Bekçi Düdüğü'nde Güven

Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

bekçi nin düdüğüYanmazdı sokak lambaları. Çok karanlıktı sokaklar. Issız, kimsesiz, sanki oralardan hiç kimse geçmemiş. Bekçi düdügü'nde silinirdi korkular.

Televizyonun olmadığı, çocuk olduğumuz, çocuk yıllar. Kış geceleri gider evin ahalisi , yapılır mutlaka bir akraba ziyareti.

Biz kardeşler bırakılırız evde. Tembihleniriz açılmayacaktır çalsa da kapı. Aslında yoktur pek fazla kaygı. Tanıdıktır sokak. Herkes bilir birbirini. Ne var ki büyükler bilmez çocukluk korkularını. Zordur büyümek.

Yatar küçümenler hemence. Kumkuma ablaları çalışacaktır kendince. Yaşta hani onbeş ay büyükçe. Evin misafirsiz olduğu nadir zamanlardır. Sokak karanlık, evde de pek parlak değil lambalar. Sarıdan hani ekonomik olandan.

Bir çatırtı oldumu, rüzgardan önce akla gelir eyvah hırsız mı var?

Minicik yürek çarpar da çarpar. Yeni yeni başlamış fizik, kimya öğretileri. Bileşik kaplar su ne kadar yer tutar. Unutulur bunlar. Korku sarar.Bir hırsız dadanmıştır mahalleye o sıralar. Lakabımız yağcılar. Dede yağ satar. Bal satmaz. Tenekeler durur çatıda. O zamanlar da yağ çalınırmış zahir. Hakiki yağ, bir kısmı ayvalık'dan zeytinyağ. Biter ders çalışma isteği gelir korkular yeni yeni.

Perde aralanır hafifçe, karanlıkta gölge aranır.

Kızılır anaya babaya niye bırakıldık diye. Nineye , dedeye kızılmaz bile ne haddimize?

Gölgeler ne çok şekil verirler.

Hafize teyzenin ağacı olur bir heyula. Duvarlarından zıp zıp atlar sanki birileri. Hışırdar yaprakları. Sanki derler ki evde değil büyükleri.

Hırsız ağacın arkasından mı bakar? Acep bizim çatıya kaç adımda gelir? Götürürken tenekeleri, gürültüsü kapıya mı gelir? Hırsızlar lastik ayakkabı mı giyerler. Niye öyle sessizdirler de gölgeleri çok ses eder..

Ahh şu sokağın başında gözükse bizimkiler. Bir daha gidemeyecekler. Çok mızıkçılık yapacağım. Niye utanayım ayıp mıdır korkmak? Onlara gölgeleri anlatacağım.

Çok gülerler mi bana! Gülsünlar. Annem gülsün yalnızca. Annem hep gülsün isterim. Annem çok ağlar. Hep özler o da annesini. Ayrı kaldığı kardeşlerini. Hep ağlar o. Annem gitmek istemez ama zorla götürürler Gülsüm' e ayıp olmasın derler.
Gülsüm kim? Önemli biriydi galiba. Onu unutmuşum.

Anacık istermi çocuklarını bırakmak istemez tabii. Anacık kızı okusun ister. Oğullarından bile çok okusun ister.

Rumeli kızları akça pakça, boylu poslu endamlıdırlar. Kızı benzemez memleketin kızlarına.

Ondan mı hep okusun der başka birşeycikler demez.

Oysa ders çalışacak yer kalmaz çocuklara. Evin her yanı misafir dolu. Sanki Anadolu.

Saat kurulur tenha bir köşe bulunur. Sabah, beşte çalar satin şişko çanları. Minicik ellerini uzatır hemen susturur saati ki uyuyanlara ayıp olmasın birde tenbihlenir. Hafiften homurdanmalar uykulara devam edilir.

İki örgi sıska, minik kız ders çalışır. Kış sabahları da soğuktur hani yorgana sarılınır. Okumalı okumalı anacık süreki bunu der. Vardır bir bildiği herhal.

Oku ya kulum der kız kendi kendine sever de hani. Ders dışında ne çok şey vardır bilinecek. Bambaşka dünyalar. Her kitap bir dünya olur ona.

Neyse ders okunur, roman okunur, okullar okunur. Neydi anacığın derdi bilinmez. Koca mı bulamayacaktı kızı. Güzelleşti de valla. Pek bir isteyeni oldu. Bu sefer anacık şoven oldu. Kim ,kimdi nerelidir? Tahkikat komisyonu kuruldu.

Sen okumuş kızsın dedi tutmaz bununla ayar, o nereli bu nereli, benim kızım dünya güzeli, çok marifetli tabii bunları kimselere demedi zaten hiç birşey demedi. Kızı bilirdi onu. Anaya göre hayatta en büyük güç bilgi idi. Onu sadece bilgi korurdu. Yoktu oncağızın kötü niyeti.

Güvenemedi kimslere. Karanlıktı insanlar hani o bekçili zamanlardan da fazla.

Göç etmişti, savaş görmüştü, hasret kalmıştı. Issız kalmıştı bir yanı. O hep beni yanında istemişti.

Gölgeler, gölgeler. Karanlıktı sokaklar. Aydınlıktı sabahlar geceye kadar.

Oysa kızı bir bekçi düdüğü'nde bulmuştu güveni.

Bekçi amca kimdi.

Neydi adı.

Ama o güçlü, iyi biri olmalıydı.

Gündüz görünmezdi bekçiler. Görünseydiler belki bu kadar güvenilmeyecektiler.

Muhtemelen kahverengi elbiseliydiler.

Karanlıkta bir kahve gölge

Bir düdük sesi
Ne güven vericiydi
Bu kadar basitti güvenmek oysa birine.

Bir de içinde bir leblebi dönen bilyeli düdük üfürmesine....

Cahide Yormaz Öz / Kalamış/ 8.8.2015