Bir Ağaç ve Bir Orman
- Son Güncelleme: Perşembe, 19 Nisan 2012 18:28
- Cengiz EREN tarafından yazıldı.
- Gösterim: 5637
Bir ağaç ne kadar özgür olabilir? Hiç düşündünüz mü?
Bir orman ne kadar kardeş olabilir?
Bu sorulara vereceğiniz cevaplar gerçekten çok önemli.
Cevap verilmesi gereken sorular bunlar diye düşünüyorum.
Çünkü bir ağacın hareket etmesi mümkün olmamakta yalnızca toprağa ve havaya gidebildiği kadar özgür olabilmektedir. Peki ya ormandaki kardeşlik, büyük ağaçların altında kalan ağaçlar büyüyememekte ve hangi ağacın kökleri güçlü ise diğer ağaçların köklerine bağlanarak onun topraktan aldığı özsuyunu kendisine yönlendirmektedir. Bu şekilde ortaya çıkan duruma ve bu anlamda ifade edilen cümleye bakılırsa ortaya ne anlam çıktığını farkettiğinizde sizinde benim gibi şaşırmanız mümkündür.
‘Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşcesine’ dizelerinin bize anlattığı metaforik anlatımla ortaya çıkan sonuç düşünüldüğünden çok farklı olmakta ve farkında olunmadan bize bulunduğumuz yerde sabit olarak kalmayı önermekte ve yer değiştirmek için ormancının gelip bizi kesmesini beklemekten başka çare bulunmamaktadır. Çünkü sadece ‘Macbeth’ te orman yürüyebilmektedir. Ayrıca hiçbir ağaç kendi ürettiği meyvelerini tüketememekte ve sadece soyunun devamı için bu meyveleri üretmektedir.
O zaman biraz daha ilerleyerek Nazım Hikmet'in bu cümleyi neden söylediğine düşünmemiz gerekiyor. Gerçekten neden söylemiştir, bu cümleyi Nazım Hikmet. Türkiye'den kaçtıktan sonra, Moskova yönetimi Türki Cumhuriyetlerdeki etkisini arttırmak için Nazım Hikmet'i kullanmış, Nazım Hikmet gittiği yerde şiir okuyarak, söyleşi yaparak çok uzun yollar katetmiştir.
Bu nedenle kendi isteği dışında gittiği bu yerler gitmek istemediğinde artık bu cümleyi söylemiş, bu dizeleri yazmıştır. Aslında söylemek istediği ben sabit kalmak ve kök salmak istiyorum, ve kendim gibi olanlarla bir arada yaşamak istiyorum demek istemektedir, belki de. Daha da derine inersek, Nazım Hikmet bu dizeleri ile Vatan hasretini dile getirmektedir. Dikkat edilmesi gereken nokta, her cümle o kişinin zihninde farkında olmadığı içerikleri taşıyabilir, her bilgide de bu olabilir.
Dikkatli bakılmadığında bu anlam (vatan hasreti) hiç farkedilememekte, bu cümleleri doğru kabul ettiğimizde bizi de durağan hale getirmektedir. Kendisine ders veren Yahya Kemal Bayatlı'ın Annesi Celile Hanım'a aşık olması, ancak Yahya Kemal'in Celile Hanım boşandığı halde birlikte olmayı kabul etmemesi ile annenin Pari'e kaçıp, orada yaşamaya başlaması. Nazım Hikmet'in anne henüz evliyken Yahya Kemal'in cebine "öğretmenim olmaya devam etmenizi isterim, babam olmanızı asla " notunu bırakması ilginç sonuçlardır. Daha da ilginç sonuç Nazım Hikmet'in büyük dedesinin de Polonya gemisinden atlayıp Kız Kulesine çıkıp Osmanlı'ya iltica etmesidir. Bu bilgiler ışığında Nazım Hikmet'in hem yalnızlığı ve hem de Yahya Kemal'le olan şiirsel çekişmesi anlaşılabilir.
Dil olarak .çok güzel olan bu cümleyi kendi içeriklerimizi koyarak değiştirdiğimizde sorun kalmayacaktır.
’Yaşamak bir taş gibi taş hür ve bir dağ gibi kardeşcesine’
‘Yaşamak bir kuş gibi tek hür ve bir kuş sürüsü gibi kardeşcesine’
‘Yaşamak bir insan gibi tek hür ve bir toplum gibi kardeşcesine’
Dil kullanımı açısından muhteşem olan bu cümle, bize aktardığı anlamlar açısından çok farklıdır.
Cengiz Eren