Akşam Gazetesi 24 Haziran 2005 Portföy Köşesi

Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

Yaşar Erdinç'e Teşekkürlerimizle,

 
Bugün genç arkadaşlarıma sesleneceğim. Şu an okulundan mezun olmuş ve gelecek için endişeli, ne yapacağına karar vermemiş birçok ekonomi, finans, işletme öğrencisi var. Başka disiplinlerde de durum böyle fakat bu yazacaklarımdan eminim herkes kendine pay çıkaracaktır.

Üniversiteye ilk girdiğim günü hatırlıyorum. Kocaman bir anfide yaklaşık 600 kişi matematik dersi almıştık. Mezun olduğumda kafam karmakarışıktı. Öğretilen bilgilerin tümü kafamda uçuşuyordu. Hiçbir bilgi yerli yerinde değildi. Keynes'in likidite tercihi eğrisi anlatılmıştı ama sınavın üzerinden bir iki ay geçtikten sonra hepsini unutmuştum. Birisi ekonomi ile ilgili birşeyler sorsa, gazetelerde yazılanlardan farklı bir şey söyleyemiyordum. Öğretilenleri birleştirip somut bir özel yorum haline getiremiyordum. Bu yüzden siz genç kardeşlerimin şu an yaşadığı duygular bana hiç yabancı değil. Bunları yaşıyor olmanız çok doğal bir süreç. Biliniz ki bu süreç sancılı bir süreçtir. Fakat bu sancıyı azaltmanın da yolları vardır.

Rüzgara kapılıp savrulmayınız. Şu an iş arama sürecindesiniz ve belki de ömrünüz boyunca pişman olacağınız bir işi 'daha sonra belki iş bulamam' korkusuyla kabul etmek zorunda kalacaksınız. Bu nedenle belirteceğim şu noktalara dikkat ediniz ve uygulamaya çalışınız.

 
Şimdi gözlerinizi kapatınız ve 10-15 yıl sonra ulaşmak istediğiniz kariyeri hayal ediniz. Bu işe zaman ayırınız ve asla bu aşamayı boş geçmeyiniz. Birden çok kariyer hayal edebilirsiniz. Ama önemli olan sizin yüzünüze tebessüm getiren ve mutlu eden hayaldir. Başarı için, bu hayalin peşinden koşmalısınız. Mezun olduktan bir süre sonra bunun farkına varıp, kendimi hep üniversite öğrencilerine ders anlatan, sürekli birşeyler öğretmeye çalışan ve öğrencilerin gözündeki canlılığı ve öğrenme iştahını gören biri olarak hayal ettiğimde çok mutlu olmuştum. Yüzüme tebessüm getiren hayal buydu. Şu an bana yaşama sevinci veren, beni verimli kılan ve bir işe yaradığımı hissettiren gerçek de budur. Yani sürekli bir şeyler öğrenmek ve bunları aktarmak benim için dünyanın en keyifli işi oldu.

 
Bazılarınız 15 yıl sonra kendisini bir şirketin genel müdür yardımcısı olarak hayal ederken, bazılarınız kendini bir öğretim üyesi olarak görebilirler, bazıları da kendi işinin patronu olmuş ve büyük bir başarı hikayesine imza atmış biri olarak görebilir. Hayalinizi ayrıntılara indirgeyin. Yani müdür oldunuz, odanızı hayalinizde görmeye çalışın. Nasıl bir ortam olduğunu hissedin. Ne tür bir belgeyi okuyor olduğunuzu veya imzaladığnızı hayal edin. Tabi ki herkes mutlu olduğu hayalin ayrıntılarına insin. Bir başkası da kendisini borsa başkanı olmuş olarak görebilir.

 
Hayalinizi küçümsemeyin. İmkansız dediğiniz herşey gerçekten imkansız olur. Çünkü hiç kimse imkansız dediği bir hayalin peşinden zaten gitmez ve dolayısıyla o hayal gerçekleşmez. Bana göre imkansız hiçbirşey yoktur. Çinlilerin bir atasözü vardır 'Güneşe dokunmayı hedeflerseniz, belki dokunamayabilirsiniz ama 'Ay'ı avuçlarınıza alabilir ya da 'Ay'a ulaşabilirsiniz.'

 
Açılan her sınava giriniz ama kazandığınız sınavın, önerdiği işe girmek zorunda değilsiniz. Bir iş öneriliyorsa o yere gidin ve eğer sizi rahatsız eden ve hoşnutsuzluk yaratn bir ortam varsa işi kabul etmeyin. Önerilen bir işi kabul etmemek inanılmaz keyiflidir. Kendinize güneviniz tavan yapacaktır.

 
Etrafınızda 'hala bir işe giremedin mi?' diyenler olursa onlara, önerilen işleri beğenmediğinizi ve rüzgara kapılıp panik ile iş arayan biri olmadığınızı, kısa vadeli tatminler için uzun vadeli geleceğinizi karartmak istemediğinizi ve sadece sevdiğiniz ve başarılı olacağınız işi kabul edeceğinizi ve buna kendinizin karar vereceğinizi söyleyin. Unutmayınız ki; Bill Gates bile kendisine sunulacak olan üniversite diplomasını reddetmiş ve hayalinin peşinden koşmuş biridir. O biraz deliydi, belki biraz deli olmakta fayda var.

 

İş sınavlarına hazırlanırken

 

Yazılı sınavlara hazırlanırken en zor şey, çalışacağınız kitabın üzerinde en az 2 ton ağırlık olmasıdır. Hep plan yaparsınız ve şu saatte çalışmaya başlayacağım dersiniz ama o saatte kitabın başına geçip başlamamak için küçük mazeretler uydurursunuz. Yapılacak en akıllıca şey kendinizi şartlamamaktır. En güzel yol, 'Bugün çalışmayacağım' diyerek, TV izlerken, 'Yine de şöyle bir göz atayım' demeniz ve hemen gidip kitabı almanız ve herhangi bir sayfayı açmanızdır. Kitabın üzerindeki iki ton yük böyle kalkar. Bu yöntemin mucizevi olduğunu denediğinizde göreceksiniz. Hepinize başarılar. Maillerinizi bekliyorum. Başka mucizevi yöntemler de var. Çalışamamak kronikleşmişse NLP uzmanı Cengiz Eren'i 0216 464 1726'dan arayabilirsiniz veya http://www.erenlp.com sitesine bağlanabilirsiniz.

 

TOP