Futbol'un Hayatı

Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

futbol

Futbol ilginç bir oyun. İki kale, iki, saha, 5 hakem, 22 futbolcu, 6 yedek, teknik direktör ve seyircilerden oluşuyor.

Futbolun savaş oyununa benzemesinin nedeni kalenin korunması. İyi savunma ve iyi saldırı gerekiyor. Saldırırken savunmaya da tedbir alınmalı her zaman. Sadece savunma yaparsanız da, sorun olabilir. Sadece saldırırsanız da. Bunlar üzerine binlerce taktik, milyonlarca liralık transferler, manşetler, haberler ve sosyal medya da paylaşımlar.

 

Futbol bir endüstri. FİFA ve UEFA'nın kurallarını koyduğu ve uyguladığı bir endüstri. Ülke ligleri, Avrupa Ligi, Şampiyonlar Ligi, Avrupa, Afrika, Amerika şampiyonaları ve dünya kupası. Milyonlarca kişi futbol oynuyor, milyonlarca kişi futbol seyrediyor. Taraftarların müşteri olarak algılandığı, forma satışlarından elde edilen müthiş kazançlar da var. 300 Milyon, 500 milyonluk bütçeler, televizyon yayın gelirleri ve bir o kadar da borcu olan kulüpler.

 

Hayallerini futbola bağlayan çocuklar, aileler. Bir gün kazanacakları paraları hayali ile yaşayan insanlar. Oğlum büyük bir futbolcu olsa da sınıf değiştirsem diye düşünen insanların olduğu yüzlerce ülke.

Futbolcular iöin en korkutucu olanı sakatlıklar. Tıpkı bir yarış atı gibi hazırlanan, sakatlandığı zaman iyileştirilmeye çalışılan, soğukta, sıcakta, karda, çamurda futbol oynamaya çalışan futbolcular.

 

Başarılı olduğunda değeri yükselen, başarısız olduğunda takımdan kovulan teknik direktörler. Tabii ki medyada söylemleri ile sürekli olarak yer alan yöneticiler.

 

Normal bir insan iken görüşemeyeceğiniz kişilerle futbol yöneticisi olduğunuzda kolaylıkla görüşebilmek, yöneticiliğin getirilerinden. Amatör olarak görev yapan yöneticiler, futbol takımlarının gelir giderlerinin kontrol edildiği borsaya açık olan şirketleri de yönetiyorlar.

 

Bu anlamda futbol futboldan çok öte bir noktaya taşınıyor. Hayatın her alanına ve duygulara yansımış durumda. Bir de bunun yanında İddia oynamak devreye girince yaygınlaşma inanılmaz derecede artmış demektir. Milyonlarca insan, maç sonuçlarına, golün hangi dakikada atılacağına, ilk devrenin nasıl biteceğine, golü kimin atacağına dair iddia oynayabiliyor. Kazananlar var ama kaybedenler çoğunlukta ve oynamaya devam ediyorlar.

 

Futbolda üç sonuç var ama beraberlik 1 puan alırken, galibiyette 3 puan alınıyor. Başarının ödüllendirilmesi sayılabilir. Mağlup olduğunuzda puan alamıyorsunuz. Berabere kalmak yerine mağlup olursanız 1 puan kaybediyorsunuz ama galibiyet durumunda aldığınız puan fazla. Böylece her takım galip gelmek isteyecek, gelemese bile bir puana razı olacaktır.

 

Futboldaki duygusal durumlarında dikkatli incelenmesi gerekiyor. Binlerce kişilik stadlarda çok yükseklerden maç seyrederken bile pozisyonların takip edilmesi ve bir faul ya da topla oynamanın hakem düdük çalmadan görülebilmesi için zihnin farklı çalışması gerekiyor. Yoksa görülebilmesi mümkün olmayacaktır.

 

Dijital duygusal hareketler dediğimiz durumlar futbol maçı şeyrederken veya izlerken yaşanıyor kolaylıkla. Bu duygusal hareketler iddia oynayarak desteklendiğinde bağımlılık yapacak ve hayatın her alanına yayılacaktır.

Stadyumda yaşanan atmosfere bağlı olarak futbolcuların ve izleyicilerin kapakları açılacaktır. Bu ise geçmişte yaşanan bütün duyguların yüzeye taşınması anlamına gelir ki, yaşanan kötü tecrübeler fazla ise, kişi kendisini çok kötü hissedecektir, özellikle mağlubiyet duygusu yaşandığında.

 

Pozantı'da bir kahvede maç seyrederken takım gol yiyince seyredenler teknik direktöre küfür etmeye başladılar. Beraberlik olduğunda eleştiriler azaldı. Daha sonra galibiyet geldiğinde, biraz önce küfredenler teknik direktörün dahi olduğunu söylemeye başladılar. Ancak tarafsız bir gözle bakıldığında takım aynı oynuyordu. Bu yüzden gerçek taraftarlar takımı galip geldiğinde değil, mağlup olduğunda ortaya çıkacaklardır.

 

Kendi hayatlarında yaşadıkları başarısızlıkların duygusal etkilerinden kurtulmak için takımlarının galip gelmesine ihtiyaçları var. Galip gelmek yaşamak ise mağlup olmak ölmeye benzer bir duygu yaratır. Futbol maçından çıktıktan sonra mağlup olanların büyük bir kısmı sessizleşir, küçük bir kısmı ise acılı sloganları kullanır, teknik direktörü, futbolcuları, yönetimi istifaya çağırır. Şiddetin de ortaya çıktığı durumlar görülecektir bazı anlarda.

 

Takımları şampiyon olan taraflarla takımlarının başarılarını kendi başarıları imiş gibi kutlarlar. Her hafta oynanan maçların sonunda şampiyonluk için yollara dökülürler ve sloganlarla, korna çalarak kutlarlar. Çünkü bir şampiyon vardır. Ger kalanlar piyon olmuştur.

 

45 dakikalık iki bölümde oynanan futbolda sahanın en güçlüsü hakemdir. Kararlarını verir ve uygular. Değişmez kararlar vermektedir, hem de çok hızlı olarak karar verir. Amaç futbolun kurallarına uygun oynanmasıdır. İzleyenler itiraz etseler de karar değişmez. Gerçek bir otoritedir hakem o doksan dakika içinde. Futbolcular ise yanlış olduğunu düşündüğü kararlara itiraz ederler. İtiraz artarsa sarı ya da kırmızı kart görüp oyunu terkederler.

 

Futbol bu anlamda milyonlarca insanın milyonlarca farklı duyguyu yaşadığı bir yapı haline gelir. Yıllar öncesinin amfiteatrlarında sergilenen tiyatro oyununları ile duygulanan insanlar, bugün futbolla, candy crush saga benzeri facebook oyunları ile duygulanmakta, gerçek hayatta ise duygularını ifade edemez hale gelmektedirler.

 

Belki de temel amaç seyirci üretmektir. Seyreden, seyrettikleri ile duygulanan, bu duygularını çeşitli ortamlarda paylaşan ama kendi hayatındaki duygularını ifade edemeyen insanlar üretmek.

 

Cengiz Eren

http://www.erenlp.com