posta

 

  • Devşirme Posta NLP

    fetullah gülen devşirme

    El Condor Pasa

    Zarzuela isimli tiyatro eserinin müziğidir, El Condor Pasa. Özgürlüğün şarkısı olmuştur, Peru'da ve Peru milli değeri olduğu 2004 yılında kabul edilmiştir. Bu şarkı ingilizce sözlerle Bridge Over Troubled Water isimli albümünde Simon ve Garfunkel tarafından seslendirilir. Adı “If I could” 'dur ve albüm Amerika müzik listelerinde 152 hafta birinci sırada yer alarak rekor kırar.

    Sarkı içinde yazılan “I'd rather be a hammer than a nail” ( çivi olmak yerine çekiç olmak isterdim) sözleri bu anlamda önemli. Çivi yerine çekiç olmak daha iyi görünüyorsa da, çekicin kimin elinde olacağı hiç aklımıza gelmeyecektir, bu şarkıyı dinlerken.


    Devşirme

    Son darbe teşebbüsünü yapanlar çivi ise, çekiç kim ve çekiç kimin elinde. Zeki ve gelir seviyesi düşük ailelerin çocuklarının ele alınıp, onların yetiştirilmesi ve bir yerlere köstebek olarak yerleştirilmesi ve sonra da bunların kullanılması. Devşirilmiş çocuklar büyüdüklerinde kendisine bu fırsatları sağlayan kişiye/kişilere bağlılık duymaya devam edecek, ne söylenirse yapmaya devam edeceklerdir.

    Darbe teşebbüsünü yapan bu kişilerin uzun yıllardır kendilerini gizleyen insanlar olduğunu görüyoruz. Devşirilmiş ve kendilerini gizlemiş kişiler. Ve bunlar bir gün ortaya çıktılar darbe teşebbüsü ile, insanların üzerine ateş saçtılar, yüzlerce kişi şehit oldu ve yaralandı. İnançları içinde insan değeri olmadığı anlaşılıyor. Kendi insanının üzerine ateş açmak, kendi insanını düşman gibi görmek anlaşılır gibi değil. İnsan sevgilerinin olmadığı anlaşılıyor.

    Fetullah Gülen ve Beddua Konuşması

    Hocası Said'i Nursi VAN'da yaşamışken, kendisi PennsilVANia'da yaşayan Fethullah Gülen ise, meşhur Beddua konuşmasında olacaklara ait mesajları veriyordu. Şöyle diyordu.

    “Dinin Ruhuna aykırı birşeyler yapmışlarsa,

    Yaptıkları şey Kuran'ın temel disiplinlerine aykırı ise,

    Sünneti Sahiya'ya aykırıysa,

    İslamın hukukuna aykırıysa,

    Modern hukuka aykırıysa,

    Demokratik telakkilere aykırıysa,

    Allahbizi de onları da yerlerin dibine batırsın.

    Evlerine ateş salsın,

    Yuvalarını başlarına yıksın,

    Ama öyle değilse hırsızı görmeden hırsızı yakalıyanın üzerine gidenler,

    Cinayeti görmeyipte masum adamlara cürem atmak süretiyle onları karalamaya çalışanlar,

    Allah onların evlerine ateşler salsın,

    Yuvalarını yıksın,

    Birliklerini bozsun,

    Duygularını sinelerinde bıraksın,

    Önlerini kessin,

    Birşey olmaya imkan vermesin,”

    Burada Din, Kuran, Sünneti Sahiha, İslam Hukuku, Modern Hukuk, Demokratik Telakkiler tanımları Fetullah Gülen'in zihnindeki hiyerarşiyi göstermektedir. Din'in Kuran'dan önce gelmesi de önemli bir gariplik sayılabilir.

    15 Temmuz

    Aslında bu konuşmasında 15 Temmuz kalkışmasında neler yapılacağına dair mesajları verdiğini anlıyoruz. Bir çok yere ateşler yağdı, insanlar öldü, yaralandı, düzenleri bozuldu. Bu hareketlenme sessiz Türk insanının sahaya inmesiyle önlendi. Bence en önemli değişim bu. Türk insanı kendisine, bizler de Türk insanına güvendiğimizde sorunlar kolaylıkla hallolacaktır.

    Buradan anlaşılan şey herhangi bir şeyi kendinizden daha fazla önemsiyorsanız sorun yaşarsınız. Ayrıca Ne çekiç, ne çivi olmaya da gerek yok. Kendiniz gibi olmak en önemlisi. Tabii Karar her zamanki gibi sizin.

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

    http://www.erenlp.com

     

     

     

  • Duygusal Kekemelik NLP Köşe Yazısı

    Bilgi kavramlaştırılabilirse daha kolay anlaşılır ve ve hemen kullanılmaya başlanabilir. Yeni kavramın adı Duygusal Kekemelik.

    Konuşma engeli olarak kekemelik uzun zamandan beri bildiğimiz durum. Kekemeliğin bir çok nedeni olabilir. Bunun ortaya çıktığı durumlar çok net olarak görülebildiği için kolaylıkla anlaşılabilmektedir. Kekeme olduğu halde şarkıları rahatlıkla söyleyebilen kişiler ve hatta meşhur olan ses sanatçıları var, bildiğimiz kadarı ile.

    Şarkılar aslında anlatılamayanı duyguları anlatır. Sevdiğiniz şarkılar ise, sizi ve ihtiyacınızı anlatıyor olabilir. Bildiğiniz dilde bir şarkıyı dinlerken duygulanıyorsanız, bu sizin boşluğunuzun ne olduğunu, ya da yaptıklarınızı açıklıyor demektir.

    Bu şarkı görüldüğü gibi kendisini aldatan sevgiliye söylenmektedir. Şarkıda cinsiyet yoktur. Aldatan kadın veya erkek olabilir. Sadece Diz çöküp kelimelerinden aldatanın erkek olduğu düşünülebilir, ama belirli ve net bir ifade yoktur. Bu şarkı bir sevgiliye söylendiği halde biz bu şarkıda duygulanıyorsak, kendi hayatımızda da böyle bir durum yaşanmış ve biri bizi aldatmış veya biz birini aldatmışız demektir. Aldatılan insanın duygularını anlatan şarkı, aldattıktan sonra geri dönmek isteyen kişiye de neler yapılabileceğini anlatmaktadır.

    Şarkıcı sadece şarkıyı seslendirmekte ve dinleyen kişilerin şarkıdaki boşluğu zihninde kiminle dolduruyorsa, onunla birlikte iken söyleyemediklerini hissetmektedir. Zira duygu yaratılmasını sağlayan, aşık olunan, hasret çekilen, aldatan ya da aldatılan kişi o anda uzaktadır. Böylece şarkı, söylenememiş ama hissedilmiş duyguların ifadesi sayılabilir. Bu şarkıdaki son cümlede aldatan kişinin ağladığı anlatılarak, "yalanla ağlatan figanla ağlar " cümlesine uygun olarak rahatlama da sağlanmaktadır. Bu anlamda şu söylenebilir, sevdiğiniz şarkılar duygulandırmalı, hüzünlendirmeli ama sonunda rahatlatmalıdır, aynı zamanda.

    Şarkılarda yaşanan bu durum aslında insan hayatında bir çok içerikte yaşanmakta ve kişi birçok duyguyu hissetmekte, ancak bunları bir türlü ifade edememektedir. Gördüğü bir manzara karşısında, bir filmde, bir sohbette, hatta yaşanan her anda bu durumla karşılaşılabilir. Görünüşte çok güzel sohbet ettiğiniz bir kişiye, "aslında bu anlattıkların palavra" benzeri cümleler, dinleyen kişilerin aklından geçmekte ancak ifade edilememektedir. Yanında iken duygularını ifade edemeyen, ancak ayrı kaldığında duygularını farkeden, "keşke sevdiğimi söyleyebilseydim" diyen kişi içinde benzer bir durum var demektir.

    Duygusal Kekemelik farklı durumlarda da ortaya çıkabilir. Sosyal medya paylaşımlarında ve sohbet ortamlarında kişiler, hissetmedikleri duyguları yazarak kolaylıkla ifade etmekte, ancak bu duyguları gerçekten hissetmeye başladıklarında, sözel veya yazılı ifade etmekte zorlanmaya başlamaları çelişki gibi görülebilir. Böylece sevmediklerine kolaylıkla "seni seviyorum" diyebilirken, gerçekten sevdiği kişilere bu cümleyi çok zor, belki de hiç söyleyememekte olduğunu görebiliriz.
    Herhangi bir anda aklınıza gelen ve söylemek istediğiniz bir şeyi söyleyemiyorsanız, ya da düşünerek söyleyeceklerinizi değiştiriyorsanız, zhninizde “duygusal kekemelik” başlamış demektir. Köşe yazarlarında ise duygusal kekemelik, oto-sansür olarak isim değiştirecektir.m

    Türk insanında duygusal kekemelik oldukça yaygın. “Şunu söylersem şu kızabilir”, “şunu yazarsam bu kızabilir”, “şu şarkıyı paylaşayım da o beni anlasın” benzeri davranışlar duygusal kekemeliğin göstergeleri sayılabilir. Hangi nedenlerden dolayı ortaya çıktığı konusunda da bilgi, gelecek yazılarda.

    Hissettiklerinizi ilk aklınıza gelen şekli ile ifade etmeniz, hayatınızı yönetmenizi kolaylaştıracaktır. Karar sizin.

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

    https://www.erenlp.com

     

  • Görsel İşitsel Duygusal Öğrenme Süreçleri

    Görsel İşitsel DuygusalÖğrenmek

    Nasıl öğreniyoruz? Bisiklete binmeyi nasıl öğrendiniz? Yazı yazmayı nasıl öğrendiniz? Ya da çarpım tablosu.


     Öğrenme Süreci

    Öğrenmek bir süreç gerektirir. Herhangi bir konuyu öğrenmek için mutlaka bir karar gerekir. Bu karar farkında olarak verilir ama bu kararın bize ne getireceği, bizden ne götüreceği bilinemez. 2 yıl boyunca nişanlılık geçiren bir kişi evlendiği gece evlendiği kişinin aşırı alkol kullanan biri olduğunu öğrenebilir. Evlilik kararı verilmiş ama hiç beklenmeyen bir durum ile karşılaşılmıştır.

    Daha sonra da öğrenmek istediğimiz konuyu öğrenmeye başlarız. İlk anlarda bize bir yardım eden yol gösteren biri olması gerekebilir. Bisiklete binme içeriğinde babanın bisikleti tutması ve çocuğuna tarif etmesi onun öğrenmesini kolaylaştıracaktır. Sonra da öğrenme süreci tamamlanır ve bisiklete binmeyi öğrenen kişi, bisiklete binmeyi düşünmeden bisiklete binebilecektir. 

    Öğrenme Stilleri

    Öğrenme stili öğrenme süreçleri kadar önemli. Temsil sistemlerimiz duyu organlarımızla alınan bilgilerin kaydedilme ve yeniden kullanılma biçimini ifade eder. İçeriğe bağlı olarak kullanımı değişen temsil sistemlerimiz Görsel(visual), İşitsel (auditory), Duygusal (kinesthetic) olarak tanımlayabiliriz.

    Temsil Sistemleri

    Öğrenme süreçlerinden bazı kişiler görsel, bazı kişiler işitsel, bazı kişiler de duygusal temsil sistemini kullanıyor olabilir. Görerek öğrenenler, duyarak öğrenenler, dokunarak öğrenenler. Bu yüzden yeni öğrenme modellerinde kişinin öğrenme stiline göre bilgi aktarılması öğrenme sürecini çok hızlandıracaktır.

    Kullanılan cümle yapısında da temsil sistemleri etkin olarak görülebilir.

    Görsel:Ne dediğini şimdi görüyorum, harika bir manzara,

    İşitsel: Ne söylediğini duydum , İçimden bir ses,

    Duygusal : Bir de ben deneyeyim, İyi hissediyorum,

    Öğrenmek süreci görsel olan bir kişiye çizerek veya göstererek anlatmak, işitsel olan bir kişiye doğru cümleler ve sesle bilgi aktarmak veya sesli okuyarak çalışmasını tavsiye etmek, duygusal olan bir kişiye ise fiziksel olarak yaptırmak veya dokundurmak öğrenmeyi kolaylaştıracaktır.

    Farketmek

    Kendinizin ya da çocuğunuzun nasıl öğrendiğini bu açıdan inceleyip anlayabilirseniz, çok uzun ve zor görünen öğrenme süreçleri kolaylıkla tamamlanarak, bilgi davranışlara aktarılacaktır. Bilgilerin birkaç kez aralıklı olarak tekrar edilmesi zihinde kalmasını da sağlayacak ve öğrenci istediği sonuçlara kolaylıkla ulaşabilecektir.

    Kendinizi ve çocuğunuzun öğrenme stilinin ne olduğunu öğrenmek için kullandığınız dil ve cümle yapısına bakmak yararlı olur. Tabii her zaman ki gibi karar sizin.

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

    http://www.erenlp.com

    Bu yazı Posta Gazetesi ekleri NLP ile Hayatın Yönetimi Sende köşelerinde yayınlanmış, NLP teknikleri ve bilgileri kullanılarak hazırlanmıştır.

     

     

  • İyi Hissetmek NLP Köşe Yazısı

    İyi  HissetemekHissetmek

    Duygularımız çok önemli. Duyularımızla dış dünyadan aldığımız bilgiler duygularımızı ortaya çıkarıyor ve hissetmemizi sağlıyor. Dış dünyadan gelen bilgiler içinde herhangi bir tehdit ya da tehlike yok ise kendimizi rahat hissediyoruz. Eğer bir tehdit ve tehlike var ise algılarımız açılıyor ve kendimizi korumaya başlıyoruz.

    Ancak yaşadığımız Gezi Parkı olaylarından bu yana başlayan olaylar zinciri zihinsel süreçlerimizde farklılıklar ortaya çıkardı. Bunun pek farkında değiliz. Terörün artması, şehit cenazeleri, 15 Temmuz kanlı darbe girişimi ve şimdi de sınır ötesi harekatlar hepimizin zihnini etkiliyor. Hayat devam eder görünse de, davranılardaki gerginlik, çatık kaşlı ve yere bakan insanlar, hızlı kullanılan arabalar, artan kavgalar, şiddet ve cinayetler, aslında bu yaşadıklarımızın farkında olmadığımız sonuçları.

    Gelecek alacakaranlık kuşağına girip belirsizleştiğinde insanlar iyi hissetmeye çalışmak yerine kötü hissetmemek için, sorun çıkmasın, problem olmasın diye yaşamaya başladıkrında dikkatleri hep bu yönde olacak ve iyi hissetmeye çalışmayı bir kenara bırakacaktır.

    Sinirlenmek

    Kişiler normal gibi göründüğü halde gerçek, kriz anlarında kendisini gösterir ve ortaya çıkar.. Kişiler sinirlendiklerinde, istedikleri olmadığında, kendi hayatlarını kontrol etmeye çalışıp edemediklerinde normalde gösterilmesi gereken tepkilerden çok fazlası bir anda ortaya çıkacaktır. Beklenmedik şekilde ortaya çıkan bu davranışlar hem yakın çevresinde bulunan insanlara, hem de kendisine çok zarar verebilecektir. Artan şiddet ve cinayetlerin ardında yatan neden bu sayılabilir.

    Bu davranış modelindeki insanların en çok yakın çevrelerine ve sevdiklerine zarar verdiğini görüyoruz. Kişi kendisi ile barışık değilse ve bir yanlış yaptığında kendisine nasıl acı çektiriyorsa, yakın çevresindeki insanlara da kendisine davrandığı gibi davranıp onlara da aynı şekilde acı çektiriyor.

    Duygular

    Bütün bu şartlar içinde duygularımızı canlı tutmamız ve iyi hissedebilmemizin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bir çiçekten, bir böcekten, bir kediden, bir köpekten, bir tablodan, bir manzaradan duygularımızı harekete geçirmek çok önemli. Aksi takdirde kapanan duygularımız dış dünyadan gelen herşeyi tehdit olarak görecek, bizi yoracak ve daha da kötü hissetmemizi sağlayabilecektir.

    Gayret ederek hayatı iyi hissederek yaşamaya devam etmek, gülmek, eğlenmek, sevmek ve iyi hissettiğimizde duygularımızı çevremizdekilerle paylaşmak iyi duyguların yayılmasını sağlayabilir.

    Ölüm yerine hayatı, acı yerine sevinci, stres yerine rahat olmayı, gözyaşı yerine gülmeyi koyabilirsek daha az zarar görmüş oluruz. Bu pazar iyi hissettiğiniz, güldüğünüz, eğlendiğiniz iyi hissettiğiniz bir pazar olsun isterim. Tabii her zaman ki gibi karar sizin.

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı Ve Eğitmeni

    http://www.erenlp.com

     

  • Okullar Açıldı

    Okullar açıldı, tatil bittiOkul Öğrenci ve Öğretmen

    Geçtiğimiz hafta okulların açılması ile 18.000.000 civarında öğrenci ve 900.000 öğretmen için tatil bitmiş oldu. 3 aydan fazla süren tatilden sonra bugünlerde yeni yeni okula alışıyor, öğrenciler ve öğretmenler. İnsan hayatında okul önemli. Daha doğrusu insan hayatında önemli 3 unsur var.


     Anne Bana ve Öğretmen

    Anne, Baba ve Öğretmen. Anne sevgiyi ifade ediyor, baba güveni. Öğretmen de bilgiye karşı nasıl tavır konulabileceğini ve nasıl yorumlanması gerektiğini öğretmesi gerekiyor. Böyle olduğunda sevgiyi alıp, vermesini bilen, kendine güvenen ve bilgiyi yorumlayabilen kişiler, kendi hayatlarını kolayca yönetebileceklerdir.

    Ama sistem bu şekilde çalışmıyor olabilir. Çocuğun hayatında bu öğelerden biri eksikse, kendi hayatında da sorunlar yaşayacaktır, büyüdüğünde. “Benim çocuğum çok usludur, sözümden dışarı çıkmaz” diyen bir anne, “Çocuğum sözümden dışarı çıkmaz” diyen bir baba, “öğrencilerim benden korkarlar ve hiç ses çıkarmazlar ve yaramazlık yapamazlar” diyen bir öğretmen, birgün hata yaptıklarını anlayacaklardır. Çocukların üzerinde bıraktıkları hasarlar ise, o öğrencide farkında olmadan hayat boyu devam edebilir.

    Başarı

    Bir de başarı konusu var. Çocuğunun başarılı olmasını çok isteyen, kendi gerçekleştiremedikleri eğitimi çocuklarının almasını isteyerek onların seçimlerini gözardı eden aileler olduğunu biliyoruz ve biliyorsunuz. Son dönemlerde başarının giderek daha fazla kutsanmaya başlaması, çocuklar üzerinde önemli baskıları yaratacaktır.

    Arkadaşları ile kıyaslanan çocuklar, kendilerini hiçbir zaman iyi hissedemeyebilirler. “Bak onun oğlu/kızı ne kadar başarılı” cümlesi başarılı olmak ve sevilmek arasında bir bağlantı kuracak, sevilmek için başarılı olması gerektiğini düşündürecektir, çocuğa veya gence. Ailelerin birbiri ile başarı yarışına girmesi çocuğun farkında olmadan bir ürün haline dönüşmesini sağlayabilir. Bu özellikle öğretmen anne ve/veya babaların çocuklarında daha fazla görülebilir. Çocuğun başarısı = Öğretmen anne/babanın başarısı. Doğal olara çocuğun üzerinde artan baskılar. Sert olarak söylenen “bilgisayar oynama”, televizyon seyretme”, “dışarı çıkma” cümleleri aile ve çocuk iletişimini biraz daha bozabilir. Küçük çocuklarda sorun olmuyor görünse de ilerideki yaşlarda çatışma yaratacaktır, bu durumlar.

    Çocuklara nasihat etmenin de pek yararlı olmayacağını söyleyebiliriz. Zira anne ve babanın geçmiş tecrübelerini anlattığı olaylar, çocuk tarafından çok da anlaşılmayacak ve faydalı bir sonuç ortaya çıkarmayacaktır.

    Eğitim Sistemi

    Eğitim sistemi iyi not alma üzerine kurulu olduğundan ve testlerle sonuç almaya çalışıldığından, yaratıcılığı engelliyor olabilir. Küçük yaşlarda kullanılabilen yaratıcılık, okulda elde edilen sonuçlarla giderek daha az kullanılabilmektedir. Hem kişinin kendisinin ve hem de ülkemizin yaratıcılığı geliştirmeye ve kullanmaya ihtiyacı var.

    Bu yüzden öğrencinin eğitimine devam ederken yaratıcılığını destekleyecek, zihinsel sınırlarını öteleyecek süreçleri yaşaması ve bilgileri alması düşündüğümüzden daha önemli olabilir. Öğrencinin doğal ortamlarda yer alması ve yaşaması onu geliştirecektir. Doğa, orman, deniz, doğada yürüyüş gibi süreçler bu anlamda hem bir sınır ve hem de sonuç içermediği ve kendisini de iyi hissettireceği için yararlıdır.

    Önemli olan kendi değerinin farkında olan, bilgiyi yorumlayabilen, hayır diyebilen ve en önemlisi kendi kararlarını verip hareket edebilen çocuklar ve gençler yetiştirebilmek. İstenen sonuç bu olduğunda kendini iyi hissedebilen insanlar hayatlarını kolayca yöneteceklerdir.

    İyi Hisseden Çocuklar

    Çocukları kıyaslamak, yargılamak, onların önünde çatışmalar yaşamak, şiddet uygulamak, başarıyı ve elde ettiği sonuçları olumlu ya da olumsuz olarak önemsemek, onların geleceğini etkileyecektir. Onları sevdiğinizde ve güvendiğinizde kendisi için en iyi sonuçları alabileceklerdir. Çocukların ve öğrencileri korumanız gereken zamanda korumanız ve kendilerini korumasını da öğretmeniz en önemlisi. Bu konuda annelere, babalara ve öğretmenlere çok önemli görevler düşüyor. Anne, baba ve öğretmenler de kendilerini iyi hissederek, başarıdan çok iyi hissedebilen, mutlu olabilen çocuklar yetiştireceklerdir.

    Facebook/cengiz.eren

    twitter/cengiz_eren

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

    Yazı Posta Gazetesi Bölge Ekleri içinde yayınlanmıştır.

     

     

     

  • Yaşananlar Yaşatılanlar ve Stratejiler

    Yaşananlar, yaşatılanlar, stratejilerİyi ve Kötü Tecrübeler

    Hayatı yaşarken binlerce olay ve durumla karşı karşıya kalıyoruz. Bazılarını iyi olarak, bazılarını ise kötü olarak hatırlıyoruz. İyi olayları ve iyi hissettiğimiz tecrübeleri önemsemezken, kötü tecrübeler için “bu benim başıma neden geldi”, “ben bunu haketmemiştim” diye düşünüyoruz, konuşuyoruz, anlatıyoruz, sonra tekrar düşünüyoruz. Böylece kötü hissettiğimiz tecrübeler daha etkili şekilde kaydediliyor.


    Hatırlamak

    Bir iyi tecrübenizi, bir de kötü tecrübenizi hatırlayın? desem, hangisi daha hızlı hatırlanacaktır. Yaşadığımız olayların üzerinden zaman geçtikten sonra oluşan stratejileri, farkında olmadan kullanmaya başlıyoruz. Bu yapıyı farkedemediğimiz için daha girdiğimiz sarmal çevrimden çıkamıyor ve tekrar, tekrar yaşar hale geliyoruz.

    Önemli olan bu stratejilerin farkına varmak. Özellikle küçük yaşta yaşanan olaylar bu stratejilerin oluşmasında daha da etkili. Anlaşılması gereken ise, bir tecrübe yaşanıyor ve öğreniliyor ama etkisi o gün başlamıyor olabilir. Uzun yıllar geçtikten sonra bile etki etmeye başlayabilir. Çoğu insanın hayatında bir yakınını kaybedince, narkoz alınca, kaza geçirince ve benzeri büyük olaylarda değiştiğini ve farklılaştığını görüyoruz. Kazanılamayan bir üniversite ya da lise yerleştirme sınavı, işten atılma, kişinin isteği dışında boşanma da farkında olunmayan bir değişimi başlatabilir.

    Stratejiler ve Steve Jobs

    Bir örnek vermek gerekirse, gerçekten dünyayı değiştiren, iletişimi farklı hale getiren, oyunlarla ve uygulamalarla akıllı telefonu yeniden yapılandıran Steve Jobs. Hayatı boyunca hep çalışmış, ve çok önemli işler başarmış bu değerli kişi dünyayı değiştirirken, kendisini değiştirememiş. Bunun için çok çaba sarfettiği halde.

    Şirketini kurup büyüttüğü günlerde bir gün kapı çalar ve içeri bir kadın girer. “Ben senin annenim” der. Jobs o gün büyüdüğü aileye evlatlık verildiğini öğrenir. İstenmeyen olduğunu ilk farkedişidir.

    Daha sonra kurduğu firmadan da uzaklaştırılır. İkinci istenmeyen olmak olayı hayatını bir kez daha değiştirir. Şöyle der. “ Müşteri bizden Bir şey isteyemez, biz yapar ve istetiriz”. Bu önemli cümle istenmeyen çocukların kendileri için hiçbirşey isteyemediğini ama kendilerini hep istetmeye çalıştığını gösterir. Belki de annesi ve babasının ona dokunarak veremediği sevgiyi, ürettiği ürünlere kullanıcıları dokundurarak almaya çalışır, Steve Jobs. O kadar büyüktür, anne ve babasından alamadığı sevgi.

    Bu sebepten dolayı anne ve babalar kürtaj yaptırmak istedikleri, ama bir nedenden vazgeçtikleri çocuklarına hep, “iyi ki seni doğurmuşum” derler. Zira istenmediğini farkında olmadan da olsa öğrenen çocuk, yakınında bulunanlara onların istediklerinden fazlasını vermeye çalışarak kendisini istetmeye devam edecektir.

    Bu süreç özel hayatında da devam edecek sevdiği insanlar için kendisini yoracak ama kendisi için bir şey isteyemeyecektir. Ancak istenmediğini farkettiği durumlarda dünyası yıkılacak, kendisini istemeyen kişiyi yeniden istemesi için elinden gelen herşeyi yapacaktır ki, bu bağımlı beraberlikler yaşayan kişilerde görülmektedir.

    Mantıksız Stratejiler

    Farklı stratejiler farklı içeriklere bağlı olarak.

    Sürekli olarak kazanmaya çalışıp kaybetmeye devam ediyorsa, kaybetmemek için kazanmamak;

    Kendi istemediği halde yalnız bırakılmışsa, yalnız kalmamak için yalnız kalmak;

    Çok sevip bırakılmışsa ve bundan çok üzülmüşse, sevmemek için sevilmek,

    Küçük yaşlarda terkedilmişse (boşanmış aile çocukları), terkedilmemek için terkettirmek;

    Sürekli yaptıkları konusunda suçlanmışsa, suçlanmamak için kendisini sürekli suçlamak,

    gibi ve benzeri stratejiler hayatını farkında olmadan yönetiyor olabilir. Yaşanan olaylar bu anlamda düşündüğümüzden daha önemli. Atılan bir tokat, öğretmenin öğrenciyi sınıf önünde aşağılaması, anne baba kavgalarına şahit olmak, boşanan ailelerin çocukları, istemediği halde okulundan ayırma, başarının olması gerekenden fazla önemsenmesi, cinsel taciz ve benzeri binlerce durum kişinin yakın ve uzak gelecekteki hayatını etkileyecektir. Bunlardan kurtulmanın çok zor olmadığını da bilmek yararlı olur. Yaşadıklarınızın sonuçlarını öğrenmek için bana yazabilirsiniz.

    Umarım bu okuduğunuz yazıdaki olayları yaşamamışsınızdır. Varsa değişim zamanı gelmiş de geçiyor demektir.

    Facebook/cengiz.eren

    twitter/cengiz_eren

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

     

     

     

TOP