Haftalık ve Sızıntı
- Son Güncelleme: Pazar, 16 Ekim 2011 17:23
- Cengiz EREN tarafından yazıldı.
- Gösterim: 7888
Yeni yayınlanmaya başlayan Haftalık dergisi bu haftaki sayısında, Prisma konusunu inceliyor. Daha önce de Tempo dergisine konu olan Prisma konusu incelenmeye değer. Derginin yazdıklarından okuduğumuzda görüyoruz ki, kişiliklerin parçalanması konusunda ilginç modeller uygulanıyor.
Katılımcı öncelikle imzaladığı bir kağıtla yaşadıklarını sır olarak tutacağına dair söz veriyor. Daha sonra başlayan toplantıda kişiler hemen kontrol altına alınmaya çalışılıyor ve bu kontrol işlemi tamamlandıktan sonra ise, ezilme ve parçalama süreçleri başlıyor. Bu süreçler sonucunda ise derginin yazdığına göre "hiç"lik kavramı ile toplantı sona eriyor. Yukarıdaki süreçlere bakıldığında bağımlılık yaratan süreçler yapılandırılmakta, kişiler farkında önermeleri düşünmeden kabul etmeye başlamaktırlar.
Ekonomik olarak gelişen ama kültürel olarak gelişemedikleri için kendilerini boşlukta hisseden kişilerin bu boşluklarını doldurmaya çalışmaları doğal gibi görünse, bunu prisma ile Yaptıklarında parçalanan kişiliklerinin yerini prisma doldurduğu için bağımlı hale geliyorlar. İlginç olan başka bir nokta da iki eşkenar üçgeni ters olarak yerleştirdiğinizde ne ortaya çıkıyor bir düşünün.
Kendileri ile ayrışmış halde yaşayan bu insanlar yeniden bir şeyler hissetmeye başlıyorlar ve bu duyguları daha çok kötü tecrübelerine ait duygular. Ağlayamadıklarına ağlıyorlar, üzülemediklerine üzülüyorlar ama bu duygularını yeniden ve en derine kaydettikleri için bunlardan kurtulmaları da kolay değildir. Böylece artık yaşadıkları dünya kan, ter ve gözyaşı ile dolu olacaktır.
Beynimizde sınırların kaldırılması için yapılanlar yeniden ve daha sert sınır yaratıyorsa sorunlar artabilir. Bu yüzden parçalanması gereken şey kişilikler değil, zihinlerde yaratılan "prisma"lardır.
Sızıntı dergisi Nisan 2003 sayısını kişisel gelişime ayırmış durumda. Bu dergi içinde nur cemaati açısından önemli bir yayın. Cemaatin önde gelen isimleri bu dergi içinde yazılar yazıyor. Gündemde giderek yer alan kişisel gelişim konusunu irdeleyen bu dergi, kişisel gelişimin nasıl olması gerektiği konusunda da yol gösteriyor. Kendi düşünce sistemine uygun olarak verdiği mesajlar içinde ilginç olanlar var.
Kişisel gelişimin önemsenmesinin nedeninin farkedilmesi gerekiyor. Konunun güncel olması ve etki alanlarına giren insanların kişisel gelişime yönelmeleri durumunda kendilerinden uzaklaşacaklarını farketmeleri, Sızıntı dergisinin bu konuyu gündemine almasını gerektirmiş olabilir. Zira kişisel gelişim modelleri ile kendi geleceğini kendisi belirlemeye başlayan kişi doğal olarak tarikat kontrolundan da çıkmaya başlamakta ve istediği sonucu bir veya birkaç içerikte elde ettiği takdirde bağlarını bütünüyle kopartabilmektedir.
Prisma da olduğu gibi, tarikatlarda da NLP teknikleri farkında olunmadan veya olunarak uygulanmaktadır. Ses, koku, tat, görselleştirme ve duyguların manipülasyonu ile kişiler de duygusal hareketler yaratılmakta ve bu sonucu yaratanın bilgiyi aktaran kişi olduğu düşünülmeye başlandığında bağımlılık süreçleri derinleşmektedir. Böyle kişiler daha kolay yönetilebilmekte ve verilen reçetelere uygun davranışlar sergilemektedirler. Kişisel özgürlük alanları daralan bu kişiler, herşeyi "mürşid"lerine bırakmaktadırlar. NLP bu kesimlerde de önemsenmeye başlamış ve kişileri yönetebilmek konusundaki teknikler kitaplar ve yazılarla aktarılmaya devam edilmektedir. Bu noktadan bakıldığında kişisel değişim, gelişimin ve özgürlük alanlarının genişletilmesini sağlaması gereken Neuro Linguistic Programming, kimlik seviyesinden aktarılan bilgilerle "Nur'o Linguistic Programming" haline dönüştürülmekte, "prisma"'yla ortak noktalarda buluşmaktadırlar.
Bir kişininNLP veya "Nur'o Linguistic Programming" yaptığını anlayabilmek aktardığı mesajlar içindeki kelimelerin semantik yapılarını farketmek gereklidir. Kelimeler ve cümlelere biraz dikkatli bakıldığında kimlik seviyesinden aktarımları ve önermeler dizisini kolaylıkla görülebilmektedir.
"Ruh Kutsaldır", "Dünyada sonunuzu düşündünüz mü?", "Kıyafetinizi değiştirin", "Tesbih taneleri gibi", "YOU MUST MEDITATE EARLY IN THE MORNING AND BEFORE GOING TO BED. THAT'S THE ONLY WAY YOU CAN GO DEEPER INTO YOUR DIVINITY WHICH IS THE SOURCE OF ALL THE KNOWLEDGE AND THE SOURCE OF ALL THE JOY.", gibi cümlelerle bize aktarılmaktadır. Cümlelerin yapısında bakıldığında önermeler dizisi fiillerin zorunluluk hali kullanılarak aktarılmakta, uzun mesajlar içindeki önermeler farkedilmeden kabul edilmektedir. Böylece farkında olunmadan ve itiraz edilmeden kabul edilen mesajlar, kişinin yönetilebilir hale gelmesini de sağlamaktadır. Hele üniversite sınavına girecek öğrencilere verilen bir seminerde, seminerin kazanılması için "namus ve şeref" üzerine yemin ettirilmesi daha da ilginçtir. Kimlik seviyelerinde bilgiler üzerine yerleştirilen kayıtlar kişileri daha da zorlayacak ve sınavı kazanamadıklarında ise kendilerini daha da kötü hissedeceklerdir.
Buna benzer binlerce örnek verilebilir. "Nur'o Linguistic Programming" konusunda çalışanların kimler olduğunu bulmak ve kendinizi korumak ise size kalıyor. İçerikle birlikte bilgi aktarımı NLP değildir. Zira artık herkesin zor da olsa kabul etmeye başladığı gibi NLP "İçeriksiz" olmalıdır, anlatan kişinin kimlik seviyesinden bilgi taşımamalıdır. Ama kendi kabullerinizle farkında olarak önermeleri kabul ediyorsanız, bir sorun yaşayabileceğiniz söylenemez. Zira farkında olarak kabul ettiğiniz önermeyi istediğiniz her hangi bir anda reddebilirsiniz. Duyulan telaşın altında yatan konunun bu olduğunu düşünüyorum.
Haftalık ve Sızıntı dergilerine bu önemli konuları gündemlerine aldıkları için teşekkür etmek gerekiyor. Biz de okuyarak onların neler yaptıklarının ve düşündüklerinin farkına varmış olduk. Kelimeler ve cümlelerdeki farkındalığınızın kendi kontrolünüzde artması dileğiyle.
2 Mayıs 2003 Kozyatağı
Cengiz Eren
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.