Ayna

Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

ayna, cahide yormaz öz, cengiz eren, MİRROR, MİRAT pek afilli oluyorsun yabancılaşınca da benim aynamsın şunca yıldır. Bir arkadaşımın armağanısın gençlik günlerimden. Dışın gümüş kaplama. Barışıktık hani seninle o zaman. İkimizde yeni idik. Sen parlak gümüşten, ben duru bir güzellikten gençlikten hani.

 

Bazen bakışır bazen takışırız seninle. Baktığımız kendi görüntümüz müdür. Gördüğümüz bizi tanır mıyız? Kendi sesimizi tanımadığımız gibi aynasız da kendimizi tanıyamazdık. Başkaları aynamız olurdu. Herkes bir başkasını görür de kendisini göremezdi. Aynalar; dışımızı, yüzümüzü, bedenimizi, çizgilerimizi gösterir de içimize ayna tutabilirmiyiz? Bedenimizin içine de artık ayna tutulabiliyor. Ya ruhumuz, onu gösterecek ayna varmı? Asıl aynalarımız, bize görünmeyen ruhlarımızdır belki de.

 

Ayna bazen yanımdasın bazen unuturum seni. Doğrucusundur aslında. Sırlı mısın bilmem ama pek sır saklamazsın görüntüden. Bu da senin işin ne çare. Dostluk olmaz seninle uzun süre. Değiştirirsin sürekli.

 

Aynaya baktı bebek, boş boş. Tanımadı gördüğünü. Yabancıydı kendisi kendisine. Güldü. Aynadaki de güldü. Çevirdi başını. Dağıldı dikkati. İlgilenmedi kendisi ile. İlk yabancılıktı bu. Hatırlamayacaktı aynadaki ilk görüntüsünü. Döndü onu kucaklayana. O daha yakındı ona. Anne ya da başkası. Kendimizi yakınlarımızdan daha mı az tanırız. Niye tanıyamayız kendimizi. Kimdir içimizdeki bizden başka biz? Sesimiz bile yabancı gelmez mi kendimize ve bakarız aynadaki bize. Tanımak için kendimizi.

 

Okul çağında aynadaki dişleri dökük, komik çocuk beğenir misin seni. Yeni dişler çıktı. Uzadı boylar. Saçlar aksi, yatışmıyor. Sürülüyor jöleler. Jöleli olmak önemli. Dışarıda buluşulacak kız ya da erkek. Beğenilmek gerek. Yine baktık aynaya. Yatırdık saçları sağa sola ya da ördük, doladık tepeye.

 

Oysa ham gelecektir bu beğendiğin form, baktığında albümlere. Hah, şimdi oturdu yüzün tek tek bakıyorsun. Sağ göz, sol göz boyanınca daha anlamlı. Burun güzel üstelik estetiksiz. Ruj da yakıştı dudaklara, öpülesi hani. Gidebiliriz gösteriye, sevgiliye...

 

Bu ayna da iyi göstermiyor mu ne?

 

Eğilince, bükülünce, ağrılar, sızılar toptan gelince, göbekler, kalçalar daha çok yeniyor kremalar, salçalar. Çok kilo aldım. Kalçalar epey büyüdü. Kesmeli yemeyi.

Birkaç zaman ayrılmalı aynalardan. Zaten ayaklarım da ağrıyor. Ökçesiz olmalı pabuçlar.

 

Ben tanış oluyorum yeni yeni kendimle. Tombul bizler, ağrılı dizler, boş bakan gözler, teyze, anne diye artıyor hitap edenler. Azalıyor istekler. Başlıyor monotonluk, doktor, ilaç, öncelikler. Ne makyaj, ne boya, anadan kalma çemberli oya. Tek ilgi artık yemek, kimseye yok gerek.

 

Önce ayna ile bitti ahbaplık. Bakan var mı aynaya ve ayna ortalık yerde. Bitti ortaklık ikimizce de..
Sen aynaya bakmazken o, bakıyor yanındaki başka güzellere. Güzeller gani her yerde. Ayna ayna söyle bana... desende gerçekçi bu ayna. Ne görüyorsan o.

Benim sırrım arkada.

 

Ayna ayna söyle bana

 

Varmı benden iyisi

 

Düşünürken ayna

 

Önce açmış güneş

 

Çiçek çiçek umutlar

 

Birden vurmuş bir dolu

 

Ayrışmış bağ bahçe

 

Ne gül kalmış, ne menekşe

 

Sahiciymiş aynalar

 

Sorun varmış bakanda

 

Bir de sırlı ayna derler

 

Her şeyi açık ederler.

 

Giden sevgililer gibi

 

Vefasızdı aynalar

 

Tekrar baktı kadın aynaya. Sanki ilk kez bakıyor gibiydi. İlk kez bir ayna ve bir kadın. Birbirlerini yeni tanıyor gibiydiler. Gençti kadın güzeldi. Aynaya şöyle bir bakar, rujunu sürer, saçını tarar bir göz atar giderdi.

 

Ayna kadının, kadın aynanın umurunda değildi. Biri bakıp geçer, öteki görevini ifa ederdi.

 

Bugün " kadın bir tuhaf bakıyor bana" dedi ayna. Gözlerini daldırdı bana. Ne güzel derin gözleri vardı. Hiç fark etmiyordu onları diye düşündü .Öpülesiydi dudakları. Şimdi niye böyle tuhaf bakıyor. Sanki kendisiyle de benimle de yeni tanışıyor. Yılların aynası oysa. O fark etmişti kadını. Güzeldi, hatta mağrur ve hiç gülmezdi .Şaşardı ayna. Oysa, çokça bakmalıydı bana. Ona çok şeyler söylerdim.

 

Güzelliğinin geçeceğini, yılların onunla birlikte tükeneceğini.365 günlerin sadece günler olduğunu sonra hızla yıllara dönüşeceğini ona söyleyebilirdim Ama ne kendisine ne de bana ciddi bakmadı.

 

Kadın hala derin derin aynaya bakıyordu. Yüzündeki çizgilere değil, ruhunun derinliklerine ayna tutuyordu. Ayna da bunu bilemezdi.

 

Yaşanmamışlıkları, sorgulamaları ,saklanmış duyguları vardı. Baktıkça bakıyordu aynadaki kendine. Kendisiyle de yeni tanışıyordu sanki. Öylesine yabancıydı bakan gözleri. Sonra birden yaşlar boşaldı, güzel olduklarını söyledikleri gözlerinden. Hep körebe olmuştu bu hayat oyununda yummuştu gözünü bir ağaca. Saklanmıştı herkes. Saklambaç oynuyorlardı. Hiç sobe diyemeden bitmişti oyun.

 

Gözyaşları eski, çizik aynaya bulaştı. Tuzlu gözyaşları aynayı iyice buğulandırdı.Artık ne kadın ne de ayna birbirlerini, görebiliyorlardı.

 

Bütün birikmiş mutsuzluk gücüyle aynaya vurdu kadın. Ayna paramparça onun da elleri yaralanmıştı. Her bir kırık parçada, bir dolu göz oluştu nereye baktıkları belli olmayan.

 

Birden tek bir parçada bir göz, ona göz kırptı.

 

"Ağlayan gözler gitti bak ben buradayım. Ve sen hala çok güzelsin "dedi ona. Gülümseyen kaçamak bir göz.
Yarın yeni bir ayna alacaktı kadın kendisine bir çift gülen gözleriyle ve içinin güzellikleri ile yeni dostluk kuracaklardı gümüş olmayan sade aynası ile.

 

Kırık aynalar ona , hayatına ayna tutmuşlardı. Hayatın da kendisininde hala güzellikler içinde olabileceğini ona hatırlatmışlardı.

 

Ayna ayna söyle bana....

 

Cahideden/Kalamış/Nisan 2015 MİŞ

 

TOP