posta gazetesi,

 

  • Tenis ve Çağla Büyükakçay

    Cağla Büyükakçay WTA Istanbul Cup'ta ŞampiyonTenis ve Değişim

    Tenisin benim hayatımdaki önemi büyük. Tenis oynarken bana hediye edilen bir kitaptan yola çıkarak NLP'nin varlığını öğrenmiş oldum. Tennis the Mind Game kitabını okuduktan sonra NLP konusunda eğitimler alıp, bu konuda 1998 yılından itibaren çalışmaya başladım. 1998 yılında Tempo dergisinde “4 saatte Kendinizi Değiştirin” kapak haberi ile NLP Türkiye gündemine girdi.


     

    Bugün ise üniversitelerde NLP eğitimleri olduğunu görebilirsiniz.

    İstanbul Cup

    Geçtiğimiz haftalarda düzenlenen İstanbul Cup turnuvasında Çağla Büyükakçay Şampiyon oldu. İpek Soylu'da çiftler kategorisinde kupayı kaldırdı. İki sonuç da çok önemli. Türkiye tenis tarihinde ilk defa tek bayanlar kategorisinde WTA turnuvasında şampiyon oldu. Bu sonuç hepimizi çok sevindirirken Çağla'ya da 280 sıralama puanı ve 43.000 dolar para ödülü kazandırdı.

    Pro Tenis

    Profesyonel tenis oynamak gerçekten kolay değil. Hergün yapılan antrenmanlar, turnuvalara katılmak için yapılan uzun seyahatler, otel odalarında geçirilen bir hayat. Bir turnuvada yenildiğinizde başka bir ülkeye ve başka bir turnuvaya doğru seyahat. Evinizden yuvanızdan uzakta, bazen boş tribünlere ve bazen de binlerce seyirdi önünde oynamak.

    Akıl Oyunu

    Ayşe Arman'a verdiği röportajında Çağla'nın söylediği gibi “ Tenis bir akıl oyunu”. Mental tarafı, fizik kondüsyon ve teknik tarafından daha önemli. 8 yaşında Adana'da tenise başlayan Çağla, bugün dünya klasmanında 83.cü sırada yer alıyor. 2006 yılında 686 sırada başladığı sıralamada geldiği yer katedilen uzun bir yolun ve dökülen terlerin sonucu. Bu yıl kazandığı turnuva ödülü 93.851 dolar, profesyonel tenise başladıktan (2006) bu güne kadar kazandığı toplam ödül ise 503,598 dolar.

    Çağla'nın bu önemli başarısın tenisin Türkiye'de yaygınlaşmasına önemli katkılarda bulunacağına inanıyorum.

    Tenis her yaşta insanın yapabileceği bir spor. Ya bir kulübe üye olmak ya da belediyelerin yaptığı sahalarda oynayabilmek mümkün. Öğrenme süreci sonrasında yaşları ileri olanlar senior turnuvalarına, yaşları küçük olanlar ise kendi yaş kategorisinde turnuvalara katılabiliyor. Böylece önce amatör olarak başlayan tenis çocuklar, gençler ve büyükler kategorisindeki turnuvalarla devam ediyor. Başarılı olanlar ve profesyonel tenis oynamaya karar verenler ise, önce ITF turnuvalarına, sonra ATP ve WTA turnuvalarına katılabiliyor.

    ATP WTA

    ATP ve WTA sıralamalarında ilk yüze girenler Grand Slam adı verilen Turnuvalar katılma hakkı elde ediyor. Bu turnuvaları kazananların kazandıkları ödül ise birkaç milyon dolar mertebesinde. Avustralya Açık, Roland Garros, Wimbledon ve Amerika Açık turnuvaları bu kategoride. Her tenisçinin hayali bu turnuvalarda oynayabilmek.

    Profesyonel tenis oynamayı düşünen bir oyuncu için, herşeyini tenise adaması gibi bir durum olduğu görülecektir.

    Tenisin oyunculara, oyuncuların sahalara ve kulüplere, yeni başlayanların öğrenmek için antrenörlere, profesyonel oyuncuların ise sponsorlara ihtiyacı var. Tenis Federasyonu'na, belediyelere, okullara, ve tabii ki Gençlik ve Spor Bakanlığı'na önemli görevler düşüyor.

    Çağla Büyükakçay'ı şampiyon olduğu için tebrik ediyor, Fransa Açık'ta oynayacağı ana tablo maçları için başarılar diliyorum.

    Sizin ya da çocuğunuzun tenis oynayamaya başlama kararı tabii ki, size ait.

    *ITF International Tennis Federation (Uluslararası Tenis Federasyonu)

    *ATP Association Tennis Professionals (Tenis Profesyonelleri Derneği)

    *WTA Women Tennis Association (Bayan Tenis Derneği)

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

    http://www.erenlp.com

    Bu yazı Posta Gazetesi Bölge eklerinde NLP İle Hayatın Yönetimi Sende köşesinde yayınlanmıştır.

     

     

  • Tesadüf Perileri Cahide Yormaz Öz

    Tesadüf Perileri Cahide Yormaz ÖzCahide Yormaz Öz Yeni RomanıTesadüf Perileri

    Cahide Yormaz Öz'ün 6.ncı kitabı yayınlandı. Yeni bir imza gününde yine birarada olmaktan mutluydum.

    Tesadüf Perileri hayatın içinden bakmamızı sağlayan güzel bir roman.  Çok güzel bir kurgu, iyi örülmüş ilişkiler ve farkında olmadan işleyen bir sistem var romanda.


    Yaşanmışlıklar, yaşanmamışlıklar, sürpizler, değişim süreçleri ve bu süreçte ortaya çıkan metamorfoz diyebileceğimiz durumlar var, bu romanda. Hayatı yaşarken ve kendi kişisel tarihimizi yaratırken, hemen herkesin içinden geçtiği süreçler. Kitabı elime aldığımda bırakamadım ve iki gün içinde bitirdim. Şimdi ise bu yazıyı yazıyorum. Yazar gözü ile Zihinsel Detoks

    Kitapları

    Daha önce yazdığı Masalmış Yaşam, Kimsesiz Hayaller, Şiirselim Öylesine, Ben mi Çağırdım Yalnızlığı,Hayatın Renkleri ve Annesinin anısına yazdığı ve  Fenerbahçe Gönüllülerine bağışlanan kitabı Annemin Yemekleri kitapları ile verimli ve üretken bir yazar olduğunu kanıtlayan Cahide Yormaz Öz, yeni kitabı olan Tesadüf Perilerinde yeni bir tarz deniyor ve yazıyor. Okumanızı Tavsiye ederim.

    NLP Sohbetleri

    Yazar ile karşılaşmamız dört beş sene öncesine raslar. Fenerbahçe Gönüllüleri toplantısına o dönem Başkan Olan Sevinç Özyurt Çolak'ın daveti ile NLP Sohbetleri toplantısına katılan yazar ile ilk karşılaşmamız. Yollar Nerede Kesişir bilinmez şarkısında olduğu gibi ilk karşılaşma.  Annesini ve kardeşini kısa bir zaman önce kaybetmiş, yorgun ve hüzünlu. Oldukça güzel geçen bir toplantı sonunda gelecek ay yapılacak toplantıya bir masal yazıp getirmelerini istemiştim katılımcılardan.

    Yazılan Masal

    Cahide Yormaz Öz siyh ve beyaz ile anlatılan bir masal yazmıştı. Soyut ve güzel bir masaldı. Masal yazılmasının nedeni masalda anlatılanlarla yaşanan hayat arasında bağlantı kurmak istememden kaynaklanıyordu.  Masalları yorumlayacaktım. Şöyle bir cümle de kullanmıştım. "Yazdıklarınız aleyhinize bir delil olarak kullanılabilir."  Herkes kendi masalını kendisi okuyacaktı, katılımcılar önünde.

     Cahide Yormaz Öz'de masalını okudu. Diğer masalları yorumlarken bu masal için ağzımdan 'Siz yazabilirsiniz' cümlesi .çıkmıştı. Bir sonraki yılın Nisan ayında Cahide Yormaz Öz ilk kitabını elinde tutuyordu. Masalmış Yaşam.  Böylece yazarlık serüveni başlamıştı.  O arada bir hikaye Haso\'nun Düşü \"Ödüllü Hikaye\"yarışmasında ödül almış, aynı zamanda ebru yapmaya başlamıştı. Zalha Bu gün ise altı kitabı var. Kaynaklarını kullanmaya başladığında kişinin hayal ettiğinden fazlasına ulaşabildiğini gösteren bir sonuç, kendi yaptıkları. Türk Kadınının nelen yapacabileceğine dair bir örnek. Kimsesiz Hayaller Cahide Yormaz Öz Kitabı

    Kendisini tebrik ediyor ve nice yeni kitaplara diyoruz. Kitaplarını okuduğunuzda hem hayal gücünü ve hem de kendisini daha iyi tanıyacaksınız. Yaptıkları ve yazdıklarıyla kendi varoluşunu kendi kararları ile yaratan Cahide Yormaz'Öz'u Google'da ararsanız yüzlerce linke ulaşabilirsiniz.  Tarihe önemli  kayıt bıraktı, bırakıyor ve bırakmaya devam edecek  diye düşünüyor ve benim de küçük bir katkım olduğu için seviniyorum. Siz de kaynaklarınızı kullanmak isterseniz, çıkan ayın son çarşambasında Fenerbahçe Gönüllülerindeki toplantıya veya Zihinsel Detoks programımıza katılabilirsiniz.

    Sevgiler,

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

    http://www.erenlp.com

    Not:  Bu sitede yayınlanan yazılarını kitaplarından veya  KonuK Yazarlar bağlantısından okuyabilirsiniz.

     

  • Uyarılar, Bayram ve Trafik Kazaları

    Trafik Kazaları otobüs taksi

    Bayram ve Trafik Kazaları

    Bayram Geldi ve geçti. Aile içinde bayramlaşmalar, el öpmeler, küçük çocukların topladığı paralar, yenen dondurmalar. Birçok kişi hem tatil yerlerine ve hem de memleketlerine gitti. Ama bazıları hiç dönemeyecek ve bazıları da bayramı ve sonrasını hastanelerde geçirecek.


    Bayram ve Uyarılar

    Bayram öncesi o kadar çok uyarı yapıldı ki, “arabanızı dikkatli kullanın, trafik kurallarına uyun, yolların kralı olmaz, kuralı olur, trafik hayattır” ve benzeri sloganlar ortalıkta dolaştı, havalarda uçuştu. Bunlar herkesin zihnine bir şekilde yerleşti.

    Kaza İstatistikleri

    “Türkiye'de son 10 yılda idari olarak uzatılmasıyla birlikte 125 günü bulan Ramazan ve Kurban bayramları tatilllerinde toplam 29 bin 573 trafik kazası meydana geldi. Bu kazalarada 1457 kişi öldü, 61 bin 998 kişi de yaralandı. Verileri Emniyet Genel Müdürlüğü açıkladı.

    Bu uyarıcı bilgiler ve bu istatistik sonuçlarla yola çıkan insanlar ne düşünebilir ki? Trafik tehlikeli. Bu ise, Türkiye'de trafiğin tehlikeli olduğuna dair varolan inancı biraz daha güçlendirecektir. Güçlenen bu inanç, farkında olmadan korku yaratacak ve yola çıkacak kişiler tedirgin olarak kullandıkları arabalar yüzünden daha fazla yorulacaktır.

    Trafiğin Tehlikeli Olduğuna Dair İnançlar

    Aynı zamanda tehlikeli olduğunu düşündüğünüz trafik içinde çok kalmak ister misiniz? Tabii ki hayır. Uzun yollarda varolduğuna inanılan trafik kontrolları yüzünden uzun yolda kurallara uyarak araba kullanırken, kontrolun azaldığı şehire yakın çevre yollarında trafikte daha az kalmak için daha fazla sürat yapar hale gelecekler ve yorgunlukla da birleşince kaza ihtimali artacaktır.

    Yapılan uyarılar, yayınlanan kaza istatistikleri insanları gerçekten uyarmakta, sürücüler ve yolcular bir an önce gidecekleri yere ulaşıp, tehlikeli olduğuna inandıkları trafikten kurtulmaya çalışırken hayatlarını kaybedebileceklerdir.

    Halbuki araba ile seyahata gitmenin amacı, gülmek, eğlenmek, yakın akarabaları görmek ve tatil yaparak iyi hissetmektir. Ancak yapılan uyarılar bu durumu değiştirmekte sürücüler “bi'an önce” gidecekleri yere ulaşmaya çalışırken, hayatlarını kaybetmek, yaralanmak ve yakınlarının üzülmesine neden olacaklardır. Bilinmesi gereken "bi'an önce"  "bir anda" olan kazaya dönüşebilir.

    Terörün de, ölümün kutsanmasının da bu kazalar üzerinde etkisi olduğu bilinmelidir. Son dönemde artan kazalar ve intiharlar arasında terörün ve şehit haberlerinin de önemli bir etkisi olduğu düşünülmelidir.

    Gerçek gündem sitesinin haberine göre:

    Kazalar

    “Geçen cuma akşamından itibaren bayram tatilinde meydana gelen kazalarda toplam 64 kişi yaşamını yitirdi, 379 kişi yaralandı.

    DHA- Ramazan Bayramı'nın 3'üncü gününde meydana gelen kazalarda 6 kişi öldü, 30 kişi yaralandı. Böylece geçen cuma akşamından itibaren bayram tatilinde meydana gelen kazalarda toplam 64 kişi yaşamını yitirdi, 379 kişi yaralandı.

    DHA muhabirlerinin bildirdiği haberlere göre, bugün Ramazan Bayramı'nın son gününde, 9 kentte kaza meydana geldi. Bugün saat 16.00'ya kadar İzmir, Sakarya, Antalya, Kocaeli, Şanlıurfa, İstanbul, Adıyaman, Çorum ve Bursa'da meydana gelen kazalarda 6 kişi öldü, 38 kişi yaralandı.

    Bayram tatili sırasında gün gün kaza bilançosu ise şöyle: 23 Haziran Cuma: 1 ölü, 20 yaralı; 24 Haziran Cumartesi: 26 ölü, 128 yaralı; 25 Haziran Pazar: 15 ölü, 103 yaralı;  26 Haziran Pazartesi: 16 ölü, 90 yaralı.

    Kaynak: Bayram kazaları bilançosu: 64 ölü

    Keyifle Dönebilmek

    Henüz bayram tatili bir çok kişi için devam ettiğine göre, dönüşler hafta içinde de devam edeceğinden, kaza sayısı da artacaktır. Yola çıkacakların korku ve tedirginlikten uzak araba kullanmaları, her 100 km'de bir küçük su içmeleri, yoruldukları ve özellikle enselerinde ağırlık hissettiklerinde ilk mola yerinde 15-25 dakika arası ihtiyaç molası vermeleri, kazaları büyük ölçüde azaltacaktır. Tedirginliğiniz varsa, korkuyorsanız, lütfen trafiğe çıkmayın.

    Uyarılar zihnimizde korku yaratıyorsa, uyarıldığımız yönün tersine bir sonuç ortaya çıkar. Keyifli sürüşler diliyorum.

    Cengiz Eren

    28 Haziran 2017 Kozyatağı

    Hurriyet Haberi

    Uyarılar

    Annesi 4 yıl önce vefat eden Altan’ın cenazeye katılan babası İsmail Sabahattin Altan ise “Motoru kazadan birkaç gün önce almıştı. Sürati severdi. Bodrum’a giderken Erdek’te benim yanıma uğradı. Ona ‘Çok hızlı gitme, kendine de başkasına da zarar verirsin’ dedim. İçime doğdu herhalde. Çok hız yapardı çünkü” diye açıklamada bulundu.

     

     

  • Yaşananlar Yaşatılanlar ve Stratejiler

    Yaşananlar, yaşatılanlar, stratejilerİyi ve Kötü Tecrübeler

    Hayatı yaşarken binlerce olay ve durumla karşı karşıya kalıyoruz. Bazılarını iyi olarak, bazılarını ise kötü olarak hatırlıyoruz. İyi olayları ve iyi hissettiğimiz tecrübeleri önemsemezken, kötü tecrübeler için “bu benim başıma neden geldi”, “ben bunu haketmemiştim” diye düşünüyoruz, konuşuyoruz, anlatıyoruz, sonra tekrar düşünüyoruz. Böylece kötü hissettiğimiz tecrübeler daha etkili şekilde kaydediliyor.


    Hatırlamak

    Bir iyi tecrübenizi, bir de kötü tecrübenizi hatırlayın? desem, hangisi daha hızlı hatırlanacaktır. Yaşadığımız olayların üzerinden zaman geçtikten sonra oluşan stratejileri, farkında olmadan kullanmaya başlıyoruz. Bu yapıyı farkedemediğimiz için daha girdiğimiz sarmal çevrimden çıkamıyor ve tekrar, tekrar yaşar hale geliyoruz.

    Önemli olan bu stratejilerin farkına varmak. Özellikle küçük yaşta yaşanan olaylar bu stratejilerin oluşmasında daha da etkili. Anlaşılması gereken ise, bir tecrübe yaşanıyor ve öğreniliyor ama etkisi o gün başlamıyor olabilir. Uzun yıllar geçtikten sonra bile etki etmeye başlayabilir. Çoğu insanın hayatında bir yakınını kaybedince, narkoz alınca, kaza geçirince ve benzeri büyük olaylarda değiştiğini ve farklılaştığını görüyoruz. Kazanılamayan bir üniversite ya da lise yerleştirme sınavı, işten atılma, kişinin isteği dışında boşanma da farkında olunmayan bir değişimi başlatabilir.

    Stratejiler ve Steve Jobs

    Bir örnek vermek gerekirse, gerçekten dünyayı değiştiren, iletişimi farklı hale getiren, oyunlarla ve uygulamalarla akıllı telefonu yeniden yapılandıran Steve Jobs. Hayatı boyunca hep çalışmış, ve çok önemli işler başarmış bu değerli kişi dünyayı değiştirirken, kendisini değiştirememiş. Bunun için çok çaba sarfettiği halde.

    Şirketini kurup büyüttüğü günlerde bir gün kapı çalar ve içeri bir kadın girer. “Ben senin annenim” der. Jobs o gün büyüdüğü aileye evlatlık verildiğini öğrenir. İstenmeyen olduğunu ilk farkedişidir.

    Daha sonra kurduğu firmadan da uzaklaştırılır. İkinci istenmeyen olmak olayı hayatını bir kez daha değiştirir. Şöyle der. “ Müşteri bizden Bir şey isteyemez, biz yapar ve istetiriz”. Bu önemli cümle istenmeyen çocukların kendileri için hiçbirşey isteyemediğini ama kendilerini hep istetmeye çalıştığını gösterir. Belki de annesi ve babasının ona dokunarak veremediği sevgiyi, ürettiği ürünlere kullanıcıları dokundurarak almaya çalışır, Steve Jobs. O kadar büyüktür, anne ve babasından alamadığı sevgi.

    Bu sebepten dolayı anne ve babalar kürtaj yaptırmak istedikleri, ama bir nedenden vazgeçtikleri çocuklarına hep, “iyi ki seni doğurmuşum” derler. Zira istenmediğini farkında olmadan da olsa öğrenen çocuk, yakınında bulunanlara onların istediklerinden fazlasını vermeye çalışarak kendisini istetmeye devam edecektir.

    Bu süreç özel hayatında da devam edecek sevdiği insanlar için kendisini yoracak ama kendisi için bir şey isteyemeyecektir. Ancak istenmediğini farkettiği durumlarda dünyası yıkılacak, kendisini istemeyen kişiyi yeniden istemesi için elinden gelen herşeyi yapacaktır ki, bu bağımlı beraberlikler yaşayan kişilerde görülmektedir.

    Mantıksız Stratejiler

    Farklı stratejiler farklı içeriklere bağlı olarak.

    Sürekli olarak kazanmaya çalışıp kaybetmeye devam ediyorsa, kaybetmemek için kazanmamak;

    Kendi istemediği halde yalnız bırakılmışsa, yalnız kalmamak için yalnız kalmak;

    Çok sevip bırakılmışsa ve bundan çok üzülmüşse, sevmemek için sevilmek,

    Küçük yaşlarda terkedilmişse (boşanmış aile çocukları), terkedilmemek için terkettirmek;

    Sürekli yaptıkları konusunda suçlanmışsa, suçlanmamak için kendisini sürekli suçlamak,

    gibi ve benzeri stratejiler hayatını farkında olmadan yönetiyor olabilir. Yaşanan olaylar bu anlamda düşündüğümüzden daha önemli. Atılan bir tokat, öğretmenin öğrenciyi sınıf önünde aşağılaması, anne baba kavgalarına şahit olmak, boşanan ailelerin çocukları, istemediği halde okulundan ayırma, başarının olması gerekenden fazla önemsenmesi, cinsel taciz ve benzeri binlerce durum kişinin yakın ve uzak gelecekteki hayatını etkileyecektir. Bunlardan kurtulmanın çok zor olmadığını da bilmek yararlı olur. Yaşadıklarınızın sonuçlarını öğrenmek için bana yazabilirsiniz.

    Umarım bu okuduğunuz yazıdaki olayları yaşamamışsınızdır. Varsa değişim zamanı gelmiş de geçiyor demektir.

    Facebook/cengiz.eren

    twitter/cengiz_eren

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

     

     

     

  • Yatılı Kalmak, Posta NLP

    Yatılı Kalmak Posta NLP YazısıTatil Gözlemi

    Bodrum'da bir sahil. Akşam saatleri. Servis yapan çocuklar günün yorgunluğunu sahilde oturarak atmaya çalışıyorlar. Konuşuyoruz. “Nerede okuyorsun?”Diye soruyorum. “Deniz Lisesinde” diyor. “Bodrum'da deniz lisesi var mı?” “Yok” diyor, “Manisa deniz lisesinde okuyorum.” “Yatılı olmak nasıl”diye soruyorum. “Başlangıçta zordu” diyor ve devam ediyor, “Başlangıçta evi özlüyordum, şimdi ise okulu özlüyorum.”Arkadaşlık nasıl” diye soruyorum. “Kimse yanlış yapamaz” diyor. “Yanlış yapan yapan olursa onu arkadaşlıktan atıyoruz”. O sırada bir arkadaki şezlongta oturan bir bayan “ben de yatılı okudum” diyor. Öğretmen okulunda okumuş. Yatılı olmak konusunda konuşmaya devam ediyoruz.

    Daha sonraki günlerde o öğretmeni hep gördüm. 15 gün boyunca hep aynı saatte geliyor ve aynı şezlongta yatmaya devam ediyordu. Bir gün “Şezlongda da yatılı kaldınız galiba”dedim. Tebessüm etti, sadece.

    Yatılı Okul ve Duygu

    Yatılı okulda okumak insanın duygusal hayatında önemli hasarlara yol açıyor. Ailesi tarafından okula getirilen çocuk yatakhane'de tek başına kaldığında ailesinden koptuğunu anlıyor ve derin yalnızlık duygusu yaşanıyor. Çocuk ne kadar küçük olursa hasar o kadar büyük olacaktır. Aile sevgisinin yerini, arkadaşlık ve bağlılık dolduruyor.

    Ali Sirmen 7 yaşında Galatasaray Lisesi ilkokuluna başladığı (yakın geçmişte yanan bina) günleri anlatırken “orası benim ilk hapisanemdi ve bana ağır geldi” diyor, Enver Aysever ile televizyonda yaptığı söyleşi de.

    Yatılı Kalmak

    Yatılı okuyan insanlar daha sonra yaşadığı içeriklerde de yatılı kalabilirler. Bu durum yatılı kalmak kavramı olarak adlandırılabilir. Okulda, politikada, ideolojide, gazete köşesinde, televizyonda, sinemada, çalıştığı işinde, hastanede, evliliğinde,tatil yerlerinde yatılı kalan insan sayısı çok. Kendilerini işine adayanlar, 24 saat çalışabilen ve verilen görevi yerine getirmeye çalışanların yatılı okulda okumuş görmek hiç şaşırtıcı olmayacaktır.

    Bugüne kadar darbe yapanların ve yapmaya kalkışanların hepsinin yatılı kalan kişiler olduğunu söyleyebiliriz. Bu yüzden çocuğunuzu yatılı okula gönderirken bir daha düşünmeniz yararlı olacaktır. Siz de sürekli olarak aynı şeyleri yapmaya devam ediyorsanız, o içerikte yatılı kalmış olabilirsiniz

    Kendi kararınızla yeni şeyler yapmak ve duygularınızı hissederek ifade etmek sizi bu durumdan kurtarabilir. Karar her zaman ki gibi, yine sizin.

    Cengiz Eren

    NLP uzmanı ve Eğitmeni

    http://www.erenlp.com

     

     

  • Yazı Yazmak Posta NLP Köşesi

    Yazı Yazmak Posta NLP Yazıları Cengiz ErenGelişmek

    İnsan duyu organlarına ulaşan bilgilerin zenginliği oranında gelişiyor. Beş duyusuna ulaşan bilgiler ne kadar farklı ve yeni ise zihinsel süreçler de değişim ortaya çıkacaktır. Yeni yerler görmek, yeni sesler duymak, yeni kokuları koklamak, yeni tatlar almak ve dokunma duyusuna ulaşan bilgiler.


    Hareket

    Bu ise çok gezmek ve hareket etmek ile mümkün.

    Kişi yeni yerlere, yeni şehirlere ve yeni ülkelere gittiğinde, gezip dolaştığında oradaki farklı hayatlar ve farklı dünyalar olduğunu da görecektir.

    İnsanı geliştiren bir başka şey ise, bilgi almak ve okumaktır. Gidemediğimiz göremediğimiz yerleri, yaşayamadığımız duyguları, kitap okuyarak hissetmeye, zihnimizde canlandırmaya çalışırız. Yazar kelimeleri, cümleleri kullanma biçimi ile yazdığı durumu ne kadar çok hissettiriyorsa, o kadar iyi yazar olduğu söylenebilir.

    Yazar ve Canlandırma

    “Sabahın seher vaktinde uçmayı yeni öğrenen martıların çığlıkları ile gözlerimi açtığında henüz güneş doğmamış ve poyraz esmeye başlamamıştı. Martılar, kırlangıçlar, kumrular ve serçeler sıcakta uçmak istemedikleri için, güneş doğmadan kanatları aşağı yukarı hareket ederken uçuyorlardı. Yüzünü yıkayıp, dişlerini fırçaladıktan sonra ağzında hissettiği serinlikle bisiklete binmeye karar verdi. Bisikletle giderken havanın serinliğini, denize yaklaştığıda denizin kokusunu da hissediyordu. Pedallar aşağı yukarı hareket ederken, bisiklet ileriye doğru hızlanarak gitmeye devam ediyordu. Denizi gördüğünde çocukken sabah güneş doğmadan sandalla çıkıp çapari ile yakaladığı istavrit balıklarının ızgaradaki kokusunu ve tadını hattırladı. Kendi emeği ile karnı doyuyordu.”

    Buradaki anlatımda cümle içindeki görsel, işitsel, kokusal,tatsal ve dokunsal kelimeler durumun hissedilmesini sağlıyorlar.

    Okumak Konuşmak Yazmak

    Okumak, konuşmak, düşünmek insanı geliştiren zihinsel faaliyetleri zenginleştirir. Ama insanı en çok geliştiren şey nedir diye sorarsanız “yazmak” cevabı verilebilir. Bu yüzden yazı yazmak önemli. Bir masal, bir hikaye, gezi notları, günce veya mektup yazmaya başladığınızda, hem yazma stilinizin hem de kendinizin kısa zamanda ne kadar geliştiğinizi farkedebilirsiniz. Yazdıklarınızı This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it. adresine gönderebilirsiniz. Üzerinde konuşabiliriz.

    Yazı yazdığınızda duygularınızı, hissettiklerinizi kayda geçiriyor olacaksınız. Karar her zaman ki gibi yine sizin.

    Cengiz Eren

    http://www.erenlp.com

    BU yazı Posta gazetesi bölge eklerinde NLP ile Hayatın Yonetimi Sende köşesinde yayınlanmış, NLP teknikleri ve bilgileri kullanılarak hazırlanmıştır.

     

     

     

  • Yeni "Yıl"da "Yıl"madan

    2015

    Bu yazıyı okuduktan 4 gün sonra 2015 yılı bitecek. Yılın son yazısı bu anlamda. 2015 yılı Türkiye için pek parlak geçmedi. Çok kayıplar yaşandı, bir kaç seçim, Ortadoğu'da yaşananlar, Rus uçağının düşürülmesi, hergün yeni bir gündem ile uyandık, şiddet arttı, terör arttı. Artanlar huzur ve barış olsaydı ama olmadı. Çok üzülsek de, hayat devam ediyor ve devam edecek.


     Yıl

    Yeni yıl size neler getirecek, mutluluk, başarı ve huzur getirecek mi? Siz hayatınızı nasıl yöneteceksiniz? Eski modelde devam mı? Yoksa değişimi istediğniz yönde başlatacak mısınız?

    Yaşadığımız olaylar daha önce de bahsettiğim gibi bir çok insanın zihinsel süreçlerini etkiledi. Çok kişi kendisi için Bir şey yapamaz hale geldi. Herhangi bir şey sorulduğunda “farketmez”cevabı verenlerin sayısı arttı.

    Ne yemek yemek istersin? “Farketmez”, Nereye gidelim? “Farketmez”, Müzik Dinleyelim mi? “Farketmez” cevabı, hayatın yönetiminin başkalarına bırakıldığını gösteren bir sonuç ortaya çıkarır ki, bu çok şey farkettirir.

    Anlatmak

    Kendilerini giderek daha kötü hisseden ve yaşadığı kötü tecrübeleri anlatan insanların sayısı da çoğaldı. Anlatan anlattıkça, dinleyen dinledikçe benzer kötü tecrübeleri yaşamaya devam edeceklerini bilseler, anlatırlar mı? Bilemem.

    İnsanları sınıflandıran, akıllı-aptal, iyi-kötü, güzel-çirkin , doğru-yanlış, işe yarar-işe yaramaz, tembel-çalışkanve benzeri kelimelerle sınıflandıran insanların sayısında da artma var. Köşe yazılarında da görüyoruz benzer tanımları. Biz sizi kurtarmaya çalıştık ama bunu anlamadınız şeklindeki köşe yazıları da ayrışmayı sağlıyor. Herhangi bir konuda zihnimizde ya da dilimizde bir sınıflama yapıyorsak, kendimizi de bir yere koyuyoruz demektir ki, bu da gelişmenin ve yaratıcılığın kullanılmasını engelleyecektir.

    O zaman değişim için ne yapmalı 2016'da. Hem de başından itibaren. Dilde, düşüncede, yaptıklarımız veya yapmadıklarımıza dair inançlarda, duyu organlarımıza yeni bilgiler aktararak değişimi başlatabilirsiniz.

    Ne istiyorsunuz?

    Dilde değişim. Düşünürken üçüncü tekil şahış yerine “ne yapmak istiyorsun?yerine birinci tekil şahış “ne yapmak istiyorum”u kullanmanız çok şeyi farkettirecektir. Ne yapmak istiyorsunuz? Ne zaman yapmak istiyorsunuz? İstediğiniz sonuç nedir? Bu sonucu elde ettiğinizde neler hissedeceksiniz? Sorularına cevap vermeniz, zaman ve mekan olarak adlandırmanız, kaynaklarınıza uygun sonuçlara ulaşmanızı sağlayacaktır.

    İstemediğiniz şeylere net olarak “hayır” diyebilmeniz, sizi istemediğiniz şeyleri yapmaktan koruyacaktır. İlk önermede söyleyemediğiniz “hayır” kelimesi, sonraki önermeleri de kabul etmeniz zorunluluğu doğurabilir.

    2016 yılında daha önce yapmadığınız yeni öğrenme süreçlerini başlatmak, değişimi sağlayacak önemli etkenlerden biridir. Kendi kararlarınızla daha önce yapmadığınız bir şey yapmanız veya öğrenmeniz göreceksiniz ki, önemli bir fark ortaya çıkaracaktır. “Fotokopi günler” yaşıyorsanız, sorunlarınız çözülmeyebilir ya da artabilir.

    İnsanın Gelişmesi

    İnsanın gelişmesi duyu organlarına giren yeni bilgilerle hızlanıyor. Yeni görüntüler, yeni sesler, yeni kokular, yeni tatlar ve yeni yüzeylerle karşılaşabilmek için gitmediğiniz yerlere gitmeniz, görmediğiniz yerleri görmeniz size çok şey kazandıracaktır. Gitmediğimiz, görmediğimiz köyün bizim köyümüz olmayacağını yaşadıklarımızla öğrendik. İşleyen demir aşınsa da, hareket eden insan gelişir.Eskiler bu yüzden “nerede hareket, orada bereket”demişler.

    Yapabileceklerinize inanmanız kaynaklarınıza uygun sonuçları hayatınıza getirirken, öğrenme süreçleri ile desteklemek kaynaklarınızı zenginleştirecek ve yaratıcılığınızı ortaya çıkaracaktır. Nobel Bilim ödülünü kazanan Aziz Sancar, bu konuda çok güzel bir örnek. Kendisini tebrik ediyoruz.

    Düşünmeden ve Yıl'madan

    Tabii en önemlisi, kendi “karar”larınızı verebilmeniz ve sonra da harekete geçmeniz. Kaynaklarınıza uygun olarak verdiğiniz kararları “düşünmeden” ve “sorgulamadan” devam ettiğinizde, istediğiniz sonuçlara ulaşabilmeniz çok kolay.

    2016 yılında kendinizi iyi hissederek, -zor görünse de- gülerek, eğlenerek, öğrenerek, iyi hissettiğiniz duyguları sevdiklerinizle paylaşarak, kendi kararlarınızla hayatınızı yönetmenizi diliyorum. Tabii karar sizin.

    Gelecek yılda görüşmek üzere. Sevgilerimle.

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

    16.01 2016

    Posta Gazetesi Bölge Eklerinde yayınlanan NLP İle Hayatın Yönetimi Sende köşesinde yayınlanmıştır. Bu köşede NLP tekniklerine ait bilgiler Eylül 2016'dan itibaren yayınlanmaktadır.

     

     

     

  • Yerim Seni NLP Köşe Yazısı

    Yerim Seni Posta Köşe Yazısı NLPÇocuklar

    Çocuklar en değerli varlıklarımız. Çocuklarla iletişim ise en önemli noktalardan bir tanesi. Çocuklarla beş duyu ile kurulan iletişimde yapılan hatalar onların geleceğini farkında olmadan etkileyecektir.

    Anneler, babalar, öğretmenler genellikle çocukların uslu ve terbiyeli olmasını isterler. İstedikleri şeylerden biri de söylediklerinin hemen yapılması, sözlerinin dinlenmesi. Daha doğrusu itaat.

    Kıyaslama

    Çocuklar arasında kıyaslama yapılması, başkalarının örnek gösterilmesi çocukların kendisi gibi olmasını engelleyebilir. “Bak Ali'ye/Ayşe'ye ne kadar söz dinliyor ve ne kadar çalışkan” cümlesinin bir çocuğa söylenmesi onun örneği veren kişi tarafından sevilmediğini düşündürecektir. Başarının çok önemsendiği, hatta kutsandığı toplumumuzda, okulda başarılı olan çok sayıda öğrencinin hayatı yaşarken çok önemli açmazlara düştüğünü görüyoruz. Başarı çok önemsenirken hayatı yaşamak ikinci plana itiliyor. Uzun yıllar sonra sahnelerde ve filmlerde gördüğümüz Yılmaz Erdoğan'ın yazdığı yazı ile geçmişte yaşadığı hayatı reddetmesi gibi ilginç sonuçlara ulaşılıyor.

    Hırslı Olmayı Öğrenmek

    Bir görüşmecinin bana söylediği cümle çok ilginçti. Öğretmen bir anne çocuğunun başarılı olmasını istemektedir. Çocuğuna da bunu empoze etmeye çalışır. Anne başarılı ol, hırslı ol, yüksek notlar al gibi önermeleri sürekli olarak kullanır. Üçüncü sınıfa gelen çocuk bir gün annesine şu soruyu sorar. “Anne bana hırslı olmayı öğretebilir misin?”. Bu cümle bana oldukça ilginç gelmiş ve içimi acıtmıştı. Oyun yaşındaki bir çocuk için oyun bitiyor gibiydi.

    Yemek Yemek

    Küçük yaşlarda zorla yemek yedirilen çocukların ileriki yaşlarında zorla yedirildiğinden daha fazla yemek yiyecek yemek yemekte zorlanacaktır. Ya da yemek yedirirken kolaylık sağlasın diye çizgi film seyrettirilen çocuğun hem hayal gücünün sınırlanacağını, hem de çizgi filmlere bağımlı hale geleceğini söyleyebilmek mümkün.

    Söylenenler

    Yine çok küçük çocuklara “ay ne kadar tatlı”, “yerim seni”, "ısırırım", "içime sokarım" ve benzeri cümleleri söylemek onları korkutacaktır. Aslında sevgi ifade eden cümleleri çocuklar düz şekilde anlarlar. Biri “size yerim seni” dese siz savcılığa şikayet etseniz, söyleyen kişi hakkında dava açılabilir.

    Şartlardan dolayı çok küçük yaşlarda kreşe verilen, bakıcıya ya da aile büyüklerinin eline bırakılan çocuklarda da sevgi anlamında sorunların ortaya çıkması normal sayılmalıdır.

    Çocuklar Değerli

    Çocuklar en değerli varlıklarımız. Onlara sevgi vererek, birlikte gülerek, eğlenerek büyütülmesi çocukların ileride kendileri gibi olmasını ve kendi değerinin farkında olmalarını sağlayacak en önemli noktalardan biri.

    Bugün kişisel ya da toplumsal olarak yaşadığımız olaylara baktığımızda, bunların altında çocukluk ve sonrasında yaşanan tecrübeler olduğunu görebiliriz. Buna ait örnekleri gelecek yazılarda bulabilirsiniz.

    Çocukları korumak ve kendilerini korumasını öğretmek bu anlamda en önemli noktalardan birisi ve en önemlisi. Çocuklarınıza “hayır” kelimesini öğretmek, hem sizin ve hem de çocuğunuzun kendi hayatını korumasını sağlayacaktır. Size “hayır” dediklerinde kızmamanız da. Tabii her zaman ki karar sizin.

    Cengiz Eren

    http://www.erenlp.com

    NLP uzmanı ve Eğitmeni

    Not: Posta bölge eklerinde yazdığım yazılar ilk yılını doldurdu. Posta okuyucularına teşekkür ediyorum.

     

     

  • YGS Yüksek Öğretime Geçiş Sınavı İnanç Güven Tavır

    YGS Sınavı Yüksek Öğretime Geçiş

    13 Mart Pazar günü YGS sınavı var. Öğrenciler bu sınavı heyecanla bekliyor. Kimi iyi hazırlanmış, kimi iyi hazırlanamamış. Kimi iyi puan alacak, kimisi heyecandan sorularda zrolaacak. Bu yazı sınava girecek öğrenciler için hazırlandı. Ailelerin bazısı yarış içindeler, bazıları değil. Korkular, tedirginlikler, beklentiler, kolaylar, zorlar sınav gününde görülecek. Başarılı görülenler sevinecek, başarısız olanlar üzülecek, belki gözyaşı dökecek ve bu üzüntüler bir sonraki büyük sınav olan LYS sınavına da etki edecek.


     Sınavlar

    İnsan hayatında sınavlar önemsenir. Hayatın kendisinin de bir sınav olduğunu düşünenler bile var. Eğitim görenler çeşitli sınavlara giriyorlar. Burada yazmaya kalksak, yazının yerini sınavların adları doldurur. Sınavların yapılma nedeni aktarılmak istenen bilgilerinin ne kadarının öğrenildiğinin test edilmesi. Testler YGS'de 5 cevaptan birini seçerek sağlanıyor.

    YGS sınavında kişinin kaynaklarına uygun puanlar alması" istenen sonuç". Ama örneklerde görüyoruz ki, çok çalışanlar ve çok test çözenler sınavda bildiklerinden daha azını cevaplıyorlar. Bunun nedeni sınavı olması gerekenden fazla önemsenmesi ve sınav sırasında hissedilen korku ve stres.

    Genel olarak söylemek gerekirse"insan herhangi bir şeyi kendisinden daha fazla önemsiyorsa, sorun yaşayacaktır.”

    Mevlana

    O zaman ne yapmak gerekir. Mevlana'nı şu cümlesini hatırlayalım.

    "Gel Ne olursan ol gel, Mecusi, putperest olsan da yine gel".

    Hoşgörü duygusu yaratan bir söz olarak algılanan bu cümle, aslında pek hoşgörülü değil.Gel kelimesi fiilinemir” hali. Bu cümle, bugün de Konya turizmine katkıda bulunuyor ve insanlar bu emre uyarak Konya'ya gitmeye, Mevlana'yı ziyaret etmeye devam ediyor.

    Mevlana'nın bu cümlede aslında söylemek istediği şey başka, kim olursanız olun, bana geldiğinizde, sizi kendi yolunuzdan alıp benim yoluma sokacağım, demek istiyor. Bu nokta çok önemli. Anlamamız gereken şu : Mevlana bunu yapacağınainanıyor, güveniyorvebirtavırortaya koyuyor.

    O zaman YGS sınavı için,İnanç, Güven ve Tavır.3 önemli kelime.

    Kendinize ve bilginize İnancınız nedir?
    Soruları çözebileceğinize dair güveniniz nedir?
    Sınava karşı tavrınız nedir?

    Bunlarda birinde bile eksiklik var ise, bildiğiniz halde soruları cevaplamanız zorlaşabilir. Öncelikle İnanç, güven ve tavrın kalan bir kaç gün içinde tamamlanması yerinde olur.

    Şu cümleyi söyleyebildiğinizde sınavda, istediğinizden puandan daha fazlasını alabilirsiniz.

    "Gel, Gel, hangi soru olursan ol gel, kolay da olsan, çok zor da olsan yine gel, ben kolayca çözerim"

    diyebiliyorsanız, sınav sizin için istedğiniz şekilde geçecektir.

    Duygular

    Sınavda duygusal hareketleriniz de tabii olarak çok önemli. Duygularınızın sabit kalması, sınavdaki başarınızı arttıracaktır. Bu şu anlama gelebilir. Soruları çözmeye başladığınızda cevapları kolayca buluyor ve buna seviniyorsanız, çözemediğiniz bir soruya rastladığınızda kendinizi daha kötü hissedebilirsiniz.

    Ya da bir kaç soruyu çözemediğinizde kendinizi kötü hissetmeniz, çözebileceğiniz soruları da çözememenizi sağlayabilir. Heyecansız ve sakin olmak bu anlamda çok önemli.

    Buradaki büyülü kelime"düşünmeden" olacaktır. Sınavı kazandığınızı veya kaybettiğinizidüşünmeden, soruları çözmeye devam etmeniz, son sorudan sonra çözemediğiniz soruları yeniden gözden geçirmeniz, istediğiniz sonucu ortaya çıkaracaktır.

    Son olarak şunu söylemek gerekebilir.

    5 seçenek arasında seçim yapacağınız YGS'da, doğru seçim yapma şansınız %20

    Bir tanesinin yanlış olduğunu anladığınızda ise kalan 4 seçenek içinde doğru cevap verme şansınız % 25'e çıkacaktır. İkinci seçeneğin de doğru olmadığını gördüğünüzde o zaman doğru cevap verme şansınız % 33'ye çıkacak, iki seçeneğe kaldığınızda ise doğru cevap verme şansınız % 50 olacaktır. Tabii yanlış yapma şansınız da % 50'ye çıkmaktadır.

    Çoğunlukla öğrenciler bir ya da iki seçimin yanlış olduğunu bulduğunda rahatlamakta ve daha sonra kalan iki seçenekte dikkatleri dağıldığı için, yanlış seçeneği seçme ihtimalini de arttırmaktadırlar. Bu açıdan iki seçenek kaldığında dikkatin biraz daha yükselmesi yararlı olacak ve doğru seçeneği seçmeyi kolaylaştıracaktır.

    Doğruya Yaklaşmak ve Karar

    Bu sebeple öncelikle doğru sonucu ve cevabı bulmaya çalışmak, bu olmuyorsa yanlış cevapları eleyerek doğruya ulaşmak bir yöntem olabilir. Burada iki seçeneğe gelindiğinde daha dikkatli ve sakin olmak öğrencinin sınavdaki başarısını arttıracaktır.

    Çalışan, yapabileceğine güvenen ve inanan, sınava ve soruları çözebilecek tavrı olan öğrenciler kaynaklarına uygun puanları alabilirler, sınavı önemsemeden ve sınav boyunca sakin kalarak. Burada yazılanları uygulayabildiğinizde, alacağınız puan düşündüğünüzden daha fazla olacaktır.

    İstediğiniz sonuçlara ulaşmanızı ve istediğiniz gibi bir sınav geçirmenizi dilerim. Sınav günü hayatınızdaki önemli günlerden biri ama en önemlisi değil. Kendinize güvenin ve inanın ki, sınav su gibi aksın. Karar Sizin.

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

    http://www.erenlp.com

    Yazı Posta Gazetesi bölge eklerinde YGS sınavına girecek öğrenciler için hazırlanmıştır.

     

     

TOP