Deniz Uğur'un yazısı ve Hıncal Uluç

Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 
articles.jpgDeniz Uğur ile Reha Muhtar ayrıldı. Bu ayrılık sonunda  medya da çok sayıda yazı yayınlandı. Hem taraflar ve hem de diğer köşe yazarları tarafından. Ancak Deniz Uğur'un Vatan gazetesi ekindeki son yazısı yayınlanmadı, sansür edildiği söylendi. Sonra Hıncal Uluç, bir şekilde eline geçen bu yazıyı yayınladı. Okuyacağınız yazı önemli detayları ve sonuçları gözlemlemeye çalışıyor. Hıncal Uluç ve Reha Muhtar arasındaki çekişme uzu yıllardır devam ediyor. Bu yazıyı  Deniz Uğur Hıncal Uluç'a kendisi göndermişse, durum daha da vahim demektir.  

Deniz Uğur'un Vatan Gazetesindeki son yazısı yayınlanmamış. Hıncal Uluç ise Sabah'taki yazısı içinde Deniz Uğur'un yazısını yayınladı. Tabii Reha Muhtar'a da saldırarak. Deniz Uğur'un yazısını dikkatsizce okuduğunuzda Reha Muhtar'a önemli göndermeler yapıldığı düşünülüyor.  Dikkatli olarak bakıldığında ise yazıyı yayınlamayan Vatan Gazetesi editörlerinin doğru yapmış olduğunu görüyoruz. Ancak Hıncal Uluç bu yazıyı yayınlayarak farkında olmadığı bir suça ortak olmuş durumdadır.

 

Deniz Uğur  yazıyı  oğlu hakkında yazmış. Ancak çok açık olarak bahsedilmeyen yazının aslında, Reha Muhtar'a mesaj vermek istediği ve bunun için oğul'un kullanıldığını anlayabiliyoruz. Bunun net adı ise çocuk tacizi sayılabilir. Nedenlerini yazıda göreceksiniz.

Annenin kendi oğlu hakkında sır sayılabilecek bilgileri kullanarak başka birilerine mesaj vermek için kamuoyuna aktarması gerçekten insafsızlık sayılabilir.

 

Ultrason fotoğraflarından başlayan yazı daha sonra birlikte yapılan davranışların neler olduğunu anlatıyor. Ancak anlatılan bir çocuktan çok sevgili gibi. Ta ki “Benden daha ağır bir travma vardı onun geçmişinde. Altı yaşındayken babasını kaybetmişti, konuşma ve öğrenme güçlüğü çekmişti, dışarıdaki hayatın acımasızlığını, hırçınlığını anlamlandıramamış, içine kapanmıştı. Ama insanları sevmekten, sevdiklerine bağlanmaktan hiç vazgeçmemişti. Kristal gibi, su damlası gibi berraktı onun kalbi.” cümlesine kadar. Bu cümleler bir çocuğun hem duygularından, hem yaşadıklarından hem de sonuçlarından önemli bilgiler aktarıyor. Bu bilgiler anne-oğul arasındaki çok önemli sırlar. Baba kaybı, konuşma ve öğrenme güçlüğü çekmiş olmasını yazının yazıldığı noktaya kadar kimse bilmezken, Hıncal Uluç'un yayınlamasından sonra herkes öğrenmiş durumda. Onun bu olaydan haberi olmayan, arkadaşları, öğretmenleri, okul ve yaşadığı çevre bu çocuk için hiçbirşey eskisi gibi olmayacaktır.

"Şimdiyse benimle ilgilenmiyor" cümlesi hem oğlu ile ve hem de mesaj verilmek istenen kişi ile ilgili.

Aslında biraz daha dikkatli bakılırsa yazı son paragrafta verilmek istenen mesaja uygun olarak organize edilmiş. Verilmek istenen mesajın ne olduğu belirlendikten sonra yazı hazırlanmış durumda. Bu anlamda yazının kurgusu ve aktarım biçimi gayet iyi ve duygulu olmasına rağmen, kendi çocuğuna ait duyguların, bilgilerin kullanılması, bunu yapanın da anne olması  gerçekten çok hazin. Bir annenin mesaj vermek için oğlunu kullanması taciz olarak adlandırılabilir, bu açıdan.

 

Hele son paragraf “Bunalıma girmemek için bir uzmandan yardım aldım. "Ön ergenlik" diye bir şeyden bahsetti bana. Terkedilmeyi ilk kez yaşamıyorum ama?.. Ah be ilk göz ağrım, ah be oğlum... Tam da sırasıydı yani! “ yazılan bu cümleler, kendi yaşadıklarının ne kadar kötü olduğunu anlatmaya çalışarak, kendisini yalnız bırakan bütün tarafları suçluyor. Reha Muhtar'ın ve oğul'un kendisi ile ilgilenmemesi ve bir uzmandan alınan yardımın kendisi ile ilgili olmayan ama oğlu ile ilgili olan sonucunu da açıklamış olması bir başka önemli hata sayılabilir. Ön ergenlik tanısının yazılmış olması bunu düşündürüyor. Ve bu yazının oğlu için yazıldığını “Ah be oğlum” cümlesi ile net olarak anlıyoruz.

 

"Benden daha ağır bir travma vardı hayatında, altı yaşında babasını kaybetmişti" cümlesi, kendi yaşadığı acının oğlunun yaşadığı kadar ağır olmadığı sonucunu da ortaya çıkarıyor.

 

Sonuç olarak, bu yazının Vatan gazetesinde yayınlanmamış olması Vatan Gazetesi yönetimi açısından son derece doğru bir karardır. Hıncal Uluç'un geçmişteki hesaplaşmadan dolayı Reha Muhtar'a darbe vurmak için bu yazıyı yayınlaması da daha da vahim bir durumdur. Zira Anne kendi çocuğunu kendi hesaplaşması için kullanır ve taciz ederken, Hıncal Uluç kendisi ile ilgisi olmayan ve henüz reşit olmayan ve kendisine cevap veremeyecek bir çocuğu taciz etmiş olmaktadır, bu yazıyı yayınlayarak.. Sabah gazetesinin en çok okunan yazarlarından birinin düştüğü durum, değişimin neden gerekli olduğuna dair en önmli göstergedir. Herşey affedilebilir ama çocuk tacizinin affedilmemesi gerekir.