Sessizlik ve Ben Dilsizdik

Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

uzayYine uykusuz geceler. Aralar da yorgun düşler. Uykusuzluk kalıcı, düşler yorucu ve uçucu. Hatırlanmaz tek bir umutlu karesi de, mıh gibi çakılır özlenenin terk ediş gecesi. Bitti diyen sesi. Sessiz gidişi. Ondan beri sessizlik ve ben dilsizdik.

Hani o görkemli dalgaların sesi sanki sevdiceğin nefesi. Onları da mı beraberinde götürdü unutamadığımın gölgesi.

Martıları da tembihlemiş, beyaz hayaletler gibi uçuyorlar. Kargalar gürültücüdür ya onları sessizliğe sokmuyorlar.

Çok sakin çok dinginim terk edildiğim o kanepede. Ben ve o giden gölgeden gölgeler.

Sessizliğin sesini bırakmış istemeden.

Ne istedin benden. Sadece oturmaktı maksadım o kanepe de sessizce bendeki senlen.

Tek tek düşüyor yapraklar, gürültü etmeden. Sarı kızıl her renkteler.

Bir su birikintisinden su içiyor minik serçe gizlice. Çimenler yağmurlanmış, hışırtısız birlikte. Güller biraz geçkince, nöbette.

Sahibinden habersiz gelmiş yalnızlığıma bakan bir köpek, sahibini terk edecek benim için neredeyse.

Çok üzgün gördü beni , sessizce dokundum başına oysa korkarım dokunamam asla. Bir adım daha attı bana yavaşça. "sahibine git" dedim kulağına. Terk edilenler terk edermiş güvenme bana. Anladı beni sessizce uzaklaştı, döndü vefasına.

Gidenleri izleyen gözlerim buğu buğu, içimde bir ağu ve söyleyemediklerim. Gecelerim, gündüzlerim, yalnızlığım çok derin.

Ses ver artık benden bir türlü gitmeyen gidenim.

Ses verin ne olur birlikte şarkı söyleyelim.

Bu sessizlik boğuyor beni, sanki ölmeden gömülenim.

Sende mi yağmur, bıraktın şarkını vurmuyorsun çatılara tın tın vursana.

Tüm sesler geri gelin. Ne olur razıyım karmaşaya.

Hoca vuruyor tebeşiri tahtaya. " hey çocuk uyansana" diyor " zil çaldı, başlasana oynamaya"

Ziller, kastanyetler hızla hızla başladı tempoya. Topukları vura vura tahtaya, kırmızı fırfırlı uçuşan elbisesinde İspanyola.

Sonra yine sessizlik. Yine topuk sesleri. Dönüşler, dönüşler...

Uyandı tüm cinler, periler. Başucun da sessiz bekleyen serviler.

Rüya mı, gerçek mi bu sessizlik. Bu evrende ki yer değiştiriş. Yer gök bir ayrı bir bitişik. Ufuk çizgisinde bekleyiş. Sessizce doğuyor güneş, umutlu bir geliş.

Tan yeri. Aydınlanıyor tepelerin arkası , ben bu tepelerde sesleri bekliyorum. Sessizliğimi bırakıyorum vadiye doruklara yükseliyor beklediğim dokunuşlar. Evet başladı sesler. Bir anne ninni söylüyor bebeğine, beklenen şarkıyı söylüyor yüreğimin bir köşesinde olan saklanmış sen. Kuşlar şakımaya başladı. Kanatlarını çırptı martılar. Kargalara da izin çıktı. Sesli olunca güzelmiş dünya.

Günaydın gün, gelme gece. Düştü yine aklıma o hece. Son tangoyu yapacağım onunla bitecek bu bilmece.

Mavi, yeşil, kırmızı, kuşlarda ki cıvıltı, renkler ve sesler bizleri var eder.

Cahide Yormaz Öz / Kalamış 3.3.2015 miş.