Ataletsiz Denge

Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

ataletsiz denge, cengiz eren, firdevs ersoy, dengemetreİnsanı, yaşamda en çok zorlayan şeylerden birisi de "denge", her an düzelen ve bozulan, hiç hakir görülmeyecek ,masum, insanca ve soylu bir çaba...

 

İnsan kendi dengesini tutmaya, olabildiğince dengeli olmaya çalışıyor ama olmadığını biliyor, zaman zaman dengeyi yakalasa da zirvede fazla duramıyor, ibre hep iniyor çıkıyor, iniyor çıkıyor...

 

Durum böyleyken, insan hep dik durmaya, ibresi şaşsa da pusulası kaysa da hep dengeliymiş gibi görünmeye çalışıyor. Hem kendini hem de etrafındakileri kandırıyor. Oysa,hemen biraz perdeyi kaldırıverdiğinde her şey görünüyor. İnsan yansıtıyor her şeyi, insandan yansıyan şeyler var, bunu anlamak için çok büyük şeylere gerek yok, kolayca anlaşılıyor.

 

Hayatın içerisinde bu kadar zorlanan, bu kadar üzerine yüklenilen, sevgisizliğe itilen insanın, bu kargaşa içerinde, dengesini gittikçe sürdürememe zeminine doğru ilerlemesi hiç de şaşılacak bir şey değil ve çok doğal, bu böyle çok yargılanacak şuçlanacak bir şey değil, insan bunun içerisine itiliyor.

 

Jean Paul Sartre, "Aklımın ermediği bir çok şeye aklım erdi ama insanın dengesini nasıl kurduğuna hala aklım ermedi" diyor. İnsanın aklından günde elli bin düşüncenin geçtiği söyleniyor, bu günümüz insanının akibeti, ilkel insanda belki bu böyle değildi, benim kafamdan elli bin düşünce geçiyorsa, bu düşüncenin hepsinin bana ait olması mümkün mü ? O zaman, ben kendim olamıyorum ve bu hale gelen bir insanın dengelerini kolay ve doğru kurması çok zor, bu nedenle zaman zaman dengemiz de kaçıyor, gönyemiz de şaşıyor.

 

Leo Buscaglie'nin kişilik tarifinde söylediği bir cümle var, derki " Siz katmanlarınız arasında bir yerdesiniz." Nerde ve nasıl bulacaksın kendini ? Olumlu, olumsuz bir çok katmanın arasından kendini bulmak, çıkarmak, dengelerini tutturmak hiç kolay bir şey değil ve insan dediğimiz varlık tersi yüzü olan, böyle bir şey...

 

Denge her şeyin içine giriyor, felsefe gibi matematik gibi bir şey, matematik kendi başına hiçbir şey değildir ama bir şeyle birleştiğinde her şeyle birleşir, dengenin tanımlanmasındaki zorluklarda sanırım buradan kaynaklanıyor. Denge bütün olumlu yaşam eylemlerine dahil oluyor, denge olmadan, denge karışmadan da güzel bir şey de çıkmıyor, olmuyor.

 

O zaman her gün, insanın kendini yenilemesi, fiziksel ve duygusal denge ayarlarını bir kez gözden geçirmesi ve tespitlerini yaparak güne başlaması gerekiyor. Senin dengelerini bozan şeyler neler ? Buna kendin mi katkıda bulunuyorsun yoksa başka etkenler var mı? Sabah kalkıyorsun ilk kendinle karşılaşıyorsun, uyandın kalktın, gözünü açtın, her şey burada başlıyor, denge de burada başlıyor.

 

Elektrik sistemi bu işte ! Filmini çek bakalım, sabah sen ne durumdasın ? İlk karşılaştığın şeyi iyi sorgulamak gerekiyor, ilk karşılaştığın halini kabulleniyor musun ? Öyle mi değil mi? Bunun sana bir faydası var mı ? Bunları mutlaka gözden geçirmek gerekiyor. Kendi dışımıza çıkıp, kendi süreçlerimizi görmeye çalışmak, ne oluyor da saplanıyoruz, ne oluyor da çıkamıyoruz, algılarımızı bu çok kötü tepkilerimizle kendi aleyhimize çeviriyoruz. Niye memnun olmuyoruz , niye sınırlandıramıyoruz, çerçevelendiremiyoruz ? Bozulan dengelerimizi, neden ısrar edipte uzatıyoruz? Neden olumsuzlukta duruyoruz ? Peki, böyle olduğunda terazi ne oluyor ? Terazinin dengesi kaçtığında, denge iyice bozulduğunda geriye dönmüyor, başka çarpıklıklara doğru gidiyor ve insanı tehdit ediyor.

 

Eğer, bu kritik dengelerle yaşayan insanın hayatında sevgi de yoksa dengeler, diğer dengesiz şeylerle irtibat kuruyor sonra da zincirler oluşturuyor ve çığ etkisi yaratıyor. Çünkü; sevginin dengeyle, teraziyle, orantıyla, akılla fikirle hepsiyle bağları var. O yüzden insanın mutlaka kendine yardım etmesi, bazı doğru metodlar bulması gerekiyor.

 

Bu hazırcılıkla olmuyor, hem kendisi çaba gösterecek hem de doğru bir yöntemler bulacak, gerektiğinde yardım alacak fakat yardımı da başkalarına bırakmayacak. Tek yönlülük, şartlanmışlıklar içinde olan insanın kendine yardım edebilmesi de çok zor, iddialı bir varlık olduğu için bunu pasiflik, güçsüzlük, acizlik olarak algılıyor, bunları da aşması gerekiyor.

 

Öyleyse, kendimizi sevmek, kendini ve yaşamını kabullenmek, barış ortamı sağlamak, moralini yükseltmek ve ihtiyacın olan şeyleri samimiyetle kabul etmek gerekiyor. Bu detayların tümünü görüp, bu karmaşık olayları yakalayıp , olumsuz duygu ve düşüncelerini ayıklamak, sıralamak, kendi kişisel yaşamımızı kaynatmamak ,dengenin diğer bağlarını bilmek, katalizörlerini tanımak ,tüm bu olumsuzluklardan ayırmak ve kurtarmak, kendi uygulamalarındaki eksiklikleri, çarpıklıkları sık sık değerlendirmek gerekiyor.

 

Zira, insanın denge çabası " ben dengemi kurdum, bu böyle gider " demekle bitmiyor. Bir çok şeyde olduğu gibi, emek, çaba ve süreklilik istiyor.

 

Firdevs Ersoy

Balçova, 21,12,2013

 

TOP