Annelik ve Hayat

Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

294830 10152861625985438 1764427772 nKötü başladı kasım...

 

Yine ailece kocaman bir şehirde, ne olacağı, ne kadar süreceği belirsizliklerle dolu, sessiz,biraz hüzünlü biraz da çaresiz, ağır yürünen, sabırla beklenen, bilinmeyen bir köprüden geçiyoruz.

 

Bugünlerde aklım , ansızın kalp krizi geçirip ameliyat olan ve ikinci bir operasyonun zorunlu hale geldiği annemde takılı kaldı.

 

Çocuklarını büyütmek, onlara iyi bir gelecek sunabilmek için çırpınan, hayatımda güzel görüntüler-anılar bırakan, sevgi dolu, güvenilir, fedakar , ağladığım- güldüğüm, acı tatlı her şeyimi paylaşıp destek aldığım yegane insandı. Her başım sıkıştığında sırtımı yaslayabildiğim, sığındığım tek açık limanımdı. Hayat içinde sayısız acı, mutluluk ve hikaye barındırarak akışına devam ediyor.

 

Ama ben annemle her şeye kaldığımız yerden devam edip etmeyeceğimizi bilmiyorum, yaşam planlarını yaparken her durumda bize seçme şansı bırakmıyor ve bu gibi durumda en iyi çözüm de yalnızca rıza göstermek oluyor. Annemin hayatını bir çizgi olarak izlediğimde; Sevecen, cesur, gözü kara, yaşam dolu, akıllı ve sağlam bir kadındı, ama neyin kendi sorumluluğunda olup , neyin kendi sorumluluğunda olmadığını belirlemek, gerektiğinde "hayır" diyememek gibi bir sıkıntısı vardı.

 

Bütün ailesi adına, kendisine ait olmayan görevleri üstlenir, sorumluluklar alır, sınırlarını açar, sadece kendi bahçesini değil hepimizin bahçesini sulamak, yeşertmek , canlı tutmak, bizim yaşamımızı genişletmek için uğraşıp durur, bütün bunları yaparken de kendi hayatını olabildiğince daraltır böyle olmasından dolayı da gayet hoşnut ve mutlu olduğunu söylerdi.

 

Bu kadar sorumluluk üstlenerek nasıl mutlu olunabilirse... Öncelikleri hep ailesiydi, bizlerdik... Kendisi söz konusu olduğunda ise sonra yaparım derdi, ıskalar ve ertelerdi hayatını, yaşamı böyle algılıyordu ve bu konuda da ısrarcıydı.

 

Değişmek istemiyordu ve halinden de memnun gözüküyordu. Oysa, hayat bizden yaşamın bütün alanlarında değişim bekliyor, bizler ise onu hep sabitlemeye çalışıyoruz.

 

Duygularımız bizden yeni şeyler talep ediyor, bunları bastırıyoruz, çökertiyoruz, onların önünü, yolunu açmıyoruz, açamıyoruz. Duygularımızı bekletip, öncelikleri günün koşuşturmacasına veriyoruz. Yaşamı baskılıyor, durduruyor ve engelliyoruz.

 

Biz yaşamı doğal yaşamıyoruz, biçimlendiriyoruz, kalıplandırıyoruz ve şekiller veriyoruz. Kendimize benzetmeye çalışıyoruz ama yaşam direniyor ve benzemiyor çünkü yaşamın bir formu yok, hiçbir kalıba sığmıyor. Sonra yaparız diyoruz. O anda olmayan, yapılmayan bir şey sonra yapılabilir mi? Yaşam böyle tekrar eden bir şey değil ki, hata yapıyoruz ve o çelişkiyi çoğumuz zaman zaman yaşıyoruz.

 

Annem, yaşam onun önüne başka şeyler getirip koyduğunda, evvelki yaşamından bir şeyler eksildiğinde , eskiden ona yaşamsal güç veren bir çok şey hayatından çıktığında gününü nelerle dolduracağı konusunda zorlandı. Kısa bir süre önce kaybettiğimiz babamın ölümünden sonra ortama uyum sağlamakta sıkıntı yaşıyordu bunu hepimiz hissediyorduk.

 

Eşi yoktu artık, çocuklar da yoktu. Geliyorlar, uğruyorlar, vakit geçiriyorlardı ama yirmi dört saatini doldurmuyordu tüm bunlar. Artık çocukları çocuk değildi, onlar da anne olmuştu, yaşam artık onu büyükanne olarak tanımlıyordu. Eksilen şeylerin yerine yenilerini katması, yeni şeyler, yeni keşifler yapması, kendisini avutması , yeni kimliğini benimsemesi ve sosyal yaşamını yeniden düzenlemesi gerekiyordu.

 

Kendi düşlerine , amaçlarına yıllardır fırsat vermeyen birisi için bunları gerçekleştirmek,hayatını yeniden programlamak, yeni oluşumlara ayak uydurabilmek ve kendinde yeni bir değişim başlatmak, kolay bir şey değildi. Keyifsiz olduğuna dair belirtiler vermeye başlamıştı ses tonu, mimikleri, beden dili, bilebilse insan bu belirtilerin artçı deprem olduğunu, ardından büyük bir depremin geleceğini...

 

Sonunda olanlar oldu ve annem hastalandı, insan yaşamının önünü kapatır, yaşamı baskılarsa, kaçınılmaz olarak sürecin sonunda böyle şeyler oluyor, duygularımızı bastırmak, kendi yaşantımızı ertelemek yalnızca olumsuz titreşimlere yenilerini ekleyerek sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına neden oluyor. Önce ruhun sonra da bedenin çöküyor.

 

Yaşamın sıkıntıları ile biriktiğinde ise hiç istemediğin, beklemediğin şeyler oluyor hem de çok ağır şeyler. Annem yanlış yaşadı, doğru yaşasaydı bunlar olmazdı, şu sebepten hastalandı deyip, işin içinden çıkmak değil derdim, Böyle bir şey yok ! Sadece annemin yaşadıklarını anlamaya çalışıyor ve olanları nitelerken de kendime dönüp bakmak ayna tutmak istiyorum.

 

Sanırım esas sorun, kendi iç dünyamızda ve yaşadığımız dış dünyanın içerisinde kendimiz olmayı başaramamak, kendi tabiatımıza saygılı olamamak. Söylemek istediğim, yaşam kendi çelişkileri ve kendi doğal akışı içerisinde gidecekken, biz yaşama müdahele ediyoruz. İş var diyoruz, işi öne çıkarıyoruz, eşimize göre, çocuğumuza göre yaşıyoruz ve kendi kişisel yaşamımızı hep geriye atıyoruz.

 

Bunun esas kaynağı bizleriz, kendi yaşamımıza samimi olmak ve onu benimsemek zorundayız. Yaşamımıza saygı ve sevgi duymuyoruz, sabrediyoruz, tahammül ediyoruz, maske takıyoruz, kendi kendimizi hep aldatıyoruz. Sonra bunları bunları yaparım diyoruz...

 

Ama bunlar hiçbir zaman olmuyor . Tıpkı , annemin yaşamında olmadığı gibi... İnsan beyni çok yanıltıcı ve sinsi, annem şimdi keskin bir yaşam mücadelesi veriyor, kişisel pişmanlıkları var mı, kendi hayatının içine girip, yaşamındaki kilitleri bulup çözmeye çalışıyor mu ?

 

Ben daha önceleri defalarca yaptığım şeyi deniyor, biraz konuşturmaya çalışıyorum, Onu gözlemliyor, gizlediklerini , ifade edemediklerini ,davranışlarını, baskıladıklarını okuyup, onu açmak ve çözmek için çaba gösteriyorum ama saklıyor, söylemiyor ya da söylemek istemiyor, hissettiklerini, iç hesaplaşmalarını... Kendisiyle küs mü, barışık mı? Tam olarak kestiremiyorum, okuyamıyorum olanı biteni, karanlıkta gölgede kalıyor bir çok şey... Kendine kızıyor mu, yargılıyor mu, cezalandırıyor mu ?

 

Ama ben annemin yaşanmamış, ıskalamış bir hayat için kendisine "af çıkarmasını" çok istiyorum. Ağır bir mahkeme bu biliyorum. Hakim de olabildiğince sert ama , kararın annemin lehine sonuçlanmasını ve kendisini iyi hissetmesini yürekten istiyorum...

 

Firdevs Ersoy 17 Kasım 2013 Balçova / İZMİR

 

TOP