Herkes Haklı

Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

ayrılık, firdevs, ersoy, cengiz erenBizim yaşama modelimizde bir şeyi sıfırlamak, silmek diye bir şey yok. Yaşanan olumsuzlukları, duygu ve düşünce olarak silemediğimiz gibi biriktirip, bu birikimin üzerine yenilerini ekliyor ve birbirine bağlıyoruz. Gün gelip ipin ucu kopuncaya kadar da bekletiyoruz.

Hafta sonunda, kendimi aralarında istemeden hakemlik yaparken bulduğum, yaşadıkları tüm olumsuzlukların faturasını karşı tarafta aramaya çalışan, birbirini suçlayarak kendi gerçeklerinden kaçmaya çalışan, evli çift gibi...

Kim ne kadar doğru yapmış, kim ne kadar yanlış yapmış, kim haklı kim haksız ,silinmiyor, azalmıyor, konu bitmiyor...

Biri ekside ilerliyor, diğeri de pasif bir tutumda karşısındakinin daha da ekside gitmesine sebep olacak bir tutum içerisinde, savaşır gibi yaşıyorlar, barış bozulmuş, hesaplarını kapatamıyorlar, birbirlerini affetmiyorlar, yargılıyorlar, suçluyorlar, tavırlara girilmiş ama ne bir teklif, ne bir arayış hiç bir şey yok.

Tüm bunları yaparak, evliliklerine bir çözüm getireceklerini sanıyorlar.

Dışarıdan, üçüncü bir göz olarak bakıldığında olay sadece bir evlilik sorunu değildi ama onlar öyle olduğuna inanıyorlardı.

İnsan kilitlenebilen, dengesini kaybedebilen, olumsuza doğru giden ve yürüyen bir varlık ve bu kişinin evli olup olmamasına da bakmıyor.

Bir insanın yaş periyodlarından dolayı karşı karşıya kaldığı döngüler, dönemeçler var. Bu döngüler zaman zaman çözümsüz , tehlikeli ve bir o kadar da tuzaklarla dolu,karşı tarafı suçlayarak yargılayarak işin içinden çıkılmıyor.
Süreçlerini köklerini iyi analiz etmek gerekiyor.

Bir dönem ev, iş, çocuk,mesleki ve akademik gelişim gibi uğraşlar insanın hayatını dolduruyor. İlerleyen yaşla birlikte boşluklar oluşmaya başlıyor ve tam da bu yaşlar, yaşamı daha da derinden sorgular hale geldiğimiz yaşlara denk geliyor.

Bu handikapta çelişkilerin asıl kaynağını bilemez, sadece evliliği sorumlu tutar, hayatın sadece iki kişilik ilişkiden ibaret olmadığını, evliliğin hayatın geniş alanları içerisinde sadece bir tanesi olduğunu görmezden gelirsek , yaşadığımız çelişkilerden dolayı bir şekilde acı kaçınılmaz oluyor.

Ben eskiden şöyle düşünürdüm, insan bilinçlenir, bilinciyle hareket eder, yaşamını yönetir ve istediği gibi şekle sokar.
Öyle bir şey yok !
Niye yok , çünkü insan çelişkilerle dolu bir varlık ve de yaşam hiç bir zaman bizim planladığımız şekilde ilerlemiyor, bize bağlı olmadan bize sormadan otomatik çalışıyor ve bilinmeyen, görünmeyen bir şey olmaya devam ediyor.
Biz bilinçlenerek, ancak kırılmaları, dökülmeleri hasarları biraz kurtarabiliyoruz.

Yaşam kendi döngüsüne, yönetilemez bilinmeyen fonksiyonlarına devam ederken bizi de değişime zorluyor. Hangi değerlerle, hangi tepkilerle, hangi algılarla ilerleyeceğine karar vermek, değişmek istiyorsun ama nasıl değişeceğini bilmiyorsun.

Eski bilgi ve görüşlerinle,tecrübelerinle, yaklaşımlarınla üstesinden gelemiyorsun, gitmiyor, ilerleyemiyorsun.
Yöntemin yok, örneğin yok, bilgin yetmiyor ve değişimi yapamıyorsun.

Çok zor bir şey,

Bunun içinden çıkmakta herkes zorlanıyor, bunların cevaplarını herkes kendi içinde arıyor, bulmaya ve yapmaya çalışıyor.

Bazı öznel durumlarda, o sosyoloji uygunsa, ortam uygunsa, örnekleri olabiliyor ama insan normal periyodlar içerisinde ve sadece kendini bilgilendirerek yenileyemiyor, böyle bir varlık değil öyle olduğu içinde hayat bizi zorluyor.
Yıkılarak zorluyor,ölümler kayıplarla zorluyor, depresyonla zorluyor, kendi çelişkilerin her şeyin önüne geçtiği için zorluyor, evlilikle zorluyor...

Sen, bunun ucunu buluyorsun ya da bulamıyorsun.

Bulman için de kendine yardım etmen gerekiyor.

Orada nasıl bir çizgi ve yöntem izleyeceksin çok önemli, sadece şekil sıralamak değil, atman gerekenleri atıp, eklemen gerekenleri ekleyerek, kendini yeniden yaratman, uğraşman , bir şeyi sıfırdan yapıyor gibi yeniden yapılandırman gerekiyor, ancak o zaman kendine yardım edebiliyorsun.

Özellikle de yaşamın periyodlarında var olan, yaşamın diğer süreçlerinin sonlanması, yeni süreçlerin başlamasındaki aralıkta yeni analizlerin mutlaka yapılması gerekiyor.

Palyatif tedbirlerle , lokal, kısa süreli, aspirin tedavisi ile olacak bir şey değil...

Köklü esneklik ve değişim gerekiyor.

Bu yeni anlayışı buluncaya kadar yeniden bir dengesizlik, bir sorun yaşayabiliyoruz. Genellikle de sorunun kaynağının evlilik olduğuna odaklanıyoruz.

Bu yanılgıya düşmemek için, periyodları geldikçe yaşamımızı yeniden şekillendirmek, tanımlamak ,felsefik olarak,duygusal olarak veya anlamsal olarak mutlaka yeniden değerlendirmek , evlilikle ilgili bağlarını kurmak ,yeni kararlar almak ve kriterler belirlemek gerekiyor.

Bunları yapmadığımız zaman, yukarıdaki evli çift örneğinde olduğu gibi, duygularımızı dizginleyemiyoruz , mutsuzluk ve huzursuzluk özel yaşantımıza gelip çarpıyor,bu defa da ne yaptığımızın farkında olmadan, kırıyor, döküyor hem kendimize hem de partnerimize zarar veriyoruz.

Kim haklıydı konusuna gelince,
El yordamı ile İlişkilerine devam ederler mi bitirirler mi bilemem,
Hakemlikte yapamadım , hesabını da tutamadım.

Çünkü, eşikteki az değil otuz yıllık bir evlilikti.

Bana göre, hesap matematiksel değil tanrısaldı,

Ve
Herkes haklıydı. Belki de yanlış  hayatı tanımadan, kendisini tanımadan, karşı tarafı tanımadan verilen ya da başkasına verdirilen "ilk" karardaydı.

 

Firdevs ERSOY 16 04 2013

 

TOP