Haso'nun Düşü "Ödüllü Hikaye"

Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

Çıplak ayaklar Haso'nun öyküsü Cahide Yormaz ÖzHasan Ali idi adı. Babası Haso anası Aliş diye çağırırlardı onu.

 

Bir dolu kardeştiler.Göçerdiler. Yazları yaylalara çıkardılar. Kıl keçisindendi çadırları. Kendi anasını bilirdi ve başka analıkları vardı. Babası üç karılı adamdı. Her anadan kardeşleri vardı. Kim kimden onlarda karıştırırlardı. Kaç numaradırlar bilmezlerdi. Bunca çocuk varken ona niye çift isim verilmişti bilmezdi Hasan Ali. Çift ismi olan sadece oydu. Memo vardı, Ahmet vardı bir dolulardı. Sarı saçlı Zeliş, yeşil gözlü Melek vardı. Bazen birbirlerine isimlerini sorarlardı. Çocuklardı, unuturlardı. Kavga etmişlerse bir sebepten isimleri hafızaya yazarlardı.Eğlenceliydi göçerlik. Yaza gideceklerdi. Hep çıplaktı ayakları hepsinin. Hangi birine alacaktı Hasonun babası. Paramı vardı. Sırayla pabuç giyerlerdi. Satılsındı hele peynirler, yağlar. Belki ona da sıra gelirdi. Tabanları, topukları hep çatlaktı. Alışıktılar toprağa. Batmazdı onlara hiç bir taş. Sıyırırdı bazen yabanıl bir ot. Aldırmazlardı. Kona kona varırlardı yaylaya. Yayılırdı elde ne varsa. Çoğalacaklardı bu mevsimde de. Koyunlar kuzulayacak hemde anacıklar bebeleyeceklerdi. Bereketli olması için yazın ilk bebeye verilecekti güzel bir bir isim sürmeli. Yemyeşildi her yer. Zümrüt olmalıydı diğer bebenin adı. Bütün gün koştururlardı. Sadece onlar vardı. Bildikleri ne oyun varsa sıralarlardı. Sıraya girerlerdi analıkların önünde. Saçta pişerdi bazlamalar. İştahlar az katıklıda olsa doyarlardı. Satılacaktı peynir, tereyağ. Saklanacaklardı. Çıplak ayakları geceleri çok üşürdü hepsinin. Kiminin becerikliyse anası geceleri çekerlerdi kalın çorapları. En çok Hasan Ali üşürdü geceleri. Çoraplar tuhaf gelirdi , eksik gelirdi ona. Ayaklar bir kap içinde olmalılardı. Düşlerinde Hasan Ali kalıplar yapardı.

 

Günler güzeldir. Aydınlık yayla serinliği, koyunlar, kuzular, gözlemelerin kokusu, kaynayan sütler. Yapılacak ne çok iş vardır. Gözler hep Hasan Ali. Çalışmayı sever. Anası ne isterse koşup gelir.Sürmeli kızla, melekle oyun oynamayı sever. Daha başka bacıları da vardır. Ama en çok onları sever. Küçüktür onların ayakları. Onlarada ayakkabılar düşler. O güzel ayaklar, böyle yalın kalmamalıdırlar. Günler geçer. Hasan Ali’ler yine göçerler. Ovada da olsalar yaylada da olsalar hep çıplak ayaklıdırlar. Peynirler, yağlar iyi paralar getirmişlersede plastiktendir yine ayaklıklar. Yine gelir bir göç zamanı. Yine yapılır hazırlıklar. Yükler, çıngıraklı ziller en önde köpekler. Okulada gitmez Hasan Ali ve arkadaşları.

 

Hasan Ali’nin bir istek vardır içinde. Nedir anlamaz ama kıpır kıpırdır yüreği. Gelirler yaylaya çatılır yine çadır. İpten gerili basmalardır odanın kapıları. Geceler mırmırlı kimi anlamaz kimi güler. Doğanın kanunlarını erken öğrenirler. Anadaki, analıklardaki haller, anlarki olacak birşeyler. Uyumak ister Hasan Ali. Onu başka düşler bekler. Günler böyle geçer gider.

 

Bir gün yaylaya bir turist kafilesi uğrar. Meraklıdır ya onlar. Öğrenmişler ki burada vardır göçerler.. Gelirler birkaç kişi. Güzeldir doğa. Yayla havası, otantik çadırlar. Bazıları yörük derler onlara. Ne güzeldir kızları. Renk renk gözleri. Çıngıraklı baş koyun sürmeli. Kara gözlü kuzucuklar, şen şakrak bebeler. Gönülleride ganidir göçerlerin. Kendilerine azalttıkları katkılarını gözlemelere katar ikram ederler. Her dem vardır demli çay. İkramlar tamam, sohbetler başlar. Önde hasonun babası, yetişkince abiler, arkada yeni gelenlere görevini yapıp çekilmiş analıklar va yanda sayısız kardeşler. Her boydan her yaştan. Saf temiz hava gibi su gibi , bakarlar şaşkınca yeni gelenlere. Onlar için ne önemlidir bu rutini bozan ezber. Birde bir aletleresim çekerler. Bir çift vardır orta yaşlı karı koca. Meraklı gözlerle herşeyi izlerler. Özgürlük kokar bu hava. Herşey sahidir. Yapay değildir hiçbir şey. Kadınlard ki yabanıl bakışlar, çocuklardaki massum , saf soran gözler, utançlı gülüşler ve hasonun babası o topluluğun reisi, gururludur pek bir duruşu. İtalyan bir gruptur. Karı koca en çok çocukların çıplak ayaklı fotoğraflarını çekerler. Bazen sadece ayaklar çekilmiştir. Yarım karede kalır gülüşler.

 

Hasan Ali fark eder bunu. Sorar kadına bunu kılavuz vasıtası ile niye hep ayaklarına bakılıyor diye.

 

İtalyan çiftin işi ayakkabı imalatıdır. Göndereceklerdir onlara birer çift. Hasan Ali’nin bilmediği kıpır kıpır duygusu işte budur. O ayakkabı düşlemiştir hep. Söylenir bu kadınla adama. “ hadi seni İtalya’ya götürelim” derler. Düşünelim der Haso'nun babası. Alınır adresler. Ama önce Haso’nun bir ön eğitim alması lazımdır. Bu diyalog bir yöneticiye ulaşır. Haso bir taraftan okuma yazma öğrenir bir taraftan bir deri atölyesine çırak verilir. Haso çok şaşırır. Ya bu renkler bizim kınalılar bu renk değildirler diye düşünür ve neden yaylada böyle kokmazlar der. Ne çok öğreneceği şey vardır. Tanışır renklerle. Yüreği kıpır kıpır. Her şeyi dinler, her şeyi sorar. Yavaş yavaş ilerler. O bu işi en iyi yapan olacaktır.

 

Geçmiştir aradan yıllar. Haso öğrenmiştir birşeyler ve bu işte çalışmaktadır. Delikanlıdır artık. Ancak sadece verilenleri yapmaktadır. O daha özel bir şeyler yapmalıdır.

 

Bir gün yine düşleri ile otururken, Ayasofyayı izlerken, önünde nargilesi yan masaya bir İtalyan grup gelir. İçlerinde esmer güzeli bir kız vardır. Haso da yakışıklıdır hani. Nargilesini havalıca tüttürür. Yan gözlede yan masaya kaçamak bakışlar fırlatır. Esmer kız kalkar gelir Haso’nun yanına nargileyi sorar. Düşürür marpuçu Haso heyecandan. Güler kız, tanışırlar. Haso’yu masalarına davet ederler. İkramlar Haso’dandır. Birkaç gün daha buradadırlar. Haso ile esmer kız buluşmak üzrer ayrılırlar. Ertesi günü merakla bekler haso. İki dirhem bir çekirdek giyinir daha bir yakışıklı görünür. ELSA’dır kızın adı. Heyecan pekişir. İşler, hayaller konuşulur. Haso hayallerini anlatır tarzanca. Kendine özgü ayakkabılar yapmayı düşlediğini anlatır. Elsa çok heyecanlanır. Bu bir tesadüfmüdür! Aynı iş ve aynı heyecandır. Haso’yu İtalya ya davet eder.. İtalya’dadır artık Haso. Tanışır Elsa’nın anne ve babası ile. Gezilir atölyeler ve kocaman bir çerçevede ÇIPLAK AYAKLAR. Bunlar haso’nun ve kardeşlerinin göçerlikteki ayaklarıdır.

 

Haso ve Elsa kısa bir süre sonra evlenirler. Renk renk model model özgün ayakkabılar dizayn ederler. Hediye ayakkabılar gider köye. Sürmeli kıza, Melek’e ve onların kızlarına...Düğünlerde giyecekler.

 

Renk renk ayakkabılar çift çift dururlar. Çift çifttir her şey ayakkabılar gibi.

 

Hasan ve Elsa ayakkabılar yaparlar ve çiftedir mutlulukları.

 

HER ŞEY HAYALLERLE BAŞLAR...

 

Cahide Yormaz Öz

 

Not:  Haso'nun Düşü Lions'un açtığı öykü yarışmasında  derece almıştır. Kendisini Tebrik ediyoruz.

 

#cahideyormazoz #hasonundüsü #yarışma #lions #cengizeren #zihinseldetoks

 

TOP