2008 Avrupa Şampiyonası ve Milli Takım

Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

Ben de sizinle gurur duyuyorumBaşlangıçta söylenebilecek temel noktalar şunlar. Türk insanı çok zengin kaynaklara sahip. Bu kaynakları çok uzun yıllardır hatta yüzyıllardır kullanamıyor, birçok nedenden dolayı. Böyle olduğu için yaşamamamız gereken bir çok sorunu yaşamak durumunda kalıyoruz.  Hem de her içerikte.

Bir başka konu ise bir şeye mucize diyebilmek için olmaması gereken bir şeyin tesadüfi olarak olmasından veya elde edilmesinden sonra bu ifade kullanılabilir. Örnek olarak olasılıklar içinde Milli piyango’dan büyük ikramiye kazanmak mümkündür ama çok az bir olasılıktan dolayı “mucize” olarak adlandırılabilir.

 

Yukarıdaki noktalara gözönüne alındığında Türk Milli takımının başarısının mucize olarak nitelendirilmesi, futbolculara ve teknik kadroya bir hakaret niteliği taşımakta mıdır? Üzerinde dikkatli olarak düşünmek gerekiyor. Hele bunu takımın teknik direktörü söylüyorsa bu durum biraz daha vahim demektir.

 

Elde edilen sonuç tabii ki çok önemli. Ancak bu sonucu bekleyemeyen insanlar bunu mucize olarak nitelendirilebilir. Biraz daha dikkatli olarak incelendiğinde Milli takım ilk maçta çok kötü oynadı. "Portekiz gibi bir takımla oynuyorsanız işiniz zor" diyen teknik direktör, Portekiz takımını da bir anlamda övüyordu. Grup maçlarının ikincisi ve üçüncüsünde Milli Takım, maçların son bölümleri hariç yine iyi oynamadı.

 

Çeyrek final maçında da aynı şekilde maçın son birkaç dakikası iyi oynadı ve maçı kazandı. Yarı final maçında ise gerçekten eksiklerine ve yedeklerine rağmen çok iyi oynayan Milli takım vardı. Ancak iyi oynadılar ve  son maçta yenildiler. Garip bir durum maç genelinde kötü oynayıp yenmek ve iyi oynayıp yenilmek.

 

Yukarıdaki yazılanları dikkatli olarak inceleyecek olursak. Milli takımın iyi oynadığı anlarda ortak bir nokta var. O da Fatih Terim’in maç ve oyuncular üzerindeki kontrolunun olmadığı anlarda Milli Takım iyi oynuyor. Son maçta ise sakatların ve cezalarının fazlalığından dolayı harekte imkanı kalmayan Fatih Terim’in maç üzerinde hiçbir kontrolu kalmamıştı. Zaten sakat olamayanlar garanti olarak oynayacak ve maç içinde de değiştirilebilecek oyuncu da çok fazala olamayacaktı. Bir tekevizyon programında Arda" O gürültüde Fatih Terim'in sesini duyuyor musunuz?" sorusuna, "İsterseniz duymayın" yanıtını vermesi, yukarıda anlatılanlara dair güzel bir örnek.

 

Bu yüzden son maçta Milli takım oynayabileceği oyunu oynadı. Ancak geçmişteki tecrübelerin etkisinde olan Rüştü ve maça hep sonradan giren Semih’in pas vermek yerine kaleye attığı son dakikalardaki şut yenilmemeizi sağladı.

Milli Takım final oynayabilir miydi? Tabii ki oynayabilirdi. Gruptan çıkmamızın büyük başarı olarak algılanması ve çeyrek final maçında attığımı son dakika golü dolayısı ile ortaya çıkan başarı fazla önemsenmiş, Sevilla’yı eleyen ve Chelsea’yı Istanbulda yenen Fenerbahçe’nin durumuna düşülmüştü. Bu galibiyetler çok fazla önemsendiği için Fenerbahçe İngiltere’de Chelsea’nin kendisinden ne kadar korktuğunu farketmemiş, kaybetmemek için çıktığı maçta kaybetmişti.

 

Halbuki bu turnuvanın ortak özelliği ve her içerikte kaybetmemek için maça çıkanların hepsinin maçları kaybettiği idi. Playstation’da oynanan bilgisayar oyunu tadında oynanan futbol, hareket zamanlarının çok kısalmasını sağlamış ve maçları dijital hale getirmiştir. Mili saniye farklarla yapılan veya yapılamaya vuruşlar ya gol olmamış ya da rakip oyuncular tarafından engellenmişti.

 

Sonuç olarak Almanya ve İspanya final maçını oynayacak bu yazının yazıldığı günlerden sonra. İstatistik olarak Almanya’ya karşı üstün olmamıza rağmen maçı kazanamamız ve finalde olamamamız üzücü.

 

Acı çektiğimiz zaman performansımız artıyor. Bu anlamda Milli Takım Türk insanımızı aynen yansıtıyor. Yumurta kapıya gelmeden birşeyler yapamıyoruz grup ve çeyrek final maçlarında olduğu gibi.  Kaybedebileceğimizi düşündüğümüz maçlarda elde edilen başarı ve kazanabileceğimiz maçta elde ettiğimiz başarısız sonuç aza Razı olmamız konusunda önemli örneklerden biri sayılabilir.

 

Sorgulanması gereken bir başka nokta ise Dünya şampiyonası seçmelerinde İsviçre’de yenildiğimiz İsviçre Milli Takımını kendi ülkelerinde yenmiş olmamız Dünya şampiyonası gidemememiz sonucu ortaya çıkarmıştı. Ekonomik olarak dünya şampiyonasına gidememiş oolmamızın çıkardığı kaybı şimdi daha doğru olarak hesplayabiliriz. Bu dönemde sponsorlar ve reklam gelirleri hesaplandığında ekonomiye önemli bir kazançta sağlanmış olduğu görülür.

Kişisel olarak şu söylenebilir. Hayatınızda kriz anlarında performansınız artıyorsa farkında olmadığınız sorunlar kaynaklarınızı kullanmanızı ve yaratıcılığınızı kullanmanızı engelliyor sonucuna varılabilir.

 

İyi oynadığınız halde kötü sonuç alıyorsanız aza “razı” oluyorsunuz demektir.

 

Son söz ise futbolcular teknik direktörlerin uzaktan kumanda ettiği otomatlar değildir. Milli takım oyuncularımız “özgür bırakıldığımızda çok iyi futbol oynayabiliriz ama bizi yönetenlerin istedikleri sonuçları almayız” mesajını vererek, galip geldiklerindeelde edecekleri primleri bile önemsemediklerini göstermişler, çok önemli bir tavrı ortaya koymuşlardır.  Ancak kendileri de bunu yaptıklarının farkında değilllerdir ancak bilerek yapmış olsalar gerektir. Zira bu sevyede her futbol maçı, hem futbolcuıların, hem teknik direktörün ve hem de maçıseyredenlerin hayatlarını sorguladıkları ve sonuçlarını da gösterdikleri bir durum yaratacaktır ve yaratmıştır da. Atılan silahlar geçmişte gösterilemeyen tepkilerin ne şekilde gösterildiğini göstermektedir.

 

Oyuncularımızın her birini tebrik ediyor ve son maçta oynayanların gösterdikleri tavrın çok değerli olduğunu sizin de farketmenizi istiyorum. Cengiz Eren 
NLP Uzmanı ve Eğitmeni
http://www.erenlp.com http://www.cengizeren.info

 

TOP