Yeni bir kavram: Yaşanılasılıksız

Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 
Yaşanılasılıksızlık, cengiz eren, nlp uzmanı ve eğitmeniBilmem size oldu mu? Bence çoğu insan bir çok şeyi yaşamak istiyor, zihninde ve hayallerinde. Ancak gerçekler, varolan durum, geçmişte yaşananların etkileri hayallerin gerçekleşmesini engelliyor, farkında olmadan. Nedenleri üzerine çok konuşulabilir, yazılabilir ve düşünülebilir. Sonuç yaşanmak istenen anların bir türlü yaşanamaması sonucu ortaya çıkarıyor. Sonra Orson Welles'in şarkısındaki  sözlere benzer şekilde " There'll be someone sharing the time with you"  devam ediyor yaşam ve razı olma süreçlerine yolculuk. Okuyacağınız yazı, yeni bir kavramı, farklı bir dille size de aktarmaya çalısıyor, yorumlarınız ve paylaşımlarınız düşündüğünüzden çok daha önemli. Size "yaşanılasılıklı" bir yıl diliyorum.
 
 
Yaşanılasılıksızlık
 
Karanlık yavaş yavaş şehrin üzerine çokerken, gecenin sessizliğinin başlayacağı zamana kadar hayatın gürültüsü devam eder. Ve sonra karanlık girden siyaha doğru koyulaşır ve evlerde ışıklar birer birer söner ve yatak odalarındaki sönük ışıklarda karardığı zaman şehrin üzerine karanlık sessizlik üzerine çökmüştür. Ağaçlı olan yerlerden sadece gece kuşları korkularından kurtulma ister gibi ötmeye devam ederler ama çok sesli değildir. Sanki bir telsiz telgrafın çıtırtıları duyulur. Birbirlerin mesaj gönderiyorlardır belki de.

İşte böyle anlarda korkularda ortaya çıkar, hayallerde. Zihin daha sınırsız çalışmaya başlar. Yaşanmak istenenler akıldan ışık hızı ile geçmeye başlar. Bunlar genellikle korku dolu değilse güzel hayallerdir. Sevdiği kişi ile bir deniz kenarında kedinin mırıltılarını duymak, birlikte kitap okumak, yürüyüş yapmak, paylaşmaktır hayatı. Güzeldir ve kendisine aiittir ve kendisi istediği şekilde şekillendirebilir, bu sınırsız hayal dünyasını. Denizin dalgaları kumlarda kırılırken çıkardığı sesler, kırılan dalgaların son defa kumla kucaklaşması ve sonra geri çekilip suya geri dönmesi de farkedilebilir. Derin hipnoz altında hissedilen el sıcaklığı, gerçekler kadar gerçek gelebilir.

Gökyüzünde bulutlar şekilden şekile girmektedir hareket ederken. Mavi gökyüzü ile denizin kesiştiği yerde birleşmektedir. Zamanın akışı içinde denizin kokusu hissedilirken gözler kapanır. Bir rüya başlar. Sevdiği kişi ile beraber kumlarda koşarken, kumların çıkardığı sesi ve ayaklarındaki serinliği de hisseder. Hafiftir, koştukça denizden gelen rüzgarın sesi biraz daha kulaklarına gelirken yüzünde de serinliği hissetmektedir. Konuşma yoktur. Sadece hissedilmektedir yaşananlar, hafif, serin, iyot kokulu ve ıslak.Hayalden rüyaya geçiş farkında olmadan olmuştur ama gerçekten ayırdedilememektedir.

Karanlık yavaşa yavaş çekilirken, gece kuşları susmaya başlar. Evlerde yavaş yavaş ışıklar yanmaya başlar. Şehir yeniden canlanmakta, daha sonra çıkartacağı homurtu ve dumana hazırlık yapmakatadır. Havanın serinliğini hissederek sıcak yatakta gözlerini açar ve hatırlar.Deniz kenarını, birlikte okudukları kitabın satırlarını, denizin kokusunu ve kumlarda koşarken çıkan sesleri, hala gerçek gibi gelmektedir. Hafifçe gerinir. yataktan önce elini, sonrada kolunu çıkardığında sabahın serinliğini hisseder ve tüyleri diken diken olur. Isınmak için titrer ve üşümemek için yüzey daraltırız, tüylerimiz diken diken olduğunda. Yataktan çıkma zamanı gelmektedir. Güne başlamak ve gecenin hayallerini yatakta bırakmaz zor gelmektedir. Ama iş vardır ve çalışmak zorundadır.

Gece hayalinde yarattığı kişiyi bulabilecek midir? Hayallerini gerçekleştirebilecek midir? sorular arka arkaya ve çok hızlı gelmektedir. Yüzünü yıkarken aynaya baktığında gecenin mutluluğundan kalan son izler de kaybolmaktadır. Yalnızlığını hisssettiği zaman, soğuktan olduğu gibi tüyleri diken diken olmaktadır, yeniden. Ama bu duygu serinlikten ortaya çıkan duygudan farklıdır, serin değil ama ağırdır. Yalnızlığın yüreğindeki ağırlığı.Ürperir.

Sonrasında hazırlanır ve dışarı çıkar. Dünya aynen yerinde durmaktadır. Aynı kaldırım taşlarına bastığında çıkardığı aynı sesleri duyarak yürümeye devam eder. Ağaçlar aynıdır. Evlerden çıkan insanlar aynı, yüzlerdeki ifadeler aynıdır. Sabahın mahmurluğu yüzlerde görülmektedir. Kimse konuşmak istememektedir. Dolmuşa bindiğinde yanında oturan kişilerin yüzüne bile bakamaz. Oturan kişilerde sanki onu görmemiş gibi durmaktadırlar. Şöföre parayı uzatır ve şöför üstünü geri verirken sevinir. Orada varolduğunu anlamaktadır. Yaşamak istediklerim nelerdi ve neler yaşadım diye hayatını gözlerinin önünden geçiriverir farkında olmadan, dolmuşun dizel motorundan çıkan takırtılı sesle birlikte.

Gerçekten neler yaşamak istemiş ama bir türlü olmamıştır. Yaşayabileceği zamanlarda hep bir engel çıkmıştır. Küçük küçük ama yaşamayı engelleyen ayrıntılar. Bazen yerdeki bir kağıt, bazen küçük yırtık, bazen kaybolan bir eşya ve daha birçokşey.

Aklına bir kelime gelir birden. Tipkı bir mısır patlaması gibi. Yaşanabilecekken yaşanamayan, yaşanma olasılığı olan ama gerçekleşmeyen. Zihninde patlayan kelime yaşanılasılıktır. Ama yaşamak isteyip yaşayamadıklarını düşününce sonuna bir sız eki ilave etmesi gerektiğini düşünür. Yaşanılasılıksız. Hayallerle gerçekleri birbirinden ayıran bir kavram. Yaşanılasılıksızlık. Tıpki yaşamanın olması gibi söylenmesi de zor diye düşünür. Ve dolmuştan iner.

 

Cengiz Eren

3 ocak 2012