NLP İLe İngilizce Öğrenmek ve Sonuçlar

Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

Kişisel Gelişim dergisi  “2007’de Kişisel Gelişim” başlığı ile bir röportaj yayınladı. “Kişisel Gelişim Dergisi sordu, Uzmanlar yanıtladı” diye devam ediyordu yazı.. Konu kişisel gelişim ile ilgili olarak başlamasına rağmen konu dönmüş dolaşmış NLP’ye gelmiş, ve bu konu hakkındaki tartışmaların nedenleri açıklanmaya çalışılıyor görünüyor. Ancak röportajı hazırlayanlar ve cevap verenler kişisel gelişim konusunun kendisi veya başka konularla hiç ilgili olmadıkları anlaşılıyor. Reiki, Feng shui, Yoga, ruhsal gelişim veya başka konular bu röportajın gündeminde yok. Böylece Kişisel Gelişimdeki en önemli konunun NLP olduğunu anlıyoruz ve Kişisel Gelişim dergisinin ve röportajdaki kişilerin NLP’den çok hoşlanmadıklarını da söyleyebiliriz.

Kişisel Gelişim dergisini yayınlayan Hayat Yayınları yıllar önce kurduğu Hayat Academy ile NLP eğitimleri vermeye çalışmış ancak bunda başarılı olamamışlardı. Bu açıdan Kişisel Gelişim dergisinin bu tavrı anlaşılabilir.  Hayat Yayınlarının Zaman Gazetesinin görüşlerine yakın kişiler tarafından kurulduğunu ve yönetildiğini söyleyebilmek mümkün.

Tarikatlar da NLP’yi keşfetti haberinde ifade edilen “Nur’o Linguistic Programming” cümleleri NLP’ye karşı konan bu tavır arasında önemli bir bağlantı da olsa gerek.  

Bu  röportajda uzmanların söyledikleri ise önemli cümlelerin ise dikkatle incelenmesi gerekiyor. Hem kendileri ve hem de neler düşündükleri hakkında önemli ipuçları da veriyor bize, dikkatli olarak incelendiğinde.

Acar Baltaş’ın röportajda söylediği en önemli cümle şu.

 “ Baltaş’ın 3 yıldır öncülüğünü yaptığı “zayıflıkları ve eksiklikleri gidermek yerine güçlü yönlere odaklanmaya” dayalı anlayış yaygınlaşacak”.

Eksiklikleri gidermek yerine güçlü yönlere odaklanmak stratejisinin gelişimle hiçbir alakası olmadığını öncelikle söyleyebilmek mümkün.  Örneğin bir kişinin hitabeti güçlü ve bilgisi eksikse hitabetini geliştirerek bilgi eksiklerini tamamlamaya çalışmaması normal karşılanabilir, bu cümle sebebi ile. Bu mesaj değişim ve gelişimi değil olduğu gibi kalmayı ifade ediyor bu açıdan. Zaten güçlü tarafınızı yok ise “sizin için de yapılacak bir şey yok” alt mesajı da okunabilir.

Acar Baltaş’ın hem mentörlüğünü 4 Yıl yaptığı Galatasaray’ın ve Fatih Terim dönemindeki Milli Takımın neden başarısız olduğunu yukarıdaki strateji kolaylıkla anlamamızı sağlamaktadır.

Milli takım için böyle olan bir sonuç elde edilmişse, sözel ve yazılı bilgi aktarımlarında da başarı sağlanması zor görünmektedir.  Üretim hattınız güçlü, satış hattınız zayıfsa, üretime odaklanın satış yapmasanız da olur sonucu çıkarılabilir ki bu o işletmenin stoklarını arttırarak sonunu hazırlayacaktır. Acar Baltaş bunu anlatmak istemiyor olabilir ama Türkçe kullanımından dolayı ortaya çıkan sonuçlar, “Yenilmekten korkmuyoruz ama nefret ediyoruz”, “Korkaklar hergün, cesurlar bir kere ölür” sloganlarının sonuçlarından farklı olmayacaktır.  

Adil Maviş  ise “Bir de her insanın kendisi geliştirmesi gereken konular vardır ki, bunlar da her zaman iletişim, duygusal ve ruhsal gelişim motivasyon konuları olacaktır.” Cümlenin içine ruhsal gelişim kelimelerinin sızmış olması, Kişisel gelişim Dergisinde de danışmanlık yapan kişinin dergi ile aynı görüşte olduğunu gösteriyor. Yakın bir zamana kadar kendisini NLP uzmanı olarak tanıtan kişinin “NLP out, koçluk in” demesi de artık NLP uzmanı olmaktan vazgeçtiğini gösteriyor. Kendisine artık koç denmesi gerekiyor. Milliyet Gazetesinde yazdığım yazılardan birinde tarikat şeyhlerine “Öbür Dünya Koçu” denebileceğini ifade etmiştim.

Yine dergiye yakın olan ve dergiye yazılar yazan Belgin Öğrek’in cümlelerinde kullandığı metafor da  dikkate değer.

 “Kişisel Gelişimcilerden kendini sürekli geliştirenler, Deniz Feneri gibi daha çok ışık vererek kaptanlara yol göstermeye devam edecekler.”  

Cümle açıklandığında “ben o anlamda söylemedim diyebilir ama açıklanacak anlamı fark ettiğinde Türkçe kullanımının önemini yeniden düşünmesi gerekecektir.  Cümlenin “Kişisel gelişimcilerden kendini sürekli geliştirenler Deniz Feneri gibi daha çok ışık vererek” olan bölümü için, birinci olarak şunu anlayabiliriz.

 Kişisel gelişimciler kendini sürekli geliştirenler ve geliştiremeyenler diye ikiye ayrılmaktadır. Kendini sürekli geliştirenler daha çok ışık vererek dendiği için geliştiremeyenler de ışık vermeye devam edecek ama verdikleri ışık diğerlerine göre yetersiz olacaktır. Böylece az ışık veren ve çok ışık veren kişisel gelişimciler olacağı görsel temsil sistemleri kullanılarak aktarılmaktadır.   
Deniz Feneri metaforu ise yukarıda incelenen kısım kadar önemli. Zira Deniz Fenerlerinin en önemli özelliği yer değiştiremez olmaları ve aydınlık olduğunda hiçbir işe yaramamalarıdır. Belgin Öğrek’in zihninde kişisel gelişimci ve Deniz Feneri bağlantısının kurulması en başta kendisinin yer değiştiremeyeceğini gösterirken, oturduğu veya çalıştığı yer civarından bir veya birkaç deniz feneri görerek etkilendiği de söylenebilir. Ancak daha da büyük bir olasılıkla deniz feneri ışığı karanlıkta görülebileceği için evinden deniz fenerinin görülmesi normal sayılmalıdır. Bu anlamda karanlık olmadığında, yani kişiler herhangi bir sorun yaşamadığında bu cümleleri söyleyen kişinin yapacağı çok fazla şey olmayacaktır.

Deniz Feneri ve Kaptan bağlantısı ise bir başka sonucu ortaya çıkarmaktadır. Sadece denizde yol alan teknelerin kaptanlarına yol göstermek isteyen Belgin Ögrek, bu cümlelerle armatörlere eğitim verebileceğini de farkında olmadan ifade etmektedir. Kaptana yardım edildi mi çalışanların hiçbir sorunun kalmayacağı düşünülmektedir. Aynı zamanda “siz benden isterseniz size seminer verebilirim, bu yüzden benim ışığımı karanlıkta görebilir olmanız gerekir, sorun yaşıyorsanız bana gelin” ifadesi ile kendisinin fark edilmesi gerektiğini düşünmektedir. Karada olan insanlara ise bu modelle hiçbir yardımda bulunabilmesi kolay değildir. Burada da bilmenin yetmediğini Türkçe doğru modelde kullanılmadığı zaman ne sonuçlara yol açabileceğini kolaylıkla görmekteyiz. Keşke deniz feneri yerine el feneri olmak isteseydi.

Yine aynı dergide yazılar yazan  İsmet Barutçugil’in  “ 2007’de NLP yine ilgi çekecek ancak daha nitelikli bir düzeyde olması beklenecektir” cümleleri ile yaptığı yorum en sade ve açık olanıdır. Bu söylemin doğru olduğunu kabul etmek gerekir. Zira piyasada NLP uzmanı olduğunu söyleyip NLP’yi bilmeyen çok sayıda sertifika sahibi olan çok sayıda kişi vardır. Ancak bu kişilere de tavsiyem NLP’den önce Türkçe dilini gramatik, pragmatik, semantik açılardan ve ortaya çıkardığı süreçleri de inceleyerek öğrenmeleridir.

NLP  konusunun kişisel gelişimciler tarafından bu kadar önemsenmesi boşuna değil. Zira bu kişiler bu güne kadar anlattıkları bilgilerin hiçbir işe yaramadığını, NLP’nin ise Türkçe’yi doğru modelde kullanarak bilgi aktarıldığında ve NLP Teknikleri kullanıldığında çok hızlı sonuç alınabildiğini artık bildiklerini göstermektedir. Ancak kendileri farkında olmadan değişime direnç gösterdikleri için NLP’ye karşı tavır almaları açıklanabilir.

Zira NLP’yi bilsinler ya da bilmesinler, değişime karşı gösterilen direnç aşılması gereken en önemli engeldir. Bu yüzden kişisel gelişimcilerin kendilerini değiştirebilmeleri bilgi aktardıkları kişiler için de çok önemlidir. Ancak başarıdan hemen sonra gelen başarısızlıklar farkında olmadan kişinin kaynaklarını kullanmayı engellemekte ve hayata karşı tavır koymak yerine başka şeylere tavır koymaya başlamaktadırlar. Bu yazının yazılması ise bugüne kadar olduğu gibi, bugünden sonra da olacak olan “kelime ve cümlelerin” ne kadar  önemli olduğunu göstermeye çalışmaktan ibarettir. Hele bu bilgiler kamuya aktarılıyorsa ortaya çıkacak sorunların her seviyede fazlalaşması İsviçre Türkiye Milli maçının sonunda yaşananlara benzer bir durum ortaya çıkartması kaçınılmazdır.

Cengiz Eren www.erenlp.com  21 Mart 2007
NLP uzmanı ve eğitmeni