Adnan Menderes Derin Yalnızlık

Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

Adnan_MenderesAdnan Menderes

Adnan Menderes. Kurtuluş Savaşına katılmış, İstiklal Madalyası sahibi, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kurulması sırasında Türkiye'yi garantör ülke olarak kabul ettirmiş, Başbakanlık yapmasına rağmen bir darbe ile iktidardan düşmüş ve sonrasında hayatını kaybetmiştir. Nedenleri yazı okunarak farkedilebilir.  Yaşadığı derin yalnızlık duygusu hayatı boyunca devam etmiş olabilir. Dışarıda kalan çocuklarda görülen derin yalnızlık duygusu.

 Yalnızlık

“Ben yalnızdım kardeşim, hayat boyunca yalnız, yalnız ve kimsesiz.” “Bu müthiş yalnızlık beni çıldırtacak”.

Adnan Menderes'in 17 Eylül 1961 yılında idam edilmeden önce söylediği cümleler bunlar. Posta gazetesini hazırladığı Menderes'in son 3 günü dizisinden.  Baba oğul tarihçi Rüknü ve Barış Özkök hazırlamışlar.

Adnan Menderes'in  yaşadığı bu yalnızlığının ardında ne olabilir? Biraz araştırma yapıldığında iki sonuç ortaya çıkıyor.İki yaşında iken annesini, daha sonra babasını, halasını ve en sonunda ablası, Melike'yi kaybetmesi, yukarıdaki bana çok hazin gelen cümlelerin söylenme sebebi olabilir. Kendisi için ablası Melike'yi kaybetmesi diğer kayebettiklerine ait kayıtları yeniden ortaya çıkarmış olacaktır. Kendisindeki derin yalnızlığı en önemli an olmalıdır, tıpkı Bekir Çoşkun'un 4 yaşında annesini kaybetmesi kadar önemli.  Bu kadar önemli kaybın arka arka gerçekleşmesi ve hastalıktan gerçekleşmesi kendisinin sağlıklı ve güçlü olma isteğini ortaya çıkaracaktır. 25 Yaşında ve Ferit Alnar'la evli olan Aynur Aydan ile birlikte olması da, kaybettiği değerleri bulmaya çalışması olarak alıgılanabilir.  Gerçekten Aynur Aydan Yassıada Mahkemesinde kimsenin yapamadığı bir şeyi yapmış ve Adnan Menderes'i savunmuştur.

Ailenin Kırım'dan Konya'ya ve daha sonra Konya'dan Tire'ye gelmesi ve kendisinin Aydın'da doğduktan sonra, İzmir'de yatılı okuması da  bu yalnızlığı destekleyen noktalardan biri sayılabilir.

Hastalıklar

Yedek subay eğitimi gördükten sonra, zehirli sıtma geçirmesinden dolayı, 1.ci Dünya savaşına katılamamış olması da bu yalnızlığı arttıran duyguları pekiştirmiş olabilir. Kendi yaşıtları savaşa giderken, onun yerinde kalması aynı yaşta insanların çevresinde olmamasını da sağlayacaktır.  Hastalı ve yalnızlık bağlantısı kayıplar olarak değil kişisel olarak burada yeniden kurulacaktır. Bundan sonra güçlü olma isteği onun enerjisini bu yönde sarfetmesini sağlayacaktır.

İstiklal Madalyası

Kurtuluş savaşında İstiklal madalyası da alan Adnan Menderes,  daha sonra politik hayata dahil olmuş ve CHP milletvekili de seçilmiştir. Sonrasında partiden ihraç edildi, büyük arazilerin devletleştirilip halka dağıtılması kanunu görüşülürken, dörtlü takrir vermesi yüzünden.  Partiden ihraç edilmesi de tek partili dönemin yaşandığı bir zamanda geçmişte yaşanan yalnızlık duygusunun kapaklarını açmış ve kendisini çok kötü hissetmiş olabilir.

Demokrat Parti

Dörtlü Takriri veren 4 kişi Celal Bayar, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan ve kendisi Demokrat Parti'yı kurdu. İlk seçimde çok düşük oy alan parti, ikinci seçimde % 52 oy alarak  ve 420 milletvekilliği kazanarak iktidara geldi. Refik Koraltan Meclis Başkanlığına, Celal Bayar Cumhurbaşkanlığına seçildi. Bu noktada Menderes'in hayatındaki en önemli olay gerçekleşmiş ve Fuat Köprülü'nün başbakan olması beklenirken, Celal Bayar, belki de daha kolay yönetebileceğini düşünerek Adnan Menderes'i Başbakanlığa getirmiş olabilir.

Yalnızlıktan kurtulmak için başladığı politikada geldiği nokta, Başbakan olarak daha derin bir yalnızlığa düşmüş olması çarpıcı bir sonuç sayılabilir.  Hissettiği bu yalnızlıktan kurtulmak için gücü kullanmaya başlaması ve yeniden Demokrat parti başkanı seçilmesi, gücü kullanmadaki sertliği farkında olmadan arttıracaktır.

Önermeler

Gücün kullanılması, 6-7 Eylül olayları, Vatan Cephesi ve Said'i Nursi ile yazışmalar, 27 Mayıs darbesinin ve onun Yassıada'da yargılanmasını sağladı. Kendi önermesi ile ayrıldığı CHP'den sonra, Celal Bayar'ın önermesini kabul etmesi farkında olmadan bütün  hayatını değiştirdi. Tarihe geçti ama hissettiği yalnızlığından hiç kurtulamadı.

Dikkatli olarak baktığımızda insan hayatında yaşanan olayların farkında olmadığımız sonuçları, hem insan hayatının gidişini ve hem de hissedilen duyguların iyi olmamasını sağlıyor. Oluşan stratejiler hayatın sonraki dönemlerini hiç düşünülmediği kadar etkiliyor.  Bir önerme kabul edildiğinde elde edilen sonuçları Menderes'in hayatında görebiliyoruz. Celal Bayar'ın kendisine yaptığı "Başbakan olacaksın" önermesi. Sonra kendisinin yalnızlığını gidermek için Aynur Aydan ve Suzan Sözen'e yaptığı önermeler.  Hayat bir önermeler dizisi belki de.

Birinci dünya savaşına eğitim gördüğü için savaşa hastalıktan dolayı gidememiş olması, kendisini çok güçsüz hissetmesini sağlamış olabilir. Bu nedenle güçsüzlüğü hissetmemek için sürekli güçlü pozisyonda durmaya çalışması onun farkında olmadan birçok hata yapmasını sağlamış olabilir. Belki seçim yapılsa idi, iktidarı kaybedecek ve  güçsüzlüğü iktidarı kaybettiği için hissedecekti. Darbe ile aynı sonuç ortaya çıktığında da kendisini çok kötü hissetmiş olsa gerektir.

Yaşanan tarihi olayların ardında çocuklukta ya da büyürken yaşanan olayların, tecrübelerin etkisinin bu kadar büyük olduğunu görmek, beni gerçekten şaşırtıyor.  Savaşlar çıkıyor, insanlar hayatını kaybediyor ve bu yaşanan önemsiz görünen olayların etkisi ile gerçekleşiyor. Farkında olmadan yalnız kalmamaya ve güçsüz olmamaya çalışırken, darbe sonrasında derin yalnızlığı ve güçsüzlüğü hissederek gerçeğin farkına varmış ve buradan çıktığımda "Menderes Nehrindeki söğüt ağaçlarının altına yatıp, söğüt yapraklarının yüzümü okşamasını hissetmek istiyorum" demiştir

27 Mayıs Darbesi

27 Mayıs 1960 darbesi Türkiye'nin gelişimine engel koyduğu gibi, daha sonraki darbelerin de yolunu açtı. Çok daha fazla sayıda insanın hayatını kaybetmesine ve acı çekmesine yol açtı. Bugün ise buradayız.

Tarih belki de kişisel olarak varolan boşlukların doldurulmaya çalışılması sırasında ortaya çıkan toplumsal sonuçlardır diyebiliriz. Bu boşluklar ne kadar büyükse kişi kendisine ve topluma o kadar büyük zararlar vermekte ya da toplumsal gelişimi engelleyebilimektedir.

Not: Bir nokta daha dikkatimi çekiyor. Bu da Adnan Menderes'in ve Adnan Menderes'i asanların da okul hayatlarını yatılı okuması. Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ı asanların da yatılı olmaları ilginç.  Acaba Ergenekon davasında içeride olanların ve iddianameyi hazırlayanların kaçı yatılı okumuş durumda. İçeride olan askerlerin hepsinin yatılı olduğunu biliyoruz. Ya diğerleri ?

Cengiz Eren

http://www.erenlp.com

NLP Uzmanı ve Eğitmeni