındaki bütün yöntemler EFT, Reiki, Mindfulness, Access Bars, Geçmiş yaşam Terapisi, Aile Dizimi, Jungcu Terapi ve benzeri yöntemler anlık rahatlama sağlasa bile, uzun dönemde pek işe yaramayacaktır.

    Bu yüzden NLP Teknikleri ve Bilgileri öğrenildiğinde kendinizi izlemekten çıkıp, kendiniz olmaya, kaynaklarınıza uygun sonuçlara ulaşmaya başlayabilirsiniz.

    Değişim için eğitim, seminer bilgi aktarımı alırken bile, kendinizi korumanız gerektiği unutmayın. Zaten yaşadığınız ve tekrarlanan kötü tecrübelerin çoğu kendinizi korumadığınız yüzünden gerçekleşmedi mi?

    Bilgilerinize sunarım.

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

    http://www.erenlp.com

    İlgili Linkler: 

     

     

  • Okulda Zorbalık NLP Köşe Yazısı

    Zorbalık güçlü olanın güçsüz üzerinde baskı yaratması, aşağılaması, şiddet göstermesi olarak ifade edilebilir. Zorbalık hayatın her alanında görülebilir. Burada bahsedeceğimiz konu okullardaki zorbalık.

    Sessiz ve kendini ifade edemeyen öğrencilerin arkadaşları tarafından sürekli olarak zorbalığa uğraması onların hem okul ve hem de sonraki hayatlarını etkileyecektir. Okullar başladıktan sonra arkadaşlıklar oluşur. Sonrasında arkadaşlıklar giderek bağlılığa dönüşürken, arkadaşlık kuramayan öğrenciler bu grupların dışında kalacaktır.

    Öğrencilere sınıfta, koridorlarda, bahçede ve serviste zorbalık uygulanmaya başlanır. Sözel olarak söylenenler kadar davranışsal olarakta devam eder. Görünüşü ile, konuşması ile, giydikleri ile dalga geçilmesi de zorbalık anlamına gelebilir. Gözlük takan bir öğrenciye “ne haber lan gözlük”,“vay dörtgöz” ve benzeri cümleler sürekli olarak söylenmeye başladığında öğrenci etkilenecek ve içine kapanarak yalnızlaşmaya başlayacaktır.

    İçine kapanan çocuk okula gitmek istememeye başlar, evde de içine kapanır. Çok fazla konuşmaz. Bu sessizlik ortamında “çete “ diyeceğimiz gruplar baskılarını biraz daha arttıracak, defterlerini yırtacak, kalemlerini alacak, hatta şiddet uygulamaya başlayacaktır. Okul değiştirmek de pek bir işe yaramayabilir.

    Öğretmenlerin ve ailelerin farketmemesi durumunda çocuk kendisine yapılanları anlatmayacak, yapılmasını istemediğinde daha sert baskılarla karşılacaktır.

    Buna benzer olarak bir gruba giren öğrenci grupta kalabilmek için gruptakilerin isteklerini yerine getirmek zorunda kalabilir. Şunu yapmazsan bizimle arkadaşlık edemezsin ve benzeri söylemler öğrenciyi istemediği şeyleri yapmaya zorlayacaktır.

    Yaşanan duygusal kilitlenme hayatının bütün dönemlerini kapsayacak şekilde devam eder. Ya tamamen yalnız kalır ya da her türlü tavizi vererek güçlü olanın yanında yer almaya çalışır.

    Okula giden çocuklarınızın doğal davranışlarında değişiklikler oluşmaya başlamışsa, dikkatinizi konu toplamanız yararlı olur. Kekelemekten, altını ıslatmaya kadar çok çeşitli davranış farkı gözlenebilir. Öğretmenleri ile iletişim kurup bu davranış değişikliklerinin nedenlerini sorgulamak, çevrede olup biteni farketmek, neler olduğunu anlatmasını sağlamak yerinde olur.

    Sosyal medyanın yaygın kullanımı zorbalığın bu alana da girmesini sağlamıştır. Sürekli olarak gönderilen taciz edici mesajlar ve aramalar da öğrenciyi etkileyecektir. Türkiye'de yeterli veri olmasa da, Amerika'da her yıl 18.000.000 öğrencinin okullarda zorbalığa uğradığını göstermektedir. 2011 yılında iki yıllık çalışma ve gerçek olaylardan yola çıkarak çekilen Bully (The Bully Project) yaşanılanları gözönüne sermektedir.

    Böyle bir durum farkedildiği zaman okul yönetimi ve öğretmenlerle iletişim kurulmalı ve önlemler hep birlikte organize edilmeli ve öğrenciler bu konuda bilgilendirilmelidir. Dikkatinizin çocuklarınız üzerinde olması önemli. Tabii her zamanki gibi karar sizin.

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

    https://www.erenlp.com

    Posta Gazetesi Eklerinde Yayınlanmıştır.

     

  • Panik Atak Benzeri durumlar

    Panik Atak'tan kurtulmak

    Panik Atak  ve NLP Teknikleri

    Panik atak adını duyduğunuzda panik atak yaşıyorsanız farklı, panik atak yaşamıyorsanız farklı düşüneceksiniz. Düşündükleriniz ise farkında olmadan yaşadığınız süreçlerin veya yönetemediğiniz durumlarla karşı karşıya kalmanızla ilgi

     

  • Play-Back veya Sahibinin Sesi

    Play Back şarkılarPlay Back

    Bildiğiniz gibi play-back terimi televizyonlardan dilimize düşen bir kelime. Arka planda çalınan müziği veya sesi anlatan birlikte kullanılan bu iki kelime aslında düşündüğümüzden daha fazla şey anlatıyor olabili mi? Televizyon programların hızı ve stüdyo olanakları elvermediğinden sanatçılar kendi şarkılarını söylerken bu tekniği kullanırlar. Arka planda müzik çalar ve bu ses ekranda duyulur. Sanatçı ise elinde çalışmayan mikrofona şarkıyı söylüyormuş gibi yapar. Zira mikrofonu eline almasa play-back olduğu kolaylıkla anlaşılacaktır. Bazen ses ile dudaklar arasında senkronizasyon kaybolduğunda play-back yapıldığı anlaşılır, tabii sanatçının da play-back yapamadığı söylenebilir.  Özellikle sanatçının kaseti yeni ise ve bütün şarkıları henüz ezberleyememişse, bu terslikler çok sık tekrarlanır.  

    Sanatçı ne kadar gerçekmiş gibi söylüyorsa o kadar iyi bir play-back üstadı olduğu söylenebilir. Bu iyi midir? Kötü müdür? Pek düşünülmez.  

    Başka İçeriklerde Play Back

    Play-back aslında hayatın başka içeriklerinde de görülmektedir. Kendisine verilen rolü oynayan kişi de play-back yapmaktadır. Başkasının kullandığı kelimeleri ve cümleleri kullanmak da benzer şekilde play-back olarak adlandırılabilir. Bu sadece bu kadarla da kalmaz. Kendi hazırladığınız bir metni veya prezentasyonu aynı şekilde iki kez bile yapıyorsanız, ikincisinde play-back bile yaptığınız söylenebilir.

    Kişisel Gelişim ve Play Back

    Kişisel gelişim konusunda verilen seminerlerde de bu sıklıkla görülebilir. Tabii yazılan kitaplarda da.  Bir kişi bir anlatıyı başlangıçtan bitişe kadar aynı şekilde ikinci kez anlatıyorsa play-back kişisel gelişimci olduğu söylenebilir. Kişisel Gelişim konusunda yazanlar eğer “copy-paste yazar” ise “play-back” yapıyor olmaları çok da anormal karşılanmamalıdır.  

    Üzerinde bir gramofonun ve bir köpeğin yer aldığı “His Master’s voice” yazan bir logoyu hatırlıyorum.  Galiba gramafon markasının logosu idi, bu yazı ve şekil.  Türkçe’ye ise “Sahibinin Sesi” olarak tercüme edilmişti. Gramofon plağı, teyp, kaset, cd ve şimdilerde mp3’ler üzerinde kayıtlı olanın binlerce defa seslendirilmesini sağlamaktadır. Bu şekilde kayıtlı olan bir şeyi birçok kereler dinlenebilir.  

    Şarkılar ve Kader

    Ses ve müzik sanatçıları, besteci veya söz yazarının şarkılarını yeniden çalar ve söylerken aynı notaları tekrar etmekte veya aynı sözleri söylemektedirler. Bu da bir anlamda kayıtlı olan için play-back demektir. Sadece kendilerine ve seslerine göre bir yorum ortaya koyarak, az da olsa bir farklılık yaratırlar. Klasik müzik dünyasında bu kolaylıkla görülebilir. Yehudi Menuhin notalarını bildiği bir parçayı çalar ve ona kendi yorumunu da katar. Ne kadar çok şarkı veya nota biliyorsa ve bunu farklı yorumluyorsa o kadar ünlü bir sanatçı olur.  

    Şarkıcılar için sürekli olarak söyledikleri şarkılardan biri ve bir kaçı farkında olmadan kaderleri de olabilmektedir. Berkant’ın söylediği Samanyolu şarkısı bunu yazan ve söyleyen kişilerin hayatı boyunca sürecek ve sonra unutulacaktır. “Bir şarkısın sen, ömür boyu sürecek” sözleri bu sonucu yaratabilir mi? Benzer şekilde Mary Hopkin “Those were the days my friends”şarkısı ile büyük başarı kazanmış ancak daha sonra söylediği şarkıların hiçbiri bu başarıya ulaşamamış ve unutulmuştur. Bu şarkıyı yazan Beatles’te bu şarkıdan sonra dağılmış ve sonrasında ise bir araya gelememişlerdir. Benzer bir durum “Bu akşam ölürüm “ şarkısını söyleyen Murat Kekilli'nin de başına gelmiştir. Birden patlayan bu şarkı açıklanması uzun sürecek olan nedenlerden dolayı, Murat Kekilli bir daha benzer etkide bir şarkı yazamayacak veya söyleyemecektir.  

    Zihindeki Şarkılar

    Bir şarkıyı dinlerken benzer süreç dinleyen kişinin zihinde de yaşanmaktadır. Bildiğiniz bir şarkıyı dinlemeye başladığınızda, zihninizdeki kayıtlarda play-back yapmaya başlamaktadır. Bilinen şarkının birkaç notası duyulduğunda zihnimizde şarkı çalınmaya başlamış demektir. Bu şarkı zihnimizde çalınırken şarkı ile ilgili duygusal bir durumda birlikte çağrılıyorsa, o zaman bu şarkının kişi tarafından sevildiği söylenebilir. Sanatçı bir ayrılık şarkısı söylüyorsa, dinleyen kişi de bu şarkıyı zihninde ayrıldığı sevgilisine söylediği anlaşılabilir. Böylece müzik sözleri, sözler, duyguları, duygular ise hissetmeyi sağlamaktadır. Dinleyen kişi de farkında olmadan yaşadığı boşluklarının büyüklüğüne göre duygusal yoğunluğu yaşamaya başlar ve davam ederler. Öyle ki bazı şarkılarda hüngür hüngür ağlandığı da olur.  

    Bu yazının konusu olmamasına rağmen iyi söz yazarları iyi sosyologdur da denebilir. Şarkıların içeriklerini toplumdaki geniş kesimlerin duygusal boşluklarının neler olduğunu fark ederek bunları şarkıları ile uyarmaya çalışırlar. Aşk en çok kullanılan içeriktir. Sonrasında ise ayrılık, ölüm içerikleri kullanılır. Son zamanlarda yoğun olarak cinsellik kavramı da şarkılarda etkili olmaya başlamıştır.  

    Bütün bunlar play-back davranışının yoğun şekilde kullanıldığını göstermektedir. Model başka içeriklerde de devam etmektedir. Masal ve fıkra anlatan kişilerde play-back yapmaktadır. Aynı şekilde başka kişilerin sözlerini kullananlar da aynı şekilde davranıyor denebilir.  

    Dış Dil Kullanımı Play Back'tir

    Kişisel gelişim konusunda da play-back oldukça yaygındır. Zira verilen bilgiler içinde çoğunlukla daha önce ifadelendirilmiş kelime ve cümleler yoğunlukla kullanılmaktadır. Örneğin Konfüçyüs’ün bir cümlesi kullanıldığında farkında olmadan bir süreç de başlamaktadır. Bu cümleyi söyleyen kişinin zihninde Konfüçyüs’ün yeri de belirlenmektedir. His Master’s Voice veya Sahibinin Sesi tanımına uygun olarak Konfüçyüs o kişinin beyninde Master veya sahip olarak yer almakta ve Konfüçyüs binlerce yıl öncesinden o kişiyi yönetmeye başlamaktadır. Bu cümleleri dinleyen kişiler de bu cümleyi, cümleleri doğru kabul ettiklerinde benzer sonuç onların zihninde de gerçekleşmekte ve böylece Konfüçyüs’ün sahiplik alanı genişlemektedir.  

    Bu sadece bir örnek tabii ki.  Kişiler neler yaptıklarının farkında olmayabilirler. Taa ki bu yazıyı okuyana kadar. Ama bu kadarla kalsa iyi . Bir de farkında olarak ve bilerek bu mesajları aktaranlar da olabilir mi? Başkalarının anlattıklarını veya sözlerini kullanan kişiler “dış dil” kullanarak, o bilgileri doğru kabul ettiklerini ve dinleyenlerinde doğru kabul etmeleri gerektiğine dair mesajı vermektedirler. Böylece bilgi aktarımı kişisel gelişimi durağanlaştırmakta ve bu bilgiyi anlatan kişilerde ortaya çıkan “öğrenilmiş gelişememezlik” süreci de başlamaktadır.  

    Hem bilgi sahibi olduklarını  düşünen ama gelişemeyen kişilerde sorunlar giderek artmakta ve kişisel gelişimcilerden öğrendikleri “öğrenilmiş çaresizlik”’in gerçek olduğunu kabul ederek, kesilmeyi bekleyen kurbanlar haline dönüşmektedirler. Bu benzetme yazı kurban bayramında yazıldığı için içeriğe dahil edilmiştir. Yaratıcı düşüncenin ve yaratıcı düşüncenin sözelleştirilmesi, “iç dil” kullanılmaya başlanması ile “play-back” anlatılarınızın önüne geçecek ve “istenen sonuca” daha kolay ulaşmanızı sağlayacaktır. Bir denemenizde bir mahzur olmasa gerektir.  

    Beynimize Aktarılan Bilgiler

    Beynimize aktarılan yazılı, sözlü, müzikli, şarkılı her türlü bilgiye dikkat etmek gereği gün gibi ortadadır. Zira her cümle farkında olmadığımız bir takım sonuçların beynimize aktarılmasına sebep olabilir.  Kitaplarda, televizyon programlarında yorumlarda, yazılarda farkında olmadan alınan bilgilerin sonuçları daha sonra hayatımızda ortaya çıktığında şaşırmamak da gerekmektedir. Bundan kurtulmanın en kısa yolu ise kişinin kendisini korumasıdır. Anlatılan konu kendi sesi ile mi yoksa sahibinin sesi olarak mı aktarılıyor, bu ayrımın fark edilmesi, korumayı çok daha kolaylaştırabilir. Mevlana bile “artık yeni bir şeyler söylemek lazım” cümlesini söyleyene kadar yaratıcılığını kullanmamış olsa gerektir. Bu cümleyi söyledikten sonra başkaları Mevlana’nın cümlelerini bize aktarmaktan başka bir şey yapmamıştır.  

    Daha da ileri giderek size önerilen bir hayatı yaşaıyorsanız da, hayat boyuyunda "long play-back" yapıyor olabilirsiniz.  Ancak bu durumda şarkının sonu hiç de istediğiniz gibi bitmeyebilir.  Dünyayı değiştiren insanlara bakıldığında play-back değil, sadece kendi istediklerini yapan insanlar olduğunu da görürüz.  Ama nasıl yaşayacağınıza dair bir karar vermeniz gerekiyorsa, bunu sadece siz verebilmelisiniz.

    Yeni şeyler söylemekten de ileri olarak kendi dilimizi oluşturup kendi cümlelerimizi dış dil etkisinden uzakta kelimelendirmeye başladığımızda yaratıcılığın kullanılmaya ve sınırların ötelenmeye başladığını siz de kolayca görebilirsiniz, kendinizi hiç olmadığı kadar iyi hissederken.  

    Bu yazıdan sonra play-back, play-back olmaktan çıkacaktır. Daha da iyi anlaşılabilmesi için son cümle şu olabilir. “No Play-back, No copy-paste, please”.

    Cengiz Eren

    http://www.erenlp.com

    Kişisel Gelişim Posta NLP YazılarındanKGM Kişisel Gelişim Müteahhitliği Bir Kishileaks yazısı daha Üstün Dökmen Kişisel Gelişim Dergisi Röportajı

     

TOP