Quo Vadis?

Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

Alzheimer düşmanı domates Firdevs Ersoy, Geçen gün vapurda yan koltuğa, kocaman kalın gözlükleriyle felsefe öğretmeni, yaşlı bir bayan oturdu. Belli ki gözlerinden sıkıntısı var ve çok iyi görmüyor.

Selamlaşma ve tanışma seremonisinden sonra gazetelerini çıkardı ve bana döndü "Sen okumuyor musun ?"dedi.
"Okuyorum hocam, kitabım çantamda", dedim. "Niye çıkartmıyorsun da çantan da duruyor kitap" dedi.

Sataşıyor...

Keyfim yerinde, huzurumu kaçırmak istemiyorum, sohbet ediyoruz.
İyi ,bilgili bir öğretmen, yol uzun olunca biraz dinleyim ,başına neler gelmiş,diyorum.
Anlatıyor, anlatıyor, anlatıyor...

Vapurdaki kalabalığa söyleniyor,kızıyor, hiç tahammülü yok,onları yargılıyor,analizler yapıyor.Bunlar okumaz, bir şey konuşmaz,dinlemez, tepki göstermez, görmeyim ben bunları diyor.

Vapurdan inerken, kendimce şöyle bir sonuç çıkardım.
"Hiç bir şeyi görmek istemiyor ve görmek istemediği için de beyin gözlerini kapatmış."
Beyni , bunun gözlerini kapatır.

Neden ?
Hiç güzel bir şey görmediği için, görmesen daha iyi olur demiş beyin, o hale getirmiş kadını.
Bu çok doğru ve yaşamsal birşey, sen her şeyi kötümser görürsen , hala içinde varolan yaşama duygunu farkeden beyin, senin bu kadar karamsarlıkla yaşayamayacağını bildiği için gözünü kapatır ve görmezsen yaşarsın, der.
Bu da severek okuduğum iki kitabın yazarlarını, ustaların söylediklerini doğruluyor."Hastalıık iyileşmeye Giden yoldur-Rudiger Dahlke"/"Şifa Sende-Dr. Erhan Özer"

Arzheimer hastalığı da böyle birşey...
İnsanların yaşamlarında, zaman içerisinde giderek olumlu şeyler azalıyor, olumsuzlar ekleniyor ve bunlar bir kabus şeklinde devinim olarak, onları görünmez karanlık noktalara doğru götürüyor. Kendi kıymetini ortaya koyamıyor, kendini koruyamıyor, kendine yardım edemiyor, yaşamında daha evvel mevcut olan, ona katkıda bulunan birçok şeyi atlıyor, görmezden geliyor.

Durum böyle olunca, beyin unutmak, silmek ve hiç ulaşılmaz hale getirmek istiyor kendini. Babamda da öyle oldu, beyin öyle birşey yaptı ki onunla irtibat kurulamaz hale geldi, kimse onunla kontak kuramıyor.
Beyin yapıyor bunu, müthiş birşey...

Kişi çatışmalar yaşayınca beyin yaşatmak için bu yolu buluyor,İlkel beyin yapıyor bunları.
Çatışmalarını dengeleyemiyorsa, olumlamaya gitmiyorsa, takıntı ve çatışmalar devam ediyor, sertleşiyor, bir müddet sonra eşiği aşıyor ve beyin, ilkel beyin olarak hiç sana sormadan kararını veriyor.
Gözünü kör etmek şeklinde, Arzheimer şeklinde...

Ben bunları duymayım artık dediğinde, kulaklarını sağır ediyor kesiyor irtibatını senin, bunun kulakları duymak istemiyor, duydukça kahrından ölecek, duymasın yaşasın diyor.

Bütün amacı seni yaşatmak.
Yani ilkel beyin, sana güzel bir şey getirmiyor, seni yaşatıyor, yaşatmaya devam ediyor ama sosyal yaşamını, ruhsal yaşamını, her şeyini elinden alıyor.

İnsanın bütün çatışmaları zihinsel, duygusal ,moral olarak mutlaka vücuduna vuruyor ve hiç bundan kurtulma şansı yok. Zira, insan aklı vücuda da dağılmış bir akıl, beyindeki nöronlar aynı şekilde sindirim sisteminde de var, diğer organlarda da var.

Öyle olmasa beyinle nasıl irtibat kurabilecekler. Beyindeki herhangi bir çatışma aynı anda tüm sistemde kayıt altına geçiyor.

İstediğimi düşünür, istediğimi elde ederim diyemiyorsun.
Çatışma hayatın temeli, bir insan çatışmadan tamamen kaçamaz, mümkün değil, her şeyden, herkesten kaçsa kendinden kaçamaz. Diyelim ki,"Robinson Crusoe" gibi yaşamayı seçtik,kendi iç çatışmalarımızı taşıdığımız sürece hiç fark etmez ,istediğimiz yere gidelim, istediğimiz kadar sade yaşayalım.

Kısacası,kaçınılmaz olarak çatışmaya giriyorsun, süt liman bir hayat yok!
Orda doğru olan, öbür tarafta yanlış, eğri ya da eksik oluyor.
Senin çerçevelerin vardır ama bazen senin çizdiğin çerçeveler de seni çatışmadan uzaklaştıramıyor ve
çatışma bir şekilde başlıyor.

Çatışmalar, yüzleşmeler, kendini kabullenip, kabullenmemeler herkesi tehdit eden bir şey , bir başkası ile ilgili bir şey de değil, kendine özgü bir şey.

Burada önemli olan, çatışmaları yaşarken algı ve tepkilerin seni bitiriyor mu geliştiriyor mu ?
Böyle bir durumda karamsar mısın, iyimser misin?

İnsanın moral sorunu var,moral kaynaklarını kurutmadan, mutlaka devreye yeni şeyler koymak ve mutlaka beslenmek, kendi kendine ket vurmadan,kendi yaşamının değerini bilerek hareket etmen ve iyi geçinmen gerekiyor.

Bunları çok iyi görmek ve bilmek gerekiyor.
Bunun ne olduğunu, vücudunda hangi tahribatlara yol açtığını, beynin nasıl çalıştığını bilirsen, hayatını ziyan etmez, zararın bir kısmını önler, iç çatışmalarını bir zemine, bir platforma yerleştirip, verimli hale getirebilir, kendinle bütünleşir, tamamlanır, enerjini karamsarlığa doğru değil üretime doğru taşır ve kendi dengelerini oluşturursun.
Kendi yaşamını kurtarabilmen için, kendine yardım etmeye başlarsın, kendine doğru davranırsın, çatışmalarını doğru ele alır, potansiyelini, kaynaklarını tanımlar, günlük yaşamına dahil edeceğin şeyleri yapar, çıkarman gerekenlerde daha çabuk ve doğru hareket eder, kaybettiğin olumlu duygular varsa ve onların kaynaklarını biliyorsan, onları yeniden kazanır, tekrar zeminine alır,yaşamını karıştıranlardan uzaklaşır,iyi gelen gelmeyen şeyleri ayırır, değişimi gerçekleştirir ve yeniden her halinle kendinden memnun olursun.

Bunları bilmediğin ve yapmadığın zaman ne olur ?
İçindeki bir tane olumsuz düşünce ya da kötülük gider diğerlerini bulur, büyür, diğerleriyle zincir yapar ve baş edemez hale gelirsin.

Bu kez,döner sana vurur, kontrol edilemez hale gelir, amacının dışına çıkar ve seni hedeften uzaklaştırır.
Düğümleri bulup çözemezsen, çatışmayı yaşam kabul edersen, bu fotoğrafı böyle görmezsen olmaz,
bu insanı aşan bir şey, yapamazsın çıkamazsın işin içinden, hayatın kaynar, eksen kayar ve düzelmez.
Bunun ters tarafı böyle bir şey ve hiç kimse bundan kendini kurtaramaz.

Kurtaramazsın...
Ve,
Ummadığın bir anda da gelir seni çökertir. Hayata karşı koyamadığınız tavır, insanlara yönelir ve insanların % bir kısmını "aptal" olarak görürsünüz ve değişim de böylece sona erer. Bir ağaç gibi olduğunuz yerde kalakalırsınız, sizin gibi düşünen başka insanlarla birlikte.

Bu böyle bir şey yani, hiç şakası yok!

Firdevs ERSOY 08-05-2013 BALÇOVA