Lütfen TFF nin Şiddete Karşı Kampanyası
- Son Güncelleme: Perşembe, 28 Haziran 2012 16:04
- Cengiz Eren tarafından yazıldı.
- Gösterim: 9169
Tempo 17 Şubat 2004 Mustafa Sapmaz'a Teşekkürlerimizle,
“Taraflı olmak ya da tarafsız olmak bir hak, imtiyaz değil. Hepimiz buna göre seyredeceğiz, buna göre yöneteceğiz, buna göre yazacağız, buna göre konuşacağız. Yani kuralıyla oynayacağız. Spor hepimizin. Onunla oynamayalım. Lütfen”
Türkiye Futbol Federasyonu’nun “Lütfen” başlıklı kampanyasının sözleri böyle. Yukarıdaki yazı incelendiğinde ortaya çıkacak sonuçlar ilginç olacaktır. Öncelikle aktarılmak istenen mesajlara bakıldığında “Taraflı” ve tarafsız” olmaktan bahsedilmekte, bunun “bir imtiyaz değil bir hak” olduğu anlatılmaya çalışılmaktadır. Taraflı, tarafsız, hak ve imtiyaz arasındaki bağlantılar kurulmuştur ama belirsizlik çok fazladır. Zira “tribün terörü” denen şeyin taraflılarla tarafsızlar arasında olduğuna dair yanlış bir bağlantı kurulmuştur. Halbuki “tribün terörü” taraflılarla, taraflılar arasında olmaktadır. Birinci yanlışlığın bu olduğu söylenebilir.
Taraflı ve tarafsız olmanın hak olduğu ifade edildikten sonra “buna göre” kelimelerini içeren cümlelerle bağlantılar ve sınırlar konulmaya çalışılmaktadır. Seyretmek, yönetmek, yazmak, konuşmak fiilleri ile kimlerin neler yapacağı da belirlenmektedir. Belirsizlik bu cümleleri de etkilemektedir. Bir hak olduğuna göre taraflı mı? Tarafsız mı? seyredeceğiz, yöneteceğiz, yazacağız, konuşacağız, bu belirlenememektedir. Halbuki taraflı kişiler taraflı olarak seyrettikleri, yönettikleri, yazdıkları ve konuştukları için olaylar ortaya çıkmaktadır. Bu da ikinci yanlışlıktır.
“Yanı kuralıyla oynayacağız “cümlesi ise tam bir fiyaskodur. Zira “yani” kelimesi anlatma yetersizliği olduğunda kullanılan bir kelimedir. Bunun arkasından “kuralıyla oynamak” kelimesi gelmekte ancak hangi kurallara göre –taraflılık mı? tarafsızlık mı?- olduğu da belirsiz kalmaktadır. Bu kurallar “spor kuralları” olabileceği gibi “AB kurallarıyla”, “mafya kurallarıyla”, “devlet kurallarıyla” ve baska binlerce kuraldan biri ile olabilir. Bu belirsizlik de üçüncü yanlışlıktır.
“Spor hepimizin” cümlesi ile çok önemli bir mesaj aktarılmaya çalışılmakta ve böylece bu mesajın her sporu etkilemesi sağlanmaya çalışılmaktadır. Halbuki “tribün terörü” denen olaylar sadece futbol maçlarında ve bu futbol kulüplerinin basketboldaki takımları yüzünden basketbola ve bazı diğer sporlara yaygınlaşmaktadır. Teniste, atletizmde, yüzmede, okçulukta, jimnastikte ve benzeri sporlarda tribün terörü olmamaktadır. Böylece Futbol federasyonu kendi alanı dışındaki sporları kavramaya çalışmakta ve belki de farkında olmadan tribün terörünü yaygınlaştırmayı da sağlayacak bir mesajı da aktarmaktadır. Yanlışlıkların 4 ncüsü ise budur.
“Onunla oynamayalım” cümlesi ise hem negatif bir mesajı içermekte, ve hem de spor-oyun bağlantısından başka bir noktaya taşımaktadır. Buradaki “oynamayalım” oynamak fiilinden başka bir anlam taşımakta ve sporla oynanabileceğini de beynimize aktarmaktadır. Oynamak fiilinin manipüle etmek anlamını çağrıştıran bu cümle, sporun manipüle edilebilir olduğu mesajını verdiği için seyreden, yöneten, yazan, konuşan kişilere bu gücü vermektedir. Bu noktadan itibaren ifade edilen tarzda, her sporla daha fazla oynanmaya başlayacaktır. Bu da önemli ve beşinci bir yanlışlıktır.
“Lütfen” kelimesi ile bitirilen mesaj, bu kampanyaya ait sözel ifadelerde ortaya çıkan yetersizlik duygusunu biraz daha vurgulamaktadır. Aynı şekilde mesajda içerik spor olmasına rağmen kampanya görselinde futbol topu büyük olarak verilmekte “lütfen” kelimesi ise iki heceye bölünmüş olarak verilmektedir. “Lütfen” kelimesini ilave olarak güçsüzleştiren bu durum, bir müddet sonra futbol topunun lütfen kelimesi üzerinden geçmesini ve onu paramparça etmesi sonucunu ortaya çıkaracaktır.
Böylece pozitif amaçlarla organize edilmeye çalışılan bir kampanya ve mesaj,ı “Trafik Canavarı olmayın” sloganının trafik kazalarını arttırması gibi, pozitif bir sonuç ortaya çıkarmayacaktır. Ortaya çıkacak sonuca bakmak gerekirse, iki sonuçtan her ikisi de kolaylıkla gerçekleşecektir. Amatör spor dallarına olan ilgi azalacak ve taraflı olunan durumlarda ise “tribün terörü” denen olaylar biraz daha artacak ve insanların daha fazla zarar görmesi sağlanacaktır.
Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı bu kampanya sona erdirilmeli, sözel ve görsel bilgilerin aktarılması engellenmelidir. Bu kampanya doğru modelde Türkçe kullanılarak organize edilebilir ve “istenen sonuç” ortaya çıkabilirdi. Ancak bundan önce kampanyanın hedeflerinin tayin edilmesi ve genel spor içeriklerini taşıyan mesajlar futbol ile sınırlandırılması gerekirdi
.
Futbol veya takım tutmak insandan önemli hale geldiğinde, kişilerdeki boşluklar taraftarlıkla doldurulmaya başlayacak ve boşlukların büyüklüğüne göre alınan sonuçlara göre tepkiler ortaya çıkacaktır. İnsanların özellikle kendilerinin kendilerindeki değerinde ve başarı içeriklerinde boşlukları kendi yaptıkları ile doldurulmaya başlandığında olayların çıkma nedeni de kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Bu yapılabilir mi? bence evet ama kararı verecek olan kişinin kendisidir. Yapılacak kampanya ise bunu kolaylıkla farkettirecek görselleri ve cümleleri taşıması gerekirdi.
Cengiz Eren 12 Ocak 2005
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Ali Taran'ın yaratıcılığını yaptığı bu kampanya bu gün futbolda ortaya çıkan şiddetin ve sonuçların nedenlerinden biridir. Futbol'da terör artmış, futbola bir çok oyun karıştırılmıştır. Cem Uzan'ın Telsim reklamlarını ve daha sonra seçim kampanyasını düzenleyen, %20 oy alacağını iddia eden Ali Taran, seçim de gerçekleşmeyen sonuçla Cem Uzan'ın hem politik hayatının sonunu hazırlamıştır. Cem Yılmaz'la işbirliği yaparak Beyin ajansını kuran Ali Taran, daha sonra ona özenip Ofsayt isimli bir film çevirmiş, kimse ofsayte düşmek istemediği için filme giren pek olmamıştır. Daha sonra Acun'un programı ve eşi ve Ayşe Özyılmazel'le yaşananlar. Böylece bir zamanları dahi çocuğu kendisini koruyamadığı böyle sonuçları hayatında yaşamıştır. Çakar çakmaz çakan çakmak ile başlayan sürein geldiği nokta üzüntü vericidir.
Haziran28, 2012