Fay Kirby

Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

faykirbyFay Kirby

Yıllar önceydi. Ereğli'de çalışırken, Karabük Demir Çelik Fabrikalarında düzenlenen bir konferansa gitmiştim. Demir Çelik konferansı'nda Türkiye ve dünyadaki demir çelik endüstrisi gözden geçirilecekti. 

 Tanışma

Önemli bir toplantıydı, benim gibi yeni bir mühendis için de heyecan verici. Toplantıya katıldıktan sonra Mühendisler lokalinde yemek yerken, elinde içki kadehi olan, kalın gözlük camları ardında derin bakışlar olan mavi gözlü, uzun boylu, biraz da kilolu bir kadını gördüm.

İktidarlar güç gösterisinde bulunmak istediklerinde birşeyi yasaklamaya çalışırlar. O iktidar döneminde de içki yasaklanmıştı, mühendisler lokalinde. Yasaklar biraz da artış sağlamak içindir, aslında. Bakınız, kapalı yerlerde sigara içmek yasak ama sigara satışları azalmıyor. Hatta kaçak giren sigaralarla içen sayısı artıyor bile olabilir.

Uğurol Barlas

Uğurol Barlas'ın tanıştırdığı bu kadının adı Fay Kirby idi. Uğurol Barlas  Gaziantep doğumlu ama uzun zamandır Gaziantep'e gitmiyor.Kendisi sosyolog, yaklaşık kırktan fazla kitabı var. Aynı zamand Tıp Tarih Kurumu üyesi

Fay Kirby ile tanıştıktan yarı Türkçe ve yarı İngilizce sohbet etmeye başladık. Karabük Demir çelik'te ingilizce dersleri veriyordu, mühendislere. Sohbet sırasında hem rakısını içiyor ve hem de birşeyler anlatıyordu.

Kızgın görünen ama sevecen biri idi. Hakkında birşey bilmiyordum. Uğurol Barlas kısa bir bilgi vermişti, Fay Kirby hakkında. Karabük'te olduğum günlerde bir kaç kez daha görüştük.

Yaptığı çalışmaları öğrendim ve yazılarını okudum. Tabii hayat hikayesini de. Sonra görüşmeye devam ettik.Karadeniz  Ereğli'ye de geldi, İstanbul'da Lale Oraloğlu'nun evinde de  görüştük birkaç kez. Sonra da son bir görüşmemiz oldu, yazının sonunda anltacağım.

Marshall Planı

Marshall Planı ile dünyaya gönderilen özel eğitimli 2500 kişiden biri idi, Fay Kirby. Girdikleri toplumu  hareketlendirmek ve sosyolojik açıdan incelemek, gelişmelerini takip etmekti yaptığı iş.

Niyazi Berkes, Kemal Ilıcak gibi arkadaşları ile Türkiye'yi dolaşmış ve daha sonra da Prof Dr. Niyazi Berkes ile evlenmişti. Evliliklerinin ne kadar sürdüğünü bilmiyorum. Kıbrıslı olan Niyazi Berkes daha sonra Kanada'ya göç etmiş, belki de kaçmıştı.

Köy enstitüleri ilgi alanlarından biri idi ve İstanbul Üniversitesi de Köy Enstitüleri üzerinde doktora yapmıştı. Verdiği doktora tezi daha sonra hayatını etkilemişti. Zira İnönü'nün açtığı, sonra şekil değiştiren Köy Enstitüleri Demokrat Parti iktidarı tarafından tamamen kapatılmıştı.

Köy Enstitülerinin deneysel başarısını tezinde anlatan Fay Kirby, hem kendisini gönderen yapı ve hem de Türkiye'deki iktidar tarafından tam anlamıyla aforoz edilmişti. Türkiye'yi sevdiği için kalmaya devam ettiğini söylüyordu, bu zor şartlara rağmen.

Lale Oraloğlu

1947'de Türkiye'ye gemi ile gelirken Lale Oraloğlu ile tanışmış ve iyi dost olmuşlardı. Lale Oraloğlu, Fay Kirby'nin arkadaşlarını bir kaç kez evinde misafir etmişti, ben de onlar arasındaydım. Türk Tiyatrosunun önemli sanatçılarından biri idi. Aracında bulunan porselenler yüzünden kaçakçılık suçlaması ceza almış ve hapis yatmıştı. Kızı Alev Oraloğlu ile anlaşamadığı söylüyordu. Evinde kocaman kurt köpeği vardı. Arabası çalışmadığı için ittiğimizde, kurt köpeği arabaya zarar vereceğimizi düşünerek bize havlamıştı.

Ankara'ya her gittiğimde Fay Kirby'nin evine uğrardım arayıp, evde olduğunu öğrendikten sonra. Onunda kocaman bir köpeği vardı ve bir defa dışarda karşılaştığımızda, köpeğin sevgi gösterisinden yere düşüyordum.

Emniyet görevlilerine ingilizce dersi vermeye devam ediyordu, karabük'ten ayrıldıktan sonra. Bir ara Unesco'da da çalışmıştı. Evinde kendi yaptığı limonlu votkalar duvarda asılı idi ve istediğinizde kadehi dayar doldurabilirdiniz, içkinizi.

Bilgisayarın yeni yayılmaya başladığı dönemlerde ingilizce öğretmek için yaptığı programı anlatıyordu. Bu program sayesinde insanlara daha kolay ingilizce öğreteceğini söylüyordu.

Sohbetleriniz sonrasında bilgisayarın başına geçip, golf oynardık. Tabii ki o bilgisayar programına hakım olduğu için beni hep yenerdi. Evinde kitaplar, notlar, gazete küpürleri, dergiler çok dağınık şekilde dururdu. Birşey anlatmak istediğinde o karışıklık içinde aradığını kolayca bulur ve gösterirdi.

Amerika'ya gitmek için İstanbul'a geldiğinde, Amerika'ya son defa ve veda etmek için gittiğini anlatıyordu. Bu onun ailesini son görüşü olacaktı. Kendisini ben yolcu etmiştim.

Kendisinden neler öğrendiğime gelince, 70 yaşına ve yaşadığı zor şartlara rağmen hayata bağlılığı ve enerjisini hiç yitirmemişti. Anlattığı bilgiler için CİA'nın işkence köşkü, türkiye'nin yaşadığı sorunların nedenleri, yaptığı araştırmalar ve sonuçları kolaylıkla öğrenemeyeceğim bilgilerdi.

Amerika'ya gidip döndükten sonra birkaç kez daha görüştük.

Sonra bir gün telefon aldım kendisinden. "Cengiz İstanbul'dayım, Pera Palas'tayım ve buraya gelmeni istiyorum." Bu kendisinin hiç yapmadığı birşeydi. Gelmeden bir hafta önce haber verirdi.

Pera Palas'ta Son Görüşme ve Veda

Pera Palas'tan içeri girdiğimde neden bu şekilde çağırdığını merak ediyordum. Sonra odasına açıktım. Biraz halsiz görünüyordu. Kısa bir sohbetten sonra önce sustu ve sonra "Cengiz, ben pankreas kanseriyim" dedi. Çok şaşırmış ve üzülmüştüm. Devam etti. "Beni tedavi etmeye çalışan doktorlara literatür ve yeni tedavi teknikleri hakkında bilgi topluyorum. Bu hastalık 6 ayda insanı öldürüyormuş, ben bir yıl yaşayıp literatürde yer almak istiyorum" dedi.

Şaşkınlığım biraz daha artmıştı.Derin bir sessizlik olmuştu. Ne diyeceğimi bilemiyordum. "Bu seni son görüşüm olacak, artık ne ankaraya gelmeni ve ne de cenazeme gelmeni istemiyorum" dedi. "Eşyalarımı ve evraklarımı gerekli yerlere bağışladım, bu seninle son görüşmemiz. Şimdi dinlenmek istiyorum". Çağırmıştı, gelmiştim ve şimdi ise kalkı gidecektim. Amerika'ya veda ettiği gibi yıllar sonra bana da veda ediyordu, Fay Kirby. Aramasaydı ve ben o aralar Ankara'ya gitmemiş olsaydım, kendisinden haber alamayacaktım.

Sonra yavaş yavaş yerimden kalktım, sessiz bir andı, sarıldım ve sessizce veda ettim birşey söylemeden ve sonra kapıya ilerledim. Arkama dönüp bakmadan odadan çıktım. Pera Palas'ın kapısından çıktığımda hayat bana bir başka görünüyordu.

Köy Enstitüleri Türkiye'de Köy Enstitüleri

Köy enstitüleri konusunda başka bir doktora tezi çalışması yapıldı mı? bilmiyorum. Türk insanının kolayca gelişebileceğine dair en önemli örneklerden biri idi köy enstitüleri. Ama kapatılmıştı. Türk insanının gelişmesi istenmiyordu ve hala istenmiyor.

Köy Enstitüleri ile ilgili hangi web sitesine girerseniz, Fay Kirby'nin adına mutlaka rastlayacaksınız.

Bugün ise, kahvelerde hiçbir şey yapmadan oturan, evlerindeki iç bahçelerde kapalı kalmış zihinlerde oluşan sınırlar, bugün yaşadığımız sorunların temelini oluşturuyor. Köy Enstitüleri bu sınırları kaldırıyor, yaratıcılığı ve kaynak kullanılmasını ortaya çıkarıyordu. Kendi öğretmenlerini yetiştiren okullardı. Bugün oradan yetişen yüzlerce sanatçı, yazar, ressam, edebiyatçı kişiler hala gündemimizde.

Fay Kirby bunun ne kadar önemli olduğunu görmüş ve tezini hazırlamıştı. İyi bir insandı, ülkesinden uzaktaydı, yalnızdı, dışarıda kalmıştı ama yaşamaya cesaretle devam ediyordu ve çevresine katkıda bulunuyordu. Kendisini tanımış olmaktan dolayı mutluyum.  Kendisini tanımak isterseniz, Türkiye'de Köy Enstitüleri kitabını okuyabilirsiniz.

Cengiz Eren

NLP Uzmanı ve Eğitmeni

http://www.erenlp.com

İlgili Linkler:

 

TOP